Dışarısı hala karanlık olsa da uyandım. Beni uyandıracak kadar soğuk değildi ama uykumu kovacak kadar soğuktu. Tamamen uyanmışken yatakta yatmayı sevmediğimden isteksizce sıcak örtülerimin altından çıktım. Odamdaki su saatine baktığımda normalde uyandığımdan çok daha erken olduğunu gördüm. Üşütme fikrinden nefret ettiğimden hemen dalmatiğimi giydim. Hiçbir şey yapmamaktan nefret ettiğimden konakta yürüyüşe çıkmaya karar verdim. Bayan Hortensia beni uyandırmaya gelmeden önce geri döndüğüm sürece hiçbir problem olmamalı, uzun zaman önceki belirli bir sabahla tamamen aynı şeyi düşündüm. Su saatinin yanında uyuyan Rashiok kafasını kaldırdı. Hrrr~~ boğazından şımartılmak istediğini söyleyen bir sızlanma geldi ve sessiz olması şartıyla onu da yanıma aldım. Perdeler henüz açılmadığından koridor odam kadar karanlıktı. Rasiok’un gece görüşü olduğundan ve neredeyse rehber köpek gibi davrandığından engellerden kaçınmamda oldukça yardımcı oldu, onu yanımda getirmek oldukça kullanışlıydı. Bir alan efendisinin ikametgâhı olarak Altın Tepeler Konağı oldukça küçük sayılır, bu yüzden aslında o kadar oda yoktu. Yan taraftaki kışla daha büyük olduğundan insana aslında hangisinin alan efendisinin ikametgâhı olduğunu merak ettiriyor. Alanımın doğu kısmındaki insanları yönetmek için sakince bazı şeyleri dikkate alarak alanın merkezinde yeni küçük bir şehir inşa etmek en iyisi olabilir çünkü şu anda Kaldia’nın batısında yaşıyorum. Eğer Rindarl ile olan savaş başlarsa her halükarda yeni bir askeri üs inşa etmemiz gerekecekti. Süvari birliği eğitimimiz olumlu sonuçlar gösterirse Lordlar Evi kesinlikle bizi destekleyip ordumuzu daha da güçlendirecektir. Rashiok hızla dolanırken elimi onun karnında tuttum ve Rashiok aniden homurdandığında nereye gittiğimizi biliyor muyum merak ediyordum. Ve sonra sanki bir şeyden rahatsız olmuş gibi burnunu yüzüme sürttü ve arkama bastırdı. Şimdiye de Rashiok olgunlaşmıştı ve ağzı kafamı tek ısırıkta koparabilecek kadar büyüktü. Ne kadar da büyüdüğünü hissedebiliyordum ve bana bakmak için durduğunda ona nazikçe baktım. Birisinin gölgesini gördüm ve hemen Rashiok’un gölgesine saklandım. Rashiok benden daha uzun olduğundan gölgesinde tamamen saklanmak kolaydı. “….. Hm, bu Rashiok mu?” Koridorda yürüyen kişinin karanlıkta Rashiok’u görmüş gibi görünüyor. Rashiok yumuşakça hırladı ve o kişi Rashiok’a dikkat etmeden odaya girdi. Ses Bellway’a aitti. Biraz düşündükten sonra Earl Terejia’nın odasının yakınında olduğumuzu anladım. Ama Earl’ın kalkması için biraz erken değil mi? Şüphelenmiştim ve biraz daha burada kalmaya karar verdim. Daha önce bir kez yapınca kulak kabartmak gibi oldukça kötü bir hobi edindim. Earl’ın odasından hafifçe konuştuklarını duydum. Bugünün planlarından ve dün gece gelen güvercinlerin raporlarından konuştular. Bu kadar erken kalkmak mültecileri kabul etme konusunda verdikleri özveriden kaynaklanıyor olmalı. Bunu bilmiyordum çünkü ben hala her zamanki saatte uyanıyordum. Normalde bile Earl Terejia yaşlı haliyle kendisini çok çalıştırıyordu ve şimdi kendisine daha da fazla yük bindiriyor. Sadece aşırı çalışmadan yıkılmaması için dua edebilirim. Earl Terejia’nın neden erken kalktığını düşündüm ve odama geri dönmek üzereydim. “Pekâlâ, dünkü Eliza-sama hakkında…..” Bellway adımı andı ve Rashiok’un durması için elimi kaldırdım. Onunla dünkü konuşmamı rapor edeceğini hissettim ve Earl ile benim hakkımda nasıl konuştuğunu merak ettim. Bellway’ın sesi daha da kısıldı, dünkü konuşmayı Earl’a fısıldıyor gibi görünüyor. Sesi o kadar kısıktı ki onu düzgünce duymak zordu. “……. Gelecekteki efendinin güvenini kazanamadım.”