Bölüm 8: Şu anki Shen Qiao, Shen Qiao’nun tamamı değil
Shen Qiao uyandığında, başının üstünde eski bir kiriş gördü. Yıllarca çürümüş, her an düşmeye hazır görünüyordu.
Yanındaki biri onu omuzlarından sarsıyordu.
Şu anda nerede olduğunu belirleyemezken, bilinçsizce mırıldandı, “Kıdemli savaş kardeş, kes şunu.”
“Kıdemli savaş kardeşin kim?” Chen Gong iyi halde değildi. “İki gün boyunca uyudun! Tüm paramı sana harcadım ama yeterli değildi, bu yüzden şimdilik seninkini aldım. Bu bile sadece üç gün için yeterli. Yarına kadar ödeme yapamazsak bizi dışarı atarlar! O zaman eski püskü tapınakta yaşamaya geri dönmek zorunda kalırız!”
Shen Qiao bir “oh” ile cevap verdi ve uzun bir süre boşluğa daldı, karşısındaki kirişe boş gözlerle bakıyordu. Nereye baktığına dair Chen Gong’un hiçbir fikri yoktu.
Shen Qiao'nun, bu dünyada hiçbir şey onu ilgilendirmiyormuş gibi davrandığını görmek onu rahatsız etti. Shen Qiao’nun omzunu bir kez daha itmekten kendini alamadı. “En azından bir şey söyle! Bakmayı kes! Şimdi bir handa kalıyoruz! İntikam için geri döneceklerinden korktum, bu yüzden seni o perişan tapınaktan çıkardım. Senin için bir doktor bile çağırdım. Doktor qi'nizin… umm… erkeklere özel bir şey olduğunu ve…. errmm… vücudunuzda bir tür soğukluk olduğunu söyledi-neyse çok zor bir durum-ve birçok reçete yazdı. Tüm paramı onlara bile harcadım!”
Shen Qiao kendini toparladı ve cevap verdi, “Ona ilaç yazmayı bırakmasını söyle. İşe yaramazlar. Bu benim bedenim, bu yüzden biliyorum, kısa sürede iyileştirilebilecek bir şey değil.”
“Bunu şimdi söylemenin anlamı ne? İlacı çoktan aldım. İade etmek sence mümkün mü?!”
“Ah, o zaman unut gitsin.”
Chen Gong, yarı çömelme pozisyonuna geçti ve kendini Shen Qiao’nun göz hizasına getirdi. “Şişt! Madem becerilen iyi, sokakta insanlar için dövüş sanatlarını sergilemeye ne dersin? Ya da Altı Ahenk Birliği’ne katılabiliriz. Bu bölgede sektlerinin bir Alt Salonu var. Dövüş yeteneklerinle iyi bir pozisyon bulmamanın imkanı yok. Beni o zaman yanınızda götürebilirsin…”
Shen Qiao sordu, “Altı Ahenk Birliği ne?”
Shen Qiao’nun boş ve masum gözleriyle karşılaşınca, Chen Gong’un öfkesini tutup sabırla açıklamasından başka bir seçeneği yoktu, “Hem karada hem de suda iş yapan bir sekt. Karadaki ana işleri mallara eşlik etmek. Başkaları için de bilgi topladıklarını duydum. Kısaca… Her neyse, bu kadar büyük bir sekt, gerçekten harika! Bir tek bunu biliyorum çünkü insanlar konuşurlarken duydum. Ne düşünüyorsun? Hadi, Altı Ahenk Birliği’ne katılalım! O zaman her gün falcılık yapmak zorunda kalmayacaksın ve benim de pirinç torbası taşımam gerekmeyecek!”
Açıklamasının sonuna kadar çoktan heyecanlanmıştı.
Shen Qiao kafasını salladı. “Sana daha önce çok fazla hatırlayamadığımı söylemiştim. Dün geceki hareket bir sezgi patlamasından başka bir şey değildi. Gözlerimin kötü olduğundan bahsetmiyorum bile, gitsem bile hangi işi alabilirim ki? Sessiz kalıp burada para kazanmaya devam etmek daha iyi olur.”
Bu cümle, Chen Gong'a atılan bir kova soğuk su gibiydi-gülümsemesi bile tamamen silindi.
