Baharın sonundaki gün ışığı bahçe masasının üstüne düzgünce dizilmiş çeşitli tatlılara akıyordu ama ben sadece önümdeki soylu kadınları dinleyip ara sıra cevap veriyordum. Benim karşımda oturan son bir saattir konuşan kişi sarayın Maliye Bakanı Kıdemli Baron Felhi’nin teyzesi Kıdemli Vikontes Daniela Felhi-Berendorf idi ve kraliyet sarayının kuzeybatısındaki Artsbelf alanının efendisiydi. “Her neyse, o şövalye gerçekten anı okuyamıyordu! Bir kadına vermek için küpe gibi bir şey seçmek, gerçekten düşüncesiz!” Earl Terejia şu anda diğer soylularla birlikte gölde kayıkla gezdiğinden hizmetçiler dışında sadece bu kadın benimle kaldı ama konuştuğu konular gerçekten altı yaşındakilere göre değildi. Tüm bunları aslında bunca zaman arkamda heykel gibi hareketsiz duran Kamil’e mi söylüyordu merak ediyorum. On altı yaşındayken evlendi ve geçen sene eşi vefat ettikten sonra dul kaldı, on dokuz yaşında, aslında yeğeni Baron Felhi’den daha gençti, tek ilgisi kraliyet sarayındaki kadın-erkek arasındaki dedikodulardı. Kocası vefat ettiğinden pozisyonunu miras aldı ve kraliyet başkentinin yakınındaki alanın Vikontesi oldu ama tüm neredeyse yönetim işlerini kâhyasına bırakıp bunun yerine kraliyet başkentinde yaşıyor gibi görünüyor. Yaşlarımız arasındaki fark göz önünde bulundurulmadan benim konuşma ortağım olarak terkedilmiş, elbette bu benim süslü asil toplum girişimin parçası olmalıydı. Hangi genç asilin hoş ve yakışıklı olduğuyla başladı, kimin kiminle iyi geçindiği ve kimin kiminle dans ettiğiyle devam etti. Ve şu anda bazı talihsiz erkekleri hatırlama konusuna ulaştıktan sonra iyice heyecanlanmaya başlamıştı. “Ah…… Kadınlara küpe hediye etmek çok mu kötü?” “Batı soyluları için bu sağduyu. Küpeler bir kadın tarafından sevdikleri erkeğe verilmelidir. Erkeklerse genelde onları gerçek dostluğun işareti olarak diğer erkeklere hediye ederler.” “Anlıyorum, yani bu böyle.” Bu ne biçim gelenek. Bir erkeğin başka bir erkeğe gerçek dostluğun işareti olarak aksesuar vermesi bana çok gizemli bir gelenek gibi geldi, bu yüzden refleks olarak üstünkörü cevap verdim. “Bu saygıdeğer bir gelenek. Ugaria şövalyeleri hakkındaki antik hikâyelerde bir küpeyi paylaşan iki erkek savaş alanında birbirlerinin sırtlarını korurdu. Bu da ne, bu o zamanlarda eşcinselliği belirtmenin dolaylı yolu muydu merak ettim. Birbirlerine aksesuar hediye eden iki adam, neresinden bakarsam bakayım birbirlerine gerçek dostluklarını ilan ediyormuş gibi gelmiyor. Arkamda duran Kamil’in ifadesini ilgisizce kontrol ederken rahatsız görünüyordu ve inanmış gibi de durmuyordu. Benim algım muhtemelen doğruymuş gibi görünüyor. Bununla birlikte Kutsal Ar Xia Krallığından önceki ülke Ugarya’dan gelen kayıtlar varsa o zaman böyle bir geleneğin batı Arxia’ var olması mantıklı geliyor. Batı Arxia’da Ugaria döneminden kalan gelenek ve görenekleri korumak için güçlü bir anlayış var. Jugfena bölgesinde de antik zamanlardan kalma gelenekler olduğundan muhtemelen tüm Arxia böyle. “İşte bu yüzden bir erkeğin kadına hediye olarak küpe vermesi onu kadın olarak görmediğini ilan etmek gibi. Keşke kraliyet başkentine bir kere gitseydi, elbet bilirdi!” Vikontes Berendorf bu adamı hatırlarken daha da heyecanlanırken öyle mi diye cevapladım ve onu ciddiye alıyormuşum gibi davrandım. Earl Terejia şu anda yeğeni Baron Felhi ile konuşurken ben de her ihtimale karşı onunla konuşuyordum. Soylular kayık gezisinden döndüklerinde bu günkü çay partisi yerini akşam yemeğiyle değiştirdi. Bu günün hedefi Maliye Bakanı Baron Felhi ve asil meslektaşlarından mümkün