Yukarı Çık




20   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   22 

           
[Yetenek Çağır!]
[Hedef belirleniyor ... Hedef tanımlandı. Marki Tarenka.]
[Marki Tarenka'nın duygusal durumu üç saat boyunca görüntülecektir.]



Bildirim ile aynı zamanda, Marki Tarenka'nın duyguları belirdi .

[Marki Tarenka, sözlerinize ve eylemlerinize şok oldu ve oldukça kızdı.]

Ona bakmadan bile duygularını görebiliyordum.

Sadece yüz ifadesine bakmak yeterliydi.

"Para mı almaya geldin?"

"Evet, benim paramı."

"Sen.......!"

"İlk önce oturalım, ne dersiniz?"

Dedim seradaki bir masaya otururken.

Marki'nin gözleri, izinsiz oturduğumu görünce seyirdi, konuşmasını durduracak kadar...

"Ne yapıyorsun lan sen?!"

Yüksek sese tepki veren gardiyan önüme geçmeye çalıştı, hemen onu bakışlarımla engelledim.

Hey, bu benim avım!

Daha fazla çalıntı elma şarabı olmayacak!

"Paramı çalan adama kibar davranmak zorunda değilim."

"Hah, paranı mı çaldım?"

"Paramı çaldın çünkü kendi çıkarını, babamın beni büyütmen için verdiği nafakayla doldurdun."

"Ne nankör bir kız! Seni sokakta bırakmadım, bu zamana kadar büyüttüm!"

Marki Tarenka çılgına döndü.


[Marki Tarenka, zihinsel durumunuzun sağlam olduğundan şüphe ediyor. Zihinsel durumunuzu merak ediyor.]


'......Yalnızca işe yaramaz bilgiler gösteriliyor.'

Keşke Marki'nin düşüncelerini tıpkı
Flört Edilir> romanındaki kadın başrol gibi okuyabilseydim.

Okumayı bırakmamalıydım.

'Biraz daha bilgiye ihtiyacım var, o yüzden biraz daha kurcalayalım.'

"Nafakamdan bir mana taşı madeni ve maden haklarını satın aldığını duydum."

"Neden bahsediyorsun? Bu Paeraton Dükü'nün bana yaptığı bir yatırım!"

"Yani onu Paeraton'un parasıyla mı aldın?"

"Hımm...!"


[Marki Tarenka, bir çocuk tarafından durdurulma düşüncesinden utanıyor.]


Gülümsedim ve devam ettim.

"Bu garip. Marki Paeraton'dan sadece nafaka paramı aldı."

"Hayır! Aldığım şey bir yatırımdı ve senin nafakan hiç almadım."

Garip.

Bağıran Marki Tarenka'ya karşın başımı eğdim.


[Marki Tarenka aynı anda hem sinirli hem de rahatlamış hissediyor. O çok daha rahat.]


'Bu değil.'

"...Mana taşı madeni değil."

"Pekala, genç bir kız yetişkinlerin işinden ne anlar ki?"

Marki Tarenka yüz ifadesini kontrol ederek sorun yokmuş gibi davrandı.

Fakat ...


[Marki Tarenka endişeli.]


Bingo.

Bu arada, gerçekten beklemiyordum.

'Mana taşı madeni hakkında saklanacak ne var?'

Paeraton'un hileli yatırımından endişeleniyorsan, nafaka konusunda daha duyarlı olman gerekmez miydi?

Her neyse, gözlemleye devam!

"Diğer soyluları mana taşı madenciliği işine yatırım yapmaya teşvik etmek için Paeraton adını kullandığını duydum. Bunun oldukça tuhaf olduğunu düşündüm."

"Neyin var senin? Madencilik çok paraya mal olur! Yatırım almak doğaldır. Neler olup bittiğini bile bilmeyen bir çocuğun işi değil bunlar!"

Öyle mi?

"Ama neden bu kadar gerginsin?"

Marki Tarenka yüz ifadelerini kontrol etmekte iyi iş çıkarmıştı ama benim üzerimde işe yaramıyordu.

"Ne?"

"Kesinlikle-"


[MarkiTarenka şu anda gergin, sözlerinizi sonuna kadar inkar ediyor.]


"—Bir şey saklayan biri gibi. Zavallı şey."

Marki Tarenka'nın gözlerinde bir telaş vardı.

Bilgi penceresi o kadar hızlı değişiyordu ki hiçbir şey okuyamadım.

Bu, Marki'nin tedirgin olduğu anlamına geliyordu.

