Küçük bir kasabada yaşayan on altı yaşındaki Xiao Chu karşıdan karşıya geçerken yerde taşların arasında 100 yuan görür ve hemen ona atılır. 100yuan gördüğünden dolayı dikkati dağılmış olan Xiao Chu yolun ortasında olduğunu unutmuş ve bu dikkatsizliğini üzerinden geçen bir kamyonla öder.
Bir anda dünyası kararan Xiao Chu söylendi:"Ah neredeyim ben? Öldüm mü? Hemde bu şekilde, yıllarca Truck-kun sayesinde ölüp giden klişe mangalardan nefret ettim ama cidden benide Truck-kun mu öteki dünyaya yolladı?"
Aniden bir ses gelir:"Evlat Truck-kun kimdir bilmem ama sen gerçekten öldün. Ben Meng Po herkes beni Büyükanne Meng diye çağırır. Şimdi sana formaliteleri anlatacağım sonra da büyük ihtimalle hafızanı silip reankarnasyon döngüsüne sokacağım. İlk olarak şurada gördüğün siyah kaya bir kader belirleme taşı eğer taş beyaza dönerse öngörülebilir kaderlisin demektir. Öngörülebilir kaderliler kaderlerini kolay kolay değiştiremez bir nevi robot gibi olurlar aynı senin önceki yaşamın gibi ne zaman, nasıl öleceğin dahil herşey belliydi. Eğer gelişim dünyasında doğarsan Gerçek Tanrı evresine yükselince kaderini kendin yönetebilirsin. Sıra geldi öngörülemez kaderlilere eğer ki öngörülemez kaderliysen taşta değişim olmaz. Hafızanı silmeyiz üstüne sana rastgale bir soy gücü veririz ama seni en aşağı dünyada rastgele bir bebeğin içine koyarız. Eğer yeteneğin ve şansın varsa belki kainatı yöneten güçlerde biri olursun. Hadi bekleme burası yoğun bir yer her an milyonlarca canlı ölüyor git de kaderini öğren. Umarım her birkaç katrilyon canlıda bir olan öngörülmez kaderli biri olursun."dedi.
Bunları dinledikten sonra Xiao Chu hiç beklemeden taşın yanına gitti ve içinden geçirdi"Her zaman hayallerimde olan olay sonunda gerçek oldu!!! Hadi lütfen öngörülemez kaderli olayım, tanrım lütfen! Eğer gerçekten öngörülemez kaderli olursam hiçbirşeyden yılmayan gerçek bir mc olacağım ve novellerde okuduğum o çöp yufka yürekli mc'leri kenarda bırakacağım lütfen öngörülemez kader çıksın!!!" diye içinden geçirdi Xiao Chu ve ardından taşa dokundu "gerçekten taşta bir renk değişimi olmadı!!! Umarım rüya değildir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir, umarım rüya değilidir"diye sayıkladı içinden Xiao Chu.
Büyükanne Meng seslendi:"Ohohoho çocuk sen, sen gerçekten öngörülemez kaderlisin bu iyi, bu çok iyi. Hadi beni takip et sana birtane soy seçelim"dedi.
Xiao Chu, Büyükanne Meng'i tahta bir kapıya kadar takip etti. Tahta kapıya gelince Büyükanne Meng durdu ve söylendi:"Buradan sonrasını ben gelemem içeriden bir tane mühür kap ve gel eğer şanslıysan, ortalama her üç katrilyon öngörülemezde bir gelen efsanevi soylardan birini seçersin eğer şanssızsan gideceğin dünyanın en iyisi ama üst dünyalarda ortalama olan soylardan birini seçersin. Herşey şansına kalmış."dedi.
Bunun üzerine Xiao Chu tahta kapıyı açtı ve içeri girdi. İçerisi adeta bir kütüphane gibiydi tek farkı öngörülemez uzunlukta ve genişlikteydi aynı zamanda mühürlerin olduğu bloklar rastgale hareket ediyorladı ama hiçbiri birbirine çarpmıyordu. Xiao Chu etrafa bakındı ve bütün mühürler aynı gözüküyordu hiçbir fark yoktu bunun üzerine Xiao Chu rasgale bir mühür kapıp kapıdan çıktı. Kapının arkasında Büyükanne Meng bekliyordu.
