Yukarı Çık




4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   6 

           
Elody, Caville’in yüzünü okşadı, kalbi gururla doluydu.
 
Kalın ve parlak kuzgun siyah saçları vardı. Anlaşılmaz, pembe gözleri gül kuvarsa benziyordu. Elody onun çok çekici bir yetişkine dönüştüğünü hayal edebiliyordu.
 
Hizmetçinin besleyici beslenmesini sürdürme çabaları sayesinde Caville’in yaralı cildi kar gibi beyaz ve pürüzsüz hale geldi. Dudakları artık çatlamadı.
 
Pembe gözleri yuvarlaklaştı ve sevinç dolu pırıltı ve gençliğinin gücüyle dışarı fırladı. Elody onun çok iyi geliştiğini görünce mutlu oldu.
 
‘’Sorun nedir eşim?’’
 
‘’Hiçbir şey. Sen sadece çok güzelsin Caville’’
 
‘’Ben güzelim?’’
 
‘’Evet, Caville. Sen dünyadaki en yakışıklı kişisin bebeğim’’
 
‘’Bebeğim?’’
 
‘’Evet bunun anlamı sen benim için en değerli olduğun anlamına geliyor.’’ Diyerek Caville’i kollarıyla sarıldı.
 
Daha sonra Caville kolunu Elody'nin beline uzattı. Kolları kısa olmasına rağmen, Elody onun ne kadar sıkı sarıldığına şaşırdı.
 
‘’Ben uzadığımda seni daha büyük bir şekilde sarılacağım’’
 
‘’Evet, evet. Büyük olsun, bebeğim’’
 
Elody, Caville’nin kararlı gözlerini görünce güldü. Çocukça sözüne dikkat etmeden yumuşak saçlarını nazikçe okşadı.
 
‘Gelecekte prenses yetişkin Caville’nin kollarına tutunan kişi olacak. Güzel bir kadına dönüştüğünde, onun yerine sarılacak olan kişi o olacak.’
 
Elody, önündeki yıllarda duvara oyulacak işaretleri hayal ederken gülümsedi. Yine de, derin ve ağır bir nefes aldı.
 
Birkaç yıl içinde Caville savaşa gidecek ve Elody tamamen yalnız kalacaktı.
 
Artık daha fazla duvarı işaretleyemediğini düşünmek kalbini üzdü.
 
Romanda savaş on yıl sürdü.
 
Savaş, Friar Kıtasının doğusunda bulunan Urta Krallığına karşıydı. Urta krallığı komşu ülkelerin güçlü askeri güçlerini kolonileştirdiler. Ancak Urta Krallığı'nın acımasız olduğu biliniyordu. Her sivil ve masum çocuğu acımasızca katlettiler. Onlar için Heklos Krallığını fethedebildikleri sürece hiçbir şey önemli değildi.
 
İlk başta, herkes savaşa Urta Krallığı'nın hakim olacağından emindi, çünkü savaşın ilk birkaç yılına hakim oldular. Ne yazık ki, Caville savaş alanına girdiğinde dengeler değişti.
 
Caville, Heklos Krallığı'nın her zaferinin arkasındaki ana güç oldu.
 
Yüksek bir zekaya sahipti, liderlik yetenekleriyle askerlerinin güvenlerini kazandı ve onun talim yöntemleriyle vatansever güçlerin başarılı bir savaş gücüne dönüştürülmesinde yardımcı oldu.
 
Kıtanın en iyi kılıç ustası olarak etiketlendi ve krallığı zafere taşıdı.
 
Söylemeye gerek yok, o bir kahramandı.
 
‘Bebeğim inanılmaz’
 
Elody gururluydu ama nedense aynı zamanda rahatsız hissetti. Ayakları çamura batırılmış ve boğucu geliyormuş gibi hissetti.
 
Urta'nın kolonileştirdiği krallıklardan biri, romanın ana kadın kahramanının ülkesi Dayev Krallığıydı.
 
Kadın ana karakter , Dayev Krallığı'nın prensesiydi. Urta Ordusu tarafından rehin alındı ve prensesi kurtaran kişi Caville'den başkası değildi.
 
