Yukarı Çık




8.5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   10 

           
  Hava giderek daha da soğuyordu ama Megan'ı ısıtan biricik dostu Degan yanındaydı. Okula gittiklerinde gözleri üzerine çeken havaları özenilesi dostlukları vardı.
  Degan ve Megan beraber sınıfa girdiler. Megan Elijah'yı hiçbir yerde göremeyince çatı aklına geldi ve eşyalarını bırakıp Degan'a nereye gittiğini söyleyip sınıftan ayrılıp çatıya çıktı. Doğru düşünmüştü Elijah oradaydı.
"Günaydın."
Elijah kapalı gözlerini açtı. "Günaydın," dedi. Ses tonu ve ifadesi morali bozukmuş hissini veriyordu. Megan yanına oturdu.
"İyi misin?"
"Evet. Sen?"
"Emin misin?"
"Evet, bir şey mi oldu?"
"Sen söyle." Megan gözlerini Elijah'ya dikip baktı. Negatif enerjiyi algılamıştı ve peşini bırakmak gibi bir niyeti yoktu. Elijah'da bunu anlamıştı. Ama son kez kaçmayı denemek istedi.
Derin bir iç çekti. "Bir şey yok."
"Gözlerinde, ses tonunda yalan söylüyor."
"Ahh... Kaçamadım desene. İyi yakaladın," dedi ve hafifçe gülümsedi.
"Anlatmak ister misin?"
"Bugün annemle babamın ölüm yıl dönümü."
Megan yutkundu ve gözlerini Elijah'dan ayırmadan "Üzgünüm. Ne oldu peki?"
"Kayıtlara sıradan bir araba kazası olarak geçti ama aslında öldürüldüler."
Megan'ın gözleri açıldı. "Ne! Nasıl?"
"Öldüren kişiler temiz çalıştılar. Hiçbir kanıt yok. Ama ben kimin öldürdüğünü çok iyi biliyorum. Daha o zamanlar bebektim ama anlatılanlardan biliyorum. Olaya tanık olan ağabeyim hayattaydı kimin öldürdüğünü gördü ve büyükbabam ile ablama söyledi. Diğer arabada ki adamdı. Polise ifade verildi sonuç olarak bir süre sonra oda öldü. İntihar dediler. Üstünü kapattılar."
"Elijah..." Megan ne diyeceğini bilemedi.
"Yapanın kim olduğunu söylesek de onlar şuan dışarıda. Hayatlarını yaşıyorlar. Olan benim aileme oldu. Kanıt yok, tanık yok olayın üstünü kapatmak kolay. Zengin de olsak gerçek suçluyu yakalayama yaramadı. Çünkü onlar bizden daha iyiydi. Daha güçlüydü."
"Çok üzgünüm gerçekten," Megan ve Elijah'nın akan gözyaşlarını görünce ona sarıldı. Kendisinin de gözleri doldu."Kimlerdi peki?"
"Fanning’ler."
"Fanning?" Megan bir an duraksadı. Tanıdık geliyordu.
"Bir aile. Şirketleri var."
Megan hatırladı. Garden Grill’e gelen adam Degan onun Shane Fannig olup olmadığını sormuştu. Gözleri açıldı ama Elijah’ya bir şey söyleyemedi. O adam gerçekten Fanning ise Elijah’nın ailesinin öldürülmesinden sorumluydu. “Neden?”
Elijah gözyaşlarını sildi. "Bunu onlara bende sormak istiyorum," ve Megan'a döndü. "Ailemin kazasının olduğu zamanlarda kadın hamileymiş ve yine o zamanlarda doğurmuş. Bebeğin öldüğü söyleniyor ama sanırım yetimhaneye bırakmışlar. Pevlick Yetimhanesi. Çocuk kim ne oldu bilmiyorum. Sadece şuan benimle yaşıt olduğunu biliyorum. Büyükbabam ablamla konuşurken  duydum, bilmiyorum."
"Tanrım..." O adam nazik biri gibi görünüyordu. Birilerini öldürüp üstünü kapatabilecek biri gibi değil.
