Sekaiichi Hatsukoi – Yokozawa Takafumi no Baai - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




2.1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2.3 


           
O günden beri, Yokozawa’nın Kirishima’yı görmediği akşam yoktu.
 
 
Adamın ne tür bir eğlence anlayışı olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu ancak neredeyse her gün Yokozawa kendini akşam yemeği yemek için bir yerlere sürüklenirken buluyordu. Çevresindeki insanlar ilk başta bu durumu şaşkınlıkla karşılasa da gün geçtikçe bu duruma alışmışlardı, bu günlerde Kirishima’nın nerede olduğunu ona sormak için gelen insanlar bile vardı.
 
 
Ancak Yokozawa da gitgide bu duruma alışmasına rağmen Kirishima’nın gerçek niyetinin ne olduğunu anlayamıyordu kafası karmakarışıktı. Kaç kez niyetinin ne olduğunu sorsa da adam cevap vermekten kaçınıyor, cevaplasa da belirsiz, üstünkörü cevaplardan başka bir şey vermiyordu.
 
 
Yine de adam ne kadar rahatsız edici olursa olsun elinde utanç verici fotoğraflarını tuttuğu sürece Yokozawa herhangi bir yanlış hareket yapmayı göze alamazdı.
 
 
Kirishima’nın telefonunu almak için fırsat kollayıp fotoğrafları silmeyi denese de adam, ona hiç fırsat vermemişti. Sanki, Yokozawa’nın düşünceleri görebiliyor ve tam olarak ne planladığını biliyordu.
 
 
Satış Departmanına gitmeden önce en son çıkan cildin satışlarının nasıl olduğunu öğrenmek için Emerald’a uğramak üzere dördüncü kata çıktı. Asansörden dışarı adımını atar atmaz buranın her zamankinden daha hareketli, karmaşa içinde olduğunu fark etti.
 
 
Nadiren sessiz olan bir yer olsa da bugün açıkça gürültülüydü.
 
 
‘Sorun nedir?’
 
 
‘Görünüşe göre Takano ve Onodera iş gezisinde çift kişilik bir yatağı paylaşmışlar!’
 
 
‘Ne!?’
 
 
Yakınında olan kadın editöre ne olduğunu sorduğunda neşeli bir karşılık almıştı ancak Yokozawa  kast ettiği şeyin ne olduğunu tam olarak anlayamadı.
 
 
Tutarsız cevabı karşısında kaşlarını çattığını görünce açıklamasına devam etti. ’Genel işlerde çalışan kızlardan birinin hatası sonucu iki adet tek kişilik yataklı oda bulamamışlar. Elbette, oldukça klişe bir durum ancak bu olayın heyecanından hiç bir şey kaybettirmiyor.’
 
 
Heyecanını anlamakta zorlansa da ne olduğunu aşağı yukarı anlamıştı. Görünüşe göre bir önceki gün Takano ve Onodera iş gezisi için şehir dışını çıkmışlardı. Orada, genel işler personelinin yaptığı bir hata sonucu çift kişilik bir yatak paylaşmak zorunda kalmışlardı.
 
 
‘Onodera-kun tamamıyla tükenmiş gözüküyordu ve Takano-san o gece ne olduğunu söylemeyi reddediyor!  Bu size de şüpheli gelmiyor mu?’
 
 
‘…………….’
 
 
Cesur, kendinden emin bu cevaba karşılık söyleyecek sözü yoktu.  Emerald masalarına doğru baktığında Onodera’nın her zamanki gibi karmaşa çıkarttığını gördü ve etrafındaki kişiler ona acımasızca sataşıyordu.
 
 
‘Ricchan, bir şey mi oldu ?’
 
 
‘’ ‘Bir şeyle’ tam olarak neyi ima etmeye çalışıyorsun ?’’
 
 
‘Üzgünüm Onodera ancak  Yoshikawa Chiharu* writeblockta** eğer sakıncası yoksa bu olayı kullanacağım…’
 
 
(VN :* Hatırlamayan olursa diye Yoshikawa Chiharu, Chiaki’nin yazar mahlası.** ‘Writeblock’ kavramının tam olarak Türkçe karşılığı olmadığı için olduğu gibi kullandım. Writeblock, yazarların yazacak bir şey bulamadıkları zaman girdikleri döneme verilen ad.)
 
 
‘LÜTFEN YAPMAYIN. Ve neden bir telefon tutuyorsunuz ?!’
 
