Yukarı Çık




2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 

           
Bölüm 3
3. Bölüm: Küçük Hırsız

Ne yapacaktım ben?! Ne yapmalıydım?! Ne yapabilirdim? Kimse bu olaya çıt çıkarmıyordu. Herkes korkuyla izlemeye devam ediyordu. Tam ‘Kimse umursamıyor mu?!’ diye bağıracakken halkın içinde küçük bir kargaşa çıktı. Askerler dahil herkes oraya odaklanmışken benim yaşlarımda küçük kızıl saçlı bir kız çocuğu halkı yarmış bu tarafa doğru koşuyordu. Kızın peşinde onu kovalayan iki iri adam vardı.
Herkesin dikkati o yöne doğru çevrilmişti.
Ama kızıl saçlı o küçük kız, bana doğru koşuyordu?

Hızlıca bulunduğum yere vardı ve beni kolumdan çekerek kendiyle sürükledi. Oldukça hızlı koşuyordu ve ona ayak uydurmaya çalıştım. Beni kolumdan tuttuğu gibi çekmiş ve askerlerden kaçırmıştı? Ama neden bunu yapıyordu? Peşindeki adamlar da neyin nesiydi? 

“Neler oluyor burada! Kaçıyorlar! Askerler çabuk yakalayın onları! Hadi acele edin!”

“Emredersiniz!”

Askerler geride bir kişi bırakarak peşimize takıldılar. Aynı şekilde beni çeken kızın peşindeki korumalar da. Koşarken arkama baktığım küçük bir anda benim korumam olduğunu söylediklerinkişi bir hamle yaparak geride kalan askeri bayılttı. Neyse ki diğer askerler onu göremeden ortadan kayboldu. 
Merakla bnei çekwn kolun sahibine döndüm ve koşarken 

“Sen de kimsin?!”

diye sordum. Bir yandan koşarken bana döndü. Gülümseyerek cevap verdi. 

“Ben Ninya, sen Fresta Rodalenne'sin değil mi? Haydi bizi peşimizdekilerden kurtar! Acele et!”

Ne diyordu bu? Ben Fresta Rodalenne değildim. Neden herkes beni o sanıyordu? Ayrıca nasıl kurtarabilirdim ki? Hızlıca cevap verdim. 

“Nee?! Beni peşine takan sensin! Birde bizi bu durumdan kurtarmamızı mı istiyorsun?! Ben nasıl bunu yapabilirim ki?! Daha senin hızına ancak yetişiyorum! Hem sana neden yardım edecekmişim ki?!”

“Nasıl yani?! Bizi bu durumdan kurtaramaz mısın?! Ayrıca ben seni o askerlerden kurtardığım için sen de beni kurtarmalısın! Eğer yapamayacaksak onları atlatmanın acilen bir yolunu bulmamız gerekiyor! Ne yapacağız?!”

Haklıydı, peşimizde bir grup kişi bizi kovalıyordu. İlk önceliğimiz kurtulmak olmalıydı. Koşabildiğimiz kadar koştuk. Fakat asıl sorun, girdiğimiz sokağın çıkmaz sokak oluşuydu. Köşeye sıkışmıştık. Ne yapacaktık şimdi? Zaten kötü durumdaydım, üstüne bir de kaçmış gibi olmuştum. Sokağın uvundan askerler görünmeye başladı. Şuan sokak çıkışına gidersek onların kucağına atlamakla aynı şeydi. Etrafa baktım. Hiçbir çıkış yolu yoktu. Etrafımız evlerle çevriliydi. Sıkışmıştık. Çıkış yolu yoktu. Askerler sokağa girdi ve kaçma imkanımız da suya düştü. Ellerindeki kılıçları bize doğrultarak konuşmaya başladılar. 


“Sonunda yetiştik size! Kaçacak yeriniz kalmadı! Burası çıkmaz sokak! Şimdi ne yapacaksınız?!”

“Hey, küçük hırsız! Hazır askerler de buradayken hemen çaldıklarını geri ver de en azından sana acı çektirmeden bu askerlere teslim edelim!”

“Hey, küçük kız! O yanındakinin kim olduğunu biliyorsun değil mi? O yanındaki kişi, Fresta Rodalenne! Onu bize teslim et ve her ne çaldıysan çaldıklarını bu korumalara ver. Biz de seni serbest bırakalım.”

