Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 

           
                       - BÖLÜM 1 -
 O, ona doğru uzanmış eli tuttu ve o anda, gözlerinin önünde ışıklar belirdi ve başının döndüğünü hissetti.

 Calliope'de öleceğine dair bir önsezi oluştu.

 Titreyen ışıklar ileri geri sallandı, önünde bir kaleydoskop* gibi dönüyordu.

*Diğer adı çiçek dürbünü. İçine bakıldığında renkli desenler görülen bir aygıttır.

----------------

 Babamın ani ölümü her şeyin başlangıcıydı.

 [Bu kapalı bir dava! Kont Rustichel kendi hatası nedeniyle meydana bir kazada öldü! Araştırmaya devam ederseniz altta yatan nedenleriniz olduğunu düşünmemizi sağlayacaksınız!]

 Davanın soruşturması dikkatli değil aceleyle tamamlanmıştı ve ailemizi cevaplardan çok sorularla bırakmıştı. Elbette kararı kabul edemedik.

 Ancak. 

 "Görünüşe göre Rustichel Evi, Kont'un ölümünün telafi ödemesini sistemi ayartmak için bir araç olarak kullanmaya çalışıyor."

 "Masumiyetlerini korumaya çalıştılar ama sonunda gerçek renklerini gösterdiler."

 Gerçeği bulmaya ne kadar çabalarsak, toplum tarafından o kadar küçümsendik ve kınandık. Durumumuzu açıklamaya çalışmamıza rağmen bize karşı olan kamuoyu hissi daha da kötüleşti. Bize tükürdüler, ev halkımızın başının yani babamın kanlı bir bedenden başka bir şey olmadığını ve sadece hareketsiz kalmanızı bela ve sorun aramamız gerektiğini söylediler. 

 "Babamın katilini bulup açığa çıkaracağım. Tek yapmanız gereken yemek yemek ve rahat bir uyku çekmek. Güneş battığında, uyuyun ve kuşlar cıvıldadığında uyanın ve yemek yiyin. Günde üç öğün yediğinizden emin olun. Tek yapmanız gereken bu. Bana iyi olacağınıza dair söz verin."

"Günlük hayatını sürdürmek için. Gerçekten yaşamaya devam etmek için, ölü gibi yaşamak için değil."

 Bu büyük abimin giderken benden istediği tek şeydi. 

 Ama o asla geri dönmedi. 

 "Lippe hayatta kalmalı ve yaşamalısın. Sadece bunu düşün. Aile üyelerimizin ölümlerini düşünme... Hepsini unut. Annem ve senin hayatta kalmanız dışında başka bir şey düşünme."

 Her zaman yaramazca gülen ikinci abimin yüzü artık ciddi ve katılaşmıştı. Ertesi gün ayrıldı ve geri dönmedi. 

 Ve geri döndüğünde... 

"Ah! Ah! Robert! Robel! Aaaaaahhh--!" 

 O sabah. 

 Daha önce babamın ölüm haberini ve büyük abimin kayboluşunu en onurlu şekilde kabul eden annem şimdi göğsünü dövüyor ve kalbi sökülüyormuş gibi bağırıyordu. Ona yaklaştıkça, umutsuzca görüş alanını kapatmaya çalıştı. 

"Bakma, bakma Lippe."

 ".........!" 

 İkinci abim ne yaşamıştı ki tüm derisi yanmış ve siyahtı? Kemikleri bükülmüştü ve vücudu sağlam bırakılmamıştı. 

 O günden itibaren annem ailemizin çöktüğünü biliyordu. 

 Benim önümde güçlü davranmasını rağmen yediklerini her zaman gizlice kusardı. Yiyecek bir şey olmasa bile kusardı ve bir süre sonra kan kusmaya başlayıp elbiselerine damlattı. 

 Savaşın sesi kulaklarımıza geldiğinde, annemin yanında kalmaya devam ettim. Ve sonunda vefat etti. 

 "Lippe, kızım... Mutlu bir şekilde yaşamalısın."

 Artık mutlu olamam, hayır, bir daha asla mutlu olamam ama bana, yaşamaya teşvik eden bu sözleri bıraktı. 

 Belki de bu yüzden sokakta gördüğüm ebeveynsiz çocukların yanından geçemiyordum. Ama yardım etmeye çalışsam da onları kurtaramadım. Bu yüzden onlar için mezar diktim ve halk şarkısı söyledim. 

