Yukarı Çık




16   Önceki Bölüm 
           
Yang Feng uyandıktan sonra dün gece farketmediği birşeyin farkına vardı ve:"Tek başıma Tanrı Alem'ine yükseldiğim zamandan kalma anılarıma göre ben çoktan Savaş Ruhu Alemi'nin üç aşamasınıda tamamlamışım! İlk aşama olan Ruh Farkındalığı Alem'i için yapılması gereken ruhunu fark edebilmek. İkinci aşama olan Ruh Yayılımı Alem'i için yapılması gereken ruhunu etrafa yayıp etrafında olanları hissedebilmek. Üçüncü ve son alem olan Ruh Kontrolü Alem'i için yapılması gereken şey ise Ruhsal Saldrı düzenleyebilmek. Benim şu anki ruh gücüm çoktan Tanrı Alemi'ndeki benliğimden çok daha güçlü bir durumda! Hatta şuan da tüm gücümle Yok Eden Bakış tekniğini kullansam sıradan bir Tanrı Alem'i yetişimcisini öldürebilirim ama büyük ihtimalle sonucunda ruh gücüm bitmesinden kaynaklı bir baygınlık geçiririm."diye düşündü ve öğle toplantısına kadar meditasyon yapmaya başladı. 


Aradan geçen birkaç saat sonra öğle toplantısı zamanı geldi ve söylenmesi gereken herhangi bir bilgi paylaşımı olmadığından dolayı Yang Feng ile Liu Mei göreve gitmek için ormana doğru atıldılar. Yang Feng ve Liu Mei ormana girdikten 30dk sonra Chi Kasaba'sından on altı kilometre uzaklaşmışlardı.


Yang Feng"Son on altı kilometredir hiç bir canlı izine rastlamadık. Normalde biz görevi bitirip Chi Kasaba'sına dönünce, bazı canavarlarda etrafı boş bulduğundan Chi Kasaba'sına doğru ilerlemeye başlıyorlardı. Ama etrafta tek bir canavar bile yok! Bu çok garip bir durum."dedi ve Liu Mei'ye baktı.   


Liu Mei meraklı bir ses tonuyla:"Gerçekten de hiç canavar izi yok. Hatta şuan konuşurken, on yedinci kilometreye girmiş bulunmamıza rağmen, hala hiçbir canavar izine rastlamadık."dedi.

Aradan yaklaşık yarım saat geçtikten sonra Yang Feng ve Liu Mei, Chi Kasaba'sından otuz kilometre uzaklaşmışlardı. Bundan dolayı Liu Mei:"Yang Feng, acaba geri mi dönsek? Otuz kilometre uzaklaşmamıza rağmen tek bir canlı bile bulamadık. Bu işte bir gariplik var! Daha dikkatli hareket edip çevreyi iyice gözlemlemeliyiz. Zaten sırf bu yüzden günde dört kilometre temizleme kuralı koymuştuk. Ai Ou'yu gruptan atınca bunun önemi azaldı ama genede dikkatli olmalıyız!"dedi ve Yang Feng'e baktı. 


Yang Feng kendine güvenen bir ses tonuyla:"Bence biraz daha ilerleyebiliriz. Sonuçta sıradan bir Yarım Adım Öz Yoğunlaştırma Alemi'nden biri bile bizi yakalayamaz."dedi. Bunun üstüne Liu Mei birşey demedi ve sadece başıyla onayladı. 


Birkaç dakika geçtikten sonra Yang Feng bir anda durdu ve:"Liu Mei savaşa hazırlan!!! Yüz yirmi metre sonra ormanın sonu geliyor ve Lingchuan Köyü'nün girişi gözüküyor! Gördüğüm kadarıyla orada on beş tane Öz Alemi seviyesinde canavar var! Galiba bizim buradan gelmemizi bekliyor. Bu yüzden bizde onları şaşırtmak için arkalarından dolaşıp saldıralım!"dedi ve Liu Mei'nin kolunu kaptığı gibi Lingchuan Köyünün arkasına dolaştı.  