Büyükanne Meng:"Mührünü seçtiysen seni rastgele bir alt seviye gelişim dünyasına yolluyorum. Doğduğun gibi soyunun temel özelliklerini öğrenmiş olacaksın. Geri kalanını zamanla kendin keşfediceksin."diye söyledi.
Xiao Chu:"Herşey için teşekkürler Büyükanne Meng!"diye bağırdı ve saygıyla eğildi.
Büyükanne Meng'in yüzünde hafif bir tebessüm belirdi ve elini salladı. Xiao Chu bir anda kendini bir kadının kucağında buldu.
Kadın ona:"Senin adın Yang Feng. Ben senin annenim oda senin baban"dedi. Yıllar geçti Yang Feng artık 3yaşındaydı bütün Yang klanı ona gelecek neslin dahisi olarak bakıyordu çünkü daha 3aylıkken konuşmaya 6aylıkken yürümeye başlamış ve 1.5yaşındayken temel oluşturma alemine girmişti. Babası Yang Fei, Yang klanının 6. Patriği ve klan liderinin üçüncü kardeşiydi bu sebepler sayesinde bebek Yang Feng'in iyi bir gelişim alanı vardı.
Yang Feng 10yaşına varınca öz gücü alemine girdi ve adı tüm kıtada duyuldu. Bu yetişim hızından korkan bütün tarikatlar bir birlik oldu ve bir gecede bütün Yang klanını haritada sildi, vücudunda yang soyunun kanı akan tek bir insan bırakmadılar! Tek bir kişi hariç, o kişi Yang Feng'di! Onu öldürmek için düzenlenen bu birlik sadece Yang Feng'i öldüremedi çünkü o gün o kadar katliamın arasında Yang Klanı patriği onu atalarından kalma tek seferlik rastgele ışınlanma kartını ve klanın bütün tekniklerinin bulunduğu bir depolama yüzüğü hediye etti.
Yang klanı patriği:"Dinle Yang Feng bu kart seni rastgele biryere ışınlayacak orada kendi kendine bakman lazım. Bu yüzük bir depolama yüzüğüdür bu sadece arkaplanı çok güçlü olan kişilerde ve ya tek tük ortalama klanların patriklerinde var bu yüzden bunu ulu orta kimseye gösterme!!!İçine teknikler ve ailenin bütün haplarını koydum. Sen bizim son umudumuzsun yaşa ve soyumuzu devam ettir. İntikam hırsına yenik düşme. Hadi giiit yakında burayıda yıkarlar"diye bağırdı.
Yang Feng hemen kartı kırdı ve rastgale bir yerde gözlerini açtı burası yemyeşil bir dağın tepesiydi ve yakında bir kasaba görünüyordu.
Yang Feng:"Şerefsiz herifler hepsini sakatlıyacağım ve köpeklere yem edeceğim!!! Bunu amcalarım ve ailem için yapacağım. Klanımdaki şerefsiz hainler benim kimliğimi sızdırdılar yoksa klanım yok olmazdı! O sikik hainleri bulmalıyım eğer klanımla beraber öldülerse ailelerini bulmalıyım, aileleri susturulmak için öldürüldüyse yakınlarını bulmalıyım!!! Ben Yang Feng biri beni kızdırırsa onu yok ederim bu kainat'da en yüce benim! Geri kalan herkes benim kölelerim! bu benim dao'm ve tekrardan göklerin huzurunda yemin ediyorum en kötü ihtimalle siz hainlerin reankarnasyonunuzu bulacağım ve size rahat bir ölüm taddırmayacağım!"diye bağırdı.
Aniden Yang Feng'in gözleri gümüş renginden Kan kırmızısına döndü ve siyah saçları beyaz renge döndü ve kafasını akıl almaz bir acı doldurdu. Sanki bin tane böcek aynı anda kafasını kemiriyormuş gibi.
Yang Feng bir kahkaha patlattı ve:"Demek benim soyum göz soyu! Acaba ne gibi özellikleri var. Yakında hava kararacak şuradaki kasabaya doğru yola koyulayım ondan sonra en yakın tarikatı öğrenir ve ona göre plan yaparım."diye söylendi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.