Elijah elini Megan'ın yanağına götürdü ve yanağını okşadı. "Teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Yanımda olduğun ve beni dinlediğin için."
"Babam bana bir keresinde Charles Bukowski'nin bir sözünü söylemişti. Her zaman hayatımızı mahvedecek şeyler olacaktır. Önemli olan öncelikle hangisinin bizi bulacağıdır. Her zaman göğüslemeye hazır olun." Derin bir nefes alıp verdi. "Onlar öldüğünde hep bu sözü hatırladım. Karşıma çıkan her zorlukta."
"Onlar nasıl?"
"Kaza. Arabayla giderken direksiyon kontrolünü kaybedip köprüden aşağı yuvarlandık. Babam olay yerinde hayatını kaybetti annem biraz daha dayanabildi ama o da sonunda... Tek hayatta kalan benim.”
"Üzgünüm," dedi Elijah. Bu konuşma ikisini biraz daha yakınlaştırmıştı. Bir süre oturduktan sonra beraber aşağı indiler.
 Brain okula gelmişti Elijah'yı bekliyordu. Elijah onun torunuydu. Arabada beklerken Elijah ve Megan'ı yan yana gördü ve sinirlendi. Ama inip bir şey söylemedi. Birlikte mezarlığa gittiler. Ardından ablası da geldi. Mezarlığa çiçek bırakıp biraz annesiyle ve babasıyla konuştu Elijah. Onlara Megan'dan bahsetmeyi ihmal etmedi. Burada olsalardı onu ne kadar çok seveceklerini söyledi. Onun sayesinde hiç olmadığı kadar neşeliydi.
Brain eve dönene kadar ses çıkarmadı. Ama yol boyunca içi içini yemişti. Eve girer girmez konuşmaya başladı. Daha fazla duramazdı. "Bugün yanında ki kız ile arkadaş mısın?"
"Megan mı? Neden? Ne oldu?"
"Bir daha onunla görüşmeyeceksin."
Elijah şaşırmıştı ama bir yandan da gülümsemesine engel olamadı. "Nedenmiş o büyükbaba? Neden onunla görüşmeyecek mişim?"
Brain sinirlendi. "Soru sorma dediğimi yap!"
Elijah ciddiyeti anladı. "Büyükbaba nedenini söylemek zorundasın ki ne yapacağımı düşüneyim."
"Düşünme yap."
"Büyükbaba!"
"Annenle babanı öldürenlerin kızı o!"
Elijah beyninden vurulmuşa döndü. "Ne diyorsun sen?" Vücudu buz kesmişti. “Şaka mı yapıyorsun?”
"Öğrendin işte. Şimdi ne yapacağını mı düşüneceksin? Tek yapman gereken onunla iletişimi kesmek.  Bundan sonra onunla nasıl arkadaş olursun?"    
Elijah'nın nutku tutuldu. Bir an ağzını açıp hiçbir şey söyleyemeden tekrar kapattı. Sadece kafasını hayır anlamında salladı. "Hayır, hayır bu doğru değil, onun annesi ve babası kazada..." devam edemedi. Kafasını tuttu ve yere çöktü.
"O aile onu evlatlık olarak aldı. Benim en iyi arkadaşım olacak şerefsiz Spencer kızının onu evlatlık almasına izin verdi. Onlardan uzak dur Elijah anladın mı?"
"Ha... Hayır... Hayır... Bu... Bu doğru değil. Doğru değil!" diye bağırdı Elijah ve kafasına vurmaya başladı. Brain onu tutacakken Elijah Brain'ı itti. Elijah'nın ablası Helen'da şahit olmuştu tüm konuşmaya. Elijah Brain'ı itip kalktıktan sonra ablasını gördü kısa bir süre durdu ve hiçbir şey demeden hızla evden ayrıldı. Helen endişeyle Elijah'nın peşinden koştu.
"Elijah! Dur!" diye bağırdı. Elijah durdu ve Helen'a döndü.
