Lu Ming dikkatlice bölgeyi taradı ve beklendiği gibi zirveye giden yolu buldu. Yol dik olmasına rağmen Lu Ming’in yetişimi yeterliydi.
Lu Ming yolu takip etti ve sevinçle zirveye doğru tırmandı.
Yaklaşık on dakika sonra Lu Ming dağın zirvesine ulaştı.
Görünüşe göre Psommophis Korsanları kimsenin bu rotayı bilmesini beklemiyordu, bu yüzden rahattılar. Bölgeyi koruyan kimse yoktu.
Dağın zirvesi sessizdi. Muhtemelen herkes Li Ailesini durdurmaya gitmişti.
Li Feng’in açıklamasını takiben Lu Ming, Psommophis Korsanları liderinin odalarına doğru yöneldi. Li Feng’e göre lider, yıllar boyunca topladığı tüm ganimeti odasındaki yatağın altına sakladı.[ÇN:Lider türk bir teyze olabilir mi?]
Psommophis Korsanları liderinin metresinin Ateşli Rüzgar Şehri’nden mal satın almak için normal bir insan gibi davranması gerekmeseydi ve bu da onun Li Feng tarafından baştan çıkarılmasaydı ,aslında liderin eşyalarını nereye sakladığını bilen kimse olmayacaktı. hazine.
Bir süre sonra Lu Ming, Psommophis Korsanları liderinin odasına ulaştı. Beklendiği gibi yatağın altındaki döşeme tahtalarını çıkardıktan sonra iki büyük ve bir küçük sandık buldu.
Büyük sandıklar parlak gümüşle, küçük sandık ise gümüş banknotlarla doluydu.
Lu Ming çok sevindi. Sayacak vakti yoktu, bu yüzden tüm ganimeti Yüce Tapınak’ta topladı ve gittiği rotayı takip ederek hızla uzaklaştı.[ÇN: Yüce tapınak kaşlarının arasındaki şey galiba oraya eşya taşınabiliyormuş, yazar biraz daha ayrıntı verse hoş olurdu.]
Lu Ming dağdan indikten sonra durmadı, yoluna devam etti ve Ateşli Rüzgar Şehrine geri döndü.
Bu sefer Li Ailesi’nin kazanması ya da kaybetmesi önemli değildi, bu zaten boşuna bir girişim olacaktı.
Birkaç saat sonra Lu Ming, Lu Ailesinin yanına döndü. Döndüğü anda Li Ping’i hızlı bir şekilde selamladı ve odasına döndü. Yüce Tapınağa girdi ve çılgınca saymaya başladı.
Toplam miktar Lu Ming’i şok etti.
Küçük sandıkta yüz bin tael değerinde gümüş banknot, büyük sandıklarda ise otuz bin tael değerinde gümüş banknot vardı.
Toplam yüz otuz bin taeldi.
Açıkça görülüyor ki, Psammophis Korsanları yıllar süren yağmalamalar sonucunda pek çok hazine çalmışlardı. Artık hepsi Lu Ming’e aitti.
"Bütün bu gümüşlerle, yetiştirme için büyük miktarlarda Ejderha Kaplanı Hapı satın alabileceğim. Lu Yao, bundan bir ay sonraki Aile Toplantısı sırasında Lu Ailesinin kontrolünü ele geçirmeyi aklından bile geçirme. Ayrıca bana ait olanı da geri alacağım.”
Lu Ming yumruklarını birbirine sıktı, gözleri boyun eğmez bir kararlılıkla doluydu.
Bundan sonra Lu Ming Yüce Tapınaktan ayrıldı ve Ateşli Rüzgar Şehri pazarına doğru yola çıktı.
Ateşli Rüzgar Şehri’nin pazarı şehrin en işlek kısmıydı. Burada çeşit çeşit dükkanlar vardı.
Bunlara örnek olarak ilaç dükkanları, silah dükkanları, malzeme dükkanları ve daha fazlası verilebilir. Farklı ülkelerden tüccarlar gelip gidiyordu, sonsuz bir insan akışı vardı.
Lu Ming yolda siyah bir elbise yanı sıra siyah bir bambu şapka da satın aldı. Elbisesine ve şapkasına sarındı.
Büyük miktarda Ejderha Kaplanı Hapı satın almak istiyordu. Kimsenin kimliğini keşfetmesine izin veremezdi.
Öz Salonu, Ateşli Rüzgar Şehri’nin ilaç hapları ticareti için en büyük mağazasıydı. Yaklaşık yedi bin metrekarelik bir alana yayıldığı ve dört kat yüksekliğinde olduğu için oldukça genişti.
Görünüşe göre Öz Salonunun güçlü bir geçmişi vardı, çünkü Mistik Kılıç Tarikatı onları destekliyordu.
Öz Salonuna adım attığı anda genç bir bayan ona doğru yaklaştı. “Sayın Misafirimiz, aradığınız bir şey var mı?”
Daha önce pek çok tuhaf müşteri görmüştü, bu yüzden Lu Ming’in siyah elbisesini ve şapkasını tuhaf bulmamıştı.
Dahası, onun gibi garip müşterilerden gelen satın alımlar genellikle daha büyüktü.
“Ejderha Kaplan Hapı satın almak istiyorum. Buranın fiyatı nedir?”