İlk görüşte aşktı. Kader onları daha önce tanıştıkları insanlardan farklı olarak  benzersiz bir bağlantı hissettirdiği için onları bir araya getirdi.
 
‘Koşullar ne olursa olsun birbirlerine çekilecekler…’
 
Ama bu hikaye hala uzak bir gelecekteydi.
 
‘Ben onun büyüyüp aşık olmasını izlemek istiyorum… Ne kadar güzel olurdu…’
 
Elody Caville’i uzun süre göremeyip, onun büyüyüp iyi bir adama dönüşmesini izleyemeyeceği düşüncesiyle morali bozuldu.
 
Kalbi acıdı. Elody Caville ile ilgili daha fazla anı yapmak istiyordu. Onunla daha fazla vakit geçirmek istiyordu. Elody hala atan kalbini görmezden geldi.
 
‘Bunun içinde endişelenmeyeceğim, pas geçelim’
***
Bir kaç gün sonra….
 
"Doğum günü?"
 
Elody gözlerini büyükçe açtı ve Norman'a baktı.
 
"…Evet Madam."
 
“Hmm .......”
 
Elody’nin cesaret kırıcı yanıtıyla Norman kararsızdı.
 
Caville’in doğum günü yaklaşıyordu.
 
Geçmişte Norman, Caville’nin annesi hakkında bilgi alırken bir hizmetçinin babasından bir mektup aldı. Görünen o ki, hizmetçi Dük'ün metresi ve Caville’nin doğum annesiydi.
 
Maalesef mektup Caville hakkında hiçbir şey söylememişti. Sadece “Caville” adını ve doğum tarihini belirtmişti.
 
O zamandan beri Norman lordun doğum tarihini kayıt etmişti.
 
İşler ilerlerken, Caville artık yetişkinlerden korkmuyordu bu yüzden Norman,  Dükün doğum gününü Düşes ile kutlamanın harika olacağını düşündü.
 
Genç efendinin evliliğini hazırlarken, Norman Kont McClaire'den aldığı belgeleri kontrol etmişti. Tesadüfen, Norman Caville ve Elody’un doğum günü arasında sadece iki gün fark olduğunu fark etti.
 
Bu yüzden teklifini tartışmak için düşese geldi. İkisinin de doğum gününü aynı anda kutlamak istedi.
 
Ona etkinliği bahsettiğinde düşesin tepkisi pek iyi değildi.
 
‘O doğum günü hakkında kötü anıya mı sahip?’
 
Aklına bu fikir geldiğinde Normal kızgın ve çaresiz hissetti. Kont McClaire hırslı ve kötü davranışlarıyla ünlüydü ve kesinlikle iyi bir baba değildi.  Norman, Elody’nin önceki doğum günlerinde neler olup bittiğini hayal bile edemezdi.
 
‘Kont ona düzgün bir hediye vermemiştir. Acaba doğum gününü bile kutlamadı mı…?’
 
“Madam, üzgünüm, bir hata yaptım….”
 
"Tamam!"
 
Uzun zamandır çatık olan Elody, gülümsedi ve başını salladı. Norman beklenmedik yanıt karşısında hayrete düştü.
 
"Evet?"
 
“Doğum günü partilerini seviyorum! Caville’in doğum günü için bir tane ayarlayalım. ”
 
‘’Peki, ben uh, ikinizinde doğum günü partisini ayarlayabilir miyim? Sizin doğum gününüz de yakın görünüyor. Bu yüzden ben ikinizin birlikte kutlaması gerektiğini düşündüm…’’
 
‘’Tamam!’’
 
Elody’nin cevabıyla olayı garanti haline alan Norman’ın ifadesi aydınlandı.
 
‘’Anlaşıldı madam! Ben hemen bununla ilgileneceğim’’
 
Eğilip odadan çıktı.
 
‘Hah… bir şekilde düşesi ikna etmeyi başardım’
 
Hala odada oturan Elody, Norman'ın söylediklerini hatırladı. “Doğum günü” kelimesinden bahsettiğinde, istemeden küçük Elody'nin anılarından birine rastlamıştı.
 
Doğum günlerini patlayan flaş şeklinde anılarla hatırlayabilmişti.
 