[size=2][font=Open Sans][color=#2db2eb]1[/font][/size][/color] Bellway’ın sesi normal konuşma seviyesine döndüğünde tedirgin görünüyordu ve onu net bir şekilde duyabildim. Gelecekteki efendi derken elbette benden bahsediyordu. Earl hizmetçilerinin gelecekte benim için çalışması niyetinde mi merak ediyorum. Konaktaki tüm hizmetçilerden sadece Bellway asil toplumdan. Bellway’ın babası unvanlı bir şövalyeydi ama unvanlı şövalyelik sadece onursal bir konum olduğundan nesille aktarılabilecek bir şey değildi. Lordu[size=2][font=Open Sans][color=#2db2eb]2 olmamasına rağmen nesiller boyu soyluluklarını sürdürebilecek olan asillerin aksine unvanlı şövalye öldüğünde çocuklarının soylu haklarına sahip olamayacağına dair bir yasa var.[/font][/size][/color] Böyle insanlarla eğer Earl Terejia’nın korumasını kaybedersem kendimi aniden hiç hizmetçim olmadan bulabilirim. “Tek sen değilsin.” Earl Terejia neredeyse iç çeker gibi düşük bir sesle cevapladı. Biraz acı geliyormuş gibi hissettirdi. “Bana da hiç güvenmiyor. Köylülerden bilgi toplamak için Kamil’i askerleri ve hizmetçileri kullanıyor.” ……Beklendiği gibi, açığa çıktı. Yıllar geçip çevremdeki insan sayısı arttıkça onlardan hiçbirini kullanmadan gidip bilgi toplamam gerçekten Earl’e güvenmediğimin kanıtı gibiydi. Earl Terejia ile olan ilişkimiz güvendense birbirimizi kullandığımız karşılıklı yarara dayanmakta. Bu yüzden, alanımı yeniden inşa etmekten ve mülteci kabul planının ilk aşamalarından sorumluydu. Bunu kullanması çok zahmetli olan kendi astlarından kurtulmak ve onları bana devretmek için bir şans olarak kullanıyor. Dahası Kaldia alanının ürettiği tüm tahıllar Terejia ailesinden geçiyor ve Terejia’ya bağlı tüccarlar tarafından satılıyor. Bunun onun için mükemmel bir tekel anlaşması olduğu söylenebilir. Basitçe kendi toprakları olmayan bir asil olduğundan yetişkin olana kadar alanı ona ödünç veriyormuşum gibiydi. Bu ilişkide ikimizin de birçok avantajı vardı. Konaktaki tüm hizmetçiler Earl Terejia tarafından işe alınıp sözleşme imzaladığından bu benimle güvene dayalı bir ilişki kurmak istemediğinin kanıtı değil mi? Gelecekteki şeyler için benim bir şey yapmama ve ya istediğini yapmak için güvenime ihtiyaç duymuyor. Benim güvenim gibi bir şey ne kadar eder merak ediyorum. Kaşlarımı çatarken Earl Terejia ve Bellway konuşmalarına devam etti. “O zaman Kamil’e de mi?” …….Kamil, huh. Hafifçe dişlerimi sıktım. O aslında orduda eğitimde olan bir askerdi ve bir tüccarın oğlu olarak yaşamıştı. Babasının öldüğünü duymuştum ama işler o kadar basit olsaydı babasının zenginliğini miras almalıydı. Eğitimdeki askerken beni desteklemek için seçildi ve öylece her zaman benim yanımda kaldı ama gerçek sebebi bilmiyorum. Sonrasında ne tartışacaklar, bu konuya daha da odaklandım. Bazı bilinmeyen etkenleri netleştirmek isterim. Dinlerken Earl’ın sözleri bir anda bitmişti. “Ahh, olabilir. Şuan da hizmet ettiği zehirleyenin babası olduğunu bilseydi işleri olduğu gibi bırakmayabilirdi.” Babamı zehirlemekle suçlanan tüccar Kamil’in babasıydı. Anında yüzümün rengi attı ve başım dönmeye başladı. Görüşüm titriyordu ve Rashiok’un üstüne yığıldım. Soğuk soğuk terlemeye başlamıştım. Çünkü, babasının ölmesi benim suçumdu. Babamı öldüren bendim. Ama bu suçla suçlanıp idam edilen parti için ebeveynlerime yiyecek satan tüccardı. Kalbim göğsümden fırlayacak gibi hissettirdi. Ve soğuk olmasına rağmen ter içindeydim. ……Sadece onun kötü bir tüccar olduğunu duymuştum. Kamil babası hakkında neredeyse hiç konuşmasa da ifadesinden onu hala özlediğini söyleyebilirdim. Eğer Kamil gerçek suçlu olduğumu keşfederse. Ürperti omurgamdan aşağı koştu. Bunca zaman bana hiçbir fayda beklemeden hizmet etmiş olabilir. Urgh…….. Ses çıkaramadım, duygularla boğuluyormuşum gibi hissettirdi. Korkunç bir şekilde başım dönüyor. Şakaklarım ağrıyla zonkluyordu. Bir şekilde titreyen parmaklarımı kaldırabildim ve Rashiok’un sırtını üç kez dürttüm. Rashiok ne istediğimi anladı ve üstüne çıkabilmem için yere uzandı. Bir şekilde bu hasta hisse dayandım ve onu sürerken kusmadım, Rashiok beni sessizce odama geri getirdi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.