Lu Ming, daha derin ses çıkarsın diye kasıtlı olarak ses perdesini alçalttı ve bu da onu otuz yaş civarında orta yaşlı bir adam gibi gösterdi.
"Sayın Konuk, Düşük Birinci Seviye Ejderha Kaplan Hapının her hapının maliyeti yüz gümüş taeldir. Orta Bir Birinci Seviye Ejderha Kaplan Hapının her hapının maliyeti üç yüz gümüş taeldir. Üstün Birinci Seviye Ejderha Kaplan Hapının her hapının fiyatı bin gümüş taeldir. Hangi kaliteyi ve ne kadarını satın aldığınızı öğrenebilir miyim?”
Kadın asistan sordu.
İlaç hapları da her Seviye için üç farklı nitelikle dokuz Seviyeye ayrıldı.
Lu Ming, "Otuz Düşük Birinci Seviye ve otuz Orta Birinci Seviye" dedi.
"Bu kadar mı?" Kadın asistan şok oldu, ardından büyük bir mutluluk duydu. Tutumu daha saygılı hale geldi. “Sayın Misafir, satın alımınızın bedeli on bin gümüş taelin üzerindedir. Bu konuda karar veremem, dolayısıyla Salon Yöneticisinin görevi devralması gerekecek. Ben bunu Salon Sorumlusuna bildirirken lütfen biraz bekleyin.”
Bunu söyledikten sonra kadın asistan arka odaya koştu.
Bir süre sonra kadın asistan geri döndü. "Sayın Konuk, Salon Yöneticimiz sizinle konuşmak için arka odaya davet etti" dedi.
Lu Ming başını salladı ve kızı arka odaya kadar takip etti.
Kadın asistan Lu Ming’e bir fincan çay koydu ve gitti.
Arka oda zarif bir şekilde dekore edilmişti. Lu Ming birkaç yudum almak için fincanını kaldırırken birkaç sıradan bakış attı.
O sırada içeriye hoş bir koku yayıldı. İçeri yirmi yaşlarında bir kız girdi.
Kız kırmızı bir elbise giyiyordu. İnce bir figürü vardı ve son derece güzel görünüyordu.
“Sayın Değerli Konuk, Ben Öz Salonunun Salon Sahibiyim, Mu Lan. Otuz adet Düşük Birinci Seviye Ejderha Kaplan Hapı ve otuz adet Orta Birinci Seviye Ejderha Kaplan Hapı satın almak istediğinizi duydum?"
Sesi kulaklara hoş geliyordu.
Lu Ming derin bir nefes aldı ve sesini alçalttı, "Bu doğru!"
“Tek bir işlemde on bin taelden fazla harcama yapan müşterilerimize genellikle yüzde on indirim veriyoruz. Haplarınızın toplamı on iki bin gümüş tael. İndirimden sonra on bin sekiz yüz tael olacak.”
Mu Lan, çarpıcı gözleri Lu Ming’in vücudunu tararken hassas bir sesle söyledi.
"O halde teşekkür ederim Salon Ustası Mu," dedi Lu Ming ellerini kavuşturarak.
Bundan sonra Mu Lan ellerini çırptı. Hizmetçiye benzeyen genç bir kız elinde iki kutuyla odaya girdi. Her kutuda otuz Ejderha Kaplanı Hapı vardı.
Lu Ming on bin sekiz yüz gümüş banknot çıkardı ve Mu Lan’a iletti.
"Salon Efendisi Mu, şimdi ayrılıyorum." Lu Meng, Ejderha Kaplanı Haplarını aldı ve Mu Lan’a veda etti.
“Değerli Misafirimiz, hâlâ ilaç almanız gerekiyorsa Öz Salonu’na gelin, her şeyde yüzde on indirim yapılacaktır.” Mu Lan, Lu Ming’e yaklaşırken gülümsedi, şaşırtıcı derecede güzeldi.
Lu Ming’in kalbi tekledi. Çılgınca ellerini kavuşturdu ve sanki kaçıyormuş gibi aceleyle oradan ayrıldı.
Lu Ming’in gittiği yöne bakan Mu Lan’ın dudaklarının kenarları hafifçe yukarı kalktı. "İlginç!" dedi.
"Leydim, benim gördüğüm kadarıyla bambu şapka takmasına rağmen oldukça normal görünüyordu. Bu kadar ilginç olan ne?” Bir hizmetçi merakla sordu.
"Xiao Ye, söyleyemez misin? Orta yaşlı bir adam gibi davranmak için kasıtlı olarak ses tonunu düşürdü. O yalnızca bir gençti ve Ateşli Rüzgar Şehrinde bu kadar kolay on bin gümüş tael kazanabilecek çok fazla genç yok," Mu Lan gülümsedi.
“Ayrıca kan meridyenim bana olağanüstü bir algı yeteneği kazandırdı. Kan meridyeninin oldukça tuhaf olduğunu hissedebiliyordum. Müthiş bir güce sahipmiş gibi görünüyordu ama sanki hala gelişiyormuş gibi eksikti. Bu ilginç değil mi?”
Hizmetçi, "Leydim, söylediklerinize bakılırsa gerçekten çok ilginç görünüyor," diye gözlerini kırpıştırdı.
"Xiao Ye, eğer bu kişi geri dönerse bana söylemelisin!" Mu Lan’ın gözleri merakla parladı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.