Lingchuan Köyü'nün arkasına dolandıktan sonra Yang Feng:"Ben Hayalet Kral'ın Yok Olma tekniğiyle varlığımı gizleyerek ileri atılacağım ve gizli gizli indirebileceğim kadarını indireceğim. Eğer ben açığa çıkarsam ve herkes bana saldırmaya başlarsa sende onların arkasından bana yardıma gelirsen onları arada kıstırabiliriz."dedi ve Hayalet Kral'ın Yok Olma tekniğini aktive etti. 


Hayalet Kral'ın Yok Olma tekniğini aktive ettikten sonra Anka Kuşu'nun 18 Adımı tekniğiyle birlikte içeri atıldı ve teker teker Öz Alemi seviyesindeki canavarların kafalarını koparmaya ve vücudlarını saklamaya başladı. Yang Feng yedinci Öz Alemi canavarı öldürdükten sonra etrafta yoğun bir kan kokusu birikmişti bile. Bu yoğun kan kokusunun sonucunda bir canavar kokuyu takip ederek bir bölük kaptanı ceseti buldu ve:"Crawwwwwwrk!"diye bağırdı. Bu ses üzerine kamptaki herkes hareketlendi ve etrafı aramaya başladı. Daha keşfedilmediğini anlayan Yang Feng yavaş yavaş aralardan adam çıkarmaya devam etti.


Yang Feng gizlice on beş canavarın, on dördünü öldürdü ama son gördüğü olan on beşinci canavarı bir türlü bulamadı. Bunun sonucunda Yang Feng, Liu Mei'ye seslendi ve:"Burada son bir tane Öz Alemi seviyesinde canavar olmalı köye girmeden önce tespit etmiştim. Orada izlerken görmüşsündür belki?"dedi ve Liu Mei'ye doğru meraklı bir şekilde baktı. 


Liu Mei:"Yok hayır hiç görmedim. Belki sen bir canavarı ikinciye saymışsındır?"dedi ve etrafın temizlendiğini düşündüğünden Yang Feng'in sesine doğru ilerlemeye başladı. 


Yang Feng, Liu Mei'nin yanına geldiğini görünce Hayalet Kral'ın Yok Olma tekniğini kullanmayı bıraktı ve tekrar fark edilebilir oldu. Herşeye rağmen hala yanlış gördüğüne inanamayan Yang Feng'in aklına birşey geldi:"Bu hayatımda hiç ruh alanımı kullanmadım ama genede hızlıca aktifleştirebiliyor olmalıyım."diye düşündü ve ruhsal algısını salmaya başladı. 


Ruhsal algısını bütün köyü saracak şekilde salan Yang Feng şok oldu ve hemen Liu Mei'ye doğru atılıp onu kollarına aldı. Liu Mei'yi kollarının arasına alan Yang Feng kaçmak için ileri doğru atıldı ama artık çok geçti. Çoktan köyün etrafından otuz farklı mızrak Yang Feng ve Liu Mei'ye doğru ilerlemeye başlamıştı.


Bu mızrakları gören Yang Feng'in aklında sadece bir soru vardı:"Nasıl böyle düşük zeka seviyesine sahip canlılar arkadaşlarını yem olarak kullanabilir. Bu yemleme sayesinde gardımızı indirmemizi sağladılar ve aynı anda samanların altından çıkıp mızrak fırlattılar!? Bu nasıl olur, bunu nasıl planladılar ve bunu nasıl uygulayabildiler. Neden şuana kadar ruh algımı salmadan savaştım ki neden!?!? Bunun sonucu çok ağır olacak! Lanet olsun!!!"dedi ve hemen kendini Liu Mei'ye siper etti. Bunu gören Liu Mei maskesini kalkan olarak Yang Feng'in etrafını engelleyecek şekilde fırlattı ve maskenin etrafında sarı bir Qi salınmaya başladı. Sarı Qi Yang Feng'in etrafının hepsini kapattı ama aralarında ki bir metrelik mesafe yüzünden sarı Qi, Liu Mei'nin etrafının sadece yüzde doksanını anca kapatabildi. 


Bunun sonucunda otuz mızrağın yirmi sekizi sarı Qi'ye çarpıp sekti ama iki mızrak Liu Mei'nin karnının ve göğsünün ortasından deldi geçti. Bu olay o kadar hızlı yaşandı ki Yang Feng, Liu Mei'nin onu korumak için kendi etrafını sardığını son ana kadar farkedememişti.  


