Bölüm 1059: Gaspçı’nın Boyundurukları! I


Noah hâlâ Büyük Gaspçı’nın aurasının etkilerinin farkındaydı ve belli bir süre sonra bir Antik Çağ’ın salt aurasına karşı koruyamayan varlıkları etkileyen [Kötü İnanç] yeteneği hakkında daha yakından düşünüyordu.


Bu nedenle, bir Hegemonyanın reddedilemez gücünü test ettikten sonraki eylemi, arkasındaki Lejyonlarda bulunan çok sayıda varlığın üzerine uzaysal bir öz yaymak oldu!


Gülünç miktarlarda mana kullanan tek bir varlığın gösterisi şu anda bir kez daha ortaya çıkmak üzereydi; trilyonları kapsayan bir uzaysal özün eylemi sadece Nekrotik Evrende değil, aynı zamanda Automaton ve Animus Evreninde de oynanıyordu!


Milyonlarca Trilyonlarca varlık ışınlanmaya başladı ve kimse nereye gittiklerini bilmiyordu.


İzleyen pek çok göz bu sahneye şaşkınlıkla bakarken, pek çok kişinin kalbinde bir Mana sorusu yükseldi, ancak bu kez de  eksantrik Paragon tarafından hiçbir cevap verilmediği için sadece şok edici bir sahnenin ortaya çıkışını izleyebildiler!


---


Yemin Bekçisi, çok sayıda Evrende ortaya çıkan sahneleri ve yok olmaya başlayan çok sayıda varlığın sahnelerini izliyordu.


Tüm bunları yapan varlığa bakarken, birçok şey sormak istedi ama hiçbir cevap alamayacağını biliyordu!


Aradığı tek şey cevaplardı.


Bu yüzden onu bulmaya giderken basitçe hareket etti.


Elysian Evrenine varmak için Evrensel katmanları yırtarcasına geçerken şekli İlkel Öz tarafından çarpıtıldı ve çok az varlığın erişebileceği bilinmeyen bir yere erişmek için bu Evren içindeki birçok katmanı daha da yırttı!


Bu yeri bulmanın ve oraya girmenin tek yolu, kişinin İlkel Dao kalibresinde bir Kozmik Dao kullanması gerektiğiydi ve Yemin Bekçisi, Elysian Evreni’ndeki bu gizli geçit hakkında önceden bilgi sahibiydi ve bu geçitten geçerek belirli bir yere ulaştı.


Altın parıltılı Elysian Evreninin veya birçok Evrenin karanlık kaotik boşluğunun aksine, Yemin Bekçisinin vardığı alan bembeyazdı!


Parlak altın kanatları herhangi bir renk yayan tek şeydi ve bozulmamış beyaz İlkel Öz vücudundan solduğu sırada, beyaz çevreyle birleşmiş gibi görünüyordu.


Bu alanda yaygın ve sağır edici bir sessizlik vardı.


O anda, Yemin Bekçisi’nin her zaman sahip olduğu heybet ve güç ifadesi, ifadesi yumuşadığı için solmuş gibi görünüyordu. Sanki bir şeyin gelip kendisiyle yüzleşmesini bekliyormuş gibi boş alana baktı... ama hiçbir şey görünmedi!


Birkaç dakika sessizlik içinde bekledikten sonra, diğerlerinin duyduğunda şok olacağı bir ses tonuyla konuşmaya başladı, çünkü bu ses İlkel Kozmos’un en güçlü yaratığının normalde konuştuğu emredici ve otoriter sesine hiç benzemiyordu!


"Kozmos, bazı yerlilerinin bile bize karşı döndüğü bir Antik Çağ tarafından hedef alındı... ve Antik Çağ’ın gücü her geçen gün daha da yaygınlaşıyor, gerçekleşmesi sadece bir zaman meselesi gibi görünüyor."


THRUM!


