Yukarı Çık




           
Yine sıradan bir haftaiçi. Çantamı aldım ve yola çıktım. Bir süre daha yürüdüm. Okulun civarındaydım. Yoldan geçen iki kişi aralarında konuşuyordu. İstemsizce kulak misafiri oldum.

"Aa, baksana. Buradaki okul üstün zekalıların gittiği o okul değil mi?"

"Ah, evet, bu o. Ben de onlardan biri olmak isterdim."

Agh, yine hergün karşılaştığım bu saçma konuşma. Bu okula gitmenin özelliği ne ki? Daha zor olması ve daha çok çalışma gerektirmesi mi? Bunun nesi güzel?! Yalnızca diğer okullara göre daha sıkıcı yapıyor.
Biraz daha yürüdüm. Genellikle ara sokaklardan gitmeyi tercih ederim, fazla göze batmadan. Yine bir ara sokaktan gidiyordum.

"Ooo, bak bak, kimleri görüyoruz böyle?"

"Şu üstün zekalı okulunun ineklerinden değil mi bu?"

Normal bir insan bu çeteyi görünce korkardı. Çünkü buradan geçerken onu tutup haraç keseceklerini bilirdi. En azından zararına geleceğini. Fakat bu durum benim için aynı değil. Bu eğlenceli. Bu çete buralarda yeni olmalı, yoksa bilirlerdi. 
O şaşkın yüz ifadelerini görmek eğlenceli.
Hadi biraz oyunlarına ayak uyduralım. Hehehehe.

"Hey, gel bakalım sen şöyle. Sökül paraları!"

"A-ama.. Okula geç kalacağım."

"Amma da inek çıktı ha! Önce paranı ver, sonra gidersin."

"Çok mu istiyorsun?"

Şaşkındı. Ama daha da şaşıracaktı. Oyunun bitip eğlencenin başlama noktası gelmişti. Sırıttım ve lafımı tekrarladım.

"Çok mu istiyorsun?" 

"Ne diyorsun lan sen?!"

diyerek yumruğunu salladı. Tüm saldırılarını sırıtarak atlattım. Yüzündeki ifade eğlenceliydi.

"Eh, madem oyundan sıkıldın, bırakalım artık."

dedim ve tekmeyi çakıp yumruğumu salladım. O yere düştükten sonra diğerlerinin yüzüne baktım. Onlar da şaşkındı. Sırıttım ve

"Ben okula gidiyorum, siz de gidebilirsiniz."

deyip uzaklaşmaya çalıştım. Eğer sırıtmasaydım bu kadar şaşırmazlardı. Onların şaşkınlığı devam ederken fırsatı kullanmalıydım. 

"Hey! Seni küçük serseri! Nereye gittiğini sanıyorsun?! Yakalayın lan şunu! Boş boş bakıyorlar bir de!" 

"Ha? Tamam patron!" 

Fırsatı kaçırmıştım. Şimdi onları indirmekle uğraşamazdım. En iyisi kaçmaktı. Okula doğru kaçtım. Peşimdelerdi. Son hız kovalamaca yaşanıyordu. 

"Bi de havalı havalı laflar ediyodun lan! Noldu?!" 

Hadiii, az kaldı. Son anda okulun bahçesine attım kendimi. Ardından oradan sinirle bana bakan üçlüye baktım. 

"Kaçtı şerefsiz!" 

dediler. Bahçeden onlara dil çıkardım ve sırıtarak okul binasına yöneldim. 

Büyük ihtimalle okul çıkışında ya da yarın yine burada beni bekliyor olacaklardı. Fakat bu benim için sorun değil. Okula girdim ve sınıfa çıktım. Sınıfın kapısını çaldım. Ders başlayalı on dakika olmuştu. İçeriye girdim.

"Nerede kaldın Kodi? Saatin kaç olduğundan haberin var mı? Ders başlayalı tam on dakika geçti. Git ve geç kağıdı al."

Agh, yine uğraştıracak. Neden direk yok yazmıyorsun ki?

"Hocam, siz beni bu ders yok yazın."

dedim ve onun cevap vermesine fırsat vermeden çantamı sırama bırakıp sınıftan çıktım.
Bahçeye çıktım ve biraz dolandım. Bir öğretmene denk gelmediğim sürece hiçbir sorun çıkmayacaktı.
Bir ders etrafta gezindim. Zaten yok yazılmıştım, niye derse gireyim? Hem beni kime şikayet edecekler ki? Yetimhaneye mi?