Shen Qiao açıkça göremese de, çocuğun dehşetini hala hissedebiliyordu. “Hala gençsin. Bir hareketle iş başarmaların üzerinde durma. Bizler pugilistik dünyadaki insanlar değiliz. Kurallarını ve geleneklerini bilmeden böyle bir savaş sektine alelacele katılmayı, uygunsuz bulmuyor musun?”
Chen Gong çok mutsuzdu. “'Uygunsuz'un ne olduğunu bilmiyorum. Sadece her gün pirinç çuvalları taşıyarak kazandığım paranın kiramızı bile ödemek için yeterli olmadığını biliyorum. Reçete yazdırmak paralı. Yiyecekler de paralı. Tabii! Asil ve erdemli olan sensin! Ama para bize hiçbir yerden gelmeyecek mi? Çalıp soymuyorum ya. Her gün kafama para düşmesini hayal etmekten başka yapacak bir şeyim yokmuş gibi söyleme… Hey! Hey! Sorun ne? Beni korkutma! Tek yaptığım sana biraz çıkışmaktı!”
Başını iki eliyle tutarak Shen Qiao, yavaşça konuşmadan önce acı patlaması geçene kadar bekledi, “Altı Ahenk Birliği’ne gitmeyeceğim. Xuandu Dağı’na gidiyorum.”
Chen Gong merakla sordu, “Xuandu Dağı mı? Orası neresi?”
Funing Bölgesi'nde hiç eğitim almadan büyüdüğü için bilgisi oldukça sınırlıydı. Altı Ahenk Birliği'ni duymasının nedeni, bu bölgede bir Alt Salonunun olmasıydı. Diğer sektlere gelince, onları çok az biliyordu.
Ona göre, pugilistik dünya ulaşılamayacak kadar uzaktı.
Shen Qiao tek kelime etmeden başını salladı ve tekrar dalmaya başladı.
Chen Gong huysuzca yakındı, “Hey! En azından bir şey söyle! Kendi paramı doktor ve ilaçların için kullandım! Sakın bana geri ödemeyeceğini söyleme!”
Shen Qiao garanti verdi, “Önceki gibi birkaç gün içinde bir fal standı kuracağım. Sana geri ödeme yapmam uzun sürmez.”
Altı Ahenk Birliği'ne dönmeye hiç ilgisi olmadığını görünce, Chen Gong keyifsiz hissetmekten başka bir şey yapamadı. Pirinç çuvalları taşımaktan kazandığı az güçten başka bir şeye sahip olmayan birine Shen Qiao’dan başka kim bir göz atardı ki?
“Xuandu Dağı nasıl bir yer?”
“Bir dağ.”
“…”
O kadar sinirlendi ki neredeyse Shen Qiao'nun kendisinin ölüm nedeni olacağını düşündü, “Hadi canım! Tabii ki bir dağ olduğunu biliyorum! Sana neden oraya gitmek istediğini soruyorum!”
“Ben de bilmiyorum. Birisi oradan geldiğimi söyledi, bu yüzden ben de gidip görmek istiyorum.”
“Nerede bu dağ?”
“Qi, Zhou ve Chen arasındaki üç sınırın yakınında.”
Chen Gong şok oldu, “O KADAR uzak mı? O zaman buraya nasıl geldin, oradan tüm yolu?”
Shen Qiao tekrar açıklardan biraz çaresiz hissetti, “Daha önce sana söylemedim mi? Birçok şeyi unuttum. Şimdi bile, hala hepsini henüz hatırlamıyorum. Sebebini bilsem neden hala kontrol etmeye dönmek gibi bir şey söyleyeyim ki?”
Chen Gong bir süre düşündü ve önerdi, “Şuna ne dersin? Seninle geleceğim. Senin gibi altı ya da yedi adamı indirebilmem için bana birkaç hamle öğretebildiğin sürece bana geri ödemek zorunda değilsin. Biz Chen Hanedanlığı’na vardıktan sonra, Altı Ahenk Birliği’ne katılacağım ve sen de Xuandu Dağı’na gideceksin. Ne düşünüyorsun?”
Shen Qiao sordu, “Funing Bölgesi senin memleketin. Burası, dış dünyadan açıkça farklı, nadiren savaşa maruz kalanmış huzurlu bir yer. Ben batıya doğru ilerliyorum. Qi ve Zhou arasındaki sınıra yaklaştıkça, daha da kaotik hale gelecektir. Benim başka seçeneğim yok, ama sen neden bu kadar tehlikeli bir yolculuğa çıkasın ki?”
