O gece imparator bu sefer de Jian'ın onu takip edeceğini biliyordu. Jian neredeyse hiç yanından ayrılmıyordu, yanında olmadığı zamanlar bile gizlice gözetlemesini, varlığını ve bakışlarını hissediyordu.
Bu bir çocuğun ebeveynine olan aşırı bağlılığı mı? Anlamıyordu ama bu gece konuşulanları duymamalı. Böylece onu uyku büyüsüyle odada bıraktı.
Sadece basit bir konuşma yapıp geri dönecekti... bilmiyordu işlerin bu kadar sarpa saracağını...
Bu son görüşmeleri olacaktı.
***
Birkaç saat kadar öncesi.
Öğle vaktiydi. Getirilen atıştırmalıklara neredeyse hiç dokunmayan çocuğu görünce ayağa kalktı.
"A-Ayrılıyor musun ?" Masanın önünden hızla ayrılıp yanına koşmuş, kıyafetinin köşesini tutmuştu.
"Evet bugün yapmam gereken işler var"
Çekiniyordu, tüm cesaretini toplayarak gergince sordu. "Gelebilir miyim ?"
İmparator çocuğun o umutlu gözlerine bir süre suskunca baktı. "Hayır" gideceği yer bir çocuğun olması gereken yer değildi.
Jian donakaldı. İmparator ayrılırken dahi ses çıkarmadı. Fazla mı abartıyordu?
Elleri titriyordu, tüm vücudunun donduğunu hissetti. Ayrılan o sırta bakarken gözleri kararıyordu.
***
"Afeng benimle gel"
Afeng ile önce büyü ile desteklenen korumalarla dolu bir odaya ilerlendi.
"Gerçekten halk isyan belirtileri yaşıyor" Afeng elindeki kağıtları masaya atarak iç çekti. " Ama halktan daha çok komşu krallık ayaklanmış gibi"
"Yasalar harekete geçirilmedi mi ?" Umursamadan başka bir soru yöneltti.
"Hayır bu sadece ateşi körükleyecek!"
"Dediğimi yap"
İmparatora bakarken dudaklarını gerginleştirdi, anlayamadığı şey imparatorun neden bu kadar ısrarcı olduğu. Sabırla iç çekerek başını salladı. İmparatorun ölüme dahi korkusu yoktu, hayır daha doğrusu canına kıymet vermiyordu demek daha doğru olurdu.
"İşleri neden bu kadar zorlaştırıyorsun ?" İmparator aptal değildi ama neden bu konuda ısrar ediyordu.
"Risk alanlar en büyük faydalara sahip olacaktır. Bu kumarda, kazanmamız belli değil ama bu eğlenceli değil mi ?" Gülümsüyordu.
"Kumarın ucunda tüm krallık var" Dahası en başta imparatorun canı vardı.
"Ne olmuş yani ?" Omuz silkti umursuzca.
"Yeniden doğabilirsin, ama tüm halkı da beraberinde götürüyorsun. Sen yaşayacaksın ama ya halk?" Bencilliğini kabullenemiyordu Afeng.
"Afeng" ciddiydi ama aniden ürpertici bir gülümseme çıkarıyordu ortaya. "Sence tüm krallığı da beraberimde diriltemeyecek kadar güçsüz mü görünüyorum?"
Nutku tutuldu. Ne ? Bu imkansızdı.
Nefesi kesildi. Oda aniden sessizleşmişti. "Geri dönüyorum" odadan çıktı. Gidişini izleyen Huajin bir süre sessizlikten sonra ayağa kalkarak odadan ayrıldı.
Öte yandan odanın bir köşesinde kendisini gizleyen kişi parlak gözlerle imparatoru hedef alıyordu. Iki elinde de kalemle bir çeşit kelimeler karalanmıştı. Belki de imparator bu nedenle varlığını hissedememişti?
Bu gelecekten bir büyü. Varlığı yok ve mana kullanılmadığından keşfedilemez.
Sessizce imparatorun ardından takip ediyordu.
***
Hava sıcak ve güneşlik. İmparator yine gösterişsiz ve dikat çekmeyecek bir kılığa bürünerek saraydan sessizce ayrıldı. Çevreyi geziyordu.
Epey hareketliydi. Etrafta sokak çocukları koşuşturuyordu.
1 ay öncesine nazaran bir köşede açlıktan ölmek üzere birisi görünmüyordu. Elbette olmamalıydı, modern üretimi baz alarak büyü ile yiyeceğin daha hızlı üretildiği tesisler kurdu. Bu nedenle kimse aylarca bitkileri beklerken açlıktan ölmeyecekti. Büyülü araç gereçler yardımıyla bu 1 ay gibi küçük bir süreye indirgendi. Artık besin yetersizliği çekilmediği gibi verim de artmıştı.
Memnuniyetle başını salladı.
Sokağın ortasında durdu. Bu halk için ne hissettiğini anlayamıyordu. Ama sıfırdan başlamak ve tüm gücünle buraya yatırım yapmak modern zamanların çiftlik oyunlarını hatırlıyordu. O zaman da bu oyunları seçmişti.
Savaş oyunlarına nazaran gelişim ve kurma oyunlarıyla daha çok ilgilenmişti.
Insanların gülümseyen yüzlerine bakarken kendini bir nebze daha iyi hissediyordu. O sinir bozucu, kontrolden çıkan öfkeye sahip değildi. Öfke bedenini ele geçirdiğinde ne gibi bir sorun yaşanacağını geçmiş hayatında deneyimledi. Sonuç koca bir krallığın çöküşü olmuştu.
Kendini kontrol edememe hissinden nefret ediyordu bu nedenle bedenindeki ilacı çözmenin bir yolunu bulmalıydı.
Aksi takdirde uzun bir ömrü kalmamıştı. Uzun bir ömre sahip olmasa bile kafayı yiyerek tekrar kendinden geçebilirdi. Bu hâlinden iğreniyordu, güçsüzlüğünü temsil eden bu durumundan.
Bu nedenle onu bulmaya geldi.
Önceki hayatında tanışmamıştı, varlığını romandan biliyordu. Kız karakter; her şeyi iyileştirebilen büyük şifacı.
Aynı zamanda Lian Feng'in gelecekteki sevgilisi ve müstakbel karısı.
Durdu.
İlerleyip ilerlememe karşısında kararsızdı.
Büyükce bir bina. Oldukça kalabalık ve gürültülü. Müşterilerin çoğunluğunu yetişkin erkekler oluşturuyor ve çalışanların hepsi kadın.
Tahmin edilebileceği gibi: Bir genelev.
-Devam Edecek-
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.