olduğunca çok mali destek almaktı, Earl Terejia onlarla daha önce güvercin aracılığıyla iletişime geçtiğinden bugün onları nezaketen selamlamak için buradayız. Aslında özellikle asillerle bazı bağlantılar kurabilmem için kraliyet başkentinde fazladan bir kalıyormuşuz gibi görünüyor. Kraliyet başkentini ziyaret ederken fazladan bir günü de hesaba kattığımızdan bu sorun değildi. “Ne oldu?” “Sorun yok. Aslında önceden defalarca babalarına borç vermiştim.” Earl Terejia kaba bir şekilde ilgisiz ses tonuyla cevap verdi. Bu Earl, bağlantıları basit değil, bu kez çalışacak ortak seçmek için babalarının zamanından kalma borçları kullandı, ha. Ben bile onun üstün verim ve yeteneklerinden hafifçe ürperdim. Bir nesil önce hala etkisi olan bir şey yapması, soylu toplum gerçekten tamamen birbirine bağlı olmalı. Krallıktan mülteciler için olan maddi destek bütçesini nasıl da 1.5 kat arttırdığımızı düşününce bu tür şeylerin ne kadar önemli olduğunu hafızama oydum. Gündüz olan çay partisi Vikont Avon’un ablasının evindeydi ve biz aceleyle Earl Trada’nın evindeki akşam yemeği partisine katıldık, sadece Earl Terejia için oldukça tuhaf seviyede karşılama aldık. Eh, ne de olsa Earl Terejia, Terejia ailesinin başı ve başbakan olan Marki Rittergau’nun küçük kardeşiydi. Şu an kırsal kesimdeyken muhtemelen ağabeyi yüzünden onunla iyi ilişkiler kurmak isteyen pek çok insan vardı. Beni haklı çıkarır gibi Kamil ve ben önemli soyluları nazikçe selamlarken Earl Terejia insanlarla çevrilmişti, sonra nedense Claudia bize katıldı ve üçümüz sessizce bu yerin bir köşesinde yemek yedik. “N,neden Charlie elbise değil de şövalye kıyafeti giyiyor?” “Tam elbise ve aksesuar seti almak için para ve zaman yok. Ayrıca Lordlar evinde küçükler için uygun kıyafetin şövalye kıyafeti olduğu belirlendi.” Kırmızı şarapla kızartılmış bifteğin tadını çıkarırken bugünün bahanesiyle nedense sırıtan Kamil’e cevap verdim. Arxia’da asaleti miras almada erkeklerin önceliği var bu yüzden daha önce asaleti miras alan reşit olmayan bir kızın örneği bile yok. Normalde daha fazla akraba olurdu. Benim durumumda babam kendi çocukları hariç tüm akrabalarını ortadan kaldırmak için elinden geleni yapmış olduğundan miras alma hakkına sahip tek kişinin ben olduğum alışılmadık durumundaydım. Bir düşününce babam olmasına rağmen bu kişi tarih kitaplarına şimdiye kadar olan en kötü adam olarak geçilebilir. Yani unvanı olan soyluların doğum günleri sadece erkeler için kurallara sahip ve aynı sebepten resmi kıyafetlerinin de Şövalye kıyafeti olması gerekiyordu. Elbise giymenin zor olduğunu hissettiğimden aslında hoşuma giden bir şeydi. “Ne kadar hoş Elise-dono. Bende elbisemden ziyade şövalye kıyafeti giymek isterdim.” “Benim adım Elise değil, Eliza.” Claudia bu sefer ismimi Elise’ninkiyle karıştırmıştı ve mavi bir elbise giyiyordu. Uzun, ince ve hoş figürüyle oldukça göze çarpan güzelliği vardı. Daha kolay hareket etmek için erkek tişörtü ve şortu giydiğinden bu günkü görünümü onun için nadirdi. Ancak her zamanki gibi tabağında dağ kadar yiyecek vardı ve onunla ilgili kadınsı hiçbir şey yoktu. Ve böylece biraz sohbet edip kaygısızca eğlenerek vakit geçirdik, ama gülen Kamil aniden bakışını birine sabitledi. “…….Ah, bizi gördü Charlie. Orada.” “Hımm?” Gösterdiği yöne baktım. Beklenmedik biri orada duruyordu, bu da ne, refleks olarak döndüm, ona baktığımı da fark etti ve eskisi gibi gizemli bir şekilde gülümsedi. Margrave Molton’du. Onun güzel gümüş saçı avizenin ışığının altında parlakça parlıyordu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.