"Onun suçu değil. Onun hiçbir şeyden haberi yok! O bir şey yapmadı," dedi Elijah. Bir yandan da ağlıyordu.
Helen Elijah'ya sarıldı. "Biliyorum, biliyorum." Elijan'nın saçlarını okşadı. "O kıza değer veriyorsun, onu seviyorsun değil mi?"
Elijah ağlamaya devam etti.
"Büyükbabam gibi düşünmüyorum ama onun hiçbir şeyden haberi olmasa da şuan senin haberin var ona karşı aynı olabilecek misin?"
"Ahh!" Elijah sakinleşmemişti. Helen'a cevap vermedi. Veremezdi. Onu itip ve arkasına dönüp koşarak oradan uzaklaştı.
  Chris' lere geldiğinde hiçbir şey anlatmadı. Brain Chris'i arayıp bir iki bir şey çıtlattı. Chris'ler Elijah biraz sakinleşince konuşmak  istediler. Elijah bütün olanı o zaman anlattı. Hepsi şaşkındı. Chris çok üzgündü ne yapacağını düşünüyordu. O gün hiçbiri sabaha kadar uyumadı.
 
 Megan sabah uyandığında aşağıdan gelen bağırışları duydu ve yavaşça merdivenin oraya gelip konuşulanları dinledi.
"Yeter Brain, git buradan. Şimdi kız uyanacak bu şekilde olmaz."
"Uyansın, duysun ve benim torunumdan uzak dursun!"
Megan yarı sersem bir şekilde hızla aşağı indi. "Neler oluyor?"
"Yok bir şey tatlım git üstünü giyin sen."
"Hayır, bir şey yokmuş gibi gözükmüyor. Neden bağırıyor bu amca sana. Ne torunundan bahsediyorsunuz?"
"Elijah... Elijah'dan bahsediyorum." Brain resmen burnundan soluyordu. O an kızgın bir boğa gibi görünüyordu.
"Siz onun..."
"Evet, büyükbabasıyım. Ondan uzak durmanı istiyorum."
Spencer iyice sinirlenmişti. Korktuğu şey yavaş yavaş gerçekleşiyordu. Böylesi iyi miydi? Böyle mi öğrenmeliydi? Yoksa daha önce söylese daha mı iyi olurdu. "Brain!" diye bağırdı.
"Neden ondan uzak durmamı istiyorsunuz?"
"Neden mi? Senden çok şey saklanmış ya da aptal numarası..." Spencer Brain'ın lafını tamamlamasını izin vermedi ve bağıra bağıra itekleyerek evden çıkardı kapıyı da arkasından çarptı. Brain arabasına giderken bağıra bağıra söylenmeye devam ediyordu.
"Uzak dur! Gidin buradan! Neden geldiniz ki?"
 Megan neler olduğunu anlamamıştı. Soran gözlerle büyükbabasına baktı ama onunda bir şey anlatacağı yoktu hiçbir şey demeden odasına girdi ve kapıyı kapattı. Megan o an üstüne gitmenin bir anlamı olmayacağını anladı ve ses çıkarmadı. Camdan baktığında kar yağdığını gördü. İçine kötü bir his doğdu. Kötü şeyler olacaktı ve bu başlangıcıydı. Hazırlandıktan sonra Degan'dan haber gelince aşağı indi. Degan içeri girip montu çıkardı.  Megan hazırlanırken Degan bir şeyler olduğunu sezmişti. Dışarı çıkıp okula giderken bu konu hakkında konuştular.
  Megan'ın aklında yapmak istediği bir şey vardı. Yetimhaneye gitmek ve çocuğu bulmak. Sonra o ailenin suçunu kanıtlayabileceği şeyleri bulmak. Liseye giden gençler için elbette o aile hakkında bir şeyler bulmak zordu biliyordu ama o an ki siniriyle göz ardı edebileceği bir olaydı bu.   Degan şüpheli yaklaştı ama ona yardım etmekten başka çözümü yoktu. Megan'ın yardıma ihtiyacı vardı eğer o yardım etmezse tek yapacaktı.
