The Baby Raising A Devil -Novel - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




49.5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   51 


           
"Daha çok var mı? "

"Çocuk odamın camında yaşayan baykuş kardeşim orada çokca bulunan yeri gösterdi. "

"Gerçekten Spinel miydi?"

"Öyle olmalı."

Vasallar birbirine baktılar. 

Viscount Dubos yanıma geldi. 

"Nerede? Sahibi kim?!" 

"Rahibe Sese!" Bağırarak onlara belli belirsiz yeri anlattımış oldum. 

....... 

Dubos söylediğim yere bir görevli gönderdi. Ve üç gün sonra elinde Spinel dolu bir kutuyla geri döndü. 

"Gerçekten Spinel sahası olan birini tanımıyor muyduk?" 

Viscount Dubos şok oldu ve yöneticiye sordu. 

"Bu nasıl olur?" 

"Spinel isimli kadın zekiydi eğer bu bilinseydi fark edileceğini anlamıştır." 

"O yüzden mi piyasaya çıkartmadı?" 

"Mağazayı kurmak zaman aldı." 

Yüzleri aydınlandı. 

"Bu da Spinellerin nerden kiliseye ulaştığını açıklıyor. Gidip kiliseyele konuşmalıyız." 

Dük sandelyenin koluna hafifçe vurdu. 

"Hayır Spinelimiz olduğunu bilmiycekler." 

"Neden?" 

"Sadece sahibi satar satmaz hepsini alın." 

"Bu kadar stoklama yeterli mi?" 

"Stok değil indirimli fiyatlara verilecek." 

Herkes gülümserken Henry derin düşüncelere dalmıştı. 

"Spinelin değerini düşürüyorsun!" 

Spinel piyasada çok olursa fiyatı mutlaka düşer. Spinel kilisenin fonuydu  bu yüzden fiyat düşerse karşı karşıya geleceklerdi. 

Dükün niyetini anlayan köleler endişeyle atladı. 

"Bizi de etkileyecek!" 

Henry cevapladı. 

"Kilise değersiz Spinel madenlerini satmak zorunda kalacak. "

Böylece fiyatlar tekrar yükselecek. 

"Ama bütün bu madenleri alıp ortalama fiyatına satsak bile servet kazanı az! Buna dayanabilir miyiz?" 

Henry'nin yanında gözleri kapalı gevşek oturan Issac konuştu. 

"Sen salak mısın?" 

"Pardon?" 

"Kim olduğumuzu unuttun mu?" 

Kötü adamın ini olmasının yanında dükün başka takma adlarıda var. 

Western altını. Sınırsız gücün sahibiler. Paralı oyunlarla Dubbledlar her zaman 100% kazanma şansına sahip. 

Vasallar başlarını eğdi. Toplantı bitti, vasallar kendi aralarında konuştular. 

"Küçük bayan şans dolu değil mi?" 

"Evet, o olmasa kiliseye kanmıştık." 

"Dubbled'ı defalarca kurtardı şans Tanrıçası gibi." 

Vasallardan biri düşündü. 

O bir melek mi? Dubbled'ın perisi. Şirin... 

O gün Leableina hayran sayısının arttığında habersizdi. 

....... 

Uzun bir kestirmeden sonra uyandım. 

Bir kaç gün önce Roman yüzünden Booneden yardım almadan ilahi gücümü kullandım ve evet çok fazla güç harcadım. O zamandan beri az kalsın tam bir çocuğa dönüşecektim bu yüzden çok halsizim. 

Ayağa kalktım. 

"Açım ekmek yemek istiyorum." 

Çünkü parmağımı emdiğimi fark ettim. Durum ciddi gerçekten fazla güç harcadım. Bonne'yi koruduğum zamana oranla.. Zihnim küçük bir çocuğa dönüyordu. 

Bu yüzden ağlamak istedim. Odada kimse yoktu bu yüzden.. 

"Imgaa" 

Hizmetçiler odaya girdi. 

"Aman tanrım sorun ne?" 

"Tek başıma korktum." 

Hizmetçiler huzursuzca beni avuttu. 

"Ağlama, sana iyi haberler getirdim." 

Hizmetçiler birbirine bakıp gülümsedi. 

"Odanız bitti." 

Sonunda bitti. Dubbleda geldiğimden beri misafir yerinde kalıyordum. Batı kalesinde kalmam gerekcekti ama güvenlik cihazları geç kaldı. 

Benim odam.. Kalbim çarptı ilk defa bir odam olacaktı! Bana boş bir oda masa ve yatak veriyorlardı. Hizmetçiler odayı gösterdi. 

"Batı binasındayız!" 

