I Think We Have A Baby - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm 
           
Doktor March’ın eve gelip Lucy’i muayene etmesinin üstünden tam 1 hafta geçmişti.

Bu süre zarfında Odette , yataktan çıkamayan zavallı kızla ilgilenip, ona sorular sorarak hikayesini öğrenmeye çalışıyordu. Lucy konuşma noktasında ketumdu. Odette’nin sorduğu yüzlerce sorunun sonunda öğrenebildiği tek şey Lucy’nin bir ailesinin olmayışıydı.

Bay Hillman , elinde tepsiyle kaşları çatık bir şekilde odadan çıkan Odette’yi görünce gülümsedi.

’’Bugün de konuşmadı sanırsam.’’ 

Derin bir iç çeken kadın kapıdan uzaklaşıp konuşmaya başladı.

’’Mesele sorularıma cevap vermemesi değil ki! Gözleri bomboş bakıyor , ah bir görseniz sanki dünyası yıkılmış gibi. Oysa bebeğinin sağlığı gayet iyi. Hem artık gelecek için endişelenmesine gerek yok bayan onun burada çalışmasına müsaade bile etti.’’


Bay Hillman yaşlı kadının elinden tepsiyi aldıktan sonra 

’’Belki de kendi isteğiyle konuşması için ona biraz süre tanımak en iyisi olur. ’’

Odette onu onaylar şeklinde kafasını salladı.

İki ihtiyar , kapının ardında yatan genç kız için dua etmekten başka bir şeyleri olmadığını anlarcasına sessizce oradan ayrıldılar . 

.·:·.✧.·:·.

Lucy gözlerini karanlığa açtı. Uzun süredir bilmediği bu yerde , şefkatle bakılıyordu. Karnı günden güne büyüyor, sanki aynı orantıda hayat enerjisi de gitgide tükeniyordu.

Konaktan atıldıktan kısa bir süre sonra şehre perişan bir şekilde inmiş ve etrafındaki insanlardan utanarak da olsa yardım istemişti. 

İstediği bir parça ekmek veya yapabileceği herhangi bir işti. Fakat günün sonunda ya hakaretlere uğruyor ya da dövülüyordu.

Bu anlarda her şeyden vazgeçiyor, o vazgeçmelerin ortasında ise minik bir kıpırtı ona dayanma gücü veriyordu. 

İşte böyle birkaç ay geçmiş , kah boş bulduğu ara sokakların köşelerinde uyuyup bir sonraki güne başlamış , kah dilenen çocukların yanlarında uyuyup karnındaki çocuğun geleceği için endişelenmişti.

Bir süredir yaşadığı bu yaşantının bir rutine bağlanabileceği düşünülse de böyle olmamıştı. Uyuduğu yerlerdeki esnaflar onlardan rahatsız oluyor, ara sokaklarda dahi bulunmalarını istemiyorlardı. Sık sık imparatorluğun atamış olduğu şövalyelere şikayet ediliyor ve insanların nefret dolu sözlerine maruz kalıyordu. 

Böyle böyle şehirden gitgide uzaklaşmış, kendini evlerin azalmaya ormanların çoğalmaya başladığı bir yerde bulmuştu. Burası şehirden uzak olduğu için yabani hayvanların bulunabileceği bir yerdi. Yine günün kendini karanlığa teslim ettiği anlarda ormanın derinliklerine ilerlemekten vazgeçmedi. 

Orman sanki el değmemiş gibiydi. Lucy yol boyunca yürüdükçe kendini bir rüyada gibi hissediyordu. Zaman zaman hayvanların çıkardığı ses arkasına bakmasına neden olsa da yürümekten vazgeçmedi ta ki büyük bir söğüt ağacıyla karşılaşana kadar. Gölün hemen yanında kocaman bir söğüt ağacı, gökyüzünde parlak bir ay ile birlikte muhteşem görünüyordu. 

Lucy biraz daha yürüyüp etrafına baktı. Buranın güvenli olduğunu düşündükten sonra göle yaklaşıp kana kana su içti. Susuzluğunu giderse bile karnını doyurmak için içmeye devam etti.

Bir an için suda gördüğü yansımasına baktı. Önceleri beğenilen yüzü şimdi perişan haldeydi. Biraz daha baktıktan sonra uzun süredir hissettiği halde bastırmaya çalıştığı acı şimdi tam karşısında gözlerini kapatsa bile kaçamayacağı yerdeydi.

’’... acıyor...’’ mırıltı gibi çıkan sesi şiddetli ağlamalarıyla daha net hale geldi.

Hem ağlıyor hem de bağırıyordu. 

İnsanlara güvenecek kadar aptal olduğu için kızgındı.

Aşık olduğu için kızgındı.

Bir ailesi olmadığı için kızgındı.

Yalnız, zavallı bir kız olduğu halde ona aşık olduğu için kendine çok kızgındı.

Gözlerinden akan her yaş vücudunda dayanılması zor bir acı haline geliyordu. Kendine bakmak istemiyor ama gözlerini göldeki yansımasından da alamıyordu. Bu şekilde ağlamaya devam ederken bakışlarını söğüt ağacına yöneltti . Ona doğru gitmek ve gövdesine yaslanıp yarının gelmesini bekleyecekti.

 Ayağa kalktı. 

Bir an için vücudu tökezler gibi oldu. 

Başı dönüyor ve vücudu inanılmaz ağrıyordu. Yine de söğüt ağacına doğru yönelmeye devam etti.  

Oturup, sırtını yasladığı an vücudunun çöktüğünü hissetti.

Ne olduğunu anlamadan kendini karanlığa bıraktı...

.·:·.✧.·:·.

Keyifli okumalar! 








Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.