Her şey farklı ve garip geldi. Ortalığı sıcak kavuruyordu ve o, alnının terlediğini hissediyordu. ÇN:Burda "o" na "her" diye hitap ediliyor.Ama güzel Türkçemizde "her" direk çevirilemediği için ben size burdan söyleyeyim. Eugene kız arkadaşlar :).
Eugene gözlerini açtığında kendini uzanmış hâlde buldu ve tanıdık olmayan bir manzarayla karşılaştı - rüzgar tarafından dağılan kum ve onun üzerinde görünen berrak gökyüzü.
Neredeyim?
Ayağa kalkmak istedi, bunun için ellerini kuma daldırdı ve üst bedenini desteklemeye çalıştı. Bunu yaparken bir avuç dolusu kum içine doldu.
İçinde bulunduğu garip yere bakarken gözleri şaşkınlıkla doluydu. Giydiği kıyafetleri görünce yüzünde hastalıklı bir ifade belirdi.
Kolunu kaldırarak elinin arkasında kollarını örten gevşek elbise kolluğuna baktı. Elbisenin malzemesi lükstü ama zevkine göre değildi.
'Rüya mı görüyorum?' diye kuşkulandı Eugene ama acı verici güneş ışınlarına maruz kalan cildi ona aksini söyledi.
Gözlerini ellerinden ayırarak önündeki manzaraya tekrar baktı. Kırmızı kumlar rüzgarla beraber uçuyordu - nerede olduğunu zar zor görebiliyordu.
Daha önce hiç burada bulunmadım ama resimlerde benzer manzaralar görmüştüm. Neden çöldeyim?
Aklına bir fikir geldi ve ağzını açtı ama bunun saçma olduğunu fark ettiğinde kendini kahkaha atmaktan alıkoyamadı. Tek kelime bile edemeyecek kadar bunalmıştı.
Dünyanın diğer tarafına mı uçmuştu?
Umutsuzca hayatta kalma içgüdüsü uyandı ve zihni netleşti. Yavaşça ayağa kalktı ve etrafına baktı, bacakları titriyordu.
Baktığı her yer kumdu. Burası donuk ve sade çöldü. Şaşkınca bir süre ayakta durduktan sonra yürümeye başladı.
'Çöl sıcağında yanıp ölmek istemiyorum. En kısa zamanda bir sığınak bulmam gerek.'
Hareket etmeye başladıktan kısa bir süre sonra bir şey, onun adımlarını durdurmasına sebep oldu. Çok uzakta bir şeyler hareket ediyor gibi görünüyordu. Alnında bir kırışıklık ile daha iyi bir görünüm için gözlerini kıstı. Daha iyi görebilmek için gözlerini kıstı, o kadar kıstı ki alnında kırışıklıklar oluştu.
Figürlerin kim olduğunu anlamak için dikkatle onları izliyordu ama onlar hızlı bir şekilde yönlerini değiştirip kendine doğru hareket etmeye başladıklarında panikledi. İçgüdüsel olarak aralarındaki mesafeyi azaltmak istemeyip geri adım attı!
Olabilecek en kötü şeyi hayal ederek kaygılandı. Kum fırtınasında dolaşan silahlı askerler olduklarını düşündüğünde yüzü iyice beter oldu.
Koştu ve koştu. Ama elbisesi onu yavaşlatıyordu. Ayrıca kum üzerinde koşmak çok zordu.
Eugene'ye, onları tanıyacak mesafeye kadar yaklaşmaları çok uzun sürmedi. At sırtındaki grotesk süslemeye sahip kasklı biniciler belirli bir mesafede durdu. ÇN: Grotesk: insan, hayvan ve çiçek figürlerinin gülünç bir biçimde birleşmeleri biçimindeki abartılı süsleme tarzı. Eski Roma yapılarında bulunurmuş.
Önde gelen adam atından indi. Dağınık kalın kahverengi saçları olan sağlam gövdeli bir yabancıydı. Şöyle bir bakınca Avrupalı gibiydi, arkasındaki adamlar da öyle görünüyordu.
Adam yere diz çöktü ve “Kraliçem” dedi.
Eugene’nin korku ile sertleşen gözleri genişçe açıldı. Konuştuğu dil kesinlikle Korece değildi. Ama onu mükemmelce anlayabiliyordu.
Şaşkınlıkla ona baktı ama aceleyle gözlerini kırparken gözüne ter kaçmıştı. Nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. Tepkisizliğini fark eden adam şaşkın bir şekilde konuştu.
“Affedersiniziz, Anika. İyi misiniz?"
Anika mı?
Eugene yavaşça başını salladı. Şimdilik yapabileceği en iyi şey buydu.
Askerler çölde yüksek duvarlar boyunca devriye geziyordu. Kızıl güneş ufuk boyunca asılıydı, gün batımının eşiğinde cızırtılı ışınları sonsuz kumun üzerine uzanıyordu.
Kale duvarının bir tarafında çöl, diğer tarafında krallığın bulunduğu bir başkent vardı. Krallığa bakan çöle “Ölü Deniz” adı verilmişti. Çünkü sonunu görmek neredeyse imkansızdı.
Duvarda düzenli aralıklarla devriye gezen askerlerde bir düzensizlik yoktu. Çöl Kralı tarafından yönetilen Haşi Krallığı katı askeri disiplini ile ünlüydü.
