Bu kızın görünümü topallayarak yürümesine rağmen alımlı ve zarifti. Canavarlarla yüzleşirken ayağını burkmuş gibi görünüyordu.
Konuştuğunda sesinden bile mahcubiyeti yansıyordu: “Askerî Ağabey Luo, gerçekten üzgünüm. Daha evvel senin tarafından kurtarıldım fakat hâlâ sana sıkıntı oluyorum. Bizi korumak uğruna yapmasaydın fazlasıyla ilerleme kat edecektin... Seni geriye sürüklememiz bizim suçumuz.”
Luo Binghe cevaplarken fazlasıyla içtendi: “Dost efsuncular olarak birbirimizle ilgilenmeliyiz.”
Önceki sahnedeki Luo Binghe’nın Kutsal Anne gibi yardımseverliğinden sonra Shen Qingqiu çoktan buna alıştığını anlamış, tuhaf bir şey bulamamıştı.
O, bir taraftan canavarlarla savaşırken diğer taraftan sıralamasının yükselemememesine neden olan bu zayıf kadını ve çocukları beraberinde götürüyordu. Diğer türlü şu anki kuvvetine göre Gongyi Xiao’yla en üstte yarışmaması için hiçbir neden yoktu! Ming Fan’ın sıralaması bile fena değildi... fakat ne olursa olsun, geri dönüş yapması için birçok ihtiyata ihtiyacı vardı!
Shen Qingqiu tamamıyla ‘Müridim en güçlüsü. Sadece iyi ve cömertliliğinden ve kolaylıkla zorbalık edilebilen birisi olduğundan olmasaydı onunla yarışabileceğinizi düşünmeyin bile.’ düşüncesini yansıttığını zannetmiyor, bu davranışında herhangi bir tuhaflık olduğundan şüphelenmiyordu.
Yue Qingyuan gülerken konuştu: “Qingqiu, senin bu küçük mürit sahiden iyi bir kişiliğe sahip.”
Shen Qingqiu yelpazesini açıp gülümsedi, sakince kendini sağlama aldı.
Bu okuyucunun görüşünden olsun, Shizun’un görüşünden olsun, önceki sahnelerdeki Luo Binghe’nın beyaz nilüfer* seviyesi aslında standartları karşılamıştı.
Beyaz Nilüfer: Birisinin ne kadar saf, masum ve gerçekten iyi olduğunu temsil eden Çince bir terimdir. Luo Binghe’nın ne kadar iyi olduğundan bahsediliyor.
Qi Qingqi küçümseyerek söyledi: “Böyle iyi davrandığından beri onun öğreniminden gelmemiş gibi.”
Övgü dolu sözler dillendiren izleyiciler de vardı. Yine de içten değillerdi. İyi bir kalbe sahip olmanın faydası neydi ki? Ölümsüz İttifak Ligi’nin dikkat ettiği şey güçtü. Gözlerinde Luo Binghe’nın hareketi dik başlı ve ukâlâcaydı.
Huan Hua Sarayı sektinin kıdemli başı Shen Qingqiu’nin yanında oturuyordu, Luo Binghe’nın yüzünü kristal ekrandan görüyordu, yanlışlıkla bir ‘yi’ koyuverdi.
Yi: Bir şeyi gördükten sonra şaşırdığınızda çıkan sesi vermek için böyle bir terim kullanmışlar. Pa pa pa’dan sonra açıkçası şaşırmıyorum artık hiçbir şeye.
Shen Qingqiu’nin bakışı yan tarafta dolaşmadı fakat içinden gizlice güldü: Luo Binghe’nın görünüşü yakışıklıydı, öz annesine benziyordu. Kesinlikle bu yaşlı sekt başı onun yüzünü görmüş ve tesadüfen belli genç jenerasyondan birisi gibi gözüktüğünü düşünmüş, o zamanki kendi gururlu müridini özleyip minik bir iç çekmişti. Herkesin bildiği gibi Luo Binghe gerçekten onun sevilen müridinin çocuğuydu.
