O gece Elody uykuya dalana kadar Caville’i izledi. Onun hiçbir sıkıntı çekmeden uykuya dalmasını izlemek güzeldi. Onu bir hafta önce gördüğümden beri kabuslar görmeye devam ediyordu. Bugünlerde onun bu kadar rahat uyuduğunu görmek iyi hissettiriyordu. Artık onu bezdiren kabusları görmüyor gibi görünüyordu. Üzülme canım. Ben seni kabuslarından seve seve kurtaracağım! İlk ve en önemlisi Caville’i savaşa gitmeden iyi bir şekilde besleyip büyüteceğim. Onu göndermek istemiyorum ama imparatorun emri yüzünden Carnois dükünün savaşa katılması şarttı. Ne yazık ki benim savaşı durduracak gücüm yok. Caville savaşa gittiğinde sadece on üç yaşındaydı. Orijinal hikayede o istismar edilip iyi beslenmemesinin sonucu olarak vücudu çelimsizdi. Neyse ki savaş alanındaki yılların sonunda harika bir yetişkine dönüştü. ‘’……..’’ ‘Bebeğimi savaşa gönderme düşüncesi bile ağlamama sebep oluyor. Eğer gitmesine izin vermek zorunda kalırsam onu iyi besleyip onu sevgiyle büyüteceğim ki o güçlü bir genç adam olarak büyüyebilecek.’ İkinci olarak Caville geri dönene kadar onun arazisini güvende tutacağım. Dükün arazisi çok büyük ve önemli miktarda verimi vardı. Ancak üretim yapan insan sayısına az olmasının nedeni kötü yönetiminden kaynaklıydı. Doğal olarak verimlilik düşüktü. Orijinal hikayede Elody dükün topraklarını geri dönüşü olmayan bir noktaya kadar mahvetti. Elody büyülü hapları incelemek amacıyla her türlü kimyasal atıkları göle ve ormana attı ve bu da çevreye kalıcı hasar verdi. Yine de henüz çevre o kadar kirletilmediği için hala umut vardı. ‘Peki, ilk olarak toprağı daha verimli hale getirecek büyüleri incelemek zorundayız.’ Daha pahalı ekinleri ekmek iyi olacaktır. Arazinin bir yerlerinde saklanmış altın paralar ve mücevherler olduğundan eminim. Orijinal hikayede Elody onu buldu ve hepsini bir yere yazdı ama şimdi ben hepsinin tekrardan teker teker aramak zorundayım. Son olarak ama ne yazık ki en küçük iş olarak değil tedavi edilemez hastalığımın tedavisini araştırmam gerekecek. En büyük problem buydu. Bu Elody’nin hayatının nasıl sona erdiği ile ilgiliydi. Prenses için zehir yapmayı denerken onun yerine onu mezara götürecek hastalığa yakalandı. Ölmek istemiyorum. Mümkünse uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek istiyorum. “Öf ......” Aniden yataktan bir ses duyduğumda hala yazmaya devam ediyordum. Ses beni şaşırttı ve hızlıca yatağa geri döndüm ‘’Kız kardeş….’’ Büyük ihtimalle Caville yetimhanede yeterli eğitim görmediği için hala unvan kullanımı gibi soyluların alışkanlıklarına alışık değildi. Yine de Elody kibarca onu cevapladı ‘’Evet, kız kardeşin burada.’’ Kabusu onun uykusunun ortasında uyandırdı ve o kendisini yatakta gördüğünde şaşırdı. Gözyaşları gözlerinden akmaya başladı. Elody onun minik kafasını kucakladı sonra onu hafifçe bozulan battaniyesinin altına tekrardan soktu. ‘’Şimdi kollarıma uzan. Ben seni tekrardan uykuna geri göndereceğim.’’ ‘’Ah biz şimdi neredeyiz kız kardeş?’’ ‘’Bana karım diye seslen Caville’’ ‘’Karım?’’ (Çeviride karım diye geçiyor ama siz yerine eşim olarak da koyabilirsiniz) ‘’Evet sen prensesi buraya getirene kadar ben hala senin karınım.’’ ‘’Prenses?’’ Ben onu kucaklayarak başını okşadım. Bu sıcak hissettiriyordu. Caville kıvrıldı ve küçük kollarıyla Elody’nin beline sarıldı. ‘’Benim eşim bir prenses mi?’’ ‘’Hayır ama yakında prenses eşin olacak.’’ ‘’Tamam’’ ‘’Endişelenme. Ben o konuyla ilgileneceğim ve seni ona göndereceğim bu yüzden senin prensesi aramak zorunda değilsin’’ Elody’nin sözlerini anlayamayan Caville düşündü. ‘Şu anda hala küçük bir kız’ Ben Caville’nin başını okşadım. Onu kendim için istedim. ‘Hayır, bunu yapamam!’ Sonradan Caville savaş alanından prensesi getirdiğinde üzgün olamam. Onun sevgilisini kıskanmayacağım. Ben önceki Elody gibi olmayacağım ve kirli işlere başvurmayacağım. *** Ertesi gün kuşların cıvıltılarıyla uyandım. Gözlerimi açtım ve Caville’yi uyandırdım. Sonra onu yıkayıp yemek yemesine yardım ettim. Ondan sonra uşakla konuşmaya gittim. ‘’Ben bölgenin finansal durumunu görmek istiyorum’’ ‘’Evet? Bu…’’ Norman iyi bir uşak olmakla beraber kötü önsezilere sahipti. Gerçek şu ki Norman kont McClair’in kızını almak istediğinde birçok endişesi vardı. Kont McClaire açgözlülük ve aptallığıyla ünlüydü. Norman küçük düşesin kişiliği hakkında endişeliydi çünkü derler ki elma ağacından uzağa düşmez. Ama başka bir seçeneği yoktu. Hiç kimse değerli kızını fakir bir Dük'ün gayri meşru oğlunun karısı olarak görmek istemedi. Aristokratlar için evliliği kabul ederken aranan en önemli unsurlardan birisi servetti. Ama kont McClaire’in kızını vermesi hakkında hiçbir endişesi yoktu. Sonraları kızı hakkında bir sözleşme bile imzaladı böylece o kızı ile hiçbir konudan sorumlu olmayacaktı. ‘’Evet, bayan, ben size basit bir rapor vereceğim.’’ ‘’Ve…’’ ‘’….?’’ ‘’Eğer finansal durumlar elveriyorsa lütfen Caville için bir kılıç ustası kiralayın.’’ ‘’Bir kılıç ustası mı?’’ ‘’Caville erken yaşlarda kılıç eğitimi almak zorunda böylece bir gün o bir grup şövalyeye liderlik edebilecek.’’ "Ah! Evet anladım." ‘’Bana en iyi kılıç ustasını bul.’’ ‘’Evet leydim’’ Elody’nin sözleriyle uşak başını eğerek dışarı çıktı. ‘O çok düşünceli.’ Norman duygulandı. Eski Cernois dükü ve aynı şekilde düşesi de aşırı savurgan ve ciddi bir şekilde alkole bağımlıydılar. İkisi de içkilerini içerek bir köşede oturarak dünyayı bile umursamamışlardı. Tesadüfen ikisi biriken yıllar boyunca yoğun içme nedeniyle kalp krizinden öldü. Bir halefin yokluğunda Norman, Dük'ün bir çocuğunu doğuran hizmetçiyi sorguladı. Eğer bir varis bulamasaydı ev nihayetinde dükün kardeşi kont Borque’nin eline düşecekti. Kont Borque tiksindirici bir kişiliğe sahipti. Norman, ilk dükünün tüm hayatı boyunca adadığı Cernois Hanedanı'nın Kont Borque tarafından çiğnendiğini görmek istemiyordu. Hizmetçiyi bulduktan sonra, Norman'ın yetimhanedeki terk edilmiş varisi bulmak için hala çok fazla kaynak harcaması gerekiyordu. Bulması çok zor olan düklüğün halefi, sıska küçük bir çocuktan başka bir şey değildi. Yetiştirilme şekli nedeniyle Caville yetişkinlerden son derece korkuyordu. Bu trajik bir olaydı. Norman, varisi bulduğunu söyleyen bir mektup gönderdi. Böylece o Kont Borque’i Cavillenin Cernois Düklüğünün halefi olarak kabul ettirebildi. Ama gerçek şu ki Caville hala yeni ortama uyum sağlayamadı. İşte bu nedenle Norman Caville’nin böylesine genç yaşta evlenmesine karar verdi. Karısının ona büyük bir abla gibi dikkat edebileceğini umut ediyordu. Öte yandan Caville’nin büyükbabası iyilik sever bir efendiydi. Eski efendisinin anılarını hatırlayan Norman gizlice akan gözyaşlarını sildi. *** ‘’Caville artık atıştırmalık yemeyi kesmelisin.’’ ‘’Evet…karım.’’ Ben ona karım kelimesini öğrettim ve şimdi o bana bu şekilde seslenmeye devam ediyordu. Caville’yi övmek amacıyla ödül olarak başını okşadım. Sonra hizmetçiye yeri temizlemesini emrettim. Ben onun istediği kadar atıştırmalık yemesini istiyordum ama o kadar fazla yerse bu iyi olmazdı. ‘’Sen iyi bir şekilde çalışmalı ve öğretmenine uymak zorundasın.’’ ‘’Ne? Abur cubur?’’ ‘’O bir abur cubur değil. O senin öğretmenin. Öğretmen.’’ ‘’……’’ Caville'i savaş alanına göndermeden önce, kılıçla ilgili temel becerileri öğrenmesine izin vermenin uygun olacağını düşündüm. Keşke ona bizzat öğretebilseydim, ama maalesef kılıç ustalığı hakkında yeterli bilgiye sahip değilim. Caville’nin sadık olduğu bazı şövalyeler vardı ama ben adlarını hatırlamıyordum. ‘Ah, bilmiyorum, bilmiyorum!’ Birçok şeyi aynı anda yapmamalıyım. Şimdi daha önemli bir şey var. ‘’Hadi şimdi gidelim ve oyun oynayalım’’ ‘’Oyun oynamak?’’ ‘’Evet!’’ Bir çocuk için oyun oynama olayı önemlidir. Caville’nin elini tutup onu bahçenin için götürdüm. Bahçenin çiçekleri ve ağaçları solmuş olsa da çocuklar için oyun oynama alanı olmak için hala yeterliydi. ‘’Hadi Caville, beni yakalamayı dene!’’ ‘’Tamam karım!’’ ‘’İlk olarak ona kadar saymalısın sonra da beni yakala!’’ ‘’Anladım!’’ Elody heyecanla bahçeye doğru koştu. ‘Beklenmedik bir şekilde, olacağını düşündüğümden daha heyecanlı görünüyorum.’ Caville canlı bir şekilde gülümsedi ve Elody etrafta koşarken ona baktı. Caville’nin gülümsemesi göz kamaştırıcı ve güzeldi. Ay ışığından daha güzel ve şafakta batan güneşten daha da güzeldi. Elody daha da uzağa gittikçe Caville gerginleşmeye başladı. Sonunda Caville saymadan Elody’i yakalamaya başladı. Caville Elody’nin ondan uzaklaştıkça kaybolabileceğinden korktu. ‘’Hey! Bu oyunbozanlık! Ah!’’ Elody'nin huysuzluğuna rağmen, Caville Elody'den sonra ısrarla koştu ve Elody'yi yakaladı. ‘’Seni yakaladım!’’ Caville gülümsedi ve Elody’e sarıldı. Sarılması çok sıkıydı. Elody sonunda çaresizce gülümseyerek Caville'in elini tuttu. Caville Elody’nin elini sıkıca tuttu. Genç Caville bu elden asla vazgeçmek istemedi. Başka kimseye de vermek istemiyordu. *** Bugün Caville’nin ilk kılıç eğitimini alacağı gündü. Onun canlılığından emin olmak amacıyla daha fazla pirinç ile beslendiğinden emin oldum. ‘Belki yetimhanede iyi beslenemiyordu ama şimdi iyi bir iştahı var.’ O kızarmış tavuk ile taze pişmiş sıcak ekmek yedi ve bal ile karıştırılmış iki bardak tatlı süt içti. Onun bu yemek yediğini görmekten daha fazla hiçbir şey beni daha fazla mutlu edemezdi. ‘’Hadi eğitim alanına gidelim Caville!’’ Elimi Caville’nin eline uzattım. İlk günü olduğu için sınıfa onunla beraber katılmaya karar verdim. Caville’nin eğitmeni, daha sonra Caville’nin sağ kolu olacak Cernoir Hanesi şövalyelerinin komutanı Brien Vedos’tu. Gökyüzü karanlıktı ama yağmur yağmıyordu. Elody, Caville'in elini tutarak şövalyelerin binasındaki eğitim merkezine gitti. Bizi arkadan takip eden Sör Norman, Sör Brien'i bana tanıttı. ‘’Şimdi Sör Vedos, bugün başlayacak olan dersinizi dört gözle bekliyorum.’’ ‘’Evet, leydim.’’ Brien huzursuz görünüyor gibiydi. Yirmili yaşlarında genç bir adamdı. Elbette, Caville Elody’nin arkasına saklandı ve gözlerini tedirgin bir şekilde başka bir yöne çevirdi. ‘Dük korkak mı? Ah sevgili Lord. ‘ Brian açık bir kitap gibiydi. O yüzden düşüncelerini anlamak kolaydı. Ben keyifsizleşen ifadesine bakmaya devam ettim ‘’Ne yazık ki Caville yetişkinlerden korkuyor. Yetimhanede sıklıkla kötü muamele gördüğü için travma ile mücadele ediyor. ” ‘’……..’’ Brian’ın ifadesi Elody’nin kelimeleriyle eridi. Utançla başının arkasını okşadı. Elody, arkasından kıvranan Caville'e baktı ve sonra tekrar Brien'e baktı ve şöyle dedi: “Şu anda bir çocuk, ama gelecekte Cernoir şövalyelerine liderlik edecek. Bu yüzden alçakgönüllülükle ona bakmanızı istiyorum, Sör Vedos. ” ‘’Anlıyorum leydim’’ Brian meraklı gözlerle Elody’e baktı. ‘Çok küçük ama çok olgun.’ Yüzünde düşündüğünü belirten bir ifade vardı. Elody arkasında saklanan Caville’e döndü. ‘’Caville, o iyi bir adam.’’ ‘’………’’ ‘’İyi bir çocuk ol tamam mı?’’ ‘’Tamam…..’’ ‘’Ben senin hemen yanında olacağım o yüzden endişelenme.’’ ‘’Beni terk etmeyeceksin değil mi?’’ “Yapmayacağım. Orada oturacağım, gördün mü? ” Caville endişeli gözlerle ona baksa da başını salladı. Brian dalgın bir yüzle genç efendiye baktı. Ama uşak Norman bunun yerine gururla gülümsüyordu. *Bir bölüm daha bitti:)*
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.