Lysairth'in açıklaması üzerine Kana'nın gözleri kocaman açıldı. Tüm bunlardan ne çıkaracağı konusunda gerçekten hiçbir fikri yoktu. Güçlü olmayı gerçekten çok fazla umursamıyordu, ancak formu geliştikçe gerçekten havalı görünecekse, biraz daha fazla çalışmaktan çekinmezdi. "Peki bu sistem şeysine nasıl erişebilirim?"

 "Oh, bu çok kolay. Sadece tek ayak üzerinde dur, sol ön patinle kuyruğunu tut, sağ işaret tırnağını gökyüzüne doğrult, kedi duruşu yapmadan önce kendi etrafında üç kez dön ve şunu söyle: Ben, yüce Kana, emrediyorum." durum menümü açacaksın, miyav!" Lysairth, bu noktada, yanaklarını şişirip onu çürüteceğini düşünerek Kana ile tamamen dalga geçiyordu ama sonra olan şey, hayaletimsi kalbini Kana'nın sevimliliğiyle yüzdürdü!

 "Yani böyle!?" Kana, Lysairth'in dediği gibi yaptı. Tek ayak üzerinde durdu, sol ön patisiyle kuyruğunu tuttu, sağ işaret tırnağını gökyüzüne doğrulttu, kendi etrafında üç kez döndü ve sonra patilerini önünde kıvırdı, sırtını biraz büktü ve şöyle dedi: " Ben, yüce Kana sana durum menümü açmanı emrediyor, miyav~!"

 "Çok tatlı!" Lysairth içindeki düşüncelerin kaymasına izin vererek Kana'nın zaten kırmızı pullarının daha da kırmızı olmasına neden oldu!

 "Sen! Benimle dalga geçiyordun!" Kana hayatında hiç bu kadar utanmamıştı. Küçük ejderha benliğini saklayacak bir delik bulmak istedi.

 "Mmm, seninle dalga geçtiğimi kabul edeceğim, ama bunun nedeni çok tatlısın. Söylediklerimi gerçekten yapacağın hiç aklıma gelmemişti... İyi ki fiziksel bir bedenim yok, yoksa ölecektim. kan kaybından kaynaklanan şirinliğin. Neyse, ben sadece kısmen seninle oynuyordum." Lysairth'in yaptıklarını kabul etmekte hiçbir sorunu yoktu. Kardeşlerinden birinin onlara yardım etme umuduyla geleceği günü o kadar uzun zamandır bu tapınakta yalnız başına bekliyordu. Artık kardeşlerinden biriyle birleştiğine göre, kendini eğlendirmekte hiçbir çekincesi yoktu.

 "Nhg... Bunun ne kadarlık kısmında beni kandırmadın?" diye sordu. Cevabın ne olacağına dair iyi bir fikri olmasına rağmen.

 "Sadece durum kısmı." Kana çöktü. Yere uzandı ve vücuduna gerçekten bir iblis alıp almadığını merak ederek tapınağın tavanına baktı.

 Kana, "Durum..." derken alt dudağını sarkıttı.

 Nagano Kana

[Irk]: Ejderha

[Gelişmiş Tip]: Ejderha Bebek
(ÇN:Burada sanırım büyüme durumundan bahsediyor.)

[Seviye]: 1/10

[SP]: 500

[MP]: 300

[Saldırı Gücü]: 400

[Büyü Gücü]:350

[Zeka] 35

[Canlılık]: 50

[Zihin]: 30

[Çeviklik]: 10

[Savunma] 100

 "Ah, bir şey ortaya çıktı!" Kana, önünde yarı şeffaf mavi bir pencere belirdiğini görünce bağırdı.

 "Bu senin sistemin. Gördüğün gibi, durumun hakkında bilmeniz gereken her şeye sahip. Seviyenin 1/10'u gösterdiğine bak. 10. seviyeye ulaştığında, sonunda evrim yolunuzu seçebileceksin. Şimdi şuna göre becerilerini kontrol et." Lysairth açıkladı.