Chen Gong cevaplarken düz bir surat ifadesi takındı, “İki ebeveynim de ölü ve evim üvey annemin çocukları tarafından alındı. Burada kalıp, Funing Bölgesi’nde pirinç çuvalları taşımak yerine, orada yaşamak için bir yol bulmam benim için daha iyi. Hem orduya katılmak için uygun olduğumu söylemedin mi? O zaman en azından savaşların sık sık patlak verdiği yerlere ve acil askere ihtiyaç duyulan yerlere gitmem gerek, değil mi? Tüm hayatımı böyle yaşamak istemiyorum, o kadar yararsız bir korkağım ki o dilenciler bile zorbalık yapıp beni küçük görebiliyorlar!”
Shen Qiao bir süre sessizliğe düştü. Sonra kabul etti, “Peki o zaman…”
Cümlesine daha yeni başlamıştı ki ancak Chen Gong çoktan yatağının kenarına yere lap diye diz çökmüştü. “Değerli Efendi, lütfen bu saygı eğilmesini öğrencinizden kabul edin!”
“…” Shen Qiao’nun ağzının köşesi, ağlamak ve gülmek arasında gittikçe biraz seğirdi. “Kalkabilirsin. Öğrenci almıyorum ve öğrenci alamıyorum. Şimdi bildiğim hareketlere gelince, onları tam olarak hatırlayamayacağımdan, sana en çok hatırladıklarımı öğretebilirim. Etkili olup olmadıklarını bile bilmiyorum, bu yüzden beni Efendin olarak kabul etmene gerek yok.”
Bu sözleri duyan Chen Gong çabucak ayağa kalktı ve açıkça “Pekala. Ama benden büyüksün, bu nedenle bundan sonra sana ‘ağabey’ diyeceğim. Eğer biri bana tekrar zorbalık ederse, benim için öne çıkman gerek!” dedi.
Shen Qiao sadece gülümsedi. Cevap vermeden, tekrar boşluğa daldı.
Chen Gong ona bir süre sessizce baktı. Kendine geldiğine dair hiçbir işaret göstermediğini görünce, dönüp şimdilik gitmekten başka seçeneği yoktu.
…
Shen Qiao uçurumdan düşüşü esnasında ağır yaralandı. O zamanlar durumunun tamamen tehlikeli olduğu doğruydu, çünkü tüm kemikleri kırılmıştı, ancak bu yaralar yedek köşkteki üç aylık iyileşme döneminde az çok iyileşti.
Temellerine kadar hasar gören kısımları, iç organları ve dövüş sanatlarıydı; ikincisi (dövüş sanatları) bu kaza esnasında tamamen yok oldu. Şu anda parçalanmış hatıralar ve yarı sakat bir beden haricinde hiçbir şeyi kalmadığı için, iyileşmek söylenenden daha kolaydı.
Bu, herhangi başka bir insanın başına gelseydi, bir yıldırımla karşılaştırılsa çok daha az olmayan bir darbe olurdu. Ancak, Shen Qiao ve Chen Gong'un birlikte kaldığı süre boyunca, çoğu zaman aslında sinirlenen kişi Chen Gong’du.
İkisi döküntü tapınağa geri dönmedi, hancı ile iyi bir fiyata pazarlık yaptılar ve bir ay boyunca kiraladılar. Ay boyunca Shen Qiao, Dük Jiang Tapınağı önünde fal bakmaya devam etti; Chen Gong geceleri Shen Qiao altında dövüş sanatları eğitimi alırken, geçici işinde pirinç çuvallarını taşıdı. Temeli ve kabiliyeti iyiydi, bu yüzden bir ay sonra hareketleri gerçek bir dövüş sanatçısınınkine benzedi. Ancak iç qi’nin yardımı olmadan, sonuçta sadece boş bir kabuktu-normal zorbalar ve haydutları idare etmek için yeterliydi ama gerçek dövüş sanatçılarına rastlayacak olsaydı işe yaramazdı.
Ay bittiğinde, Shen Qiao ve Chen Gong Funing Bölgesi’ni terk ettiler ve batıya bir yolculuğa çıktılar.
