The Queen of the 4 Elements - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




17   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   19 


           
18. Bölüm
Hızlıca odama doğru ilerledim. Aria yanımdaydı. O, odadaki koltuklardan birine oturup nakış işlemekle meşgulken ben de kitabı alıp diğer koltuğa oturdum. Bu kitapla biraz eğlenceli vakit geçirebilirdim. Kitabı okumaya başladım. Kitap uyanışın genel tanıtımını yapıyordu. Kitapta kısaca şu yazıyordu:
"Uyanış, bir kişinin 4 elementten en az birini uyandırmasına denir. Element uyandıran kişiye 'uyanan' denir. Uyananlar uyandırdıkları elementi kontrol edebilme yeteneğine sahiptirler. Fakat uyandırdıkları element sadece bulundukları ortamda varsa kullanabilirler. Su için nem olması yeterlidir. Elementlerinizi, aynı fazla koştuğunuzda yorulduğunuz gibi, fazla kullandığınızda da yorgunluk hissedersiniz.
Uyanış 2 çeşittir. Bunlardan biri genelde yaygın olan "Normal Uyanış"tır. Yukarıda anlatılanların tamamen aynısıdır aslında. Diğer uyanış çeşidi ise 'Kara Uyanış'tır. Bu uyanış çeşidi çok nadirdir. Dünya üzerinde sadece Sombrio'nun kraliyet ailesi bu uyanışı geçirir. Bu uyanışı diğer uyanış çeşidinden ayıran büyük bir fark vardır. Bu fark, bu uyanış çeşidinin diğerine göre çok daha güçlü olmasıdır. Fakat bu gücün bir de yan etkisi vardır. Bu yan etki uyanan kişinin duygularının yavaşça körelmesine ve en sonunda tamamen kaybetmesine neden olur."
Kitabın kapağını kapattım. Birkaç saat geçmiş ve yemek vakti gelmişti. Açıkçası kara uyanış bana ilginç gelmişti. Belki de bilmememin nedeni çok nadir olmasıdır. Sonuçta bu beni fazla ilgilendirmiyor. Kitabı koltuğun önündeki sehpaya bıraktım ve ayağa kalktım. 


"Leydim, yemek salonuna mı gideceksiniz?" 


Ona gülümsedim ve 

"Evet" 

dedim. Aria ile beraber odadan çıktık ve yemek salonuna ilerledik. Vardığımızda herkes masaya oturmuş ve beni bekliyordu. 

"Geç kaldığım için üzgünüm. Okuduğum kitaba fazla odaklanmıştım."

Aria sandalyeyi çekti ve masaya oturdum. 

"Hmm, demek öyle. Peki kitap ne hakkındaydı Fresta?" 

"Uyanış hakkındaydı anneciğim. Biliyor musun? Kara uyanış adında bir uyanış türü daha varmış." 

"Evet, anne! Ben de yeni öğrendim!" 

Annem ve babam, her ikisi de aynı anda kahkaha attı. Ben ise şaşkın şaşkın onların yüzüne baktım. 


"Fresta, kızım. Bu zaten bilinen birşey. Belki Yunio Krallığında var olmayabilir. Ama Sombrio' daki herkes bunu bilir. Yine de yeni öğrendiğin için şaşırmış olmalısın." 

"Gerçekten mi anne?" 


Açıkçası birazcık utanmıştım. Ama yeni şeyler öğrenmeyi seviyordum. Yemek yemeye başlarken annem söze girdi. 

"Fresta, Yures yarın Morin ailesine davetliyiz. Fresta belki sen de Gavin'in abisiyle arkadaş olabilirsin."

"Yaşasııııınn! Gavin' lere gideceğiz!" 