 Yağmurun sesiyle, Dünya herkes ölüymüş gibi sessizdi ve ben şarkı söyledim. Sesim bu şekilde hafifçe aktı ve sessizce Dünya'ya yavaş yavaş eşlik etti. 

 Kimsenin dinlemediğin sanıyordum. Ölülerin bile. 

 "Ne güzel bir şarkı." 

 Ta ki bir kadının sesi yağmurun kasvetli sesini delene kadar. 

--------------------

 Calliope'nin asla unutamayacağı aco dolu anıları vardı. 

 Arkasını döndüğünde araba sürücüsünü gördü. Bayılmaya başladığında aralarında titreyen parlak ışıklar sayesinde onu görebiliyordu. Calliope'de ulaşmış gibiydi ama nedense ona dokunamadı ve yüzünü net bir şekilde göremiyordu. Acaba ona hizmet etmeye devam ettiği için pişman mıydı? 

 Daha önce bir çocuk kurtarmaya çalıştığında bu hizmetçi onu durdurmaya çalışmıştı. 

 "Yapamazsınız, Leydim!" 

 Belki de çocuğa yardım etmesini engellemeye çalışırken onu dinleseydi, ölme ihtimalinden kurtulurdu. Ama başka birine yardım edebileceği anlamına gelecekse ölümle bile yüzleşirdi. 

 "Acıdan, ölümden bile daha kötü bir şey var."

 Bunlar onun samimi sözleriydi. Çünkü Rustichel Ailesi'nin mahkumiyeti, artık kendi olmadığı zamandır. 

 Ölse bile mahkumiyeti değişmezdi. 

 "Hayatım boyunca asil kanımın zorunluluğunu takip ettim. Eğer bu çocuğa yardım edebileceksem ölümümle bile karşılaşırım. 

 Pişman olmazdı. 

"Eğer Leydi'min mahkumiyeti başkalarına yardım edip korumaksa, benim mahkumiyetimde sizi korumaktır."

 Bu sözleri söylemişti, ve şimdi, obu ışıklarla çevriliyken bu Dünya'dan ayrılırken, ona hizmet etmeye devam ettiği için pişman değil miydi? Onu boşuna korumaya çalıştığını düşünmedi mi? 

 Önündeki kadın Lippe'ye gülümsedi ve altındaki ışıklı desen eskisinden daha parlak parladı. Calliope dışarıda başka bir şey göremeyene kadar ışık ikisini de kapladı. Titreyen ışıklar arasında ki parçalı görüşüne bakarken pişmanlıklarını düşündü. 

 Gerçek renklerini gösteren insanlar, ona ve ailesine ihanet etmişti. Ve hepsi öldükten sonra arkasındaki sürücü geriye kalan tek kişiydi. Hizmetçinin yaşamasına izin vermeliyiz ama onun yerine onu, bu duruma sokmuştu. 

 Biri, ona bir şans daha verebilseydi... 

 "Sana bir hediye vereceğim, bu yüzden gelecekte sesini biraz daha duymama izin ver."

 Kadının sesi kafasında yankılandı. Ses daha keskin ve net olmaya devam etti ve Calliope en büyük dileğini dile getirdi. 

 - O insanların hiçbirinin ölmesine izin vermeyeceğim. 

"O zaman değiştirmeyi dene."

 Duyduğu son şey buydu. 

------------------------

 Karanlıktı, bir ışık zerresi bile yoktu. Ama aynı zamanda sıcaktı ve burayı terk etmeye çalışmak gibi bir düşüncesi yoktu. 

 Calliope bir topun içine kıvrılmıştı. Yıllardır sahip olmadığı bir huzur duygusu hissetti. Sanki annesinin kollarına geri dönmüş gibiydi. Annesini bir daha göremeyeceği için bu anne sıcaklığında sonsuza dek böyle kalabileceğini düşünüyordu. Burada kalmaya devam etmek istiyordu. Calliope böyle şikayet etti ki bu onun olağan benliğinden çok farklıydı. 

 Ama o anda, durdurulamaz bir baskı onu dışarı itmeye başladı. Ne kadar mücadele ederse etsin işe yaramadı. 

 Sadece burada kalmak istiyorum! Gitmek istemiyorum! Daha fazla acı çekmek istemiyorum! 

 "Waaaah!" 

 Waa... aah?! 

 O... O tıpkı bir bebek gibi mi ağlamıştı?
 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.