Onlarla yürüdüm. Hadi bakalım. Kapı açıldı derin bir nefes aldım. 
Ve.. Büyük bir duvar ve pencere. Odadaki tüm mobilyalar beyaz ve altın rengi detaylı. Koltuk tatlı şeftali rengi. Kitaplıkta gözel kokulu mumlar. 

(Ç.N:Acaba yalvarsam bu dyuk benide evlatlık alır mı? 😃) 

O kadar büyük ki diğer odalarla kıyaslanamaz! 

"Bu salon küçük hanımın okuyabileceği kitaplar için kişisel kütüphaneye açılır." 

"Sağ tarafta banyo ve giyim odası var." 

"Giyim odasında yeni elbise ve aksesuarlardan fazlası var!" 

" Banyoda kocaman bir küvet var.." 

Hizmetçiler bunları söylerken kas katı kesilmiştim. 

"Küçük bayan?" 

Şaşkınlıkla bana baktılar. 

"Beğenmediniz mi?" 

Tek kelime edemedim huzursuzdum. 

Diğer dük beni ritüel adak olarak teslim etmesden önce Minanın odasında kalmama izin vermişti. Vallu düküde bana taciz etmeden önce böyle bir odada kalmama izin vermişti. 

"Görevlerini yerine getirme zamanı Leableina." 

"Aldığın şeylerin bedelini ödemelisin Leableina." 

Sesler yankılanıdı. Odanın köşesine kıvrılıp ağlayarak yalvardım. 

"Üzgünüm bu benim hatam lütfen benim hatam!" umutsuzca yalvardım. 

O sırada tanıdık bir ses geldi. Hizmetçiler iki yana açıldı. 

" Bu sesde ne? "

Issac odaya bakarak konuştu. 

"Odama yakın küçük, en azından geceleri korkunca gelebiliesin.Ama haftada sadece üç kez gel" boş öksürdü. 

"...." 

"Neden cevap vermiyorsun? Oh anladım dört olsun." 

"...." 

"Bu ne neyin var?" 

Issac ne olduğunu anlamak için hizmetçilere baktı ama hizmetçiler başlarını salladılar. 

Henry sordu. 

"Sorun ne?" 

"Burası Leableina'nın odası değil!" 

"Burası senin odan Leableina!" 

"Şey.. Ama burası prenses odası.." 

Henry karşılık verdi. 

"Pardon?" 

"Ne diyorsun?" Dedi Issac. 

"Oda çok büyük ve hoş.." 

"Hey küçük oda ne kadar büyük ve güzel o kadar iyi şimdiye kadar odaların böyleydi." 

"Bu en güzel oda! Misafir odası daha güzel. Lableına'nın odası karanlıktı ve dar. Bu oda çok büyük benim odam değil!" 

Eski Lableına hakkında konuşmayı bırak! Düşüncelerim savaş halinde. Onlarda bana ilk başta böyle odalar vermişti ya yine acıtsa!? 

Ya yine olursa? 

Ya çok acırsa? 

Tüm bedenimi parçalanıp birleşmiş gibi acıdı. Korkmuş gözlerler onlara baktım. Gözleri titredi. 

****

Henry boş gözlerlele Lableınaya baktı sonra gözleri yaşarınca anladı. 

"Artık dar ve karanlık odada kalmak zorunda değilsin!" 

"....." 

"Bu kale senin ve burası senin odan!" 

Henry Lableına'nın yaşlarını sildi. 

"Ağlama, kalbimi kırıyor." 

Başımı okşadı. 

Lableına sakinleşince Henry emir verdi. 

"Şimdilik misafir odasında kalsın!" 

"Evet usta!" 

O sırada Lea odaya geldi. 

"Aman tanrım, küçük bayan!" 

Lea Lableınayı alıp odadan ayrıldı. Henry pozisyonunu değiştirmedi. 

"Ne yoluma çıkma kaybol!" 

Issac cesareti kırılmış kardeşine yavru köpek gibi baktı. 

"Kardeşim o eskiden nerde kalıyordu?" 

Dubbled'ın en küçük oğluydu dar ve karanlık kirli bir oda aklına basitce gelmedi. 

Henryde aynıydı. 

"İmparatoriçe tarafından yönetilen bir ofis var onun kayıtları oradan alırsak nerden geldiğini ve yaşadığı öğrenebiliriz!" 

" Hadi gidelim. "

"Tamam." 

Kardeşler Nos'un yönetim odasına girdi. Bir anda kayıtları isteyen kardeşlere şaşırmıştı. 

"Çocuk odası ile ilgili veriler var mı?" 

"Evet geçen gün aldım burada." 

Issac verilen resme bakarken gözlerinin kıstı. 

"Hayır bir çocuğun kaldı oda! Ahır değil? Bu onun odası!" 

"Ne?!" 

(Ç.N:😢) 

💜Bölüm Sonu 💜



































































Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


49.5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   51 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.