Kraliyet İnsanları’nın Safkan Etki Alanları içindeki Yarımada Gözlemevinde.
"Git ve hazırlıklarını tamamla, Küçük Gen. Ben ise soyumuzdan olanları Keşfedilmemiş Grotto Sanctum’a getirecek temsilciler olarak hareket edeceğim."
Efsane Brightborn, İmparatoriçe Genevieve’ye soğukkanlı bir şekilde konuşurken ve hemen ardından Kan Soyu Efendisine doğru başını sallarken, görülebiliyordu.
"Diğer Soyların Ustaları yakında toplanıp, buna karşı güçlerin dağılımını görüşecek-"
BZZT!
Bu EFSANE’nin sözleri, o anda başını sertçe yukarı kaldırmasıyla durdu, Kan Bağı Efendisi ve hatta İmparatoriçe Genevieve’in yüz ifadeleri bir anda şaşkınlığa dönüştü... bir EFSANE’yi anımsatan ama aynı zamanda aslında üzerlerinde parlamayan muhteşem bir auranın kısa süreli geçişini hissettiler!
"Bu..."
"İlkel Tabaka’ya adım atan tanınmaz bir İrade parıltısı... kim bu kadar cüretkar olmaya cesaret edebilir?!"
HUUUM!
Brightborn’un küçük figürü neredeyse Kanbağı Efendisi ve Genevieve’in diz çökmesine neden olacak şekilde sayısız ışık yaydı; iradesi Kardinal Kraliyet İnsan Kanbağı’nın Safkan alanları’nın uçsuz bucaksız mesafelerine uzanıyordu!
Bu irade birçok Gerçeklik kümesinin, sahte Grotto Sanctumlar’ın ve Safkan Etki Alanları’nın Yarımadaları’nın üzerinden geçerken, onu hissedenler başlarını saygıyla eğmekten başka bir şey yapamadı.
Yükselişin Gökkubbesi’nde hiçbir varlığın ortaya çıkmaması gereken bir irade parıltısının kaynağını bulmak için Körelmiş Alevler Dağı’nın üzerinden bile geçti!
Ancak bu mesafelere yayıldıktan sonra bile...
"Hımm, hiçbir şey."
Brightborn Taht’tan kalkarken, hoşnutsuzlukla konuştu, Kanbağı Efendisi de ayağa kalktı ve soğukkanlı bir şekilde konuştu:
"Bu sadece geçici bir Görüntü olabilir. EFSANELER bile bizim geniş Etki Alanlarımızı hedef alacak kadar cüretkâr olamazlar."
Brightborn sadece ellerini sallarken, Kanbağı Ustasının sesi güven ve asalet doluydu.
Vücudu ışık parçacıklarına dönüşerek, kayboldu ve geride sadece Baba ve Kızı kaldı; hiçbiri bir EFSANE’nin iradesi sanılan eşsiz bir otorite taşıyan küçük irade parıltısının aslında henüz Yükselişin Yedinci Gökkubbesi’ni bile aşmamış bir varoluştan kaynaklandığını bilmiyordu!
Körelmiş Alevler Dağı’nın tepesinde, Noah’ın Gerçek Sanguine Klonu geçici bilinçsizliğinden uyandı, bu klonun içindeki Ruh, Körelmiş Alevler Dağı’nın azgın alevlerini şimdi isterse kolayca kontrol edilebileceğini keşfederken, şok edici bir otorite ve güçle patladı.
İsterse onları eskisinden 100 kat daha hızlı çekmeyi bile seçebilirdi, derin bir nefes alırken, emilim hızını ve diğer her şeyi aynı tuttu, zaten bu klonla bir anlık bilinçsizlik atlaması bir şeyler ortaya çıkarmış olabilirdi!