"Ben... Ben pek çok olası çözüm düşündüm ama hiçbiri gerçekleşmiyor! Hepimizden daha etkili çalışıyor gibi görünen bir Paragon bile var, ancak bir Antik Çağın giderek artan aurası ve onu çağıran araçları koruyan Hegemonyalar karşısında... ne yapabilecek?"


"Kader, olası gelişin ve her şeyin değişiminin iki ya da üç hafta gibi kısa bir sürede gerçekleşebileceğini söylüyor... Bu Apex Paragon Evrensel Âleme bu kadar kısa bir sürede ulaşabilir mi? Çözümler orada değil! Aslında çok az çözüm var! Lütfen..."



Kanatlarından gelen altın ışık figürünün son derece büyüleyici görünmesine neden olurken, güçlü bedeni gerçekten de diz çökmüştü!


Sanki belirli bir şeyden en içten yardımı istiyormuş gibi ’lütfen’ diye seslendi!


"Lütfen ne yapmam gerektiğini bilmeme izin verin... lütfen hepimizi kurtarmak için ne yapmam gerektiği konusunda bana rehberlik edin!"


...


Sessizlik.


Yüz ifadesi yalvaran bir ifadeye dönüşürken, Yemin Bekçisi’ne hiç kimse ve hiçbir şey cevap vermediği için etrafta sağır edici ve her şeyi tüketen bir sessizlik vardı!


Bir uzmanın tavrı kaybolmuş, sadece yardım ve yön soran kayıp bir varlık gibi görünüyordu ama hiçbir cevap alamamıştı!


Ellerini sallayarak önünde bembeyaz bir diskin belirmesini sağladı; bu disk neredeyse çevrenin beyazlığıyla bütünleşiyordu.


Bu Kozmik Hazine’ydi - İlkel Disk!


"Beni buraya sen getirdin ve milyonlarca yıl önce bana bunu verdin. Bana verdiği tüm gücü, çalkalanan Kaos’un ortasında düzen kurmak için kullandım. Yine de şimdi bir kaos fırtınasının ortasındayken... neden sessizsin?"


RUMBLE!


"Tam bir Kaosun eşiğindeyken neden hiçbir yönlendirme yok? Neden...?!"


Bu güçlü varlığın ifadesi aslında zaman geçtikçe daha da mağdur bir hal alıyordu, ancak tüm çağrılarına rağmen ona bir cevap gelmedi!


Yemin Bekçisi’nin hitap ettiği varlık ya da varlık her neyse... tek bir cevap bile gelmedi ve bir süre sonra bu güçlü varlığın yüzünü bir kayıp ifadesi kapladı ve beyaz boşluğa bakarken içini çekti.


Evrensel Hegemonya olarak sadece yarısını rafine edebilmiş olmasına rağmen onunla olan bağlantısı hala son derece güçlü olan ve neredeyse bir İlkel Öz denizinin genişliğinde kaybolmuş olan İlkel Diski hatırladı.


İfadesindeki kayıp ve hüzün duygusu yavaş yavaş kaybolurken, bir kez daha güçlü ve kudretli bir hal aldı; bedeni bir kez daha İlkel Öz ile kaplanırken, en güçlü uzmanın tavrı kısa sürede geri döndü!


Gözden kaybolmadan önce son bir kez beyaz genişliğe baktı.


O gittiğinde, Yemin Bekçisi olan altın ışık kaynağı bile artık kayıp olduğundan, etraftaki sessizlik daha da baskıcı olmaya başlamıştı!


Sessiz beyaz bir boşluk... ve yine de o anda, onun derinliklerinde... bir ışık titreşimi belirdi.


Orada onu görecek kimse yoktu.


Kısa bir süre sonra etrafındaki İlkel Öz ile birleşen ışık yavaş yavaş titredi ve her zaman olduğu gibi bu beyaz boşluğa sükûnet geri döndü!


Not: 😬😬😬 Acaba kime seslendi??? Evrensel Hegemonyanın bile diz çökmesine neden olacak varlık kim???