Son Uyanış (LAST SONG OF THE WORLD) - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




7   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   9 


           
Adem, Tavşanımsı canavarın etinden aldığı güç ve enerjiyle dolup taşıyordu. Kulaklarında hissettiği uğultu ve akıntı dinmiş, etrafındaki sesleri adeta bir maestro gibi kontrol edebiliyordu. Artık sadece işitme duyusu değil, bacakları da güçlenmiş, kasları belirginleşmiş ve tüm bedeni daha enerjik hale gelmişti.
Gözlerini gökyüzüne dikti. Bu vahşi dünyada hayatta kalmak için daha yeni başlıyordu. Elde ettiği bu güç ve enerji, ona umut ve güven veriyordu. Belki de bu mutant canavarlarla dolu kıyamet sonrası doğada, tek başına bir fark yaratabilirdi.
Bir gün sonra….
Dinlenmiş bir şekilde uyanan Adem acıkmıştı, güneşin altında kuruttuğu canavar etlerinden bir parça aldı ve ağzına attı. Et, kurutulmuş olmasına rağmen inanılmaz derecede lezzetliydi ve Adem’e anında enerji verdi. Ayrıca dün kuruttuğu deriden de yandan koluna asa bileceği bir çanta yapmıştı. Canavarın derisinden yaptığı bu ilkel çanta da oldukça sağlamdı. Bıçakla bile zor kesilebilen ve kurutulduğu halde bile sanki hala canlı gibi duran bu deri, etleri uzun süre taze tutacaktır diye düşündü.
Adem, yıkılmış binanın çatısına çıktı. Yüksek bir görüş açısı elde etmeye çalışıyordu böylece dışarıyı keşfe çıktığında etrafına daha hakim olabilecekti. Etrafına baktığında, harap olmuş şehir manzarası kalbini burktu. Bir zamanlar canlı ve neşeli olduğu anlaşılan bu devasa alan yada şehir yada onlardan geriye kalanlar, şimdi sessiz ve ürkütücü bir harabeye dönüşmüştü.
Daha fazla oyalanmadan binan çatısında aşağı indi yaptığı çantanın içini kurutulmuş etlerle dolu olduğunu kontrol ettikten sonra gideceği rast gele bir yön seçti, çünkü her yer birbirine benziyordu. Harabe sokaklarda dolaşmak üzere yola koyuldu.
Bir müddet yıkıntıların arasında dolaştıktan sonra dinlenmek için yarısı yıkılmış bir duvarın dibine oturdu güneş yavaştan en tepe noktasına doğru yaklaşıyordu ve sıcak olan hava daha da sıcak olacaktı. Adem yiyecek işini şimdilik çözmüştü ama hala su gibi büyük bir sorunu vardı. Bu çölleşmiş harabelerde belki de bulabileceği en zor şey su olacaktı. Daha fazla susamamak için ve güneşin etkisini azalmasını beklemek için bu duvarın gölgesini kullanmayı planlıyordu.
Yıkık binalardan uzak durmaya çalışıyordu ola bildiğince açık alanda kalmak istiyordu, çünkü dünkü gibi bir yaratıkla belki de daha da büyük ve tehlikeli canavarlarla karşılaşmak istemiyordu.
Bugün sokaklarda gezerken yarım metrelik ayak izleri ile karşılaşmıştı. Böyle bir ayak izini bırakan şeyle kesinlikle karşılaşmak istemiyordu. Ölmek için hala çok gençti. Tüm bunları düşünürken biraz ilerisindeki enkaz yığınlarından aniden bir hışırtı duydu.
Hızla sesin geldiği yöne döndü soğuk soğuk terliyor ve  panikliyordu özellikle o yaşadığı savaş ve bugün gördüğü devasa ayak izlerinden sonra. Şuan tüm duyuları açılmıştı en ufak şeylere bile dikkat kesilmişti. Yeni kazandığı duyuları sayesinde rüzgârın sesini, kup kuru havanın teninde hissettirdiği kavurucu hissi hatta biraz ötede uçan sineğin kanat sesleri gibi her şey onun algıları içindeydi.
Ama yine de korkuyordu elde ettiği yeni güç ve hız ya da duyular daha büyük ve güçlü bir canavarın karşısında bir işe yaramı emin değildi. Olduğu yerde pür dikkat duyduğu sese odaklanmıştı şu an ağır ağır nefes alan bir şeyin sesini duyuyordu bu sesin sahibi çok büyük cüsseli bir şey olamazdı ses zayıf ve ağır geliyordu eğer büyük bir canavarsa bile ölmenin eşiğinde gibiydi.
Tüm bunları düşündükten sonra iki seçeneği vardı ya kaçacaktı ya da burada kalıp savaşmayı seçecekti, ama kaçsa bile kurtulabilir miydi emin değildi ya pusuda bekleyen kocaman bir canavarsa. Kendisi için çok delice bir seçim yaptı, kendisi bile bu verdiği karara inanamıyordu ama savaşmayı seçmişti. Şimdi şansı vardı canavar onu fark etmemiş gibiydi, bir avantajı vardı eğer aniden saldırıp onu şaşırtır ve öldürürse hem bu tehlikeyi atlatacak hem de bir yemek kaynağı daha olacaktı, ayrıca gelen seslerden yaratığın son nefesini verdiğini hissetmişti.
Tüm cesaretini topladı ve enkaz yığınına doğru olabildiğince sessizce yaklaştı, enkazın dibine gelince çantasında çıkardığı palayı sımsıkı kavrayarak önündeki duvarın yanındaki çatlaktan aniden yuvarlanıp atik bir şekilde enkazın diğer tarafına geçti, ama beklediği şeyle karşılaşmadı ama yine de çok şaşırmıştı. Şu an önünde yarı ölü durumda zar zor nefes alan bir köpek yavrusu vardı ya da bir kurt emin değildi. Bir yavru olduğunu fark ettiği küçük bir canlının ona yalvarır gibi baktığını gördü. Yavrucak korkmuş ve açlıktan bitkin görünüyordu.
Adem’in kalbi merhamet duygusuyla doldu. Ona birkaç gün önceki kedini hatırlatmıştı. Yavruya doğru eğildi ve onu nazikçe kucakladı. Yavru, Adem’in kucağına sığındı ve titremeyi kesti. Bu harap olmuş ve ölüm kokan yerde adem kaç gündür yalnızlığın, açlığın ve korkunun pençelerinde tek başına mücadele ediyordu. Ama şu an bu mücadelede kendisine bir yoldaş bulmuş gibi hissetti. Adem, ona "Cesur" adını verdi ve bu andan itibaren onu korumaya ve besleme karar verdi.
Cesurun varlığı, Adem’e yalnız olmadığını hissettirdi. Bu vahşi dünyada ona arkadaşlık edecek ve ona sevgi duygusunu hatırlatacak artık bir yoldaşı vardı.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


7   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   9 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.