Liu Mei'nin iki mızrak tarafından delindiğini gören Yang Feng yoğun bir suçluluk hissetti çünkü Liu Mei, ona daha dikkatli olmaları gerektiğini ve bodozlama dalmamaları gerektiğini söylemişti. Yang Feng ise kendi hesaplarına göre herşeyin tamam olduğunu ve kolayca işlerini bitirebileceğini düşünmüştü. Nitekimde öyle olmuştu taa ki tuzak olduğu ortaya çıkana kadar.   


Yang Feng yaralanan Liu Mei'yi kucağına aldı ve Yıldırım Tanrısı'nın Kanatları tekniğini kullandı ve eskiden beraber vakit geçirdikleri gölete doğru fırladı. Bu sırada ağır yaralanan Liu Mei'yi aşırı hızdan dolayı zarar gelmesini önlemek için vücüdundaki Qi'nin çoğunu onu stabile etmek için çok yoğun bir titizlikle çalıştı.


Altmış nefes süresinde gölete gelen Yang Feng hemen Liu Mei'yi yere yatırdı ve kızgın bir ses tonuyla:"Neden böyle birşey yaptın ki!? Ben Vücud Geliştirme yetişimi de yapıyorum. O zayıf mızrakların bana vereceği hasar beni öldürmezdi sadece hafif yaralar yapardı!!!"dedi ve üzgün bir ses tonuyla:"Üzgünüm ne dediğimi bilmiyorum. Şuan benim yüzümden bu haldesin seni kesinlikle kurtaracağım!"diye ekledi.   


Bu sırada Liu Mei'nin zihni karmaşa içindeydi:"Ne yaptım ben? Neler oldu orada? Neden onun için kendimi feda ettim? Vücudum kendiliğinden hareket etti. Bana neler oluyor?"diye düşünmeye başladı.


Yang Feng:"Benim için endişelenip kendisinin yerine beni koruyan bir kıza bilgilerim ifşa olacaksa olsun!"diye düşündü ve İlk Mührü açtı.


Yang Feng ilk mührü açınca hemen Liu Mei'ye odaklandı ve mızrakların hayati bir yere gelmediğini görünce içine bir rahatlama geldi. O anda Liu Mei elindeki maskesini salladı ve yoktan birkaç şifalı bitki yere düştü. Bu bitkileri gören Yang Feng:"Bende daha iyileri var kesinlikle seni kurtaracağım! Sen şuan en ufak güç bile harcama!"dedi ve yüzüğünü okşadı. Yang Feng yüzüğünü okşayınca içinden birkaç şifalı bitki çıktı ve Yang Feng o bitkilerin suyunu çıkartıp yaralara akıttı.


Yang Feng:"Mızrakları çıkaracağım bu biraz acıtabilir."dedi ve Liu Mei'nin kıyafetinin üstünü parçaladı. Bunun üzerine Liu Mei'yi hiç uyarmadan bir anda mızrakları çıkardı. Yang Feng mızrakları çıkarınca hemen yaralardan kan fışkırmaya başladı. Yang Feng, yüzüğünden üstünde Yang Fu yazan birkaç hap çıkardı ve Liu Mei'nin ağzına attı. Bunun sonucunda Liu Mei'nin kanaması yavaşladı. 


Yang Feng, Liu Mei'nin yaralarının üstüne iki farklı merhem sürdü ve Liu Mei'nin yaralarını sardı. Yang Feng işini bitirdikten sonra derin bir nefes aldı ve:"Yakın zamanda iyileşirsin sana borcumu kesinlikle ödeyeceğim."dedi.


Liu Mei:"Sorun değil. Sen söylemeden oraya gelen bendim. Daha açığa çıkıp savaşmaya başlamamıştın bile. Bunların olmasının nedeni seni açığa çıktın sanmamdı suçlu bendim."dedi soluk gözlerle.


Bunu duyan Yang Feng yüreğinde yoğun bir sıcaklık hisseti ama o sıcaklık yerini bir anda korkuya bıraktı. Yang Feng, Liu Mei'nin ruhunun titrediğini ve soluklaştığını gördü.


