Myriad Paths of the Dragon Emperor - Novel - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




17   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   19 


           
Sunağın üzerindeki dokuz yıldız birbirine bağlandı ve gökyüzüne bir gökkuşağı fırladı.
Bir gökkuşağı!
Bir gökkuşağı daha belirmişti.
Alandaki herkes istemsizce ayağa kalktı.
"Ming’er. Ming’er."
Kalabalığın ortasında, Li Ping ve Qiu Yue birbirlerinin ellerini sıkıca tuttular. Kontrolsüz bir şekilde titriyorlardı ve gözlerinden yaşlar akıyordu.
Bundan önce Li Ping, Lu Ming’in Temel Qi geliştirebildiğini biliyordu ama bu kadar büyük bir potansiyele sahip olacağını hiç tahmin etmemişti.
O anda, yıllar boyunca yaşadığı tüm zorlukların ve gerginliklerin boşuna olmadığını hissetti. Her şey buna değerdi.
"İmkansız! Bu imkansız!" Birinci Dal Yaşlısı ana tribünden çığlık attı.
"Bu nasıl olabilir?" Birinci Dal Yaşlının yanında oturan Li Fu’nun gözleri yuvalarından fırlamak üzereydi.
"Bu zaten imkânsız mı? O zaman devam edelim." Lu Ming gülümsedi.
Buzz! Buzz!
Sunak iki kez kükredi. Gökyüzüne art arda iki gökkuşağı fırladı.
Lu Ming’in vücudunda aynı anda ışık noktaları yandı.
Seksen bir nokta, doksan nokta, doksan dokuz nokta. Sonunda, yüz sekiz ışık noktası vardı.
Sessizlik. Ölüm sessizliğiydi.
Kalabalık sessizdi, nefes alma sesi bile duyulmuyordu. Sanki insanlar o anda nasıl nefes alacaklarını unutmuş gibiydiler.
Sadece hafif rüzgâr en ufak bir ses taşıyordu.
Herkes şaşkınlıkla Lu Ming’e bakıyordu. Gözleri yuvalarından fırlamıştı ve çeneleri bir yumurtanın sığabileceği kadar genişti.
Üç gökkuşağı vardı ve yüz sekiz ana akupunktur noktasının tamamı açılmıştı. Bu da Lu Ming’in üç ilahi meridyeni açtığı anlamına geliyordu.
İki ve üç ilahi meridyen arasında sadece tek bir ilahi meridyen farkı vardı. Bununla birlikte, iki aşama arasındaki mesafe cennet ve dünya gibiydi.
Üç ilahi meridyen mükemmelliği temsil ediyordu.
Parlayan Güneş İmparatorluğu’nun her neslinde, iki ilahi meridyen açabilen çok fazla insan yoktu, ancak her zaman bir veya iki tane vardı.
Ancak, üç ilahi meridyeni açabilen insan sayısı çok azdı. Bazen bir nesilde tek bir kişi bile bulunmazdı.
O anda, Lu Ming’in üç ilahi meridyeni ile kıyaslandığında, Lu Yao’nun iki ilahi meridyeni sönük kalıyordu.
Biri mükemmelken diğeri değildi. Karşılaştırılamazdı.
"Yuntian, Yuntian, bunu gördün mü? Ming’er’imiz sonunda başardı!"
Lu Ming’in gözünü sunak’a odaklayan figürüne bakan Li Ping’in yüzünden yaşlar süzüldü.
"Uyuyan aslan uykusundan uyandı. Bir dahi doğdu," diye mırıldandı Mu Lan.
2
Bir tarafta, Liu Qian gözlerini açtı. O anda, sonunda ışığı gördü. Mu Lan’ın Lu Yao’yu davet etmesine neden engel olduğunu anlamıştı. Bu kişi, yani Lu Ming yüzünden.
Yedi Çekirdek Yaşlısı ana tribünde Lu Ming’e bakarken titriyorlardı.
"Genç usta... Genç usta gerçekten de üç ilahi meridyeni açtı. T.anrı’lar sonunda gözlerini açtı!" Beyaz saçlı Çekirdek Yaşlılardan biri gözyaşlarını tutamadı.
