Kaldia alanındaki Cyril köyünden bir yetim Vikontes Kaldia’ya taş atıp atından düşmesine sebep olduğu için birkaç köylü sorumluluk almak zorunda kaldı ve cezalandırıldı. Söz konusu olan asıl suçlu çocuk bir çuvala bağlanıp nehre atılırken yapması için onu kiralayanlar, çocuğun birlikte yaşadığı insanlar ve alakası olduğu diğer birçok köylü diğer köylülerin önünde kırbaçlandı. Doğum günü kutlamam bittikten kısa bir süre sonra başkente ulaşan söylenti böyleydi. Kaldia alanın herhangi bir ilgi çekici özelliği yok. Ancak önceli Lord Orville Kaldia’nın vahşetiyle ilgili skandallar, ailenin sadece en küçük kızının hayatta kurtularak zehirlenerek ölmesi ve Marki Rittergau’nun küçük erkek kardeşinin koruyucusu olması asillerin son otuz yılda dedikodusunu yaptığı en büyük dedikodulardı, kraliyet başkentindeki çok fazla boş vakti olan dedikoducu soyluların tüm dikkati Kaldia alanındaydı. “- Kaldia alanının kraliyet başkentindeki mevcut surumu bu gibi görünüyor.” “Sıkı çalışman için teşekkürler Kamil. Beklendik olsa da, yetim olayını bile bilmeleri Lordlar Evinin burada olan bitene dikkat etmekten daha iyi yapacak bir şeyleri olmadığı anlamına geliyor. Bunu düşünmek çok üzücü.” Geçtiğimiz gün Earl rutininin bir parçası olarak Lordlar Evinin toplantısına katıldığında Kamil ilk defa onunla birlikte kraliyet başkentine gitti. Asil olmama rağmen sadece altı yaşında olduğumdan hala Lordlar Evine gidemiyorum. Ancak bu nihayet Earl’ın yakın zamanda beni kraliyet başkentine götürme niyetinde olduğu anlamına geliyor. Lordlar Evi tüm Arxian soylularının ait olduğu devlet kurumu gibi. Kralın altındaki en üst düzey hükümet kurumudur ve kiliseye bırakılan adli görevler dışında çeşitli yasal ve adli işler yaparlar. Bu bir yana Lordlar Evinin varlığı sayesinde Arxian soylularının sosyalleşebileceği çok az yer vardı. Orada çok az siyaset yapılıyordu kilisenin dürüst fakirlikten memnun olma değerlerinden uzak temelde asillerin eğlenip güç gösterisinde bulundukları bir yer haline geldi. “Bu Charlie’nin şaşırtıcı derecede hassas olduğu anlamına mı geliyor?” “ Şaşırtıcı da ne demek, ne kaba.” Kamil her zamanki gibi düşüncesizdi ve refleksen kaşlarım arasındaki buruşukluğa masaj yaptım. Daha önce saygısızlıklarını affedeceğimi söylemiştim, önceki yaşamımın anılarına sahip olduğundan alternatiflerine kıyasla gayri resmi Kamil’e katlanmanın daha kolay olacağını düşünmüştüm. Sonunda duygularımı düzenleyebildim. Kamil’den duyduklarımı kısaca özetledim ve bir parşömenin üzerine not ettim, yazı masamın bir köşesine ayırdım ve sandalyemden kalktım. Kalın camlardan geçen güneş ışığı çok sıcak hissettirdi, beni uykulu hissettiriyordu. Son zamanlarda ilkbaharın soğukluğu soluyor yazın uzun saatler süren gün ışığı geliyordu. Pencere kenarında uyuyan Rashiok’un karnına kafamı sürdüm, nefes alırken yanağımın altındaki yumuşak pullarını hissedebiliyordum. Rashiok kestirmesinin rahatsız edilmesinin siniriyle bir homurtuyla uyandı ama öyle olsa bile kanadını uzatıp vücudumu kapladı. Farkına varmadan kanatları küçük bedenimi rahatça saracak kadar genişlemişti. Bu konağa geldiğinde kanatları sadece Kamil’in kolu kadar olmasına rağmen, büyüme hızı gerçekten olağan üstü. “Charlie, uykun mu var?” “Hayır, sadece biraz uzanıyordum. Hadi öğlen olmadan gidip Elise’yi görelim.” – Altın tepeler konağı sakinleri doğum günü kutlamamdan hemen sonra değişti. Dadım değişti, iki kız arkadaşım olarak kabul edildi ve Kamil’in de kendi küçük odası oldu. Ancak kızlardan biri “geldikten sonra hastalandı ve iyileşmek zorunda kaldı.”