Reenkarnasyon Geçiren İle Dünyaları Değişenin Karşılaşması

Chu Lian’ın memnun bir şekilde başını salladığını görünce Kıdemli Hizmetçi Zhong yüzünü utançla kapamak istedi.
Kahvaltıları bittiğinde Chu Lian bir saat dinlendikten sonra Matriark He’ye günlük selamını iletmek için Qingxi Salonu’na gitti.
Matriark’ın yaşı ilerlemişti yani özellikle böyle sıcak bir yaz gününde çok uyuyamamıştı. Epey bir süredir uyanıktı. Chu Lian, Qingxi Salonu’na ulaştığında Matriark kahvaltısını daha yeni bitirmişti.
Chu Lian, küçük bir aile üyesinin yapacağı geleneksel bir üslup ile selamladı ve Matriark He de onu kocaman bir gülümsemeyle yanına çağırdı.
“Sanglang’ın karısı, gel büyükannenin yanına otur.”
Chu Lian matriarkın yanındaki alçak tabureye oturdu. Matriark He’ye bakarak sordu:
“Büyükanne kocamdan haber var mı?”
He Changdi’yle sadece bir kaç gündür evliydi ve ikili evliliklerini tamamlamamışlardı. He Changdi’nin davranışları zaten ortadaydı. Dış görünüşü ne kadar iyi olursa olsun Chu Lian da ona karşı hiçbir şey hissetmiyordu.
Sadece Matriark He için kendini kocasına adamış eş rolünü oynuyordu. He Changdi’nin davranışlarından hoşlanmasa da Matriark He’yi seviyordu. Evliliklerinin ikinci günü yapılan çay seremonisinden beri bu büyükannenin ona karşı duyduğu içten ilgiyi ve endişeyi görebiliyordu.
Chu Lian ona iyi davranan birisinin üzülmesine izin vermeyecekti. Matriark He iç çekti ve Chu Lian’ın yumuşak saçlarını okşadı. “Bu Sanglang gerçekten... Sanglang’ın karısı lütfen onun için çok fazla endişelenme. Dalang’a çoktan onu bulmaları için adam göndermesini söyledim. Yakında haber gelecektir.”
Chu Lian itaatkar bir şekilde başını salladı, bu haberler onu çok şaşırtmamış ya da çok da önemli değilmiş gibi görünüyordu. Ama ifadesindeki bu eksiklik Matriark’ın kalbinin sempatiyle sızlamasına sebep oldu.
Ying Hane’sinden bir kız bulması için Dul İmparatoriçe’ye yalvaran oydu ama şimdi bu kız kocası hala hayattayken bir dul gibi yaşamak zorunda kalmıştı. Bu yüzden diğer aile üyelerinden biraz daha fazla suçlu hissediyordu.
Chu Lian Matriark’ın yüzündeki kasveti gördü ve hemen konuyu değiştirmeye çalıştı, “Büyükanne bugün kahvaltıda ne yediniz?”
Sorunun hemen ardından Chu Lian utançla kızardı. Derdi neydi? Bulabildiği tek konu yemek miydi?
Ama ne yazık ki söylediklerini geri alamazdı, yani yapabileceği tek şey yüzündeki kırmızılığı saklamak ve Matriark He’ye bakmaktı. Matriak, Chu Lian’ın yüzünün nasıl kızardığını görmüştü yani anında kahkahalara boğuldu.
“Sorun ne? Avlunda yeterince yiyecek yok mu?”
Chu Lian, Matriark He’nin şakalaşmalarından daha da fazla kızardı. Tabii ki ağzına kadar doymuştu! Yarım sepet mantı midesine gitmişti! Hatta hala kendini fazlasıyla tok hissediyordu.
Matriark He çoktan yaşlanmıştı. Kızları yerleşkeden uzun zaman önce ayrılmıştı ve gelini üç tane erkek çocuk doğurmuştu. Madam Zou evlenerek haneye katıldığında çoktan yirmi yaşının üstündeydi. Matriark He, Chu Lian gibi on beş yaşlarında bir genç kızın yanında bulunmayalı çok zaman geçmişti. Bu yüzden bu masum tepkileri onun için çok değerliydi.