 
Nadiren ciddi olan Kisa’yı bir tarafa bırakırsak kayıtsız olan Hatori bile onunla uğraşıyordu. Onodera şirkete katıldığında ne kadar huysuz olsa da şu an bölümün tam teşekküllü bir üyesi olarak  oldukça hoş gözüküyordu.
 
 
Takano, diğerlerinin Onodera’yla uğraşmasına bir son verdi. ‘Ne istiyorsan onu yap.’
 
 
‘Takano-san!!!’
 
‘Ah,sanırım bütün detayları duymak istiyorum.’  Onodera’nın cevabından sonra Mino da bu olaya katıldı.
 
‘Ben de!!!’
 
‘Elbette!! Onodera, onların her şeyi duymasına izin ver !’
 
‘Yani? Yani? Gerçekte ne oldu, Ricchan ?’
 
Hala sakinleşmeyen Kisa’ya bir bakış attıktan sonra Yokozawa ayrıldı. Bu tarz şeylerle uğraşmak istemiyordu. Bununla birlikte editörlük bölümüne gitmeden önce yakınında duran bir grup kadın çalışanın konuşmalarına kulak misafiri oldu.
 
 
‘ Böyle bir tesadüfi olayla bir ilişkinin başlaması imkansız değil!’
 
 
‘Oooh, öyleyse- Kimin üstte olduğunu düşünüyorsunuz?’
 
 
‘Tabiki de Takano-san ! Ne de olsa Onodera aktif bir tipe benzemiyor.’
 
 
 
 
Kadın editörler, Emerald’da olup bitenleri izlerken kendi küçük fantezi dünyalarında eğleniyordu. Yokozawa, Marukawa’nın BL türüyle ilgilenen Sapphire  Editörlük Departmanının  da bu katta olduğunu hatırladı. Bu kadınlar muhtemelen gerçeklik gibi anlamsız düşünceleri çoktan bertaraf etmişlerdi. Tam olarak fantezi olduğu için diğer insanların başına gelen bu gibi durumlara sevinebiliyorlardı. Kendini karanlık düşünceler içinde buldu. Eğer Takano ve Onodera’nın gerçekten bir ilişki içerisinde olduğunu söylerse heyecandan kendilerine gelemezlerdi.
 
 
‘...Hepsi aptal.’ Tükürürcesine fısıldadı ve biraz önce indiği asansöre doğru yöneldi. Sonunda kutu gibi küçük kabinde tek başına kaldığında rahatsızca iç çekti. Göğsündeki yara yavaş yavaş da olsa iyileşmeye başlamışken tekrardan acı verici bir şekilde zonklamaya başlamıştı.
 
 
Elbette reddedildikten bir hafta sonra iyileşmesinin imkanı yoktu.Aksi bir ruh halinde üçüncü kata geldiğinde benzer bir şekilde alışılmadık bir atmosferle karşılaştı. Bir önceki ruh halinden sıyrıldı. Herkes telefon görüşmesi yapmak için çılgınca koşturuyordu.
 
 
‘Henmi, neler oluyor?’
 
 
 
O anda Yokozawa’yı fark eden Henmi ağlamak üzereymiş gibi ses çıkardı.’Yokozawa-san! Telefonunuza neden cevap vermediniz !? Size ulaşmaya çalışıyordum.’
 
 
 
‘Ah-Üzgünüm, fark etmedim… Yani?’
 
 
 
‘Bu korkunç! Za-Kan ile ilgili durmaksızın gelen sorular hakkında telefon görüşmesi yapıyoruz. Hepsi filimin çıkış tarihi ve oyuncu bilgilerinin doğru olup olmadığı hakkında!’
 
 
 
‘Ne!? Bu bilgi nasıl açığa çıktı!? Dergi satışa çıkana kadar herhangi bir bilginin yayımlanmaması gerekiyordu! Nereden sızmış!?’
 
 
Henmi açıklama yaptığında Yokozawa gözlerini devirdi. ’Görünüşe göre kitapçılara gönderdiğimiz fakslardan birinde yazılıydı…’
 
 
‘Kitapçıya gönderilen fakslar mı?’
 
 
‘Şubeye ulaştığında bir okuyucu fotoğrafını çekerek internete yüklemiş. Görünüşe göre oradan patlak verdi.’
 
 
Birçoğu, böyle bir sızıntı yüzünden şekilden şekle girmenin gereksiz olduğunu düşünse de bu bir yıldan uzun süredir üzerinde çalışılan bir promosyon stratejsiydi. Yanlış bir hamle ve herkesin sıkı çalışması bir hiç olurdu.
 