Bunu gören Yang Feng ne yapacağını bilemedi çünkü ruhu iyileştiren bir ilacı ne görmüştü ne duymuştu! Bunun üzerine Yang Feng'in aklına birşey geldi:"Liu Mei çabucak ruhunu bana aç!!! Ruhun titriyor ve solmak üzere!"diye bağırdı.   


Bunun üzerine Liu Mei"Herkes gibi normal olarak daha ruhumu hissedemedim."dedi solgun bir ses tonuyla. Bunu duyan Yang Feng bir anda kendisinin anormal derecede güçlü bir ruhu olduğunu ve bu dünyadaki nerdeyse kimsenin kendi ruhunu farkedemediğini hatırladı.


Yang Feng:"Bana güven bu acıtacak mi hiçbir fikrim yok."dedi ve ruh bağlantısı yapmak için Ruh Egemen'inin Ordusu yeteneğini aktive etti. Ruh Egemen'inin Ordusu yeteneğinin sonucunda gözlerinden ip şeklinde iki farklı ışın çıktı ve birbirlerine sarıldılar. Bu ışınlar Liu Mei'nin ruhuna doğru ilerlediler ve Liu Mei'nin ruhuna eklendiler. Bunun sonucunda Liu Mei kendini canlılıkla dolup taştığını hissetti ve bayıldı.


Yang Feng yüzüğünden temiz kıyafetler çıkartıp bayılan Liu Mei'yinin kıyafetlerini değiştirdi ve Liu Mei'yi alıp odasına taşıdı. Bunun ardından Yang Feng,  Ai Ou'ya haber verdi ve çok Qi harcadıklarını ve hafif yaralanmalar geçirdiklerini söyledi. Bu yüzden biraz mola vereceklerini haber verdi.


Yang Feng, Liu Mei'nin odasına girdi ve yatağının yanına sandalye çekip iyileşmesini beklemeye başladı. Liu Mei bayıldıktan kırk saat sonra gözlerini açtı ve karşısında ona bakan Yang Feng'i gördü. 


Liu Mei, Yang Feng'e bakıp:"Ne kadar zaman geçti"diye sordu. Bunun üzerine Yang Feng"Kırk saat oldu. Neyse ki iyisin kırk saattir vücudun oldukça stabildi ve iyi durumdaydı."dedi mutlu bir ses tonuyla. 


Bunu duyan Liu Mei şaşkın bir sesle:"Kırk saat mi? Ve sen kırk saattir birşey değişmedi dediğine göre kırk saattir başımda mı bekliyorsun!?"dedi ve ekledi:"Özür dilerim hem sözlerine uymayıp kendimi yaraladım hem de seni başımda beklettim"dedi. 


Bunu duyan Yang Feng sinirlendi ve:"Saçmalama en başta senin uyarılarını, kendime güvenim yüzünden ciddiye almayan bendim!"dedi ve elini Liu Mei'nin beline atıp yavaşça kendine doğru çekti ve Liu Mei'nin kafasını göğsüne dayayıp kulağına fısıldadı:"Ben normal bir insan değilim o oklar bana vursa bile beni yaralamazdı sonuçta Vücut Geliştirme yetişimi yapıyorum. Hatta ve hatta o mızrakların hızı bana vurabilmek için gereken hıza yakın bile değildi. Bu yüzden bir daha böyle birşey yapma benim yüzümden başkalarının kendini yaralamasını istemiyorum."dedi.


Bunları duyan Liu Mei'nin yüreği çok ısındı ve yüzü kızardı. Bunun üzerine Liu Mei:"Artık eminim. Ben Yang Feng'i seviyorum."diye düşündü ve kollarını Yang Feng'e sarıp başını reddeder şekilde salladı. Ardından:"Gene olsa gene yaparım."dedi. Bu cevap karşısında şaşıran Yang Feng ne diyeceğini bilemedi. Bu yüzden sadece öyle kaldı.


Belirsiz geçen bir süreden sonra Liu Mei bir anda sevinç çığlığı attı ve Yang Feng'in göğsünden bir anda ayrıldı. Liu Mei'nin neye sevindiğini merak eden Yang Feng, Liu Mei'ye meraklı bir bakış attı.


Bunun üzerine Liu Mei sevinçle:"Ruhumu hissedebiliyorum!!!"dedi.