Diğer taraftan, Jue Di Vadisi’nin içinde, Luo Binghe çoktan problemi çözüp şu anki durumdan kurtulmayı düşünüyordu.
Manevî olarak konuşurken Huan Hua Sarayı’na katılalı çok olmamış bu müritlerini öylece bırakmazdı fakat Ölümsüz İttifak Ligi’nde harika bir performans sergileme fırsatını da kaçırıp Shizun’u hayâl kırıklığına uğratmak istemiyordu.
Bu tarafta Shen Qingqiu aslında onun kız kardeşle kıvılcımları sürtüştürdüğünü düşünürken Luo Binghe soğukkanlılıkla bu küçük ve zayıf müritleri nasıl yatıştırabileceğini düşünüyordu.
Bu, Luo Binghe’yla sayfalarca yatağa girmiş ilk kız kardeşti!
Qin Wanyue*. Shen Qingqiu’nin bu kız için izlenimi fena değildi.
Qin Wanyue: Wan ‘kibar, güzel, zarif’ anlamlarına, Yue de ‘ahenk’ anlamına gelmektedir. Kız kardeşi ‘Wanrong’un da anlamlarını benzermiş.
Kahramanın öldürmeye girişmesine ve Üç Âlem’e hükmetmesine pek yardım etmemesine rağmen haremdeki rekabetleri sevmeyen sıcak, kibar bir kızdı. Böyle bir kız kardeşi hangi adam sevmezdi ki?
Shen Qingqiu, Sha Hualing ve Luo Binghe’nın asıl karısının birlikte yaşadığını, bütün günleri onun sevgisi ve entrikasıyla uğraştığını, başkasını suçlayarak bu kişiye zarar verdiğini; bu tip sahnelerin onu ölümüne sinirlendirdiğini bilecek kadar onlarca bölüm görmüş olduğunu söyleyemedi. Hışır hışır hışır ve direkt olarak sonraki sayfaya çevirdi.
Okumaya emek harcaması doğaüstü roman içindi, hoş bir kadının biyografisi için değildi!
Senin hayalet başlı örümceği yüz binlerce kelimeyle açıklamanı Sha Hualing’in Qin Wanyue’ye düşük yaptırmasını izlemeyi tercih ederim, teşekkürler!
Bu kişiler Luo Binghe’ya kurtarıcıları olarak ağırbaşlı bir şekilde davrandılar, onu takip ettiler.
Luo Binghe çaresizdi fakat soğuk davranıp onları kovalayamazdı.
Shen Qingqiu içinde fazlasıyla mutluydu. Şu anki Luo Binghe sıcak, dürüst fakat çabuk kandırılamazdı. Rütbe ve sıra olarak yakından takip eden müritlerin arasından bazıları şu anda gelişme durumları iyi olmadığından savaşmaya uygun değillerdi. En azından biraz ayarlamadan sonra bir problem olmayacaktı. Fakat ne beceri kazanmak isteyen ne de yarışmadan çekilmek istemeyen kişiler de vardı. Hatalarına rağmen başarıyla sıyrılıp biraz boncuk ve itibar kazanmak için Luo Binghe’nın oyluklarına sarılıyorlardı.
Son evredeki Luo Binghe olsaydı onun elleriyle her an öldürülebilirdin, tereddüt etmezdi bile!
Bir süre yürüdükten sonra gece gelen küçük yaratıkların çoğu Luo Binghe’nın parmağını oynatmasıyla ortadan kaldırılmıştı. Kılıcı kınından çıkma gereği bile duymamıştı. Yine de insanlar hız kazanmaktan acizdiler.
Nedeni?
Qin Wanyue’ye yakın Huan Hua Sarayı kadın müritleri sesli bir şekilde ağlaşmaya başladı: “Büyük Kız Kardeş Wanyue, ayağım çok fazla acıyor.”
