Yukarı Çık




13   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   15 

           
"Hayır, kaybolmuş cocuk. Benim çocuklarım dünyaya bıraktığım elçilerimdir yani siz insanların tabiriyle 'cadılar' ."
Son kelimesi aklımda yankılanıyordu.

"..hı? "

Artık kulaklarım yanlış mı istiyor diye düşünmedim değil ama gayet net bir şekilde duymuştum.İsabella karakteri yan bile sayilmayacak önemsiz bir karakterken yüce orpielin soyundan çıktı. Bu nasıl bir önemsiz karakter böyle?

" Anlamıyorum, artık hiç bir şeyi anlamıyorum!!" Acıyı umursamadan saçlarımın dibini sıkıca kavramıştim.

"Çocuğum sakin ol, ne-"

" Cadılar elçilerinse neden öldürüldüler? Ölmelerine neden izin verdin?! insanlar neden bizden nefret ediyorlar?! Ve..ve.. isabella yı..."
' kim öldürülüyor?..'
Hızlı atan kalbimle birlikte nefeslerim derinleşmişti, öfkeden mi korkudan mi bilmem.
Bir süre orpielden de ses çıkmamıştı. Sonra konuştu.

" Ben dünya islerine karisamam, çocuk.." düz ve tok bir sesti.
"Ha...ha ha... O zaman bana neden yardım ettin?"

"Çünkü senin yardimina ihtiyacim var ,kaybolmuş cocuk"

".. öncelikle bana herşeyi anlatman gerekmez mi yüce orpiel?"kollarımı önümde bağladım, beni bir titreme almıştı.

"Peki..sana anlatacağım. Bu topraklarda kıtlık ve kuraklık vardi-"

"Üzgünüm ama önemli kısımları atlamadan ozet şeklinde gecer misiniz? biraz üşüyorum da."

Bir an aklımdan yürek mi yedim diye geçmedi degil ama sonuc olarak ikimizin de birbirimize ihtiyaci vardı.
've hasta olmak istemiyorum.'

"...haha dediğin gibi olsun. Arsız bir çocuksun, biri gibi....ve hoşuma gitti. Tamam anlatıyorum."
'Bu kişi gerçekten tanri mı?...' bu düşünce aklimda dönüp dolandı. Lakin sesinde özlem hissetmiştim.

"Çok eskiden mağbetler elcilerim tarafindan yönetiliyordu. Elçiler tanrinin sesini duyan kisiler olarak cok saygi duyulan bir konumdaydilar. Ülke yonetimindede buyuk etkileri vardı. Eski kral İen lincert açgözlülük etti ve mağbetleri elinin altina almak istedi. Elçilerim buna karşı çıkınca kral bir sart koştu, insanlara da büyü öğretilmesini istedi. o zamanlar sadece elçilerim büyü yapabiliyordu. Elçilerim huzuru sağlamak adina kabul ettiler ve insanlara büyüyü öğrettiler. Ama kral ien ın amacı farklıydı. Bir süre sonra insanlar kaybolup ölüleri bulunduğun da suçu elçilere attilar. Kral ien nin askerlerinin işiydi. Halkı inandırmak kolaydı çünkü elciler insanlardan farklıydı , beyaz saçları ve lila rengi gözleri benim elcim olmalarının bir kanitiydi.İnsanlar büyüde güçlenince elçilere savaş açtılar ve sonunda insanlar kazandı. Yaşamayı başaran çocuklarım saç ve göz rengini değiştirerek yaşamaya devam ettiler. İnsanlar kendilerine büyücü dediler ve mağbeti yönetmeye başladılar. Sonradan da cadı avları düzenlenmeye başladı. Kral ien ın bir başka amacıda kendisine karsi gelenleri cadılık la suçlayıp öldürmekti. Böyle de devam etti... Ben...yasak olduğunu bilsem bile seni, çocuklarımdan son kalan kişiyi kurtarmak istedim."
Ağzim açık dinledim.
' Yani cadi ve büyücü kitabı kurmaca miydi? .'

"Ama benim yani isabella nın lila gözleri ve beyaz sacları yok ?"

"İsabella bir melez. Bir insan ve bir cadidan dünyaya geldi." Şaşırdım.

"Peki isabella nin ailesine ne oldu?

"Öldüler. Bundan dolayı isabella nin içindeki mühür zayıflıyor. "
Öldüklerini tahmin etmiştim ama yinede içimde bir burukluk oldu. Belkide isabella nin vücudunun tepkisiydi.

"Bu ne anlama geliyor? Ucurumdayken icinde bir kırılma sesi duymuştum. Yoksa onunla bir ilgisi mi var?"

