Yukarı Çık




12   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   14 

           
Bölüm 13 - Eğitim 1. Kat (6. Kısım)

 

 

[1. Test, Gün 29. Saat 2]

 

‘Hüffffffffffff!’

 

Vay canına, o kadar çok ölme yolu varken nerdeyse boğularak ölüyordum.

 

Kendimi şifa kuyusuna atmaya karar verene kadar her şey yolundaydı, neredeyse suların hayaletine dönüşecektim.

 

Hay…

 

Etrafıma baktım ve şifa kuyusunun kırmızıya boyanmış olduğunu gördüm.

Görünüşe göre bu, şifalı bir kuyudan çok cehennemdeki bir lav havuzuna benziyordu.

 

Neredeyse tamamen iyileştim bu yüzden sorun değil.

 

“Hup.”

 

Kısa bir çığlık attım ve içimdeki okları birer birer çıkarırken konsantre oldum.

 

Okları çıplak bedenimden çıkarırken yaralarımdan kan fışkırdı.

Neyse ki kuyu beni anında iyileştiriyordu.

 

"Offfff, Ho Jae okları çıkarmakta çok iyisin!"

Biri bana iltifat edecek mi?

 

Tıpkı gençken ve sonunda yemek çubuklarını kullanmayı öğrendiğimde olduğu gibi kendimle biraz gurur duydum.

Vay canına, güçleniyorum. Bu hızla giderse yakında bir trol olacağım.

Belki daha sonra kanımı iksir yapmak için bile kullanabilirim.

 

Hahahahahahhaha. Kahretsin.

 

Kendi kanımla kirlenmemiş suyun bir kısmını içmek için şifa kuyusunun çeşmesine gittim.

Hindistan cevizi suyu gibiydi tadı. Iyy.

 

Vücudumun tamamen iyileşip iyileşmediğini iyice kontrol ettikten sonra iyileşme kuyusundan çıktım.

Tüm su ve kandan kurumamı beklerken yaptıklarımla ilgili düşünmeye karar verdim.

 

Birincisi, önceki tuzakta yaptığım hatalar.

Üçüncü denememdi.

Üçüncü denememde bile çok fazla yaralandım.

Yani çoook fazla.

İlk denemeden daha da kötü olduğunu düşünüyorum.

Bu kadar hasar almamalıydım, başlangıçta çılgın tuzağı denediğim zamana kıyasla hiç gelişmemiş miydim?

Tek bir açıklaması vardı. Çıplak sağ kolumla bana doğru gelen bir oku engellediğim zaman.

Ok başı orada bir tür sinire çarpmış olmalıydı ve sonrasında da vücudum bir an için hareket etmeyi bıraktı. Bu durum dengemi kaybetmeme sebep olmuştu.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi onlardan kaçmak yerine birkaç ok daha yemenin daha iyi olacağını düşünmüştüm. Çünkü gitmem gereken çok az bir mesafe kalmıştı.

 

Sonuç olarak neredeyse tekrar ölüyordum.

 

Şimdi tekrar düşünelim. Ateşlenen oklar, önceki tuzaklar gibi tutarlı bir düzene sahip değildi.

Ancak ateş edilme sıklığı öyleydi.

Belki de Eğitim onu ne kadar hızlı temizleyebileceğimi test etmeye çalışmıyordu, bunun yerine her bir oku sakince atlatmamı istiyordu?

Herhangi bir kanıt olmadan kesin bir şey söyleyemezdim ama sanırım öyle olabilir.

 

Dolayısıyla bu eğitimdeki tuzaklar, siz onları temizlerken sadece dayanılmaz bir acıya neden olmak amacıyla yapılmamıştı.

Tuzaklar kavramını düşünürseniz büyümenize ve gelişmenize yardımcı olmak için tasarlanmışlardı.

 

Hareketsiz dursam ya da okları sakince atlatmak için yavaşça hareket etsem ...

Kaçmaya dayalı yeni bir beceri öğrenebilirdim belki.

Öğrenemeseydim bile iyi bir deneyim olurdu.

Sürekli olarak bir tür deneyim kazanmak, daha güçlü olmanın temel unsuruydu.