"Hayır, hayır, bu imkânsız! Kan meridyeni olmadan üç ilahi meridyeni nasıl açabilir?!" Birinci Dal Yaşlısı durumu kabullenemeyerek feryat etti.
"Bu imkânsız Lu Ming, imkânsız! Sen bir çöp parçasısın, bu nasıl mümkün olabilir?!" Lu Yao daha fazla dayanamadı. Keskin bir sesle çığlık attı.
"Lu Ming, şimdi görebiliyor musun? Aramızdaki fark cennet ve dünya gibi. Asla bir araya gelemeyeceğiz."
"Hâlâ bana meydan okuyacak cesaretin var mı?"
Az önce Lu Ming’e söylediği sözler bunlardı ama şimdi şaka gibi görünüyordu. Yüzüne inen iki acımasız tokat gibiydi.
"Hiçbir şey imkânsız değildir Lu Yao. Sana şunu söyleyeyim, bahsettiğin yetenek ve güven benim gözümde bir şakadan başka bir şey değil."
Lu Ming Lu Yao’ya baktı. Bir zamanlar sevdiği bir kadındı ama o anda ona karşı en ufak bir duygu hissetmiyordu.
"Lu Ming, neyle bu kadar gurur duyuyorsun? Sen sadece bir kan meridyenini uyandıramayan bir çöp parçasısın. Sana ne tür bir mucize oldu da üç ilahi meridyen açabildin bilmiyorum ama bir kan meridyenini uyandıramadığın değiştirilemeyecek bir gerçek. Hahaha!"
Lu Yao histerik bir şekilde çığlık attı.
"Lu Yao, şu anda sokaklarda küfür eden deli bir kadın gibi görünüyorsun. Şu anda sana resmen bir dövüş için meydan okuyorum. Eğer kaybedersen, Lu Ailesi’nden sürgün edileceksin."
Lu Ming’in vücudundaki ışık noktaları ışıl ışıl parlıyordu. Gözleri savaşın soğuk niyetiyle parıldarken sesi tüm alanda yankılandı.
Lu Ming irade ve meridyen testlerinde herkesi şok etmişti. Şimdi Lu Yao’ya meydan okuyarak onları daha da şok etmek istiyordu.
"Lu Yao, meydan okumamı kabul etmeye cesaretin var mı?"
Lu Ming’in gözleri Lu Yao’ya bakarken parladı.
"Pekâlâ Lu Ming, seninle dövüşeceğim. Herkesin senin sadece şanslı olduğunu, mucizevi bir şekilde üç meridyeni açmayı başardığını anlamasını istiyorum. Bununla birlikte, bir dövüş sanatçısının sanat ve teknikleri yetenek ve kavrayış gerektirir. Orijinal formunun maskesini düşüreceğim ve herkesin benimle karşılaştığında nasıl hala bir çöp olduğuna şahit olmasına izin vereceğim!"
Lu Yao sakinleşmiş ve kendine olan güvenini yeniden kazanmış görünüyordu.
Güçlü bir iradesi varsa ne olmuş? Üç ilahi meridyen açtıysa ne olmuş?
Nihayetinde, bir dövüş sanatçısı hâlâ dövüş yeteneklerine güveniyordu. Savaş yetenekleri sayesinde Lu Ming’in gururunu iyice ayaklar altına alacak ve onun içini dışına çıkaracaktı.
Etraflarındaki kalabalık derin düşüncelere dalmış, gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
Mistik Kılıç Tarikatı salonlarının Lu Ming’i iki testteki müthiş yetenek gösterisinden sonra açıkça davet etmemesinin nedeni de buydu.
Her şeyden önce, Lu Ming kan meridyenini uyandıramıyordu. İkinci olarak, meridyenlerini kesinlikle zorla açabilirdi ama bu her şeyi çözemezdi.
Dolayısıyla, Lu Yao’ya öncelik vermeleri doğaldı.
"Çok fazla gevezelik ediyorsun. Dikkatli ol da geri dönüp seni ısırmasın," dedi Lu Ming Lu Yao’ya bakarken.