Bellek çok zayıftı, tıpkı bir parça yırtık ve yıpranmış kağıt gibi.
 
Elody’nin babası Kont McClaire’in birçok çocuğu vardı. Eşinin çocukları, metreslerinden çocukları ve hatta hizmetçilerinden bile…
 
Bu koşullar altında Kontun Elody’nin doğum gününü kutlaması imkansızdı. Her iki durumda da çocuklarıyla ilgili biraz bile ilgili değildi.
 
Elody belki bir asil olarak doğmuş olabilirdi ama ne yazık ki hiçbir zaman ebeveynlerinden sevgi deneyimi yaşamamıştı. Kardeşlerinden bile.
 
‘Ağabeylerimden  birinin doğum günümü sadece bir kez kutladığını hatırlıyorum’
 
Elody’nin reenkarnasyondan önceki hayatı daha da kötüydü.
 
Tam doğum tarihi konusunda hiçbir fikri olmayan bir yetimdi. Dahası, yalnızlık dolu bir hayat yaşadı ve kutlayacak kimsesi yoktu. Sonuç olarak Elody hiçbir zaman tam anlamıyla doğum gününü kutlayamadı.
 
‘Düşünecek olursam bu iki hayatta da benim ilk doğum günümü kutlayışım değil mi?’
 
Bilinçsizce kalbi beklenti ve heyecan ile dolmuştu.
 
‘’Doğum günü nedir?’’ diye sordu Caville Elody’nin yanında mektupları öğrenmeye çalışırken.
 
‘’Peki, doğum günü Caville’nin bu dünyada doğduğu gündür’’
 
‘’Bu iyi bir şey mi?’’
 
‘’Elbette bu iyi. O gün bir çok hediye aldığın ve lezzetli yemekler yediğin gündür’’
 
‘’Abur cubur da yiyebilir miyim?’’
 
‘’Evet, o gün istediğin kadar yiyebilirsin’’
 
‘’Wow… gerçekten mi?’’ diyerek ellerini neşeyle çırptı.
 
Caville de yetimhane de büyüdü. Bu yüzden hiçbir zaman doğum gününü kutlayamamıştır.
 
Elody Caville’nin ilk doğum günü kutlaması için ne hediye vermesi gerektiğini düşündü.
 
‘Hala çocuk olduğu için oyuncak mı vermeliyim?’
 
Zihnimdeki acıya rağmen Elody kağıtlara bakan Caville’e baktı.
 
‘’Caville burada bir hata yaptın’’
 
Elody’nin yorumlarıyla Caville’nin yüzü huysuzlaştı ve somurtmaya başladı.
 
‘Surat astığında çok tatlı’
 
Elody, Caville'i kafasına okşadı ve hatasını belirtti.
 
“Ah, ama bu doğru! Aferin Caville. ”
 
Elody ona iltifat eder etmez, Caville’in suratsız ifadesi aydınlandı.
 
Caville’nin derslerdeki ilerleyişi travması yüzünden yavaştı. Kötüye kullanımın etkileri ne kadar fazla olursa gelişim o kadar yavaş oluyordu.
 
Bununla birlikte, şaşırtıcı bir şekilde, eski dili öğrenme hızı oldukça hızlıydı.
 
‘Peki, erkek ana karakterden beklendiği gibi….’
 
Elody de antik dillerde yetenekliydi ve yıllarca süren çalışmaları onu akıcı hale getirmişti. Elody ona antik dilleri öğretmekten sorumluydu. Çalışmalar devam ettikçe Elody daha fazla yardım edemedi ama Caville’nin öğrenme hızı normal insanlardan hızlıydı.
 
Ancak, eski dili öğrenmek kolay bir iş değildi.
 
Doğuştan gelen yeteneklere benzer şekilde, manaya güçlü bir yakınlığı olan bireylerin eski dilleri öğrenmesi daha kolaydır. Aynı zamanda, herhangi bir mana sahip olmayan insanlar da aynı derecede hızlı öğrenme yeteneğinden yoksundur.
 
Belki de Caville manayı manipüle etme yeteneğine sahip olduğu için çok sayıda dili kolayca öğrenebiliyordu.
 