- Hikâye buydu. “Yemek nasıl, Elise?” “…….” Konağın en içteki odalarından birinde, yatakta yatan çocuğu selamladım. Ona çocuk desem de aslında benden üç yaş daha büyük, yetersiz beslenmeden yüzünden benden hiçte büyük gözükmüyordu. Şu anda her gün iyi bir şekilde bakılmasına rağmen siyah saçlarında hala vahşilik vardı ve koyu gözleri bana kötü kötü bakıyordu. Parmak uçlarını örten eldivenler ve giydiği elbise görüntüsüne pek uymuyor gibi görünüyor. “Aşçı Nathan senin için endişeleniyordu ve senin için kendisi yapma zahmetine girdi. Yemeğini düzgün bir şekilde yemezsen beni boğacak enerjin kalmayacak ‘Elise’.“ Kulak tırmalayan metalik bir ses duyuldu. Arkamdan Kamil yavaşça omzuma elini koydu, tereddütle beni kurtarmayı düşünüyordu. Loş odanın yatağındaki çocuk öfkeyle titriyordu. “……Çok sinir bozucu. Ayrıca adım Elise değil. Ben Ratoka.” “Hayır, yanlış. Ratoka adlı Cyril köyünden yetim çoktan idam edildi. Sen benim oyun arkadaşım Elise Cherstoka’sın ve Altın tepeler konağına ait bir kızsın.” “Bu değil!…..Seni bir gün kesinlikle öldüreceğim!” Bu kez zincirler yüksek şıngırtı sesi yapıyordu. Bana bağırırken ki ateşli görünümüne güldüm. Abartıyorsun, kamil omzumu daha sıkı sıkarak belirtti. “Sen, sonunda neni bile öldüremeyen bir korkaksın!” “Eh, neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok. Konağımı ziyarete gelen değerli bir arkadaşımsın, neden seni öldürmeliyim?” Öfkeyle bana bir yastık attı. Ancak hafif tüylerle dolu olduğundan momentumu çok düşüktü ve bana ulaşamadan sessizce yere düştü. “Nathan’dan tüketmesi daha kolay bir şeyler hazırlamasını isteyelim. Yataktan bile kalkamadığından onun için işleri zorlaştırmayalım, değil mi ‘Elise’?” “Kapa çeneni!” Onun bağırışlarını dinleyip loş odadan çıkarken kan damarları patlayacak mı merak ettim. Ucuz bir kışkırtma kullandım ama yemek yediği sürece sorun değil. Ama sonra, Kamil daha ne kadar elini omzumda tutmayı düşünüyor? Ancak eli kendi başına ayrılmadı. Ne oluyor diye ona dönüp baktığımda tereddütle ağzını açtı. “……Um, bilirsin, Charlie. Neden o çocuğu özellikle yakınlaştırdın. Gerçekten uykunda öldürülebilirsin.” “Onu özellikle yakın tutuyor falan değilim. Onu hayatta tutuyorum çünkü koyu kırmızı gözleri kullanışlı olabilir. İnsanları saç rengiyle kandırabilirsin ama göz rengi değiştirilemez. Güvenilir bir hizmetçi olmasa bile, araçları kullanmanın birçok yolu var. ” Bunu söylediğimde Kamil’in gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir şey gördüm. Bir şey düşünürken kaşlarını çattı ama nedense beni kınıyor gibi görünmüyordu. Bu duygu ne acaba merak ediyorum. Muhtemelen önceki hayatımda bunu biliyor olsam da şu anki benin hiçbir fikri yok. Pencerenin dışında sert bir rüzgar esmiş olmalı, ağaç yaprakları aninden yüksek bir hışırtı sesi çıkardı. “….. Eğer bana verecek mazeretin buysa, bu söylemene gerek olmadığını düşünüyorsun demek.” “O zaman, onu kullanmak için öldürmedim. Beni kabul etmesini istediğim için onu yanıma koydum. Şimdi tatmin oldun mu?” Sessizlik koridoru sardı. Kamil’in eli omzumdan düştü, yumruklarını sıkıca sıktığını gördüm. Ona bakmamdan hoşlanmıyormuş gibi görünüyordu ve bakışlarını çevirdi. Gecenin bu saatinde bana mı kırıldı? Ne istiyorsa onu düşünebilir, ardından bu tuhaf atmosferle devam ettik. Gideceğimiz tek yer ‘Elise’ nin odası değildi. Doğal olmayan bir sessizlikle yürürken aniden başımın üstüne ağır bir şey indi. Saçımın etrafında gevşekçe dönüyordu ve onun Kamil’in eli olduğunu anladım. Beni rahatlatıyor gibi görünen eliyle nihayet daha önce Kamil’in gözlerinde gördüğüm duyguyu hatırladım. Acımaydı. Kamil benim için merhamet hissetmişti. Ancak neden bana acıdığı hakkında hala bir fikrim yoktu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.