"Evet, kaybolmuş cocuk. İsabella nin annesi bir cadiydi. İsabellayi korumak icin hayatı pahasına isabellanin güçlerini mühürledi."
' ne yani ? İsabella için mi öldü? ' istemsizce gögüsümdeki havluyu tutan elimi sıkıca sıktım. Yüzünü bile hatırlayamadığım bir yabancıydı bana, isabella icinde oyle çünkü hatiralarinda oyle birisi yoktu. Ama neden? Neden kalbim ağrıyordu?

" Adı... İsabella nin annesinin adı neydi?"

"...Yvonne"

"Yvonne... güzel isim." Aciyla gülümsedim.

"Sana herşeyi anlattım çocuk. Bana yardım edicek misin?" Dikkatimi ona verdim.

"Benden tam olarak ne istiyorsunuz yüce orpiel?"

"Herşeyin olması gerektiği gibi olmasını. Sen yani isabella nin magbeti yönetmesini istiyorum. Eskisi gibi cocuklarimla insanlarin iyi gecinmesini istiyorum." Şaşkınlıktan küçük dilimi yuttum diyebilirdim.

"Y-yüce orpiel siz ne diyorsunuz. Nasıl bunu yapabilirim? Ben sadece 22 yasinda üniversite öğrencisi bir kızım...Hem neden siz kendiniz dunyaya inip bu sorunu halletmiyorsunuz? Daha kolay olurdu."

"Ben dünyaya inemem." Dedi ve sustu. Uymasi gereken bir zorunluluk hissiyatı vermişti.

Neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlayamamıştım. İnsanlar onun elçilerini öldürmüştü ama yinede insanlara merhamet gösteriyordu.Normalde cezalandırması gerekmez mıydi? İnsanlar halen orpiel e inanıyor ve sukrediyorlardi ama merhamet etmesi icin tek nedenin bu olduğunu düşünmüyordum.

" Size cevap vereceğim ama öncelikle şu sorumu cevaplayın lütfen. Neden bu krallığa kutsama verdiniz?" Odayı bir süre sessizlik kapladı ve konuşmaya devam etti.

"...bir insan içindi." Gözlerim büyüdü. Beni her zaman şaşırtmayı başarıyordu. Bu konuyu irdelemek istesem de irdeleyemedim çünkü acayip üşümeye başlamistim ve cevabimi vermek için ağzımı araladım.

"Size yardım edeceğim yüce orpiel."

 Belkide sonradan pişman olacağım bir cevaptı ama denemeden bilemezdim.

********

Sonraki sabah odamda mary üstümü giymeme yardım ediyordu. Gece gözüme bir damla uyku girmemişti çünkü orpiel e nasil yardım edeceğimi düşünüyordum.
'ahh.. ben gerçekten aptalim. Daha kendi sorunlarımla ilgilenmezken neden yardım ederim dedim ki?! Ondan ben yardım istemeliydim, ben!'
Sıra saçlarıma gelmişti ki mary duraksadı.

"Leydim kiyafetinize uygun kurdele getireceğim. Lütfen biraz bekleyin."

"Peki, bekliyorum" gülümsedim. Mary hizlica odadan ayrıldığında bende bana yakışacak kolyelere bakınıyordum. Lila rengindeki kıyafetim omuz dekolteli ve cok kabarık olmayan rahat bir elbiseydi. Safir taşlı gerdanlığın yakışacağını düşünerek kendim takmaya çalışsam da beceremedim. Önümdeki aynada sanki bir goril oynuyordu.

"Bu gidişle kollarını kırıcaksin."

" Haha sanırım bugün sağ tarafınızdan kalktiniz arjen bey." Elleri bağlı kapiya yaslanıyordu.

" Yine garip konuşuyorsun isabella. " Sırıttım.

"Odama kapıyı vurmadan girmen kadar garip değil."

"Kapı açıktı." Omuz silkti. Leydiler için görgü kuralları hakkinda bana nutuk ceken kişi en basit kuralı bilmemezlikten geliyordu. Gelde sinirlenme..
Sakin kalabilmek için nefes verdim.

"Ayakta duracağına bunu takmamda yardım eder misin?" Cevap vermedi, bir kaç saniye yerinde durduktan sonra arkama geçti.
' ağzın yokta mi konuşmuyorsun diyeceğim ama kavga cikacak. Onun icin demeyeceğim.'

Elimdeki gerdanligi aldığında saçlarımı bir yana topladım. Yavaşca boynuma gerdanligi gecirdi, uçlarını iliştirdi. Geri çekilmesini bekledim lakin dikkatle enseme bakiyordu. Boynum hafifçe oksandiginda irkilerek arkamı döndüm, ikimizde şaşkın halde birbirimize bakıyorduk.

" Ehem...kolyeni taktım artık gidiyorum. Ve bugün bir misafirimiz var. Karşılamayı unutma"

Aceleyle odadan çıktı. Enseme dokunduğumda istemsizce sirittim. Yaşına rağmen bu halleri beni benden alıyordu.

