Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 

           

Han kapısı büyük bir gürültüyle duvara vurdu. Saçları özenle taranmış, orta yaşlı şövalye komutanı sert adımlarla bir masaya ilerledi. Oturmadan önce pelerinini geriye doğru attı. Etrafındaki insanlar ona aldırış etmeden içkilerini diklemeye devam ettiler. Hanın içindeki boğuk konuşma sesleri, rahatsız edici bir uğultu oluşturuyordu. Önlüklü bir kız, kirli bardakları tuttuğu tepsiyle adama döndü.

“Efendim ne isterdiniz?”

“Biraz sonra söyleyeceğim.”

Aslında öyle bir isteği yoktu. Oraya düşük kalite içkilerle midesini bulandırmaya gelmemişti. Tek istediği son zamanlarda halkın dilinden düşmeyen eski efsanenin neden tekrar gündeme getirildiğini öğrenmekti. Dikkatini yan masada ağzını şapırdatarak konuşan adamlara verdi.

“Dün oğlumdan duydum diyorum! Köylülerden birkaç tanesi çoktan orayı terk etmiş!”

“İmkanı yok. Ne kadar zamandır izole bir hayat sürdüklerini sen de biliyorsun. Köylerine canları kadar bağlılar!”

“Öyleyse şunu dinle.”

Sesini kısarak konuşmasına devam etti.

“Neden bu kadar zamandır diğer insanlardan kendini çeken keiga köyü şimdi etrafta görünmeye başladı?”

“Hımmm. Bu sadece bir söylenti.”

“Hadi ama Lio. Sana bir saattir onun geri döndüğünü anlatıyorum.”

“Alışverişe çıkmışlardır, acil bir yere gitmeleri gerekiyordur. Bir sürü çeşitli sebep var. Bu söylentilere inandığına inanamıyorum. Efsane 100 yılda bir öyle birinin geleceğini söylüyor. Ama çoktan 200 yıl oldu. Bunlar doğru olsaydı geçtiğimiz 100 yılda babalarımızdan yeni hikayeleri dinler olurduk.”

“Belki de gelmişti. Ama saklanmayı tercih etmişti. Köy onu kısıtlamayı başarabilmişti! Ama bu yeni kullanıcıyı muhafaza etmekte başarılı olamamışlardır.”

“Bu sadece bir tahmin.”

“Köylüler kırmızı gözlerini gördüklerini söylüyor! Ertesi gün köyde büyük bir yangın çıkmış! Sence de bu zamanlama efsanedekiyle aynı değil mi?”

“Yangın mı? Bunu duymamıştım.”

Adam dikkatle karşısında oturan arkadaşına eğildi.

“Epha ‘nın çocuğu yine düzeni bozmaya çalışıyor! Bu felaketler artarsa tekrar savaş çıkabilir! Onun gücünü hafife alırsak-“

“Epha ‘nın çocuğu mu?”

Şövalye konuşuncaya kadar, hararetli sohbetlerinden kalkıp onların yanına oturduğunu fark etmemişlerdi.

“Ha? Ne!?”

“Bana bildiğin her şeyi anlat.”

Adamlar birbirine baktı. Hevesli bir şekilde konuşmaya dönmeden önce pelerinin altından aldığı parayı cebine koydu.

“Epha.. Şeytanın çocuğu. Son zamanlarda birçok dedikodu ortaya çıktı. Köylülerin gece yarısı evlerini terk ettiğini söylüyorlar. Komşu köydekiler ne kadar korkmuş olduklarını anlatıp durdu. Lanetli kana sahip insanlarla konuşmak istemeseler bile bunca yıl sonra neden kaçtıklarını sormaya cesaret etmişler. Başta cevap vermemişler ama korkularından her şeyi anlatmaya başlamışlar. Birkaç gün önce bir ritüel gerçekleşmiş. Bir kızın gözlerinin kırmızıya döndüğünü ve köylülerin korunması için ona tek tek yemin etmesi gerekiyormuş.”

“Bu Epha ‘nın efsanesindeki olaya benziyor.”

“Evet! Bu olay olduktan sonra kız köyü ateşe vermiş. Birkaç köylü ağır yaralanmış. Epha ‘dan aldığı ateş gücüyle insanların hayatlarını almak istiyormuş. Bastırılamaz bir güç tarafından ele geçirildiğini söylüyorlar!”

“Anladım.”

Şövalye ayağa kalktı, karşısında sarhoş olmuş bir adam vardı. Onu kılıç kınının tersiyle itti. Adam önünde yere düşerken,o ise dümdüz ileriye bakıyordu. Altında bir insanın olduğunu önemsemeden sırtına basıp handan çıktı.


_•_•_


Görkemli kalenin bahçesi uzun surlarla kaplıydı. Sarmaşıklar ve yabani otlar ortama farklı bir hava katıyordu. Rüzgar çiçek kokuyor, kuşlar cıvıldayıp gökyüzünü süslüyordu. Bahçenin ortasında gözleri bağlı, siyah kıyafetlere bürünmüş bir adam bu güzel manzaranin içinde kasvetli bir bulut gibi duruyordu. Onundeki genc kiz kirmizi saclariyla yuzunu kapatiyordu.

“Sana kaç kere söyledim değil mi? Sadece bir hafta oluyor. Ama hala duygularını kontrol etmeyi bile başaramıyor musun?”

“Üzgünüm Usta.”

“Önce bir kulübe, şimdi de bir çocuk!”

“...”

“Bu kadar zor olmuş olamaz! Sadece duygularını saklaman gerekiyor neden hala anlamıyorsun! Gerçekten bu insanlara acımıyor musun?! Derdin ne senin ha?!”

“Özür dilerim.”