"Lu Ming, kibirine bir son ver. Kardeşimin seninle uğraşmak için adım atmasına gerek yok. Sana bir ders vereceğim!"
Lu Chuan platformda büyük adımlarla ilerledi ve Lu Ming’in önünde durdu.
[ÇN: Sen gitme abi o karı gelsiin! ]
Lu Ming alaycı bir sesle, "Harika zamanlama Lu Chuan. Ortaya çıkmasaydın bile seni arayacaktım. Artık seninle rahatça başa çıkabildiğime göre, hiç fark etmez."
"Hahaha, Lu Ming, şu anda büyük bir ata biniyorsun ama sana şunu söyleyeyim, bu turnuva bir oyun değil! Kan dökülecek, bu yüzden yanlışlıkla seni sakat bırakırsam, hatta hayatına son verirsem beni suçlama!"
Lu Chuan gülümsedi. Cümlesini bitirdiğinde bakışlarını Lu Yunfeng’e ve ana tribüne doğru kaydırdı.
"Chuan’er, haklısın. Bu turnuva çocuk oyuncağı değil. Bu bir yarışma olduğu için, doğal olarak kaçınılmaz kayıplar olacaktır. Merhamet göstermeyin." Birinci Dal Yaşlısı gözlerinde buz gibi bir bakış parladı ve kükredi.
Yedi Çekirdek Yaşlısı birbirlerine baktı ve başlarını salladı. İtiraz etmediler.
Bunu gören Lu Yunfeng anons etti: "Pekâlâ, ikinci test sona erdiğine göre sıra üçüncü turda, yani turnuvada. Yeteneklerinizin en iyisi için dövüşün ama hayatlarınızı boşa harcamayın."
Lu Chuan kibirli bir şekilde gülümseyerek, "Lu Ming, pişmanlık duyuyorsan hâlâ fikrini değiştirebilirsin," dedi.
Lu Ming anlamlı bir şekilde gülümsedi. "Öyle mi?" diye sordu.
"Lu Ming, benden gelen kaç hamleye dayanabileceğini sanıyorsun? Bir mi? Yoksa iki mi?" Lu Chuan alay etti.
"Tek hamle!"
Lu Ming’in sesi açıkça çınladı.
"Hahaha, en azından sadece tek bir hamleyle başa çıkabileceğini bilecek kadar bilinçlisin!" Lu Chuan kıkırdadı.
Lu Ming açıkça, "Hayır, demek istediğim seni tek bir hamlede yeneceğim," dedi.
Lu Chuan’ı tek bir hamlede yenmek mi?
Kalabalık bir kargaşa içindeydi. Lu Ming’e sanki deli bir adammış gibi bakıyorlardı.
Tek hamle! Lu Ming, Lu Chuan’ı yenmek için yalnızca tek bir hamle kullanacağını söylemişti! Delirmiş miydi?
Lu Chuan’ın sadece İkinci Seviye bir kan meridyenini uyandırmakla kalmadığını, aynı zamanda Üçüncü Seviye Savaşçı Âlemi ulaştığını bilinmesi gerekiyordu.
Lu Ming üç ilahi meridyen açsa bile, Lu Chuan’ı tek hamlede yenmek şöyle dursun, onunla boy ölçüşemezdi.
"Beni tek hamlede yenmek mi?"
Lu Chuan’un yüzü kararırken gözleri ölümcül bir niyetle parlıyordu. "Bugün seni sakat bırakmazsam adım Lu Chuan olmayacak Lu Ming!" dedi.
Gümbürtü!
Lu Chuan’ın aurası patladı ve ışık noktaları vücudunu aydınlattı. Üçüncü Seviye Savaşçı Âleminin tartışılmaz aurası açığa çıktı.
"Öl, Lu Ming!" Lu Chuan kükredi. Yumruğunu Lu Ming’e doğru savurarak ilk hamleyi yaptı.
Yumruğunu patlayıcı bir rüzgâr takip etti. Lu Ming’i tek bir hamlede sakat bırakmak istiyordu.
Bu sayede Lu Ming onun yalnızca bir çöp parçası olduğunu ve onunla dövüşmenin ne kadar gülünç ve küstahça olduğunu anlayacaktı.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


17   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   19 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.