Yedek köşkten ayrıldığından beri Shen Qiao, Yu Shengyan ve diğerlerini bir daha görmemişti. Funing Bölgesi, daha önce yaşadığı köşke çok uzak olmasa da, Dük Jiang Tapınağı’nda kurduğu fal bakma standında her gün duyduğu ve gördüğü her şey, daha sıradan olamayacak piyasa faaliyetleri ve muhtemelen daha sıradan olamayacak halktı.
Savaş dünyası ona çok uzak görünüyordu, o kadar uzak ki bazen Shen Qiao, Xuandu Dağı'na gitmesine gerek olmadığını hissediyordu. Hayatının geri kalanını Funing Bölgesi’nde geçirmek aslında kötü bir seçim olmazdı.
Ancak; kısa bir süre önce tekrar başlayan göğsündeki ara sıra olan hafif sıkışmalar ve kemiklerindeki batmalar, bulutlu ve yağmurlu günlerde aklında parlayan geçmiş ve, tüm uzuvlarında ve kemiklerinde dolaşan iç qi’sinin hepsi ona hatırlattı-şu anki Shen Qiao, hala Shen Qiao’nun tamamı değildi.
Funing Bölgesi'nin batısında Huai Eyaleti vardı. Büyük bir vilayetti ve Zhou'ya da yakındı, bu nedenle orada güvenlik sıkıydı. Huai Eyaleti’nin Bölge Müfettişi [1] genellikle doğrudan İmparator tarafından görevlendirildiğinden, teftiş turlarına sık sık gelen Sansürleri Denetleme'ye ek olarak, bölge çoğu kez sıkıyönetim altındaydı.
Dünya çoktan uzun süredir bölünmüştü, ancak ülkeler birbirleri arasındaki sınır ticareti konusunda hiç yasak koymadılar. Ancak Huai Eyaleti’nin Bölge Müfettişi Shen Buyi, meseleleri tuhaf bir şekilde ele alan tek kişiydi. Göreve geldikten sonra, iki ülke arasındaki sınır boyunca tüm karşılıklı ticaret bölgelerinin kapatılmasını ve karşılıklı ticarete katılmış olan tüccarların istisnasız ciddi şekilde cezalandırılmasını emretti. Ayrıca İmparator'a, karşılıklı ticaret bölgelerinin, Zhou casuslarının gizlice girip Qi sınır savunmasının düzenini araştırması için kolayca erişilebilir bir araç olduğunu iddia ederek bildirdi. Hatta Qi'nin diğer bölgelerinde karşılıklı ticareti kesmeyi de önerdi. Qi İmparatoru Gao Wei, teklifini kabul etmese de, Shen Buyi’nin sadakatini yine de çok övdü ve hatta kabulü için bir kararname bile yayınladı.
Shen Buyi sadece hükümet işlerinde kendini genişletmekle kalmadı, aynı zamanda Qi'nin yüksek memurları ve soyluları üzerinde aşırı derecede köpeklendi. Sonuç olarak, çoğu zaman İmparatorun iç bakanlık çevresinden biri onun adına konuşurdu, bu da şimdi bütün bir vilayet olan Bay Vali [2] liğine kadar küçük bir Bölge Savunuculuğundan yükselebilmesinin sebebiydi, başarı yolunda uzun adımlarla ilerliyordu.
Şehre girerken yüksek masrafları göz önüne alarak, Chen Gong ve Shen Qiao, şehir dışındaki manastırda kalmaya ve ertesi gün ikmal etmek için şehre girmeye karar verdiler. Bu şekilde, şehirden ayrılabilir ve öğleden sonra tekrar yola koyulabilirlerdi.
Manastırın adı Bulutların Ötesinde Manastır’dı. Manastır olarak adlandırılıyordu, fakat doğrusu Funing Bölgesi’nde kaldıkları pejmürde tapınaktan çok da iyi değildi. İçeride sadece üç keşiş vardı: başrahip olan yaşlı bir keşiş ve onun tarafından kabul edilen iki küçük keşiş.
Manastır, sadece iki yan oda ile oldukça mütevazı idi. Biri, yaşlı başrahip; diğeri, iki küçük keşiş içindi. Bu iki odanın yanı sıra ortak bir uyku alanı [3] vardı.