İki yanımız ve arkamız duvardı, önümüzde bize kılıç doğrultan bir grup asker... 
Yanımdaki kızın ise bir hırsız olduğunu öğrenmiştim. Bu kız sadece kendisini bu korumalardan kurtaracağımı düşünerek beni oradan kaçırmışsa, beni askerlere de teslim edebilirdi. Bu kendisini kurtarma fırsatıydı. Ayrıca daha yeni karşılaşmıştık. Beni teslim etmesi onun için zor olmazdı. 

Yanımdaki kız, Ninya, gülümsemeye başladı. Tam şuan gülünecek zaman mıydı? Ona baktım. Farkettirmeden elimi tutarak arkama sakladı. Ne yapacaktı. Askerlere teslim edileceğimi düşündüm. Sanırım buraya kadarmış dedim kendi kendime. Karşımızdaki grup da aynı şeyi düşünüyor gibilerdi. Gözlerimi yumup yutkunacakken Ninya konuşmaya başladı. Gözlerimi açtım ve biraz da şaşkın bir edayla onu izledim. 


“Hey, siz askerler ve korumalar! Fresta Rodalenne’den korkmuyor musunuz?! Fresta daha demin uyanış geçirdi! Sizce onu alt edebilir misiniz?! Hiçbiriniz onun gücüne eşdeğer değilsiniz!”

Ninya ne diyordu böyle? Karşımızdaki grubun yüzünde bir anda şaşkınlık ve biraz da korku belirmeye başladı. Sanırım ne dediğini anlamayan tek kişi bendim. 

“Ne Fresta Rodalenne uyanış mı geçirdi?”

“Eğer bu doğruysa ne yapacağız?”

“Kaçmalı mıyız?”

İyicene korkmuşlardı. Uyanış neydi? Neden bana Fresta diyordu? Sanırım yalan söylüyordu, fakat bu yalan içe yarıyor gibiydi. Bir şey demediö ve sadece Ninya'yı izledim. Kurtulabilecek miydik? 
Ninya'nın peşindeki korumalar bir yandan geri adım atarken diğer yandan da korkuyla 

“B-biz geri çekiliyoruz. Zaten o küçük kızın çaldığı şeyler çok ta önemli değildi.."

dediler. Korumalar üzerinde işe yaramıştı. Tam mutlu olacakken asker grubunun lideri gözüme çarptı. Söylediği yalanı anlamış gibiydi. Sinirlendiği her halinden belli oluyordu. Sinirle bağırdı. Korkuyla olduğum yerde kaldım ve durumu izledim. 

“O korumaları kandırmış olabilirsin, fakat bizi o kadar kolay kandıramazsın! Blöf yapıyorsun!”

Ninya hala yalanın üzerine gidiyordu. Fakat gülümsemeye devam ediyordu. Nasıl bu kadar sakince davranabiliyor ve böyle bir durumda rol bile yapabiliyordu? 

“Siz ecelinize susamış olmalısınız! Nasıl olur da Fresta Rodalenne’den korkmaz ve ona karşı çıkıp yakalamaya kalkışırsınız!”

Asker inanmamakta kararlıydı. Cevap verdi. 

“Bunların hepsi blöf! Eğer Fresta Rodalenne uyanmış olsaydı, çoktan bizi yerle bir etmiş ve burayı terketmiş olurdunuz. Ama durum böyle olmadığına göre Fresta Rodalenne henüz uyanış geçirmemiş!”

Eh, bir asker grubu liderinidi sonuçta. Bunların bir yalan olduğunu hızlıca çözmüştü. Uyanış neydi bilmiyordum, ama uyanış geçiren bir kişinin karşımızda bir grup kılıçlı askeri yenebileceği düşüncesi oldukça uçuk geliyordu. Askerlerin kılıç kullanıyor oluşu bile uçuktu ama... 

Askerler doğrultarak kılıçlarını daha sıkı kavradılar ve kendilerinden emin bir şekilde üstümüze gelmeye devam ettiler. 
Sanırım artık işim bitmişti. Yapabileceğimiz hiçbir şey kalmamıştı. Bu gruptan şuan kaçabilmemiz imkansız gibiydi. Yakalanmıştım, nedenini bile bilmediğimmbir sebepten dolayı tutuklanıyordum..

“Askerler! Yaka—”

Grup liderinin sözü yarıda kalmıştı. Çünkü askerlerin arkasında, onun konuşmasını bölen başka bir ses vardı. 

"DURUN!.."




Devam edecek…


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 


468x60


DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.