'Zihnini olması gereken şekilde karıştırdım.'

"Geçmişi hatırladım ve iyice kontrol ettim, ama onu iyi dinlememiştim."

Sakin olmaya çalışıyorsun ama duygusal durumun berbat.

"Bunu düşünmen oldukça garip. Hesaplar uyuşmuyor."

Mana taşları.

Genellikle romanlarda olan, manalarla dolu bir cevherdir.

Ancak, bu yerle ilgili tuhaf bir şey vardı—

'Boş bir mana taşının çıkmasıyla ilgili...'

Bu , zaman ve insan gücüne harcanan paranın büyük kısmı ile kazılmış ve hiç manası olmayan bir mana taşı olduğu anlamına geliyordu.

Bunu eskiden yapmadığını söylemiştin.

'Çok fazla yatırım alabilir ve riski dağıtmak için bir strateji kullanabilirsin.'

Ama neden?

Sadece Mana taşı madenciliği işi için mi?

'Ah.....!'

O anda, aydınlanma yaşadım.

'Evet, öyleydi.'

Dudaklarımın kenarları kendiliğinden kalktı.

"Yani geçen bahardan yaza kadar konağa çok sayıda insan geldi."

"Ben Marki Tarenka'yım. Her zaman çok fazla sayıda müşterim vardır."

Marki Tarenka homurdandı ve kibirli bir şekilde çenesini sıktı.

Ama gülümsememi kaybetmedim.

Benim için açıktı.


[Marki Tarenka sözlerin karşısında dehşete düştü. Gerçeği inkar ediyor.]


O zaman oldu.

Uşak kapıyı tıklatarak içeri girdi.

Bir şey fısıldayınca Marki oturduğu yerden kalktı.


[Marki Tarenka heyecanlı. Hâlâ endişeli fakat kısa sürede o da kayboldu.]


"Senin işe yaramaz masallarını dinleyecek kadar zamanım yok. Geri dön!"

Bunları söyleyip cevabımı bile dinlemeden seradan ayrıldı.

'Beklenti ve endişe mi?'

Uşağın fısıltısından sonra beliren duyguları hatırlayınca başımı çevirip güldüm.

Hayır, ama bu şekilde gidersem ne yaparım?

'Görevim! Başarısız olursam, tamamen bir bebek olacağım!'

Görevleri kabul etmenin faydasından dolayı ceza ortadan kalktığında, bunun ne kadar büyük bir problem olduğunu anladım.

Amacım, bir kez kaybettim ve tekrar buldum, bu yüzden artık bu görevler benim için daha değerli.

'Benim ve bana ait olan insanların hakların,  olanlara hileyle sahip olanlardan alamıyorum... Sadece kağıtları mı çalsam?!'

"Burada başka soylular olmalı."

Yaşlı adamın sözleriyle başımı çevirdim.

Bayım, duydunuz mu? Benden bu kadar uzaktayken hem de?

"Bir karar verdiklerini, markiyi beklediklerini söylediler."

Sözleriyle birlikte gözlerimi kocaman açtım.

"Git!"

Oturduğum yerden fırladım ve koşarak dışarı çıktım.

"Muhtemelen onlar mana taşı madeni yatırımcıları! O zaman onları toplantı odasına götüreceksin!"

"Ben de öyle düşünüyorum ama onu takip edecek misiniz Leydim? Marki'nin önünde..."

"Bayım!"

Arkamı dönüp, giden yaşlı adama baktım.

Babam beni  Marki Tarenka'ya yalnız göndermek istemedi, bu yüzden yanımda bazı insanları getirmek zorunda kaldım.

"Beni durdurma! Arabada, eğer tehlikede olmadığım sürece umursamayacağına söz vermiştin! Sana para ödeyen bendim!"

"Elimden geldiğince başını okşadım."

"Evet, o zaman sözünü tut. Bu bir alışveriştir!"

"Ama diğer soyluların önünde geride duracağıma söz vermedim."

O gerçekten...

"Arsız."

Tükürdü.

"Bu benim fikrim. Sadece bir kere! Lütfen bana güven."

Ona gözlerimi kısarak baktım.

Dürüst olmak gerekirse, sana güvenmiyorum.

"Bu sefer avans almayacaksın. Ödemeni sonra alacaksın. Marki ile benim konuşmamı bölmeye çalıştın!"

"Sonuçta hareketsiz kaldım. İyiydim."

"Yine de ödemeni sonra alacaksın. Beni rahatsız etmezsen seni daha sonra öperim."