 

Biraz daha zamanım olsaydı, ya da bu tuzağı dört ila beş kez daha deneseydim işler nasıl değişirdi merak ediyorum… Sadece bir kez daha değil.

Fazla zamanımın kalmamış olması biraz üzücüydü.

 

Açıkçası başka seçeneğim yoktu. Bekleme odasından bu noktaya geri dönmek için yeterli zamanım kalmamıştı.

Bu tuzağı zaten üçüncü kez denedim.

Bundan bir şeyler elde etmek için pek çok fırsat vardı.

Bundan yararlanmamak benim hatamdı.

 

‘Durum’

 

[Lee Ho Jae]

 

Sv.6

 

Güç: 12

Çeviklik: 21

Dayanıklılık: 16

Zeka: 22

 

Beceriler: Savaş Konsantrasyonu Sv.5, İrade Sv.3, Uyanış Sv.1, Gece Görüş Sv.2, Göz Işıkları Sv.1, Koşu Sv.1, Yükseltilmiş Duyular Sv.3, Başlangıç Kılıç Ustalığı Sv.1, Kesme Sv. 1, Ağrı Toleransı Sv.8, Kanama Toleransı Sv.4, Bayılma Toleransı Sv.1, Piercing Toleransı Sv.1

 

Özel: Macera Tanrısı sizinle ilgileniyor.

 

Ağrı Toleransım bir seviye kazanmıştı.

seviyede Ağrı Bağışıklığı gibi bir beceriye dönüşmesi için dua ettim. Lütfen öyle olsun.


 

Ağrı Toleransı ağrıya dayanmanıza izin veriyordu azaltmaktan ziyade.

Yükseltilmiş Duyular sayesinde, acı hissim şimdi daha belirgin hale gelmişti. Hay sikeyim ..

 

Bunun dışında pek bir şeyin değişmediğini kontrol ettikten sonra durum çubuğunu kapattım.

 

Envanterimden biraz pastırma çıkardım ve bu çiğnemesi hoş güzelliği yedim.

Dilimde bıraktığı bu tuzlu tat dilimi şok etti.

 

ÇN:Burda "jerky" kelimesini pastırma olarak çevirdim.Hani şu uzun ince etler olur ya yabancı filmlerde kahvaltılarda görürsünüz onlardan.Bizim uzun ince pastırmaya benzediği için böyle dedim :D. Ayrıca çiğnemesi hoş ve tuzlu diyor. Bu da pastırmayı andırdı...

 

Topluluk sohbetinde yeni bir bilgi yayıldı. Her katın sonunda bir patron odası olduğu garip bir teoriydi. Çoğu kişi buna inanmadı ancak birinci katı temizleyen daha fazla insan varlığını onayladıkça teori bir gerçek oldu.

 

Ek olarak Topluluk sohbetinde verilen bilgileri takip ediyordum, bu sayede Şifa Kuyusunun eğitimin son kısmında olduğunu da bulmuştum.

Başka bir deyişle patron odası hemen önümdeydi.

 

Sonunda Eğitimin 1. katını temizleme noktasındaydım. Şifa Kuyusuna ulaşmıştım ve geriye yalnızca bir tuzak kalmıştı, patron odası.

 

"Nihayet, sonunu görebiliyorum."

 

Burayı gerçekten biraz daha çabuk temizlemek isteseydim muhtemelen birkaç gün önce patron odasına girmeye çalışabilirdim.

Ancak biraz daha düşündükten sonra ilerlemenin daha iyi olacağına karar verdim ve bu nedenle her bir tuzağı birden çok kez denedim.

 

Şimdi bugün, bana verilen zamanın ikinci son gününde, patron odasına meydan okuyacağım.

 

Yürüdüğüm koridor aniden yoğun bir sisle dolduğundan sürekli giysilerimdeki suyu sıkıyordum.

Birkaç adım daha attım, büyük bir taş kapı belirmişti önümde.

"Bunu nasıl açacağım?" diye düşünürken elimi taş kapıya koydum. Görüş alanımda bir mesaj belirdi.

 

[Bunu deneyecek misin?]