 Kana, durum penceresinin sağ alt tarafına baktı ve üç simge gördü. Biri yanan bir kitaptı, diğer ikisi sihirli bir daire ve yumurta gibi görünen bir şey donuk griydi. Kana ön patisini kaldırdı ve pençesini uzattı, önündeki şeffaf pencereyi dürterek yepyeni bir pencere açtı.

{Yetenekler}

 Rakibinize küçük bir alev püskürtün. [Büyü Gücüne] dayalı hasar

[Kuyruk kırbacı]

 Kuyruğunu rakibine kırbaçla. [Saldırı Gücüne] dayalı hasar

[Pençe]

 Rakibini pençele. [Saldırı Gücüne] dayalı hasar

[Isırmak]

 Rakibini ısır. [Saldırı Gücüne] dayalı hasar
 
 "Bunlar, bir bebek ejderhanın doğdukları günden itibaren sahip olduğu tüm temel yeteneklerdir." Lysairth her beceriyi açıklamaya devam ederken, Kana onu yavaş yavaş görmezden gelmeye başladı.

 "Ne…"

 Kana konuşmaya başladı ve Lysarith'in açıklamasını bitirmesine neden oldu. "Ne?"

 "N-Bu sıkıcı becerilerin nesi var!? Benim havalı büyülerim nerede!? Bebek nefesi!? O da ne!? Üzerlerine üfleyip kötü nefesimle onları ölesiye mi kokutuyorum? Kuyruk kırbacı? Am Ben bir dominatriks (ÇN:Dominatriks, dominant kadın, baskınlık gösteren kadın, sadomazoşist ilişkilerde dominant olan kadın anlamlarını taşımaktadır.) miyim? Pençe mi? Isırık mı? Ve burada boşuna heyecanlandım..." Kana tersledi. Lysairth'in sistemden bahsettiğini duyduğunda, okuduğu romanı düşündü ve ortalıkta dolaşacak harika büyüler yapabilmeyi umdu, ancak bu sıkıcı beceriler yüzüne çarptı. Düştüğünde yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Poposuna oturdu, arka ayaklarını önüne uzattı ve ağlamaya başladığında ön ayakları yanına düştü.

 "Umm? Kana? Neden ağlıyorsun!?" Lysairth, Kana'nın ağladığını fark edince paniğe kapıldı. Bir anda ne olduğu konusunda kafası tamamen karışmıştı.

 "Ben..." *Sniff!* "Harika büyüler istedim!" Kana feryat etti.

 Lysairth derin bir iç çekti. "Kana, bu sözde havalı büyüleri kazanmak için seviye atlamalısın."

 "Ha?" Kana, Lysairth'in sözlerini duyunca feryadına ara verdi.

 "Bu dünyadaki her yaratık, temel bir dizi beceri ile yola çıkmak zorundadır. Bazı türler, hiçbir beceriye sahip olmadan başlarlar. Ancak mevcut formlarının maksimum noktasına ulaştıklarında, sonunda gelişebilir ve bir sihir öğrenmek için bir nitelik seçmeye başlayabilirler. O zaman bütün o "havalı" büyüleri öğrenebilirsin." Lysairth, sakinleşmesi için Kana'ya havalı kelimesini vurguladığından emin oldu.

 "Öyleyse 'Yanan Öfkeli Yıldırım Küresi' gibi büyüler yapabilirim?' " Kana'nın defalarca okuduğu romana olan sevgisi neredeyse chunni üslubuyla taşmaya başlamıştı.

 "Ahh... Evet... Aynen öyle. Bunun gibi çok havalı büyüler!" Lysairth az önce Kana'yı kasvetli ruh halinden çıkarmak için dişlerinin arasından yalan söyledi. Lysairth, gelecek geldiğinde gelecekle ilgilenmeye karar verdi.

 "Öyleyse neyi bekliyoruz!? Düz gidelim! Miyav~" Kana ayağa fırladı, tavrı eskisinden tam 180 dönmüştü ve nedense kedi pozu verip miyavladı.

 "Aslında bu pozu vermek onun hoşuna gitti değil mi?" Lysairth'in kendisne sorduğu soru da buydu.