I Don’t Want the Obsession of a Twisted Archduke ( Novel ) - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   8 


           
7.Bölüm: Yasaklanmış Kat (2)

Bir alev Arşidük'ün kalesini duraksamadan ele geçirdi. Hepsi Riddel'ı suçlayan ölü seslerle birlikte güçlükle yankılandı. Lanetli bir arşidük ve boynunu kesecek bir giyotin. Romandaki gelecek Riddel'ı bekleyen şeyler bunlardı.

Bu olacaktı, ama...

Öldür cadıyı! O pis sürtüğün kafasını kes, o kafa hırsla dolu!

Gözlerimi kapamadan önceki giyotinin görüntüsü kusmak istememe sebep oldu.

Neden ben burada bittim? Neden ayaklarım zincirli? Neden böyle oldu? Henüz hiçbir şey yapmamıştım. Böyle mi öleceğim? Ailem ve arkadaşlarımla bir daha buluşamayacağım.

Böyle mi öleceğim, başım giyotinle kesilerek? Hayır, olamaz. Kendi dünyama dönmek istiyorum. Neden hayatım böyle sonlanmalı? Hayır, bu dünyada can vermeyeceğim.

Yavaşça gücümü kaybettim ve giyotinin havadaki bıçağı hızlıca üzerime indi.

Hayır! Git! Beni öldürme. Dur!

Gözlerimi kırpıştırarak açtım ve yavaş yavaş nefesimi tuttum. Tamamen uyanınca ve etrafımın farkına varınca perdelerden güneş ışığının süzüldüğünü gördüm.

Oh, sadece bir rüyaydı.

Ama ne tür bir rüyaydı bu? Nasıl olursa olsun bir rüya olmasına çok memnundum. Rahatlamış bir şekilde iç çektim.

“Ne kadar sesli bir uyanma çağrısı.” 

Ha? Neden odamda bir erkek sesi vardı? Gözlerim sesin kaynağına fırladı. 

“Arşidük?” Kafa karışıklığıyla sordum çünkü hala dünkü koltukta oturuyordu. Beni inceliyormuş gibi baktı.

Sorunu neydi?

Sakın deme...

“Arşidük, o koltuktan uyumamı mı izlediniz?”

“Benimle konuşma.”

“Benimle ilk konuşan sizsiniz.” 

“Beni uyandıranın sen olduğunu göremiyor musun?”

Ah, demek olan buydu. O zaman daha söyleyecek şeyim yoktu. Kyle'ın yüzü kasvetli gözüktü. Onun memnuniyetsiz ifadesi üzerine pişman hissettim.

“Ah, özür dilerim sesim...”

“Hizmetçiler dışarıda, sana yıkanmanda ve kahvaltında yardımcı olmak için bekliyorlar. Sonrasında uşak sana malikaneyi gezidrecek.”

Lafımı kesti ve koltuktan kalktı. Odadan ayrılmak istiyor mu istemiyor mu anlamadım. Huzursuz hissettim çünkü yanlış bir şey yapmışım gibi hissettirdi.

“Siz yediniz mi?”

“Yemedim ama seninle yemeyeceğim. Ve tekrar söylüyorum. Benimle konuşma!”

“Ama ilk konuşmayı başlatan...”

Bam!

Kyle kapıyı arkasından çarptı ve beni dinlemeden odada ayrıldı.

Bana tartışmak için zaman bile vermiyorsun artık.

Omurgamda sıkışma hissettim ve rahatlatmak için gerindim. Rüyamda gördüğüm görüntüler kesinlikle korkunçtu. Rüyamdaki Riddel gibi sonlanmamak için elimden gelenin en iyisini yapmaya söz verdim. Yumruğumu sıktım, geleceğimi değiştirmeye kararlıydım.

***

Hizmetçilerin yardımıyla, kendimi düzgün bir görünüme getirdim. Ardından yemek odasına gittim ve orada Jean'ı gördüm.

“Gece rahat uyudunuz mu, hanımefendi?”

“Evet, teşekkürler. Sen de rahat uyudun mu?”

“Evet. Bugün hava dünden daha güzel gözüküyor.”

Yemek odası bayağı genişti. Biz konuşurken Jean beni masaya yönlendirdi. Odanın ortasında uzun tahta bir masa vardı. Büyük mobilyaya vardığımızda Jean oturmam için sandalyeyi çekti. Servis edilen yemek de oldukça şaşaalıydı. 