Erkek ana karakter olarak düşünüldüğünde bu şaşırtıcı değildi. Onun kaderi efsanevi bir kılıç ustası olmaktı. O mana kullanarak kendi aurasını yaratabiliyordu.
 
Elody şimdi Caville’ye öğretim konusunda sertti.  Eğer iyi öğrenirse sonradan lazım olabileceğini düşünüyordu.
 
Küçük çocuklarında geleceklerini hazırlamalarına yardım eden ebeveynler gibi.
***
Bir zaman sonra kutlama zamanı geldi.
 
Elody Caville için tavşan oyuncak yapmıştı.
 
İlk başta Elody heyecanla sersemlemiş gibi hissetti. Bu Caville’in ilk doğum günü partisiydi. Bu yüzden kendi başına bir şey yapmak istedi.
 
Ne yazık ki işler beklediği gibi gitmedi. Tavşanı kurtarmak için hizmetçilerin yardımı istedi. Her ne kadar uğraşsa da sonunda hala biraz özensiz görünüyordu.
 
‘Sadece satın almalıydım….’
 
Yine de Elody, ona olduğu gibi hediyeyi vermeye karar verdi. Kişiselleştirilmiş bir hediye, ne tür bir hediye olursa olsun, her zaman iyi bir fikirdir. Sonuçta, el yapımı malzeme vermenin gerçek niyeti fiyatla ilgili değil, alıcıyı özel hissettirmek.
 
‘’Parmağın iyi mi madam?’’ diye Marie endişeyle sordu.
 
Elody iğne batırılmış parmağına baktı ve kafasını salladı.
 
‘’Sorun değil’’
 
‘’İyi tarafından bakın! Tavşan güzel bir şeye dönüştü! Dükün bunu beğeneceğinden eminim’’
 
‘’Gerçekten mi?’’
 
Biraz çirkin….
 
‘Tavşanın iki kulaklarının uzunluğu arasında fark vardı. Gözleri de biraz eğri görünüyordu. Ama yapılan şey sonuçta yapıldı. Daha ne yapabilirim?’
 
Elody tavşanı sarmaya başladı. Tavşanın kusurlarını örtmeye çalıştı ama çok az ya da hiç boşuna uğraş. Sonunda iç çekti ve her şeyi Marie'ye bıraktı.
 
Caville’in hediyesini sardıktan sonra Elody’nin kıyafetlerini değiştirme zamanı gelmişti.
 
Marie elbiseyi topladı ve içine girmesine yardım etti. Elody düzleşti, kıyafeti düzgün bir şekilde düzeltti ve sakar bir pirouette(balede baş dansçı) gibi  reverans yaptı.
 
"Bu güzel." dedi Elody etrafta dönerken.
 
Elbise pastel pembeydi ve etek, ayak bileğinin hemen üzerinde sona eren karıştırılmış pembe tül katmanlarından oluşuyordu. Elbisenin etrafında fiyonklar vardı.
 
"Bu elbiseyi nereden aldın Marie?"
 
“Hizmetçiler tarafından yapıldı. Bu senin için bir doğum günü hediyesi, efendim! ”
 
“Hizmetçiler mi bunu yaptı? İnanılmaz becerileriniz var! ”
 
"Hizmetçiler için konakta bir dikiş odası yapmalı mıyım?"
 
Elody’nin cevabıyla Marie, yüksek övgüye aldırmadan güldü
 
“Teşekkürler, Marie. Elbiseyi gerçekten takdir ediyorum. Diğer hizmetçilere ne kadar minnettar olduğumu söyle. ”
 
‘’Çok rica ederim hanımefendi. Yakında diğerlerine anlatacağım. ”
 
Daha sonra Marie Elody’nin pembe saçlarını lüle haline getirdi ve yüzüne makyaj yaptı. Kısa bir süre sonra hazırlıklar tamamlanmıştı.
 
‘’Bitti efendim. Şimdi yeni elbisenizi düke gösterelim’’ Marie böyle söyleyerek Elody’nin eline ulaştı.
 
Elody ele tuhaf bir hisle baktı.
 