Ön kısımda, Luo Binghe arkasını dönmedi fakat adımları durdu. Başını eğip şakaklarını ovuşturdu.
Qin Wanyue aniden huzursuzlandı. Başını eğip sessizce genç kızla konuştu: “Küçük Kız Kardeş Wanrong, katlanabilir misin lütfen? Biraz daha hızlı yürümemiz lazım.”
Küçük Kız Kardeş Wanrong sessiz bir şekilde hıçkırdı: “Fakat ayağım gerçekten acıyor ve daha fazla yürüyemem! Bütün gün yıkanacak yer bulmadan yürüdük. Vücudum rahatsız hissetmeye başladı.”
Takımdakilerin çoğu aksi iddia edilmesine bile rağmen acemi müritlerdi. Shen Qingqiu direkt olarak yargıya geçme ayrıcalığına sahipti, onların uzun bir zaman için Lig’e girme niteliklerini iptal ettirip Jue Di Vadisi’nden kovabilirdi.
Ayaklarının acıdığına dair bu kadar kolay ağlayabiliyorlarsa öyleyse Ölümsüz İttifak Ligi gibi bir şeye neden kaydoldular? Kaydolma affedilebilirdi, fakat neden insanları arkasından sürüklüyorlardı? Liu Mingyan’a bak, fikir ayrılığı ufacık bile değildi. Bir numara kadın öncü olmasından kuşku yoktu!
Yine de Qin Wanrong’la başa çıkmanın bir yolu yoktu. Ne de olsa Qin Wanyue ve Qin Wanrong Luo Binghe’nın haremindeki bir çift kardeş çiçeklerdi. ‘Büyük yıkımda’ ölmelerine rağmen ölmeyen yegâne kişiler olacaklardı.
Binghe ah, sen... Gelecekte haremini kabullendiğinde kalite sıkıntısını da değerlendirir misin?... Kız kardeşi sadece kötü gözükmediğine bakıp onu kollarının arasına alma. Hareminin kalitesinin düzgün olmadığını görmek gerçekten kalp sızlatıyor!
Qin Wanyue Luo Binghe’nın arkasından tekrardan baktı, ardından fısıldadı: “Küçük kız kardeş, çoktan Kıdemli Askerî Ağabey Luo’ya fazlasıyla sıkıntı verdik...”
Qin Wanrong masum bir şekilde konuştu: “Kıdemli Askerî Ağabey Luo önemsemeyecek kadar iyi birisi. Değil mi, Askerî Ağabey Luo?”
Luo Binghe sonunda arkasına döndü. Yüzünde hâlâ minik bir tebessüm vardı; samimiyetten uzak, yakışıklıydı, şüphesiz mükemmeldi. Konuşmamıştı. Qin Wanyue nedenini bilmiyordu fakat içten içe ürperdi. Qin Wanrong’un beyni yerine pamuk vardı, onun gülümsediğini gördüğünde onunla aynı fikre sahip olduğunu kavradı. ‘La la la’ beklenmedik rüzgâr gibiydi, yakındaki küçük nehir yatağına koştu.
Luo Binghe şok olmuştu. Önceki sözleriyle bağdaştığında yıkanmaya gittiğini düşünmüştü. Neyse ki bu kıdemsiz askerî kız kardeş o seviyede egzotik bir çiçek değildi. Sadece ayakkabısını ve çorabını çıkarttı, ayaklarını nehirdeki suda 丫 gibi basıyordu.
Bu nehrin üst kısmına uzanıyordu, ya alt kısmından birisi suyu içmek isterse...
Shen Qingqiu içten içe nehrin alt kısmındaki müritler için kalbinde mum yaktı.
Böyle bir yola neden olunca birçok farklı kişi onun yaptığını takip etmişti. Bunun gibi bir grup insan gülmeye başlamış, neşelenmişlerdi.