Ancak herhangi bir tehlike hissetmediği için kaderi sabitti, diğer Klonları Ruhun İlkel Tabakalarına ulaşmasıyla birlikte ne gibi değişiklikler olacağını anlamaya çalışırken, bu klon Şasi ve Relegator’un Limit Kıran Ekstrem Fiziklerini geliştirmesine devam ediyordu
Bu klonun bilmediği bir şey vardı: Körelmiş Alevler Dağı’ndaki sayısız varlığın ve yakınında yüzen milyonlarcasının arasında hala onun Altın alevlerde yıkanma başarısını izleyen ve onu tartışan görünmez tek bir kadın vardı ve ona daha da büyük bir merakla bakmaya başlayan bir Ayna Canavarın başını okşuyordu!
Gözleri Ayna Boyutundan gelen sırlı ışıkla dolarken, kırmızı dudakları kıvrıldı, kimsenin duymasına bile izin verilmeyen sesi yavaşça çıktı:
"Gözlerim bana oyun oynuyor, değil mi?
EFSANE’NİN bile imrendiği bir varlık olduğu için gözleri normalde sakin ve sınırsızdı. Ancak şu anda, Körelmiş Alevleri Dağı’nın Altın alevlerinde yıkanan belirli bir varlığa baktığında daha önce nadiren ortaya çıkan bir ilgi izi taşıyordu!
Pek çok kişi tarafından fark edilen kısa süreli değişim ve irade parıltısı sadece Safkan Etki Alanlarında meydana gelmedi; Noah’ın Klonlarının bulunduğu tüm bölgelerde, Yükseliş Gökkubbeler’indeki hiçbir varlığın taklit edemeyeceği, bozulmamış bir otorite aurasının parıltısı hissedildi.
Aynı zamanda yaralı Dokuzuncu Gökkubbe Empyrean Elflerinin, Kozmik Kurtların ve Ruh Irkından olanların ruhlarının üzerinde de parladı ve ruhlarının titrediğini hissettiler!
Ancak onlar için durum çok daha farklıydı, çünkü Lejyonlarını tek bir bağırışla katleden varlığa karşı zaten son derece tetikteydiler, bu yüzden bu şok edici iradenin kısa süreliğine parladığını hissettiklerinde gözleri daha fazla korkuyla vücudunun üzerinde tek bir altın Halo’nun parladığı sakin figüre kilitlendiler!
HUUM!
Noah bunu fark etti ve bu klon kendine geldiğinde, iç çekerken, kalan Dokuzuncu Gökkubbe İlkeller’in değişen ifadelerini fark etti.
Sadece onların ifadelerini fark etmekle kalmadı, etrafındaki her şey sanki tamamen yeni bir görüş kazanmış gibi ağır çekimde hareket ediyor gibiydi.
’Ve bu süreci daha da hızlandırmak için birkaçını geride tutmak istedim...’
Ruhunun İlkel Tabakaya ulaşmasıyla yeni gelişmiş görüşüyle, en hızlı becerisini kullanmayı irade ederken, iç çekti.
"Yükselen Gerçeklik Kesicisi."
SHAA!
Bir Işık parladı.
Bu Noah’ın daha önce kullandığı her şeyden çok daha hızlıydı ve Mikrosaniyenin onda biri kadar bir süre içinde, ruhunun İlkel Tabakaya ilerlemesinden kaynaklanan irade parıltısı nedeniyle Noah’ı bir EFSANE sanma düşüncelerini bile tam olarak kaydedemeden, geriye kalan tüm Dokuzuncu Gökkubbe İlkeller’i titreşti ve zincirledi.
BOOOM!
Boş beyaz alana neden olan patlayıcı güç, uzaysal fırtınalar oluştuktan sadece bir an sonra çiçek açtı, Noah’ın klonu dışında yakınlarda başka hiçbir yaşam kaynağı yoktu ve bir kez daha... meditasyon pozisyonunda oturdu ve bekledi!
Hâlâ yapması gereken pek çok şey vardı!
Not: Doymadık Ganimete!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.