Kendini bilen birisi için çocuk gibi muamele görmüştü. Tamam, onun vücudu çocuktu, o sadece bu garipliği silkip atabilirdi.
 
Odanın kapısı açıldığında Caville’nin girişi endişeyle adımladığını görebiliyordu.
 
‘’Caville’’
 
Elody’nin ani çağırmasıyla anksiyetesine yakalanan Caville şaşırdı. Onu çağıranın Elody olduğunu görünce hızla ona yaklaştı ve uzanmış elini tuttu.
 
Etkileşimlerini izleyen Norman, Marie ile gururlu bir bakış attı.
 
Elody Caville’nin elini tuttu ve zarafetle merdivenlerden aşağıya indi.
 
“Tebrikler, efendim ve hanımefendi!”
 
“Dük ve Cernoir Düşesinin doğum günü kutlu olsun!”
 
Restoranın kapısı açılır açılmaz, toplanan hizmetçiler şarkı söylemeye başladılar ve neşeli olayı kutlamak için tezahürat ettiler.
 
Aniden, ağlayan bir çocuğun sesi odaya yayıldı.
 
“... Waahh!”
 
Restoranın içindeki insanlardan ürken Caville ağlamaya başladı. Sürpriz parti eğlence ve mutlulukla dolu olacaktı ama onun yerini ana yıldızlardan biri ağlamaya başlamıştı.
 
Hizmetçiler dehşet içinde fısıldadılar. Elody, Caville’in tepkisini gördü ve onu çabucak sakinleştirdi.
 
‘’Caville şuraya bak. Orada kek var!’’
 
‘’…..’’
 
“Kek” kelimesi Caville'in hıçkırmasını engelledi. Gözyaşları geldiği kadar çabuk kayboldu. Şimdi bakışları Elody’nin sivri parmağı yönünde ayarlandı.
 
Ortada uzun bir masa, masanın ortasında geniş bir kek vardı. Kırmızı kadife sünger katmanları ile çarpıcı bir ombré rozet kek ve üzerine pembe toz şeker serpiliydi.
 
Caville’in gözleri hevesle parladı. Onun için böyle büyük bir pasta görmek bir yenilikti. Yakında gözyaşı ile lekeli gözlerine bir gülümseme boyandı ve hizmetçilerin uzun bir rahatlamış nefes bırakmasına sağladı.
 
Elody Caville’nin ağlamayı kestiğini görünce kendine güveni tazelendi. Kutlamanın ortasında Caville'in ağlamasını beklemiyordu. Doğrusu kendisi için sürpriz gibi değildi çünkü birkaç gün öncedir hizmetçilerin bunu planladığını biliyordu. Partiyi düzenlerken çok açıktılar.
 
Birkaç gün önceden beri hizmetçiler sık sık toplandılar ve kendi aralarında sohbet ettiler.
 
Yine de Elody ortaya çıktığında, rüzgar kadar hızlı dağıldılar. Tıpkı havuzdaki sazanlar gibi….
 
İlk başta ciddi bir şey olup olmadığını merak etti ama onlara kulak misafiri olduğunda, duyabildiği tek kelimeler kekler, masallar, özel doğum günleri vb.
 
Bu sabah da Elody, kulak misafiri olmak için toplantılarına yaklaşmaya çalıştı ancak hizmetçiler kitaptaki her numarayı onu engellemek için kullandı ve onu şok ettiler.
 
Elody onların planlarını fark ettiğinde onların çocuksu coşkularını kızdırmak istedi ama umutsuzca hizmetçilerin  çabalarına minnettar kaldı.
 
Doğum günü bütün hizmetlilerin kutlamasıyla başladı.
 
Yanan ılık mumlar gümüş mum stantlarına yerleştirildi ve masanın her tarafına dağıtıldı. Şöminede çatlayan odun sesi duyulabiliyordu. Basit ama içten içe bir ortam yaratmışlardı.
 
‘’Herkes yerleşsin lütfen. Ben şimdi dük ve düşes için yapılan bütün özel yemekleri onlara servis edeceğim!’’




 
******************
Uzun zamandır bölüm atmamıştım. Çok üzgünüm. Bugün bir bölüm daha atacağım. İyi okumalar….


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   6 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.