 
Yokozawa, şirket dışına gönderilen evrakların kontrolünden sorumluydu. Böyle bir olayın gerçekleşmesine izin vermesinin hiçbir yolu yoktu. Hızlı bir şekilde bilgisayarını açarak Henmi’nin bahsettiği söz konusu belgeyi e-postasından kontrol etti.
 
 
Dosyanın açılma tarihine baktığında hafifçe nefesini verdi.
 
 
‘..Ah…! ‘
 
 
O fırtınalı, reddedildiği gün… Şimdi düşününce o gün aklı başında değildi. Acınası durumda olmasından rahatsız olmuştu ve çalışanlarından gelen en ufak bir kelimeye dahi tahammül edemez hale gelmişti. Herkes kabuğuna çekilerek olduğunca ondan uzak durmaya çalışmıştı. Bu durum onu daha da rahatsız ettiğinden muhtemelen işine odaklanamamıştı.
 
 
Ancak sebebi ne olursa olsun, hata hatadır. Bunun gibi basit bir hata yapmak… Etrafta ne kadar kendinden emin ve güçlü dolaştığı düşünülürse, elemanları için korkunç bir örnek olmuştu.
 
 
‘Ne yapmalıyız…?’
 
 
‘Yapacak bir şey yok. Üzgünüm, sorumluluk bana ait. Bu sizin hatanız değil. Özür dilemek için Editörlük Departmanı’na gideceğim.’
 
 
Sonrasında davranışları yüzünden pişman olmak için bolca vakti olacaktı. Şuan da vermiş olduğu sıkıntı yüzünden başını eğmesi, durumu çözecek bir yol düşünmesi ve bundan sonra nasıl devam edeceklerini planlaması gerekiyordu.
 
 
Kendinden nefret ederek arkasını döndüğünde gidip görmesi gereken, en çok ihtiyacı olan insanın tam önünde durduğunu fark etti.
 
 
‘Ki-Kirishima-san.’
 
 
‘Konuşmalıyız. Benimle gel.’
 
 
‘…Elbette.’
 
 
Kirishima, onu küçük çaptaki iş görüşmeleri için ayrılmış olan boş bir odaya götürdü. Kapıyı kapatarak penceresiz odanın kilidini çevirdiğinde, Yokozawa elinde olmadan boğulmuş gibi hissetti. Büyük ihtimal suçluluğu yüzündendi.
 
 
‘Muhtemelen seninle ne konuşmaya geldiğimi biliyorsun, huh ?’
 
 
‘…Biliyorum. Hepsi benim suçum. Ben gerçekten, gerçekten üzgünüm.’
 
 
‘Büyük Yokozawa Takafumi’nin böylesine aptalca bir hata yaptığını düşünmek. Büyük konuşup oynasan bile sonuçta insansın.’
 
 
‘…..’  Rencide olmuştu ancak reddetmedi. Kirishima’nın astlarından olsaydı büyük ihtimal daha sivri bir üslup kullanırdı. Mazereti olsa bile bu olanları değiştirmeyecekti. Burada sadece sessizce oturarak Kirishima’nın onu azarlamasına izin verebilirdi.
 
 
‘… Bunun sinirlenerek gidip kafayı çekmenle bir ilgisi var mı ?’
 
 
‘!!’ Kirishima, tam üzerine bastığından sert bir yüz ifadesi takınmaya çalışsa da acınası halini gizlemek için geç kalmıştı. Şuanda, Kirishima muhtemelen şüphesinin doğru olduğunu biliyordu.
 
 
‘İddiaya girerim elemanlarından hiçbiri özel hayatının işine engel olmasına izin vereceğini hayal dahi edemezdi.’
 
 
‘…İstediğini söyleyebilirsin. Tartışma çıkarmayacağım.’ Yokozawa, hiçbir şey olmamış gibi davranmasına rağmen içten içe öyle olmadığını biliyordu. Bir yıl süren sıkı çalışma ve hazırlık, birisinin dikkatsizliği yüzünden hiç olmuştu. Kirishima’nın yerinde olsaydı, çoktan öfkeden köpürmüştü.
 
 
Kirishima yaşından ötürü duygularıyla hareket edecek tipte biri değildi ancak Yokozawa devam etmesini ve istediğini yapmasını diliyordu. Bu şekilde daha iyi hissedecekti.
 
 
‘…Tanrım, yaramazlık yaparken yakalanmış küçük bir çocuk gibi davranmayı kes.Sadece seninle birazcık eğlenmek istedim.’
 
 
‘…Birazcık eğlenmek?…’
 
 
‘Sana, kızgın olmadığımı söylüyorum. Her ne kadar benim için işleri zorlaştırmış olsan da. Pişman olduğunun sürece bu yeterli. Ancak aynı hatayı ikinciye yapmasan iyi olur. Unutma, itibarın o zaman asla düzelmez.’
 