Yures çok mutlu görünüyordu. Hep beraber yemeğimizi bitirdik. Ardından masadan kalktık, ve ana salona gidip koltuklara oturduk.
Neredeyse her akşam olduğu gibi babam bazı evraklara göz atarken annem de kitabını okuyordu. Yures ise oyuncaklarıyla oynuyordu. Herkes kendi halindeydi. Benim yapacak birşeyim yoktu. Yani yalnız kalmıştım. Dışarıda ise ani bir yağmur bastırmıştı ve bardaktan dökülürcesine yağmur yağıyordu. Pencerenin önüne geçtim ve su damlalarının yere düşüşünü izledim. Bu bana huzursuzluk veriyordu. Sanki sürekli hatırlamaya çalıştığım, önemli olduğunu bildiğim, fakat hatırlayamadığım birşey varmış ve bu an o şeyle ilgiliymiş gibi...  Sanki bu şey aklımdaki boş yerleri dolduracakmış gibi... Sanki bu hatırlayamadığım şey benim benliğimmiş gibi... 
Hatırlamak istediğim ama aynı zamanda da hatırlamak istemediğim bu şey, benim için büyük bir öneme sahip gibi...
Neydi bu beni huzursuzlaştıran şey? Neydi hatırlayamazsam çok üzüleceğim bu şey? Neydi bu? 
Düşündükçe başıma ağrılar giriyor. Sanki benim bunu öğrenmemi engellemek istermiş gibi... Ne oluyor bana? 
Sanki en başından beri buraya ait değilmişim gibi.. hissetmeye başladım. 

Belki de tüm bunlar kaybettiğim hafızam ile ilgilidir. Ama içimden bir ses bunun çok daha büyük birşey olduğunu söylüyor durmadan bana. Kalbim ise sürekli bu sese destek verirken ne olduğunu bilmediğim birşey ise sürekli ona karşı çıkıyor. 

Ben farketmeden gözümden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Nedenini bile bilmeden ağlıyordum. 
Elimi kalbime koymuş, yağmurun yağışına bakıp düşüncelerimin içinde bu şekilde yüzerken beni uyandıran ses annemin sesi olmuştu. 


"Fresta, iyi misin? Seni üzen bir şey olduğunda bana anlatabilirsin. Eğer onu sürekli içine atarsan bu ancak sana zarar verir." 


Ne diyebilirim ki, haklıydı. Ama ona içimdeki bu hisleri nasıl anlatabilirdim? Anlatabilsem bile anlayabilir miydi? Ona cevap olarak verebileceğim tek şey vardı. 
Kendimi ona bıraktım ve sıkıca sarıldım.

Sadece tek bir cümle söyleyebildim. Çünkü benim bile bilmediğim birşeyi ona nasıl açıklayabilirdim? 


"Huzursuz hissediyorum, anne."

Annem bana sıkıca sarıldı. 

"Tamaam, sorun yok. Yalnızca kendini bana bırak ve ağlayabildiğin kadar ağla. Rahatla ve içindekini serbest bırak. Daha fazla düşünme. Ancak böyle rahatlayabilirsin."


Annemin dediği gibi yaptım ve ağlayabildiğim kadar ağladım. Gözyaşlarım sel olmuştu. Neden ağladığımı bile bilmiyordum. Sanki bir parçamı, hayır hayır, tamamen kendimi, özümü kaybetmiş gibiydim. Kaybolmuş ve nasıl yolumu bulacağımı bilmiyor gibiydim. Korkuyor ve üzülüyordum. 
Annemin kucağından başımı kaldırdığımda çoktan akşam olmuş ve yağmur durmuştu. 


"Fresta, iyi misin? Rahatladın mı? Odanda biraz dinlenmek ister misin?" 

"Beni yalnız bırakma anne. Tek başıma kalmak istemiyorum." 

Çünkü yalnız kalırsam yine bu şeyi düşünecek ve içimi bilmediğim bir hüzün kapalayacaktı. 

"Tamam, merak etme. Ben yanındayım." 


Annemle birlikte odama gittik. Ben uyuyana kadar yanımda kalmıştı annem. Hüzünlü gözlerle bana bakıyor, saçlarımı okşuyordu. Yalnız olmadığıma mutluydum...


