Ben şaşkınlığımdan şok olurken Maria sevniçten neredeyse havalara kanatlanıp uçacakmış gibi oldu. İç sesim :
- Kızım, beni daha yeni tanıyorsun. Sakın ola aşık olmayasın bana.
Maria bu geçen 4 ayda uzaktan Jan'i izliyor, merak ve takip ediyor. Bu ülkedeki tek arkadaşımdı diye bilirim. Maria'yla iyice yakınlaştık. İmparatorun kararıyla "Crossa Şehri Akademisi"ne bir hafta sonra başladım.Sabah erken den uyandım. Bu gün ilk ders günüm. öyle heyecanlıyım ki sözcükler yetersiz kalıyor. Heyecanla yataktan kalktım ve tuvaletimi yapıp, ellerimi ve yüzümü yıkadım ve sonra salona gittim. Masaya oturdum ve kahvaltını bekledim. 2 dakika sonra İmparator ve prenses geldiler. İmparator neşeli bir şekilde:
- Bu gün erkencisin bakıyorum.
Ben şöyle dedim :
- Evet efendim. Nede olsa bu gün ilk ders günüm
İmparator soru sorarak :
- Jan. Senin kitap okuyan, keçe, araştırmaçı olduğunu duydum. Prensesin gözleri parlayarak bana doğru dikildi. Bu sözdən sonra çocukken İlbey hocanın bana dediği sözünü hatırladım
- Cahil, git araştır, kitap oku öğren.
Ben bunu hatırladım ve küçük bir tebessümle :
- Öhöm öhöm. Tabii ki de, bunda abartacak bir şey yok.
(Iç sesim) : - Hayır var. Egom tavan yaptı. Biraz daha zorlarsam omegalıktan betayı geç, alfanın da ötesinde olurum kızın gözünde.
- Bir dakika, ben ne söylüyorum. Kız bana bakmaz ki.
İmparator sanki olan biteni anlamışcasına şöyle dedi :
- O zaman seni Maria ile aynı sınıfa yazdırayım.
Bu an içtiğim suyu fışkiye gibi havaya serptim. Bundan sonra Maria ve ben birlikte faytona binip akademiye gittik. Yoldayken rahatsız hiss ediyordum çünkü Maria her saniye başı beni dikizliyor. Şey, gerçi şu hareketleri onu daha da tatlı, güzel ve çekici yapıyor. Heh. Işte vardık. Yeni hayatıma. Belki "Aşk" belki de "Öğrenci Konseyi Bakanlığı" yaşarım. Doğrusu güzel de olur, neyse gidelim. okul bahçesine dahil olduk. Okul da en az kraliyet sarayı kadar şık ve güzeldi. Bahçede insanlar dolup taşıyordu. Bu heyecanımı biraz daha artırdı. Aniden insanlar bizi gördüler herkes bana bakıyordu. Erkekler sanki bir katilmiş gibi bana bakıyordu. Şey, bu biraz tedirgin edici. Hiç beklemediğim bir şekilde Maria'nın gözleri ciddileşti. Sakin ve sert bir şekilde insanlara bakarak:
-Her kes, neye bakıyorsunuz öyle. Eğer bakmaya devam ederseniz bu okuldaki işin iz biter.
Bunu söylerken korkunç bir karanlık aura saçıyordu etrafa. Bu esnada içimden :
- La oğlum bu bildiğin Tsundere.
Bundan sonra her kes korkudan dizildi ve Maria ile sınıfa doğru gittik. Sınıfa vardık sınıfın kızları Maria'yı görerek onun çevresine toplandılar ben de sınıfın sağ koşesine geçerek masaya oturdum. Sınıf çok üst düzey ve elit görünüyor. Bu esnada iki genç oğlan yanıma gelerek masaya oturdular. Yakışıklı, sarışın ve gözlüklü olan neşeli bir şekilde :
- Merhaba. Sen yeni olmalısın, adın ne? Ben Fredrich von Bodeschtan. Kısaca Fred diye bilirsin.
Ben de neşeli bir şekilde :
- Ben de Jan Wolfenstain tanıştığımıza memnun oldum.
Diğer uzun siyah saçlı, sporcu bedenli, Fred'in ardından :
- Hey, ben de Rudolph el Heraldford. Bana da Rudi diye seslen.
Ben biraz utanarak şöyle dedim:
- M - Maria neler sever. Zira onu 4 ay tanımama ve samimi olmama rağmen, hala bazı yanlarına bilmiyorum.
Fred kahkaha atarak dedi :
- Dostum. O kızdan ümidini kessen iyi edersin. Bana bile bakmaz çünkü
Ben soru sorarak : - Niye?
Rudi kulağıma pıçıldayarak :
- Kanka, ona teklif eden tüm erkekleri hastanelik etmişti.
Ben içimden şöyle dedim :
- Lan oğlum dikkatli olmalıyım. Zaten bayağıdır beni dikizliyor.
Fred Rudi'ye koluna yumruk atarak :
- Abartma istersen Rudi'ciğim. Sen bunu aldırma Jan, ama doğru hiç kimsenin çıkma teklifini kabul etmemiştim şimdide kadar.
İlk dersden sonra çocuklarla sohbet devam ederken, Maria benim yanıma yakınlaşarak şöyle dedi :
- Benimle kö şeye gelsene
Ben de normal bir şekilde :
- Olur Sınıfın arka sıralarına geçti Rudi bu sırada :
- Jan öldü.
Fred yine koluna yumruk atarak :
-Sus bir.
Maria kısık sesle :
- Ben seni seviyorum
Bunu duymayarak bir daha sordum.
- Nasıl? Anlamadım?
Maria tekrarlayarak :
- Ben seni seviyorum. Benimle çıkar mısın?
Ben şok. Ben iptal, sınıftaki her kes de aynı şekilde şok oldu.
Rudi alaycı bir şekilde :
- OOOOOOO.... kanka sanırım kiyamet yakınlaşıyor. Tanrııım bizi affet !!!
Ben duyduklarıma inanamıyordum. Bu esnada, Maria utangaç ve kızgın şekilde Rudi'ye :
- Bunda ne var!? Sevemez miyim yani!?
Kendime geldiğimde işler iyice bir birine girmişti. Az daha Maria Rudi'ye yumruk atacakken, Rudin'in önüne geçerek yumruğu yedim.
Yumruğu yediğim an:
-Anam.... Yıkıldım....
Diye 2. 80 yere yapıştım. Bunun üzerine Maria utanarak sınıftan ağlayarak kaçtı. Yumruğu yedikten 15 dakika sonra uyandığımda kendimi revirde buldum. Bir mektup gördüm üzerimde. Mektub güzel kokuyordu. Açtım ve şöyle yazıyordu:
- Üzgünüm Jan o yumruğu sana atmak istemiştim. Lütfen beni affet.
Ben tebessümle :
- Şapşal kız.
Mektubun sonunda bir öpücük vardı. Ayağa kalktım ve mektubu cebime koydum. Biraz su içip sınıfa gittim. Sonuncu dersten sonra her kes eve gidiyordu. Kimisi yayan kimisi ise faytonla eve gidiyordu. Deming yaşananlardan sonra Maria benden önce gitmişti. Ben de yeni tanıştığım Rudi ve Fred ile biraz sohbet ettikten sonra ayrılarak faytonla saraya yalnız gittim. Nedense içimde garip bir hiss vardı. İçten :
-Tanrım sen beni koru.
3. Bölüm sonu
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.