 
‘Ama ne demek ‘yeterli’ ? Biliyorsun, geri dönüşü olmayan bir şey yaptım!’ Sızan bilgileri kurtarmak imkansızdı. Yokozawa, kendine Kirishima’dan daha çok kızıyordu.
 
 
‘Öyleyse, neden bunu bir öncü pazarlama aracı olarak kullanmıyoruz ?’
 
 
‘Öncü pazarlama ?’
 
 
‘İnsanları heyecanlandırmak için bilgi sızdırdığını varsayalım. O zaman her şey yoluna girer değil mi ? Sonuçta dergi ve çizgi romanlarında satışını yapmalıyız, ofisimdekilere Editörlük Departmanı’nı arayanlara tüm ayrıntıların orada olduğunu söylemelerini söyleyeceğim. Neyse ki asıl konulardan hiçbiri açığa çıkmadı bu yüzden şimdilik yazar ve anime sektöründeki insanlar bunu kabul edecektir.’
 
 
Yokozawa, Kirishima’ya şaşkınlık içerisinde baktı. Editörlük Departmanın’dakilerin  bu karışıklığı çözmek için bir plan ortaya atacağını düşünmemişti.
 
 
‘…Bekle, sen… Beni kolluyor musun ?’
 
 
‘Başka ne olabilir? Minnettar ol- ah, bu bana borçlu olduğun başka bir konu.’
 
 
Aslında, Kirishima’ya daha fazla borçlu kalmaktan kaçınmak istiyordu ancak şuan gururlu olmanın ve inatçılık yapmanın zamanı değildi. Öncelikle sebep olduğu karışıklıkla ilgilenmeliydi ve Kirishima’yı başıyla onayladı.
 
 
‘Bu benim hatam. Gerçekten… Kendimi kötü hissediyorum.’
 
 
‘Gerçekten kötü hissediyorsan biraz daha sevimli bir şekilde özür dilemeyi dene ‘
 
 
‘Ha?’ Gerçekten özür dilemesine rağmen Kirishima bu öneriyi anlamlandıramadığı bir şekilde ciddi bir ifadeyle yapmıştı.
 
 
Adamın kullandığı iğrenç ses tonu tüylerini ürpertse de Kirishima’nın iğrenç ses tonundan daha fazlası vardı, Yokozawa’nın sesi ve görünüşünden bunu sevimli bir şekilde söylemesi beklenemezdi. Daha fazla dayanamayan Yokozawa  ‘Kiminle konuştuğunu sanıyorsun !?’ dedi. Kirishima yüksek sesli bir kahkaha attı ve Yokozawa, rahatsız olmasının onun bu şekilde davranmasına sebep olduğunu fark etti. ‘Gülmeyi kes!’
 
 
‘İşte bu daha çok benziyor! Vahşi ayı depresyondayken çevresindeki herkes zorlanıyor.’
 
 
‘…Ha ?’ Yokozawa’yı neşelendirmeye mi çalışıyordu. Bunu fark ettiği an yüzü kızardı. Adamın kendisini daha iyi hissettirmeye çalıştığını fark etmeyerek onu azarlamıştı.
 
 
Bununla birlikte hatalı olan oydu, sızlanmaya hakkı yoktu. Durum rahatsız edici bir hal almaya başlasa bile çenesini kapatmaktan başka bir şey yapamazdı.
 
 
‘ Her neyse, Satış Departmanındakilere şimdilik seni her zamanki gibi azarladığımı söyle. Serinin eski ve yeni ciltlerini iki katından fazla satarak geri ödeme yapabilirsiniz.’
 
 
‘İki katından fazla mı? Kim olduğumu sanıyorsun? Söylemesen bile bundan daha fazlasını satarım !’ Bu sert cevapla, daha önce hissettiği rahatsız edici duyguların uçup gittiğini hissetti.
 
 
‘İşte ruh budur! Ah, işten sonra bir şeyler atıştırmak için benimle geliyorsun. Ve ne olursa olsun altıdan önce hazır olduğuna emin ol.’
 
 
‘…Pekala.’ Saate vurgu yapması bir planı olduğunu gösteriyordu. Ancak Yokozawa’nın içinde bulunduğu pozisyon göz önüne alındığında daveti kabul etmekten başka şansı yoktu.
 
 
(VN : İkinci bölümün bitmesine bir part kaldı ve bu bölümün bölüm resimi yok TuT )
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2.1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2.3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.