"... yardımcı olacaksa herhangi bir ek ödeme verecek misin?"

"Elbette."

"Bu bir anlaşma."

"Anlaştık!"

Her şey açıklığa kavuştuğuna göre...

Toplantı odasına doğru emin adımlarla yürüdüm. Elbette, toplantı odasının nerede olduğunu biliyordum.

"Ve Leydim."

"Yine ne var?"

"Az önce olanlar hakkında."

"Söyle gitsin."

"Marki'nin önünde çok havalıydın. Normal bir çocuktan farklısın."

Tedirgince, bunu söyleyen amcaya baktım.

Dört yaşındaki bir çocuğun söyleyebileceği bir şey olmasa da.

'Ya benim tuhaf olduğumu düşünüyorsa?'

"Kesinlikle Paeraton soyundansın!"

"Ha?"

"Üçüncü efendinin iki yaşındayken bir canavarı dövmesini izlemiştim. Bu daha heyecanlıydı."

Ne? İki yaşındaki bir çocuk bir canavarı mı dövdü?

Ama amca...... daha mı çok heyecanlandın?

"Dürüst olmak gerekirse, ben bir sosyal bilimler mezunuyum, bu yüzden zor kullanmaktan çok dikkat çekici konuşmalar beni heyecanlandırıyor."

Ah evet.

Hakkında fazla bir şey bilmek istemediğim bilgiler edindim.

"Dört yaşındayken akla gelmeyecek bir yetenek! Paeraton olmasaydın, reenkarne olduğunu düşünürdüm, haha! Reenkarne olmana imkan yok! Hahah!"  (Ç/N: Teknik olarak hem onun soyundan doğdu hem de reenkarne oldu. Sonuçta gökten inmedi bu çocuk... )

"Ah, şey, evet. reenkarnasyon derken? Çünkü ben bir Paeraton'um! Paeraton için bu doğal, anlıyor musun?"

"Artık eminim Paeraton en iyisi! Dürüst olmak gerekirse, Leydimin büyü gücü olmaması beni hayal kırıklığına uğrattı... Hayır, yazık oldu."

"Elbette, elbette!"

Haha, hahaha, hahahaha!

Garip bir şekilde gülümsedim ve dolaylı olarak sordum.

"Ama senin adın ne?"

"Ah, benden hoşlandın mı?"

Hayır, senden kaçınmaya çalışıyorum.

Doğrudan baksan bile normal değilsin.


***


"Şarabın tadı güzel miydi?"

"Marki'nin umurunda olan tek şey bu mu?"

Marki Tarenka cevaba karşın gülümsedi.

"Devam etmek zorunda değilsiniz. Kararınızı verdiğinizi duydum."

Sözleri üzerine Dük Delvatren , Dük İskamil ve Marki Sherodel birbirlerinin gözlerine baktılar.

"Güçlü kanıtlar kelimelerden daha güvenilirdir."

"Ne demek istiyorsunuz?"

"Yatırımımızı geri çekmeyeceğim."

Açıklama ile birlikte, Marki Tarenka'nın yüzünde gizli bir gülümseme belirdi.
İşte başlıyoruz!

Bu her şeyin sonu!

O andı...

"Bilmiyorum."

Berrak bir ses Marki'nin sevincine soğuk su döktü.

"Bir daha düşünmek istemez misiniz?"

Üç soylu, kapıda duran küçük çocuğu görünce kaşlarını kaldırdı.

"Sen?"

"Merhaba, ben Paeraton'un kızı Luatisha, soyluları selamlıyorum."

"Ah, Paeraton'un en genç prensesi!"

"Sanırım seni bir yerde gördüm..."

"Ne kadar sevimli ve tatlı bir prenses. Bunun Paeraton'un soyundan olduğuna inanamıyorum."

Luatisha gülümseyerek toplantı odasına girdi.

"Ne saygısızlık! Ne kadar sıkılsan da yetişkinlerin sohbetlerine karışamazsın!"

Utandığı için zamanlamayı kaçıran Marki Tarenka, aceleyle Luatisha'yı azarladı ve soyluların önünde eğildi.

"Lütfen yeğenimin kabalığını bağışlayın."

"Hayır, gerçekten kaba değil. Dürüst olmak gerekirse, Paeraton'un en genç prensesini merak etmeyen var mı?"

"Neden bahsediyorsunuz? Bence bir daha düşünseniz iyi olur."

"Paeraton Dükü emretmiş olmalı! Bir çocuktan yararlanmaya bile çalışıyor!"