Chen Gong zor bir yaşam yaşamaya alışkındı. Funing Bölgesi'ndeki o eski püskü tapınakta, ortak uyku alanlarını geç, bir battaniye bile yoktu. Bu yüzden onun için, buradaki mevcut durum çoktan harikaydı. Shen Qiao oldukça uyumluydu ve geldikleri an işleri eline aldı, böylece doğal olarak hiçbir şikayeti yoktu.
Ancak ortak uyku alanına girdikten sonra, başka bir grubun onlardan önce geldiğini öğrendiler. Dört genç erkekten oluşan bir gruptu ve odanın içinde iki büyük sandık vardı.
Chen Gong, yabancılara karşı bir düşmanlık ve ihtiyata sahipti, bu yüzden onlarla tanışmak için ağzını açması muhtemel değildi. Shen Qiao’nun gözleri iyi değildi; onlarla selamlaşmak istese bile açıkça neye benzediklerini zar zor görebiliyordu. Dört kişinin de yakın bir ilişki kurmaya niyeti yoktu. Chen Gong ve Shen Qiao'yu dikkat çekmeden yukarı aşağı ölçtüler, ve düzensiz adımlarını [4] ve sade kıyafetlerini gördükten sonra onlara daha fazla aldırış etmediler.
Çok geçmeden, iki küçük keşiş ellerinde yataklarını taşıyarak geldiler.
İki ek kişi ile, ilk başta çok büyük olmayan ortak uyku alanı daha da kalabalık görünüyordu.
Derinlerde memnun olmayan Chen Gong, mırıldanmasını tutamadı: “Altı kişi zaten çok fazla, ama şimdi iki kişi daha var!”
Küçük keşiş onu duydu ve fısıldadı, “Hayırsever, oradaki hayırseverler arasında genç bir bayan vardı. Bizimle aynı odada dinlenmesi onun için rahatsız edici olacağından, yan odayı ona bıraktık. Sonuçta, başkalarına yardım etmek kendine yardım etmektir.”
Kadınlar kesinlikle kendi başlarına ayrı kalmalılardı, bu yüzden Chen Gong, bu konuda mutlu hissetmemesine rağmen başka bir şey söyleyemedi.
O zamana kadar, bu dört kişinin hepsinin üzerinde silah taşıdığını fark etti, ağzını daha az açmaya çalıştı. Ancak, gözünün kenarıyla bir bakış attığında aniden bir şey keşfetmiş gibi görünüyordu ve heyecanlandı. Akşam yemeğine giderken fırsatı değerlendirerek Shen Qiao'yu yaklaştırdı ve fısıldadı, “Gördün mü? O adamlar Altı Ahenk Birliği’nden! Kıyafetlerinde ve sandıklarında derneğin sembolünü gördüm! Funing Bölgesi’ndekiyle tamamen aynı!”
Shen Qiao bir gülümsemeyle cevap verdi, “Gözlerim iyi olmadığından, nasıl görebilirim ki?”
Chen Gong’un heyecanı bir az bile etkilenmedi. “Onlarla bir sohbet başlatma şansı bulursam ve benden memnun olurlarsa, sence Altı Ahenk Birliği’ne katılmama izin verirler mi?”
Shen Qiao, Chen Gong'un, Altı Ahenk Birliği'ne gönülden arzu duyduğunu biliyordu. Bu kadar uzun bir mesafe seyahat ettikten sonra bile, asıl niyeti değişmemişti.
Yavaşça cevap verdi, “Sanırım denememen senin için en iyisi olur.”
Çevirmen: arythsea *Sanki Shen Qiao’nun hafızası biraz yerine geldi gibi?? Yan Wushi birkaç bölüm sonra dönüyor!!
Çevirmen Notları: - [1] – Bölge Müfettişi: Coğrafi olarak önceden belirlenmiş bir Bölgedeki tüm bölgesel yönetim birimlerinde personel üzerinde disiplin gözetimi sağlamayı amaçlayan düzenli bir denetim makamı. - [2] – Bay Vali: Bir bölge yetkililerine verilen onur unvanı. – Aslında Sör Vali gibi bir şey ama Türkçede net bir karşılığı yok bu makamın arkadaşlar so…- - [3] – Ortak uyku alanı: aslında birden fazla kişinin yan yana yatmasını sağlayan büyük bir geniş ahşap tahta yatak. - [4] – Düzensiz adımlar: İçlerinde qi olmadığını gösteren bir ifade.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.