“İnsanı insan yapan merhametidir bu bile bilmiyor musun! Hala anlamıyorsun değil mi şu kırmızı gözlerinden derhal kurtul! Sana bakmaya bile tahammül edemiyorum!”

Genç kızın kollarını sıktı. Onu kendi gözlerine bakmaya zorladı. Siyah gözbebeği hariç kırmızıyla kaplı gözüne bakınca titremesine engel olamadı. Birkaç adım geri gittikten sonra devam etti.

“Lanet olası Epha! Bu ne..”

“Epha ‘ya saygısızlık edemezsiniz!”

“Ha?! Kapa çeneni! Senin gibi bir tehdidi ortadan kaldırmak en iyisi!”

Kızın saç uçlarından başlayan kızıllık yavaşça saçlarını örterken, öfkesini kontrol etmeye çalışarak yumruğunu sıktı.

“Benden neden korkuyorsun usta?”

“Bu ne cüret? Beni sınamaya mı çalışıyorsun? Haddini bil! Biraz güçlüsün diye bana üstünlük mü duyuyorsun ha?!”

Kız nazikçe güldü. Bu nazik gülüşü onu daha tehditkâr göstermeye yetmişti.

“Hayır. Demek istediğim bu değildi. Beni bu şekilde alçaltmaya devam derseniz başınız belaya girebilir. Ne de olsa sizin korumanız gereken ah hayır varolmanızın sebebi Epha değil mi?”

Adam yutkundu ve öfkesi daha da hiddetlendi.

“Sen ne söy_”

“Diyorum ki ben istediğim zaman öfkemi kontrol edebiliyorum. Ama bazen bunu tercih etmek istemiyorum. Eğitimleriniz takdire şayan fakat bunu her defasında yaptığınızda sizin de bir ustaya ihtiyaç duyabileceğinizi düşünüyorum.”

“Seni işe yaramaz!”

Kız birkaç adım ileri gidip önündeki adamın sendelemesine neden oldu. Gözleri artık yeşildi.

“Sakin olun. Aksi takdirde duygularımı kontrol etmeyi unutabilirim.”

Adamın eli havaya kalktı ve kızın yanağına sertçe bir tokat attı. Nefes nefese kalmıştı. On saniyelik bir sessizlikten sonra öfkenin yerini korku kaplamıştı. Kızın yüzüne vurduğu avucu hem zonkluyor hem terliyordu.

“Size söylemiştim usta. Sizin de bir ustaya ihtiyacınız var.”

Kızın yüzündeki gülümseme gitmişti. Dudağı patlamış ve kan çenesine doğru yavaşça süzülüyordu. Yavaşça kafasını kaldırdı ve saçını kulağının arkasına itti. Sakin bir tavırla adama yaklaşıp elini tuttu. Korkudan donan adam hareket edemedi.

“Eğer bir daha Epha ‘ya, bana ve mabette çalışan yaşlı nineye hakaret ederseniz bu elinizi yakmakta çekinmeyeceğim.”

Arkasına bakmadan bahçe kapısına giderken adamın duyabileceği şekilde sesini yükseltti.

“Ustalıktan terfi ettiniz. Derslerinizde başarılar dilerim.”

Kolunun tersiyle dudağını sildi. Bahçe kapısından çıktığı sırada Keiga köyünün başkanı olan büyükbabayla karşılaştı. Başını eğerek selam verdi.

“Öfkeni kontrol edebildiğini görüyorum.”

“Sayenizde.”

Adam hoşnut olmuş gibi kıkırdadı.

“İyi ki o adamı seçmişim. Sana ağır geleceğini biliyordum ama bir haftada iyi bir gelişme sergiledin.”

“...”

Yaşlı adam kısık gözlerini açıp bastonuyla kalbini işaret etti.

“Duygu kontrol dersini geçtin. Sıra gücünü kontrol etmekte.”

“Yanılıyorsunuz. Köye büyük zararlar verdim. Ve bugün bir çocuğu öldürmek istedim.”

“Biri beni sırtımdan bıçaklasaydı ben de o kişiyi öldürmek isterdim.”

“Ama bir çocuktu.”

“Şanslı olmasaydın bu 2. Cinayeti olacaktı.”

Kız güldü.

“Korkmakta haklılar.”

“Hım. Ama birini öldürmeye çalışmanın geçerlilik sebebi olmamalı.”

Kız iç çekti ve cebinden çıkardığı siyah kumaşı gözlerine bağladı.

“Teşekkürler büyükbaba.”

“Ben kötü biriyim. Bütün Keiga yi sırayla ustan yapıp onlara saygı duymayı zorlamanı bile düşündüm.”

“Buna nine de dahil mi? Siz bile onunla baş edemiyorsunuz.”

“Ah evet o kocakarı delinin teki.”

“Bunu ona söylerseniz sizi kocalıktan ret edebilir. Bütün Keiga da sizi sözleriyle yaralayan tek kişi.”

“Bunu çok isterdim. Ah ama inan bana ne dersem diyeyim beni bırakmayacak.”

“Belki de birlikte yaşlandığınız için bu kadar benziyorsunuzdur.”

“Bana dolaylı yoldan deli mi diyorsun?”

İkisi de kıkırdadı.

“İyi günler büyükbaba. Eve dönsem iyi olacak.”

Yaşlı adam selamına kafasıyla karşılık verdi. Arkasından,  Kalensia yürürken avucundan damlayan kanlara baktı. Elini ona doğru uzattı. Parmaklarının arasından sönük bir kıvılcım süzülüp kızın omzuna kondu. Titrek ışık; esintide, parlamak için direnen bir mum gibiydi.

“Sonum yaklaşıyor..”

Kızıllaşan gökyüzüne baktı.

“Doğru yolu seç Kalensia. Epha seninle.”





Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.