ERTESİ GÜN/ MORİN HANESİ 

Tam kapıdaki arabada duruyordum, kapının başındaki adamlar kapıyı açmak ile meşgulken. Kapı açılınca araba hareket etti ve içeriye doğru yol almaya başladık. Bizim evimiz kadar büyüktü bahçesi. Oldukça gğzel dizayn edilmişti. Yolun etrafında birçok bakımlı ve gğzel budanmış çam ağaçları vardı. Ağaçların etraflaarıysa çiçeklerle çevriliydi. Renk renk çiçekler oldukça güzel bir manzara oluşturuyordu. Yolun bitiminde kocaman bir konak vardı. Konağın önündeki büyükçe boşluğa gelince araba durdu. Arabadan indik ve kapının önüne geldik. Babam kapıyı çaldı ve kapı açılırken bir aile görüldü. Yures'in yaşlaarında bir erkek çocuk ve onun abisi givi görünen diğer çocuğun yanı sıra bir de onların aileleri gibi görünen bir çift vardı. 

En küçük kardeşin saçları aynı Yures gibi kahküllüydü ve kumral renkliydi. Açık tenli ve yeşil gözlüydü. 
Abisinin saçları ise çokta uzun değildi. Kulak memelerine kadar geliyordu. Hafif dalgalıydı ve de altın sarısı renkliydi. Gözleri ise aynı küçük kardeşi gibi yeşildi. 
Annelerinin koyu kahve saçları uzun ve dalgalıydı. Açık tenlş ve zarif bir cildi vardı. Göfünüşü oldukça hoştu. 
Babaları da sarı ve kısa saçlara sahipti. Onun da diğerleri gibi gözleri yeşildi. 

Yures kapıda duran Gavin'i, ailenin en küçük çocuğunj görür görmez hemen onun yanına koştu ve oynamak için içeriye girdiler. Ardından kapıda küçük bir selamlaşmadan sonra bizde içeriye girdik ve koltuklara oturduk. 
Annem ve babam, Gavin'in ailesi ile sohbet ederken Gavin'in abisi de aynı benim gibi sıkılmış görünüyordu. 
Gavin'in annesi durumumu öğrenince hemen yüzünü bana çevirdi. 


"Ah, Fresta! Ne çok şey yaşamışsın. İyi olmana çok sevindim."

"Fresta, onlar Gavin'in annesi Labri ve babası Teqda" 

"Tanıştığıma memnun oldum."

Her ikisi de çok sevecen görünüyordu. Gavin' in annesi bayan Labri köşede oturan büyük oğluna döndü.

"Umberto, neden Fresta'ya bahçeyi gezdirmiyorsun? İkinizinde çok sıkıldığı her halinizden belli." 

"Yine yanılmıyorsun anne." 

Umberto yerinden kalktı ve yanıma geldi. 

"Hadi gel, Fresta. Sana bahçeyi gezdireyim." 

Gerçketen de çok sıkılmıştım. Birax hava almak iyi olabilirdi. 
Ayağa kalktım ve Umberto ile bahçeye çıktım. 
Hava dünün aksine oldukça güzeldi. Kuşlar cıvıl cıvıldı. Etrafta çiçeklerden yayılan mis gibi bir koku vardı. Dışarı çıkmak gerçekten de iyi gelmişti.

_____________________

Merhaba! Bu hafta bölüm geç geldi. Dersler, verilen ödevler sitenin taşınma işlemleri vs. pek de zaman bulamadım yazmaya. Bunun için üzgünüm.

Bu arada yeni bir fansub kurduk. Adı Suiteki Fansub. Fakat sorun şu ki, çevirecek bir seri bulamıyoruz. Hangi seriyi çevirmeye karar versek zaten çevrilmiş oluyor. Ne yapsak bilemedik. Var mı bildiğiniz bir seri?
Yorumlarda bekliuorum önerilerinizi. 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


17   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   19 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.