Marki Tarenka öfkeyle bağırdı. Hiçbir sorun yoktu, her şeyi batıramazdı.

"Paeraton'un çocuklarını oldukları gibi düşünemezsiniz. Bunu biliyorsunuz, değil mi?"

"Vay! Bizim harika bir aile olduğumuzu düşünüyorsunuz! Teşekkür ederim!"

Luatisha bunu kocaman bir gülümsemeyle söyledi.

Çocuk bir an söyleyecek bir şeyi olmayan Marki Tarenka'yı görünce başını kaldırdı.

"Ama amca, neden bu kadar tedirginsin?"

"Ne?"

"Babam emir etsin ya da etmesin,  her şeyi halletmeye değecek bir şey değildi bu. Amcamın dediği gibi, ben bir çocuğum."

Luatisha masumca iri gözlerini kırptı.

"Babam ihanete uğradığı için çok kızgın."

Marki Tarenka bir an ne diyeceğini düşündü.

Her şeyi yoluna koyduğunu düşündüğü anda yakalandı ve çok sarsıldı.

'Şimdi sakinleşmelisin.'

Yaşlı adamların bakışları değişti.

"Arkadaşların arasını açmak kötü bir şey. Bir çocuğu eğitirken katı olmalısınız. 

Eğer kendi sözlerinle Dük ve Marki ile uğraşırsan-"

"Ha? Delvatren Dükü'nün, İskamil Dükü'nün ve Sherodel Marki'sinin harika olduğunu duydum."

Genç Hanım'ın sözleriyle üç adamın ağızları gevşedi.

"Sözlerimle başım dönmüyor. Bir çocuğun sözleri boş diye gülecek insanlar değil bu insanlar."

Luatisha üçüne baktı. Mavi gözleri parladı.

"Ve söyleyen kişi ne kadar genç olursa olsun, mantıklıysa onu dinlemelisiniz."

Üç soylu bu sözlerle bir an boş boş baktı ve kısa süre sonra kahkahalara boğuldu.

"Ha ... ha"

"O bir Paeraton."

"Evet, Peki küçük Prenses için mantıklı olan nedir?”

"Amcam Mana Taş Madeni'ne yatırım yaptığınızı söyledi."

"Evet yaptım. Baban asla bir yapmadığını söyledi."

"Kanıtım var!"

Marki Tarenka çeki göstererek konuştu.

Burada, Luatisha nafaka alamıyor ve söylese bile kanıtı yoktu.

"Ama neden öyle dedi?"

"Paeraton'un yatırımı, madende bir mana olacağının garantisidir."

Luatisha başını salladı.

Madencilikten sonra daha fazla boş mana taşının ortaya çıktı.

Ancak, madencilik işine Paeraton tarafından yatırım yapılırsa, bu mana dolu mana taşlarının çıkacağının garantisiydi.

İnsanlar yüzde 100'lük bir kazanma oranı olacağını düşündüler.

Paeraton, kazı çalışmalarından önce mana taşlarının dolu veya boş olup olmadığını kontrol edebilir.

Bu bilinmeyen bir "büyü" kullanan ailenin gücüydü.

Bunu kullanarak kontrol edebilirlerdi.

"Ne tuhaf."

"Tuhaf olan ne?"

"Ama babam ona yatırım yaptı, yani taş mana dolu, öyle değil mi?"

"Evet."

"O zaman madeni alırsak para düşecek, değil mi? Öyleyse neden Dük ve Marki'ye yatırım yapıyorsunuz?"

Luatisha yukarı baktı.

"Babamla paylaşmanız yeterli ama yine de Dük ve Marki'ye çok fazla para vermelisiniz."

Düşük riskli işin yüksek getirisi, düşük riskli işin düşük getirisi olur.

Kazandıklarınızdan neden vazgeçesiniz?

"Bu yüzden çocuk olamazsın. Bilmiyorsunuz ama mana taşı madenciliği projesi bir servete mal oluyor."

Dük İskamil, Marki Tarenka'nın sözlerine başını salladı.

"Hala gencim ve böyle düşünmek harika. Ama Marki Tarenka haklı. Yeterince paranız yoksa, yatırım yapmalısınız."

'Evet tabiki.'

Luatisha başını salladı.

Buradaki soylular aptal değil ve bunu düşünmüş olmalılar.

Fakat...

"Babamın parası zaten yeterli değil mi"

"N-Ne?"

"Tabii ki çek sahte değilse☆!"


***********************************************************


Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 


Sonraki bölümde görüşmek üzere :)


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


20   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   22 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.