Chu Lian’ın çoktan kıpkırmızı olduğunu ve nasıl cevap vereceğini bilmediğini görünce yüzündeki gülümseme büyüdü.
“Büyükannenin yazın pek iştahı olmuyor. Sadece yarım kase kırmızı kuş yuvasından yedim. Avluna döndüğünde Kıdemli Hizmetçi Liu’ya senin için yarım kilo getirmesini söylerim. Sen hala büyümeye devam ediyorsun bu yüzden yeterince besleyici öğünler yediğinden emin olmalısın.
Chu Lian daha önce hiç kırmızı kuş yuvası yememişti ama tecrübeli bir gurme olarak kırmızı kuş yuvasının kuş yuvaları arasında en kalitelisi olduğunu biliyordu.
Matriark He’nin kırmızı kuş yuvası büyük ihtimalle parayla satın alınamıyordu ve saraydan gönderilmişti. Matriark’ın yakın arkadaşı Dul İmparatoriçe’den geldiğini tahmin ediyordu. Chu Lian, Dul İmparatoriçe’nin Matriark He’ye gönderdiği bir şeyi almak istemiyordu.
Hızla başını salladı, “Büyükanne buna hiç gerek yok. Benim vücudum zaten çok sağlıklı! Eğer daha fazla yersem şişmanlarım!”
“Bu kadar küçük bir bedenin varken şişmanlamaktan mı korkuyorsun?” Matriark He genişçe gülümsedi.
“Büyükanne eğer birine vermek istiyorsanız neden benim yerime anneme vermiyorsunuz?”
Matriark He bir an dondu ve iç çekti, “Çocuğum hep başkalarını düşünüyorsun.”
Chu Lian, Matriark He‘nin sevecen ifadesine baktı. ”Annem benim kocamın bir tanecik annesi. Onu nasıl yabancıdan sayabilirim ki?
Matriark He’nin kalbine sıcaklık yayıldı ve Chu Lian’ın küçük burnuna parmağının ucuyla dokundu. “Sanglang’ın karısı, sen gerçekten çok iyi bir çocuksun. Pekala büyükannen annene biraz kırmızı kuş yuvası yollayacak. Sen de biraz alsan iyi olur, itiraz kabul etmiyorum.”
Matriark bu konuya noktayı koyduğu için Chu Lian’ın ısrar etmesi mantıksız olurdu.
En Büyük Genç Madam konuşmanın ortalarında avluya varmıştı. İçeri girdiğinde Matriark He’nin sözlerini duymuştu. Başını eğdi ve hafifçe kaşlarını çattı.
Madam Zou’nun arkasından ışık geldiği için kimse yüzündeki ifadeyi fark etmedi.
Bir hizmetçi girişteki perdeyi kaldırdı ve Madam Zou’yu içeri aldı.
“Büyükanne.” Madam Zou selamlamak için eğildikten sonra Matriark He’nin diğer tarafına oturdu.
Matriark He, Madam Zou’ya gülümsedi, “Dalang’ın karısı neden bu kadar erken geldin?”
Madam Zou’nun yüz ifadesinde hiçbir değişiklik yoktu. Dudaklarının kenarı nazik bir şekilde hafifçe kıvrıldı.
“Büyükanne unuttunuz mu? Bugün yerleşkedeki kahyalar için tatil günü.”
Her gün Madam Zou her avludaki kahyayı dinler ve rapor yapardı. Qingxi Salonu’na sadece işi bittikten sonra Matriark’ı selamlamak için gelirdi. Bundan sonra da annesini ziyaret ederdi.
“Bu doğru, bugün ayın on altısı. Tarih büyükannenin aklından tamamen çıkmıştı.”
Madam Zou bir süre daha sohbet ettikten sonra, Matriark He’nin kırmızı kuş yuvasından bahsetmediğini görünce hayal kırıklığına uğramaktan kendini alamadı.

DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;