Bu durumu gören Luo Binghe bunun hakkında bir şey yapamamış hatta yakına yaklaşmamıştı. Sadece uzaktan konuşabilmişti: “Suyun içinde zorla yürümek güvenli değil. Hâlâ yoldaş askerî ağabey ve kız kardeşler için çabucak buraya gelmek daha iyi.”
Shen Qingqiu bunun biraz tuhaf olduğunu hissetti. Asıl eserde Luo Binghe bu kadar uzakta durmamalıydı? Yanılmıyor olması gerekiyordu. Luo Binghe endişelerini boş verip(ya da Yüce Tanrı Gökyüzüne Ateş Eden Uçak’ın öldürülemez gizli arzularından geliyordu) onlarla dereye gidip erotik ayak banyosu sahnesinden keyif almalıydı. Önceden verilmiş hizmetlerle* aynı türdeydi!
Hizmet: Hayran hizmetinden bahsetmekte. (Fan service). Okuyucu kitlesini memnun etmek için koyulan sahnelerdir.
Diğer insanların mutlu kahkahaları ve neşeleri bu tarafa bile gelmişti: “Sorun değil! Askerî Ağabey Luo, sen de gel!”
Kristal ekranların önündeki sekt liderlerinin bile dili tutulmuştu.
Asıl eserdeki hâline göre girişmeye kalkışmadığı hâlde bu sahne gerçekten gözlerinin önünde gerçekleştiğinde Shen Qingqiu de şaşkınlıktan sarhoş olmuştu.
İfadesiz bir yüzle içinden sordu: Luo Binghe! Hâlâ oraya gitmeyecek misin? Hâlâ oraya gitmezsen sahneyi zamanında yakalayamayacaksın!
Qin Wanyue Luo Binghe’dan içtenlikle özür dilemek istedi: “Kıdemli Askerî Ağabey Luo, özür dilerim. Kıdemsiz çırak kız kardeşim ve onlar Ölümsüz İttifak Lig’inin ilk kez parçası oluyorlar...” Kendi ailesinin küçük kız kardeşinin hafif egzotik çiçek gibi davrandığının farkındaydı. Dudağını ısırdı, fazlasıyla zavallı görünüyordu.
Egzotik Çiçek: Alaycı bir anlamla harika olmadığından bahsediyor. Antik dönemlerde kadınlar karşı cinsiyeti soyunmak kadar kötü olmayacak kadar dikkate almışsa ayaklarını gösteriyorlardı. Bu nedenle Luo Binghe’nın o denli uzakta durmasına rağmen bu sadece güzel kız kardeşlerin ayak banyosu sahnesiydi, centilmenlik yapıyordu. Ayrıca: Jianghu halkının efsuncularına göre edep daha gevşekti, bu da bazı askerî ağabeylerin kız kardeşlerin arasında olmasını açıklıyordu.
Luo Binghe, aniden kulak delici ve keskin bir çığlığın derenin yanından yükselmesine kadar cevap vermemişti.
Ohhh, sonunda gelmişti!
Genç insan, unutma, doğru şeyi yapma cesareti puanı içerisinde bir numaralı olan “Proud Immortal Demon’s Way”in doğru şeyi yapma cesareti puanı buydu: Ölecek diye yapılan kişiler kesinlikle öleceklerdi!
Sadece bu sefer, Shen Qingqiu Qin Wanrong’un küçük kız kardeşinin, kahramanın hareminin parçası olmayı istediğini tahmin edememişti! Kendisini! Böyle! Ölüme! Yollayacak!
Keskin çığlıkları duyduğunda Luo Binghe’nın ifadesi değişti. Zarif Qin Wanyue’yi ardında bırakıp nehir kenarına koşturdu.
Aynı zamanda kristal ekranın önündeki sekt liderlerinin yüzleri de dehşet içindeydi.
Luo Binghe yatay bir şekilde kılıcını önüne tuttu, koruma duruşunda bedenini alçaltarak konuştu: “Neler oluyor?!”