Bir ders boyunca ortalıkta dolaştım. İkinci ders direk sınıfa gittim ve henüz öğretmen derse girmeden sırama oturdum. Öğretmenin sınıfa girmesiyle birlikte sınıf sessizliğe boğuldu. Sıra arkadaşımla iyi anlaşırdık. Yüzü solgun görünüyordu. Benim haberimin olmadığı birşey mi vardı?
Fısıldayarak sordum.

"Farel, birşey mi oldu?"

Çekinerek yüzüme baktı. Ne dönüyor burda?

"Üzgünüm Kodi. Söyleyemem. Eğer söylersem başımız belaya girecek. Çok özür dilerim."

Ağlayacak gibiydi. Sanki elinden birşey gelmiyor ve pişmanlık duyuyor gibi. Ne dediğinden birşey anlamadım. Ama hayra alamet olmadığı kesindi. Tenefüsten sonra konuşurum diye düşünerekten önüme döndüm. Öğretmenin Farel'e olan dik bakışları da gözümden kaçmadı değil. Birşeyler dönüyor, eminim.

Öğretmen sıkıcı sıkıcı dersi anlatmaya devam etti. Fakat sınıftaki o gerici hava hala devam ediyordu. Önceki ders birşey mi oldu acaba? Bu gerici hava beni delirtecek. 
Dersin ortalarına doğru aniden sınıfın kapısı açıldı. Nöbetçiler veya diğer öğretmenler kapıyı çalmadan açmazlardı. 
Kapıdan 2 tane büyük cüsseli kaba saba adam girdi. Garip bir şekilde öğretmen ve sınıf çıt çıkarmadı. Sanki korkuyla bekledikleri o an gelmiş gibiydi. Farel'in hali daha da kötü olmuştu ve öğretmenin ona yönelttiği dik bakışları. Tehdit ediliyor gibiydi. Sınıfa giren iki adam öğrencilere kısa bir göz gezdirdikten sonra benim olduğum sıraya doğru yöneldiler. 
Ardından yanıma geldiler ve

"Bizimle geliyorsun." 

dediler. Delireceğim galiba, bunu tek anormal karşılayan ben miyim? 

"Gelmiyorum." 

"Zorluk çıkarma. Her türlü geleceksin." 

"Gelmiyorum dedim ya." 

dedim ve yerimden kalktım. Bu durumda o ikisini halledebilirdim, şu anda en iyisi kaçmaktı. Zorunda kalmadıkça birilerini indirmeye gerek yoktu. 
Yerimden kalktım ve adamların karın boşluğuna hızlıca tekme atarak kaçtım. Sınıf kapısına ulaştım. Fakat bilmediğim birşey vardı:
Orada başkalarının da olduğu. 
Kapıda bekleyen ve benim burada durmamla bana yetişen toplamda 4 adam ve bunların yanında 2 tane beyaz önlüklü kişi. Yanlarında bir de sedye. 

Neler oluyor burda?! 

Köşeye sıkışmıştım. Ne buradaki herkesi indirmeye kalkışabilirdim, ne de kaçabilirdim. Tam anlamıyla sıkışmıştım. O sırada beyaz önlüklü adamlardan biri elindeki iğneyi hızlıca koluma batırdı. Kafamı ona doğru dönerken gözlerim kamaşmaya başladı. Etraf gittikçe bulanıklaşıyordu. Kendime hakim olamadım, gözlerim kapandı. 


- - - - - - - - - - - - - - -


Gözlerimi tekrar açtığımda tek gördüğüm beyaz bir tavan oldu. Başımı biraz çevirmeye çalıştım. Yorgun hissediyordum. O yaptıkları iğneyle alakalı olmalıydı. Sağ tarafım duvardı. Sol tarafımda ise ne olduğunu bilmediğim büyükçe makinalar vardı. Kolumu kaldırmaya çalıştım ve o an gördüğüm şeyle şok oldum. 
Ellerim yatağa zincirlenmişti. Kolumda ise bir serum vardı. Ayaklarım da aynı şekilde zincirliydi. 
Neredeyim ben?! 
Zincirlerden kurtulamıyordum. Kim yapıyordu tüm bunları? Ve neden ben?
Ya tüm sınıfın bu olaya tepki vermemesi? Herşey çok garip ve planlanmış gibi. 
Buradan kurtulmamın bir yolu var mı? Burada ne için tutulduğumu bile bilmiyorum... 

Tüm bunlar da ne?


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.






DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.