İştahı açmak için greyfurt suyu ve bir kase mantar çorbası ile lezzetli kokan kuzu eti vardı. Aynı zamanda taze pişmiş yumuşak ekmeğe eşlik eden çeşitli reçel ve baharatlar, bir parça pişmiş pastırma ve yağda yumurta vardı. 

“Lezziz görünüyor.”

Yemek gözüktüğü kadar lezzetliydi de. Yiyecek yüksek kaliteli malzemelerle hazırlanmıştı ve bu yerin en güzel yanı yemeğimle uğraşmamalarıydı.

“Servis edilen yemek damak tadınıza uygun muydu?” Jean boş bardağıma meyve suyu dökerken sordu.

“Evet, hepsi çok lezzetliydi. Her gün bu lezzetli yemeklerle, hiç hasta olacağımı sanmıyorum.”

“Teşekkürler, hanımefendi. Şefler ve mutfak çalışanları bunu duyduklarına sevinecekler.”

Jean aklına başka bir şey gelmiş gibi konuşmadan önce memnuniyetle gülümsedi.

“Ah, yemeğinizi bitirdikten sonra malikaneyi size gezdirmekten memnun olurum.”

Bu muhtemelen öncesinde Kyle'ın bahsettiği şeydi.

“Tamam, ben de memnun olurum. Ben de bugün malikaneyi keşfetmek istiyordum.” Ona cevap verirken canlı bir şekilde gülümsedim.

***

Kahvaltımı bitirdikten sonra Jean ve ben koridorlara yürüdük. Sabah koridorlar tuhaf bir şekilde boştu.

“Koridorlar bir miktar sesizdirler çünkü burada, bir şatoya göre az miktarda hizmetçi var.”

Jean bunu söylerken bana baktı. Bu tuhaftı çünkü soylular, isimlerini korumak veya zenginliklerinin blöfünü yapmak için çok sayıda hizmetçi bulundururlardı. Onun için, fakirleşen aristokratların bile çok fazla hizmetçileri olurdu ve bu yüzden sıklıkla kendilerini borç batağında bulurlardı. Benim ailem de böyle yapma hatasındaydı. Yani bu yerin bu kadar az hizmetçisi olması sıradan değildi.

Bunu, ne kadar yüksek maaşlı olursa olsun, insanların Arşidük için çalışırlarsa öldürülebileceklerinden korkmalarına bağladım. 

“Sorun değil. Ben böyle sessiz bir yeri tercih ederim.” Benim için önemli değilmiş gibi cevapladım. Gerçek şuydu, burada az insan olmasına minnettardım çünkü beni izleyen daha az göz olması neredeyse her şeyi yapmakta özgür olduğum anlamına gelirdi.

“Böyle tercih etmenize memnun oldum.” Cevabımı takdir ediyormuş gibi söyledi.

Bunun ardından Jean bana kalenin kökeni ve tarihi, ailenin özellikleri ve ata yadigarları hakkında bilgi verdi. Hafif yüksek bir tonla konuştu ve her şeyi bana açıklamaktan gurur duyuyor gibiydi.

“O zaman size malikanenin geri kalanını gezdirebilir miyim?”

“Tabii ki!”

Bunu duymak güzeldi.

Jean kısaca bana ilk katı gösterdi. Geniş bir oturma odası ve bir sürü meyve ve hafif yiyecek içecekle dolu bir yemek odası vardı. Koridorun sonundaki kapıdan çıkınca ziyaret edebileceğim bir bahçenin olduğunu da söyledi bana.

İkinci kat birçok odayla doluydu. İki yüzden fazla oda vardı, çok fazlaydı. Merdivenlerden daha fazla çıkınca belirli bir odaya vardım.

“Bu efendinin ofisi.” Dedi Jean

Malikanenin geri kalan planını anlatmaya devam etti. Dördüncü katın sonuna geldiğimizde durdu. Gözleri sakince beşinci kata çıkan merdivenlere baktı. 

Sessizliği uzattı ve bedeni katılaştı. Bir süre sonra tekrardan konuştu. 

“Sizi bilgilendirdiğim için üzgünüm, hanımefendi. Beşinci kat girilemeyen bir yer, sizin için bile.”

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   8 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.