Yelena sakince hizmetçiyi gönderip çay odasında yalnız kaldıktan sonra öfkeyle alnını ovuşturdu.

'Acıyor!'



O kadar acımıştı ki gözyaşları yanaklarından aşağı yuvarlanmak üzereydi.

'Çürük var mı?'

O kadar acı vericiydi ki alnında bir çürük olduğundan şüphelendi.

Yelena hala zonklayan alnını ovarken pencereden dışarı baktı.

Güneş gökyüzünde yüksekte asılıydı.

Belki Yelena biraz kestirebilirdi ama derin bir uyku çekmek için iyi bir zaman değildi.

Yelena alnındaki acı biraz hafiflediğinde içini çekti.




“Sadece ne yapıyorum?”

Neden hizmetçisinin, tam o sırada çay odasında kafasını masaya vurduğuna ve uyuşukluğuna katlandığına tanık olmasına izin verdi?

'Ne demek, neden?'

Yelena'nın umutsuzluğu kısa sürede öfkeye dönüştü.

Hepsi onun yüzünden.

Hedef belliydi.

'O adam o sözleri söylemeseydi! Yemek odasında!'

O adam.

Yelena o kadar öfkeliydi ki 'koca' tabirini kullanmak istemedi.

'Sebebi biz evli bir çift olduğumuz halde koca olarak görevlerini yerine getirmeyeceğini söylemeseydi!'

Uykusuzluk Yelena'yı daha da hassas hale getirdi ve bu da düşüncelerinin çılgına dönmesine neden oldu.

'…Tabii ki.'

Kimin suçlu olduğu açıkken, öfkenin bir hedefe yöneltilmesi için verilmişti.

Yelena aniden Dük Mayhard'ın dün yemek odasında ona söylediklerini hatırladı.

'Kesinlikle yaptı.'

Ayağa kalkıp çay odasından tereddüt etmeden ayrılırken Yelena'nın pembe gözleri ışıl ışıl parladı.

***

Yelena çay odasından çıktıktan sonra doğruca Dük Mayhard'ın ofisine yöneldi.

"Karım."

Dük Mayhard, Yelena'yı nispeten sakin bir tavırla karşıladı.

Tepkisini gören Yelena, bunun ofisine ilk gelişi olmadığını hatırladı.

Ofisindeki nedeni pek önemli değildi.

Yelena, Dük Mayhard'a tereddüt etmeden yaklaştı.

Geçen seferki gibi, yaklaşırken onu yalnız bıraktı.

Yelena, Dük'ün önünde, kol mesafesinde durdu ve kollarını göğsünün önünde kavuşturdu.

"Zamanın var, değil mi?"

"Karım…"

"Nedir?"

"Önemli değil."

Tepkisi ne oldu?

Az önce yüzüme bakıyordu.

'Yüzüme bir şey mi yapıştı?'

Yelena'nın eli yanaklarında gezindi.

Ama üzerine yapışan bir şey yoktu.


Doğru, sadece bir fincan çay içtiğinde üzerine hiçbir şey yapışmazdı.

Yelena konuşmadan önce temiz ellerini kontrol etti.

"Müsait misin diye sordum."

"Evet, bir şeye ihtiyacın var mı?"

"İhtiyacım olan şeyler mi?"

Elbette vardı. Yelena onun için gelmişti.

Ve bu…

Kızarmış yüzün.

Yelena bu sözleri yuttu.

Yelena, öfkesini daha fazla içinde tutamadığı için ta buralara kadar geldi.

Görkemli bir şey için değildi.

Yelena sadece onun sakin yüzünün kaskatı veya kızardığını görmek istedi.

Bunun için içini ısıtan öfkesini biraz olsun yatıştıracağını düşündü.

Yelena kollarını kavuşturmuş halde, "Dün yemek odasında bana söylediğin sözleri hâlâ hatırlıyor musun?" dedi.

"Evet hatırladım." 

Neyi kastettiğini nereden biliyordu?

Yelena tam sözleriyle araya girdi.

"Bana ne istersem vereceğini söylemiştin."

"Evet yaptım."

"O zaman, istediğim ilk şey şu. Buraya her ne sebeple geldiysem beni sorumlu tutma.”

Dük Mayhard başını salladı.

"Peki."

"İkincisi, ben buradan tek başıma çıkana kadar beni kovalamayı aklından bile geçirme."

"Emin ol yapmayacağım."

"Üçüncü…"

Yelena ofise baktı ve odanın köşesinde duran hizmetçiye baktı.

"Diğer herkesi bu odadan göndermeni istiyorum."

Dük Mayhard'ın gözleri bir süre Yelena'nın yüzünde gezindi.

Ne düşündüğünü tahmin etmek istiyor gibiydi.

Cevabını alıp almadığından emin olmayan Dük Mayhard parmaklarını hizmetçiye şıklattı.

"Ben seni çağırana kadar içeri girme."

"Evet usta."

Hizmetçi, kapıyı kapattığı ana kadar Dük Mayhard ile Yelena'nın arasında gözlerini gezdirdi.

Ç.n: kdjsjsksks geliyor gelmekte olan
 


Tıklama. Kapı kapandı.

Hizmetçi odadan çıkar çıkmaz Yelena çapraz kollarını bıraktı.

Hizmetçiyi göndermesinin nedeni basitti.

Yapmak üzere olduğu aşağıdaki eylemlere başkalarının tanık olmasına izin vermek istemiyordu.

Bu onun prestijiyle ilgiliydi.



“…”

"Nedir?"

Yelena küstahça Dük Mayhard'ın masasına oturdu ve gözlerinin içine baktı.

Konumu, masasına dağılmış belgeleri etkilemedi.

Olsa bile, alışılmışın dışında eylemleri aynı kaldı.