  Okula geldiklerinde Megan direk çatıya çıktı. Elijah demir korkuluklara yaslanmış gökyüzüne bakıyordu. Onun yanına gitti. "Günaydın."
Elijah tatsız tatsız cevap verdi. "Günaydın." Bir yandan Megan'dan kaçmak istiyor bir yandan ona sarılmak ve yanında kalmak istiyordu. "Nasılsın?"
"Karışık, sen?"
"Karışık."
Megan kafasını salladı.
"Ne oldu?" diye sordu Elijah..
"Hiç."
"Peki. Ben Chris'lerin yanına gitsem iyi olacak."
"Peki."
Elijah Megan'ın yanından ayrılıp aşağı inerken durdu. Gözlerini devirdi ve kafasını tuttu.
"Ne yapacağım?"

  Megan kendi ailesini de içeren şeylerin döndüğünden şüphelenmişti ama hikayeyi kuramıyordu. Gökyüzüne bakıp derin bir nefes alıp verdi.    
Degan'da çatıya Megan'ın yanına geldi. Ve arkadan sımsıkı sarılıp boynundan öptü. "Gökyüzüm..."
"Degan..."
"Efendim?"
"Pevlick Yetimhanesi... Bugün dersi asalım mı?"
Sorgusuz sualsiz kabul etti. "Peki tamam."
  Okuldan ayrılıp yetimhanenin yolunu tuttular. Yetimhane kasaba dışındaydı. Geldiklerinde Megan kendini kötü hissetmeye iyice endişelenmeye başladı. Kapıda durup tabelaya bakarken Degan Megan'ın elini sıkıca tuttu. İçeri girip yetkiliyle görüştüler. Kazanın olduğu yıl getirilen çocukların kayıtlarını içeren evrakları istediler. Yetkili kadın gözlüklerini taktı. Siyah küt saçlarını kulaklarının arkasına attı.
"Üzgünüm, yapamam," dedi. O sıra yanlarına bir adam geldi. Yirmili yaşlarının sonunda gibiydi. Buğday tenli siyah saçlı ve siyah iri gözleri vardı.
"Barbara, gençleri kırma. Onlar benimle." Çok sevimliydi.
"Öyle mi? Peki Kevin, üzgünüm bilmiyordum bir saniye lütfen," dedi Barbara ve kayıtları getirmeye gitti.
"Siz?"
"Kevin Bacrock, muhabirim," diyerek elini uzattı.
Megan elini tutarak "Megan," dedi.
Kevin Degan'a döndü ve ona elini uzattı.
"Degan."
"Memnum oldum."
"Bizde.
"Yardım ettiğiniz için teşekkür ederim," dedi Megan.
"Rica ederim."
  Kadın kayıtları getirince Megan ve Degan dikkatlice inceleyip Fanning soyadını aradılar ama bulamadılar. Bir süre sonra aniden Megan'ın gözleri büyüdü ve Degan'a baktı. İkisi aynı şeye bakıyordu ve Degan'ında o anda gözleri büyümüştü. Kağıtta Megan'ın adı, doğum tarihi ve doğum yeri yazıyordu yanında da Jim Park ve Terry Park'ın evlatlık edindiği yazıyordu. Evrakları inceledikçe Megan afalladı ve gözleri doldu. Parçaları birleştirdikçe daha kötü hissetmeye başladı. Nefesinin tıkandığını hissetti ve hızla binadan çıktı. Degan evrakları kadına vererek Megan'ın peşinden koştu. Kevin ikisini görmüştü ve endişelendiği için onları takip etti. Uzaktan ikisini seyretmeye başladı. Megan'ın halini görünce iyi şeylerin olmadığını anladı. Onun için üzülmüştü. Megan ağlıyordu. Degan ona sıkıca sarıldı.
"Ne yapacağım?" diye tekrarlayıp durdu Megan. "Ne yapacağım?"
Kevin o sırada birini aradı. “O öğrendi.”


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


8.5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   10 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.