Alışkanlık olarak Ölü Deniz'de göz gezdiren asker, krallık duvarlarına yaklaşan tanıdık figürleri gördükten sonra başını çevirdi.
Güçlü toynakların dörtnala giderken yarattığı toz bulutu, grup duvara yaklaştıkça daha da kaotik bir hale geldi.
“Majesteleri geri geliyor!”
Askerin bağırması bir ağızdan diğerine geçti ve sonunda kapı direğindeki insanlara ulaştı.
"Kapıları açın!"
Kapının çevresi hızla kalabalıklaştı. Askerlerin ve sivillerin yüzlerinde gerginlik ve heyecan vardı.
Geniş taş kapıyı açmak için güçlerini birleştiren düzinelerce sağlam adam etrafta toplandı. Askerler arasında iyi bir fizik ve güç sahibi olanlar duvara yanaştılar ve kapıya bağlı kasnak kolunu tuttular.
ÇN:Burda kasnak dediği o ağır kapıları açan mekanizma.Hani zincirle tutuyor ya kapıyı.Şöyle göstereyim: https://tr.pinterest.com/pin/530017449873614518/
Kralın kaleden ayrılmasından bu yana neredeyse bir ay geçmişti. Uzun bir yolculuktan sonra astları onu sıcak bir şekilde karşıladılar ve adını uzaktan bağırmaya başladılar.
"Bir! İki! Çek!"
Taş kapı krallığın tek girişiydi. Sadece güneşin doğduğu yılın belirli dönemlerinde ve özel günlerde açık tutulurdu. Kralın dönüşü özel bir durumdu.
Bu sırada taş kapı neredeyse tamamen kalkmıştı. Kral ve savaşçıları duvara ulaşıp yavaşlamadan içeri girdi.
Düz yol hemen açıldı. Kralın döndüğünden haberi olan insanlar ona yol açmak için çabucak kenara çekildiler. Aniden işleri bozulmuştu ama kimse şikayet etmiyordu.
Kral, onu selamlayan ve ona tezahürat eden insanların yanından hızla geçti ama kimse umursamadı. Aksine herkes, saniyeler içinde geçip giden olan hükümdarın arkasından boyun eğdi. Kralın arkasında sadece toz ve kum bulutları kalmıştı.
“Majesteleri geri döndü!”
“Normalden biraz daha uzun süredir dışardaydı bu kez, değil mi?”
“Şimdi huzur içinde uyuyabilirim. Kuraklık yakında sona erecek! ”
“Keşke bu yıl talihsiz bir kaza olmadan yaşayabilseydim.”
İşlerine devam eden insanlar tekrardan parlak bir şekilde konuşmaya başlamışlardı.
Kral, hem krallığın hükümdarı hem de onların koruyucusuydu. Buna katılmayan yoktu.
Her şey çok hızlı oldu. Bir anda Eugene kendini görevlilerinin onu yönlendirdiği hassas bir odada buldu. Tüm yol boyunca şaşkın bir şekilde yürüdü - onu çevreleyen her şey adeta bir rüya gibiydi.
İyi olan şey, insanların onunla konuşmaması ve başlarını eğik tutmalarıydı.
Ondan bu kadar korkuyorlar mıydı?
Eugene sert bir şekilde kanepeye oturdu, gergin bir şekilde dudaklarını ısırdı. İyi bir gece uykusundan sonra gözleri yorgunluk doluydu
Jin Anika…
Artık bundan sonra oynaması gereken rolün adını söyledi, isim dudaklarına garip geliyordu.
Asıl adı Eugene idi. Soyadı Yu ve ilk adı Jin'di, ancak etrafındaki çoğu insan, onun adını “Eugene” olarak hecelerdi, bu da onu daha batılı gösteriyordu.
Eugene bu yıl yirmi sekiz yaşına basmış sıradan bir kadındı. Park Bong’un ofisinde tek başına yaşayan ve perişan bir hayattan kaçmak için çabalayan basit bir ofis çalışanıydı.
Birkaç gün içinde başından çok şey geçmişti. Kendi yazdığı ve birisinin başka birinin bedeninde uyandığı “Mahar” romanına aşık olmuştu! Dürüst olmak gerekirse başına ne geldiğini bilmiyordu, adeta bir ilham gelmişti ve kendini o romanı yazarken bulmuştu.
Fikir ve kavramların tam olarak nereden geldiğini bilmediği bir roman...
Neden Jin Anika? Neden tüm karakterlerden o?
Her gecede farklı bir dünyada ve farklı bir bedende yaşıyordu. Buna rağmen tam anlamıyla şikayet edemezdi çünkü önceki yaşamı o kadar zordu ki geriye bakmak istemiyordu.
Ancak ciddi bir sorun vardı. Jin Anika, bu romanın kötü karakteriydi ve adalet adına yok olmalıydı!
Mahar tamamen sosyalleşmiş bir toplumdu. Bu nedenle Haşi Krallığı Kraliçesi kimlik piramidinin tepesindeydi.
Romanda Jin Anika'ya ne oldu? Eugene, romanın sonunu hatırlarken gözle görülür şekilde titredi.
Hashi krallığının kraliçesi Jin Anika halkın düşmanı olmuştu ve kocasının kılıcı tarafından öldürülmüştü.
-------Editör Notu--------
Herhangi bir hatamı söylemek için, öneri ve şikayetlerde bulunmak için discord kanalımıza beklerim. https://discord.gg/9GhxJCn
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.