Bundan sonra Liu Mei'nin mutlulukla dolu yüzü bir anda şaşkınlık ve endişeyle doldu ve:"Bu... bu nasıl olur!? Bir dakika buda ney? Sadece kendi ruhumu değil, kendi ruhumun bağlı olduğu başka bir ruh daha hissedebiliyorum. Sanki görünmez bir iple bağlanmışlar gibi."dedi şaşkın ve endişeli bir ses tonuyla.


Bunun üzerine Yang Feng:"Endişelenme o ruh benim ruhum ve bu olanlar benim yüzümden."dedi ve yeteneği anlatmaya başladı. Yang Feng yeteneğini anlatmayı bitirince Liu Mei'nin şaşkınlıktan dona kaldığını gördü ve:"Yani senin beyaz saçlı, kırmızı gözlü olduğun o form aslında soyundan gelen bir özellikti ve bu yetenekte soyundan gelen bir yetenek değil mi? Demek gerçekten soy denilen birşey var ve üstüne üstlük sen soyunu uyandıran birisin. Benim bildiğim kadarıyla son yüzyıldır kimse soyunu uyandıramadı. Sen gerçekten eşsizsin üstelik böyle bir yeteneğinin olması gerçekten bütün dünyanın dengesini yerinden oynatacak bir yetenek!!! Bu yetenek sayesinde herkes Ruh Farkındalığı Alem'ine atılım yapabilir. Bu yüzden kimsenin bunu bilmemesi gerek."dedi.


Yang Feng ile Liu Mei biraz daha muhabbet ettikten sonra Yang Feng odasına döndü ve yatağına yattı. Tam o sırada kafasının içinde bir ses duydu:"Demek hem soyu var, hem Vücud Geliştirme yetişimi yapıyor, hemde Yang Klanının küçük efendisi ünlü Yang Feng. Küçükken adını çok duymuştum herkes onu överdi ve onu örnek almamı söylerlerdi. Birgün onun yanında savaşıp ona aşık olacağımı kim düşünürdü ki? Bana korkmadan çekinmeden kimliğinin keşfedilme şansı olsa bile ünlü simya ustası Yang Fu'nun haplarını verdi. Gerçekten böyle birine karşı şansım var mı ki?"dedi ve ses kesildi.


Yang Feng, sağ kol seviyesi ruh bağının birbirlerine ses iletimi atabildiğini keşfetti ve bu sonuç karşısında şok oldu. Aslında daha çok duyduğu şeyler karşısında şok oldu ve:"Böyle ufak detaylardan böyle şeyler çıkarmak. Liu Mei gerçekten çok zeki. Anlaşılan bende onu seviyorum. Yoksa ona asla öyle büyük ve riskli yardımlar etmezdim ya da ikide bir aklıma gelip durmazdı. Bu görev bitince onla birşeyler konuşmam gerekecek anlaşılan."dedi ve uyumak için gözlerini kapatıp bilincini temizledi.


//-Telefondan Girenler Burada Telefonu Yan Çevirsinler

//-Gelişim Seviyeleri                                         | //-Vücut Gelişim Seviyeleri
1-Temel Alem (9'a ayrılıyor)                           | 1- Temel Alem (Aşama yok)
2-Öz Alemi (9'a ayrılıyor)                                 | 2- Öz Alemi (Aşama yok)
3-Öz Yoğunlaştırma Alemi (9'a ayrılıyor)    | 3- Gelişmiş Meridyen Alemi (3'e ayrılıyor)
4-Öz Salınım Alemi (9'a ayrılıyor)                  |   - Saflaşmış Meridyen
5-Savaş Ruhu Alemi (3'e ayrılıyor)                |    - Genişleyen Meridyen
-Ruh Farkındalığı                                                |    - Güçlendirilmiş Meridyen
-Ruh Yayılımı                                                        | 4- Huang Alemi (Aşama Yok)
-Ruh Kontrolü                                                       | 5- Sağlam Kordinasyon Alemi (3'e ayrılıyor)
6-İmparator Alemi (9'a ayrılıyor)                    |   - Tek Vücut İki Farklı Kol
7-Tanrı Alemi(9'ayrılıyor, 3farklı çeşidi var) |   - Tek Vücut İki Farklı Bacak
                                                                                  |   - Tek Vücut Beş Farklı Görev


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


16   Önceki Bölüm 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.