 

Ehm, bir açıklamaya ihtiyacım var.

Ayarlanamaz mı bu?

 

Patron odası hakkında bir uyarı işareti koysalardı güzel olurdu.

 

"Evet."

 

Her neyse, iyiydi. Şu anda kendime güvenerek yürüyebilmek için çok çalışmıştım değil mi?

O kadar çok çalıştım ki kan kusmuştum...

Bu zaman içinde başardıklarıma inandım.

 

Gugugugugu- Yükselen taş kapı, yüksek titreşimli bir sesle açıldı.

 

Taş kapının önünde bir gölet belirdi.

 

Kooguguguguugugu- Bam!

 

Taş kapı gürültülü bir şekilde sıkıca kapandı. Sanırım yeniden açma planları yoktu. Lanet olsun.

 

Seçim hakkım olmadan tekrar gölete döndüm.

 

[Girin lütfen.]

 

Lanet olsun.

Hayır. Amına koyayım, bunu gerçekten bana neden yapıyorsun?

 

Topluluk sohbetinde patron odasıyla ilgili olarak paylaşılan her şeyi hatırladım.

Ancak bu patron odasının siktiğim zorluğuyla ilgili hiçbir şey yoktu.

 

kat cehennem zorluğunun teması ok tuzaklarıydı.


Bu yüzden Topluluk sohbetinde verilen bilgilere dayanarak patron odasının bu tür tuzaklarla ilişkili olacağını tahmin ettim.

 

Çok haklıydım.

Duvarlar ve tavanlar ok tuzaklarıyla doluydu.

 

Küçük bir hatam dışında.

Önümdeki gölet.

 

Lav göleti.

Cildimi anında pişirecek kadar yüksek sıcaklıktaydı ve kalbim ona bakarken sıkışmış gibi hissetti.

 

Bu çılgın sikikler.

9 adet dairesel taş köprü vardı.

3'e 3 olarak düzenlenmişlerdi. 9 taş köprü, yaklaşık 2 metre aralıklarla eşit mesafelerle ayrılıyordu.

 

Köprüler düz bile değildi.

Yuvarlak bir taş yüzeye sahipti ve dokusu pürüzsüzdü.

 

Bu siktiğimin taşına kim köprü der amına koyayım?

 

Ancak daha önce, o köprülerde durmamı isteyen bir mesaj belirmişti.

 

[1. kat aşaması, son ağ geçidine hoş geldiniz. Test, göleti birbirine bağlayan taş köprünün üzerine bir adım atıldığı anda başlar. Test 5 dakika sürer.]

 

[Girin lütfen.]

 

İçimden sürekli sikeyim,sikeyim,sikeyim diye mırıldandım ama mesaj bir daha hiç görünmedi.

 

İşin iyi yanı, bu testi kolayca kavrayabiliyordum.

Tuzakların nasıl açıktaysa geriye kalan her şey de aynı şekilde ortadaydı.

 

Birincisi, içine düşersem anında öleceğim bir lav havuzu.

İkinci olarak, kendinizi yuvarlak yüzeylerde dengelemenin zor olduğu 9 taş köprü.

Son olarak, duvarlarda ve tavanda aralarında hemen hemen hiç bir açıklık bulunmayan bir ton ok tuzağı.

 

Bu test, açıkça köprüdeyken tavandan yağacak olan oklardan 5 dakika boyunca kaçmakla ilgiliydi.

 

Artık zamanı uzatamazdım bu yüzden en yakın kayanın üzerine hafifçe atladım.

Köprüye adım atar atmaz bana doğru uçacak bir okun beklentisiyle eğildim.

 

Şans eseri, taş cilalanmış gibi parlak olsa da o kadar da kaygan değildi.

Taşın yuvarlak şekli nedeniyle iki ayağımla ayakta durmak için yeterli alan yoktu ama tek ayak üzerinde rahat durabilmen için yeterliydi.

[Test 30 saniye içinde başlayacak.]

 

Ah tamam. Bilmeme izin verdiğin için teşekkürler.


----------

Devamı için sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Sitede 40. Bölüm yayımlandı bile.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


12   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   14 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.