Nehir normalde sakince ayaklarını yıkayan beş-altı müridi tutuyordu fakat şu anda ikisi kaybolmuştu. Bunlardan birisi Qin Wanrong’du.
Shen Qingqiu içinden: Gördün mü?! Önceden sana gitmeni söylememiş miydim?!
Şu anda harikaydı, ilk eşin öylece kaybolmuştu! Seni sefih çocuk-
Gelecekteki büyük 3 [bip-] sahnesi iki Qin kardeşlerinin çiçek buketiyleydi, şimdi nasıl olacaktı?!
3[bip-]: Üçlü yapmaktan bahsediyorlar. Gelecekte Luo Binghe bu kız kardeşlerle üçlü yapacak… yani, en azından, asıl eserde. :p
Mürit cırtlak bir şekilde bağırdı: “Az önce, ne oldu bilmiyorum, aniden suyun dibi siyahlaştı ve askerî kız kardeşle onlar nasıl olduysa suya çekildi!”
Bir eliyle Luo Binghe suda hâlâ yüzen bazı kişileri çekti, dondu. Bir şey olmadan onları tehlikeden uzaklaştırmak en iyisiydi. Fakat son kişiyi çekmek için elini uzattığında o kişinin ayağı kayıp düştü. Luo Binghe’nın hemen önünde kaybolduğunda çocuğun kafası tamamıyla suyun içine girmemişti bile!
Aynı zamanda bir şer enerji nehir suyunun ortasında yayılıyordu. Kristal ekranda diğerlerinden ayrılıyordu ve Shen Qingqiu odaklandığında kadının siyah ipek iplik gibi sayısız siyah saçlarını gördü. Siyah ipek ipliklerinin ortasında taze kırmızı kan belirmişti. Nehir suyuyla hafifçe yayılıyordu fakat sık geniş saçlar Sadako’nun* saçlarından bile iğrençti!
Sadako: “Halka” isimli eserdeki karakterden bahsediyor.
Nu Yuan Chan: Doğaüstü bir yaratık. Direkt çevirisi ‘Kinini Sarmalayan Kadın’ gibi bir anlama geliyormuş.
Jue Di Vadisi’nde Luo Binghe çabucak ne tip bir yaratığın nehir suyunda olabileceğine karar verdi. Kılıcının enerjisi suya girdi ve haykırdı: “Sudan uzaklaşın! Bu İblis Âlemi’nden nu yuan chan!”
Bu iblis, saç tellerinden oluşan geniş bir alan gibi suyun altında bir süre karışıp ardından aniden bir hıçkırıkla fırlıyordu. Gu lu lu sesiyle siyah saç tellerinin ortasından bir şeyler çıkartıyordu.
Üçü çoktan emilip kanları ve etleri çekilmiş, sadece deri ve kemikten oluşmuş sıska, ıslak cesetleri kalmıştı!
Cesetlerin üzerindeki gözenekler olağandışı bir şekilde büyüktü çünkü hâlâ deriye bağlı fazlasıyla çok saç vardı; insanın etini, kanını ve yaşam enerjisi büyük bir arzuyla çekmek için deliklere gömülüydü.
Herhangi bir açıktan girebilme özelliği nu yuan chan’ın en dehşet verici özelliğiydi.
Nehirdeki müritler korkudan dillerini yutturmuş gibi gözüken bu dehşet verici sahne karşısında fazlasıyla korkmuşlardı. Ormandan ağlayarak gelen feryat birisi kendi kendini Luo Binghe’nın arkasına fırlatmış gibi geliyordu. Qin Wanyue küçük kız kardeşinin cesedini böylesine acınası durumda gördüğünde neredeyse bayılacaktı.
Neyse ki fazlasıyla zekiydi ve aslında, şoktan bayılamamıştı.
Bunun dışında, böyle tamamıyla karmaşa ve kıyametle dolu bir sahnede gerçekten kim kaçanlar arasından kendini buraya getirebilirdi?!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.