****

Kıyafetim güzel, hoş ve tam takır , saçım da mary nin becerikli elleri sayesinde dağınık örgünün icine iliştirilmiş lila rengindeki kurdeleyle mukemmeldi. Aşırı mutluydum takii oturma odasinda hans ile karsilasana kadar.
' yani misafir dedikleri lanet olası hans mıydı!?'

"Hoş geldiniz bay hans. Umarım iyisinizdir." gülümsemeye çalıştım, umarım ki yüzüm bana ihanet etmemiştir.

" Teşekkürler leydi isabella sizi gördüm daha iyi oldum."
'zaten zor gülümsüyorum sözlerinle midemi bulandirma' düşüncesiyle takindingim ifadeyi korumaya devam ettim.
Dük robert ve arjen hans ile sohbet ederken servis edilen çayı içmekle meşguldüm.

" leydi isabella mağbette beni çok şaşırttı. Kütüpha-"

"Pffttt...öhö..öhö." içtiğim çayı neredeyse tükürdüm.

"Leydi isabella iyimisiniz?" 
' çeneni kapatirsan daha iyi olacağım!.' Hans a bu cevabı vermek istesemde veremedim. Dük ve arjen endişeli bakislarla bana bakıyordu.

"Ah.. iyiyim ters kaçtıda. Mağbette neyim sizi bu kadar şaşırttı merak ettim doğrusu bay hans"
Gri gözleriyle benim pembe gözlerim arasında şimşekler çakıyordu. Beni buraya ispiyonlamaya gelmiş olamaz degilmi çünkü kendisi de oradaydı. Gülümsedi.

" Normalde leydiler kitaplarla pek ilgilenmiyorlar ama sizi kütüphanede görünce şaşırdım. Çocuklarınızı cok iyi yetiştirmişsiniz dük robert." Son cümlesinde dük e dönmüştü.
Rahat bir nefes vermek isterdim ama veremedim çünkü dük ve arjen kütüphane deki olayı öğrenirse neler olacağını kestiremiyordum. 

" Bu arada leydi aria-"

"Hapşu!.."

"İsabella sesli bir sekilde hapşırmaman gerektiğini bilmiyor musun?! Misafirimizden özür dile!" Dük homurdanarak söyledi ama bilerek hapşırmıştım bu lanet olası hans neler söyleyecekti kim bilir! Zoraki gülümsedim.

" Çok üzgünüm Bay hans. Özür maliyetinde size bahçede eşlik etmeme ne dersiniz? Sırıttı.

"Leydimi kırmak istemem sizin icinde bir sakıncası yoktur umarım." Duk ve arjene bakıyordu.

" Sakıncası yok." Duk keskin bir cevap verdikten sonra cayini yudumladı, bana bir kere bile bakmadı.
'Ahh... Bana cok sinirlendi galiba'
Hans eşlik etmek için elini uzattığında memnuniyetsizligimi göstermeden karşılık verdim.

****

Bahçeye geldiğimiz da hışımla elimi çektim ,hans buna şaşırmamıştı. Cebinden bir mendil çıkardığı gibi elini sildi. Ben ise WTF.. Şaşkınlığımı gizliyemedim.

"Afedersiniz de ben gayet temizim."

"Öyle mi? Elinizi bir anda cekince kirli oldugunu düşündüm. Yanlış mıyım?"Neredeyse ağzım açık kaldı.

"Sadece size dokunmak istemedim !" Sırıttı.

" Gelecekte dokunmama alışmak zorunda kalacaksınız." Ürperdim. Benimle flört etmiyordu kesinlikle bir tacizdi.

"Siz ne saç-"

"Kocaman bir kadın olmuşsun." Bu beni şaşırttı.

" Anlamadım."

" Beni hatırlamıyorsun demek. Üzülmedim değil."

'Hatirlamam mı gerekiyordu? Gönül isterdi ki hiç hatirlamayayim ama hadi isabella aç bana anılarını.'
Ama nafile , hatırlamıyorum. Doğrusu isabella nın malikaneye gelmeden önceki anıları yoktu garipsesemde umursamadım.

"Önceden tanışıyor muyduk ki?" Yine o uğursuz gülüşü takındı.

"Zamanı geldiğinde söyleyeceğim leydi isabella.
 Ama şunu bilmenizi isterim." Belimden tuttuğum gibi beni kendisine yapıştırdı.
 
 "Saçınızdan tırnağınıza kadar benimsiniz." Nefesi kulağımı gidikladiginda ne olduğunu anlayamadım, hans ise konuşmaya devam etti.
 
 "Cadım"



~~~~~~~~~~~~

Biraz kısa oldu üzgünüm, bir süre böyle atabilirim. Yorumlarınızı bekliyorum , bys❤️
 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


13   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   15 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.