Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 

           
Murai-sensei evrakları tekrardan gözden geçirdiğinde yüzünde anlamlandırılması güç olan şaşkınlık ve hüzün ifadesi vardı. Bu ifadeyle birlikte Minoru’ya dönüp şu soruyu sormuştu.
 
“ – S-SEN YOKSA HAYAKAWA KIYOHARU-SENSHU NUN OĞLU MUSUN “ ?
 
Minoru bilgileri inceledikten sonra bu sorunun geleceğini az çok tahmin etse de asıl kafasına takılan şey Murai-sensei nin bu soruyu böyle bir yüz ifadesi ile sormasıydı. Bu düşünceler içerisinde devam ederken soruyla alakalı diyaloglar silsilesi başlamak üzereydi…
 
Minoru:
 
Bunda bu kadar şaşıracak ne var bilmiyorum fakat evet, kendisi babam olur. Daha doğrusu, babam olurdu…
 
Murai-sensei:
(gülümseyerek)
Ah üzgünüm seni şaşırttım mı? Aniden bu şekilde sorunca şaşırman normal tabi ki, benim hatam. Gerçekten de çok büyümüşsün Minoru-kun seni tanıyamamama şaşmamak gerek.
 
Minoru:
 
Uh? Büyümüşsünüz derken? Daha önce sizinle bir yerde karşılaştık mı? Veyahut sizi tanıyor muyum?
 
Murai-sensei:
Oh tabi sen o zamanlar küçük bir çocuk olduğun ve babanı antrenmanlarda çok fazla izlemediğin için beni tanımıyor olman normal. O zaman kendimi tekrardan tanıtmama izin ver. Ben Tokyo Knights (Minoru’nun babasının oynadığı takım) eski atıcı koçu Murai Hideki, babanın 6 yıl boyunca atıcı koçluğunu yaptım.
 
Minoru:
 
Babamın atıcı koçuydunuz demek… Onun gibi bir beyzbol delisiyle baş etmek zor olsaydı gerek. Fakat sizin gibi bir profesyonel bir atıcı koçunun neden böyle bir lise takımında koçluk yaptığını pek anlayamadım.
 
Murai:
 
Birçok şey oldu aslında. Kiyoharu-senshu göçtükten sonra Japon Beyzbol Dünyası çok sarsıldı. Onun gibi bir süperstarı kaybetmek hem Tokyo Knights a hem de Japonya’ya çok ağır geldi. Hem de bildiğin üzere Kiyoharu-senshu nun kaybedilmesinin acısı geçmeden, sosyal medyada şampiyonluğun kaybedilmesinin sorumlusu olarak gösterilme durumları yüzünden daha fazla durmak istemedim öyle bir ortamda. Bu okulun da sahibiyle bağlantılarım olduğundan ve kendisinin de bir beyzbol tutkunu olmasından ötürü burada koçluk yapmaya başladım ve 5 yılda adımızı duyurup Koshien seviyesi bir okul olabilmeyi başardık. (cümleyi bitirdikten sonra ciddileşip üzgün bir ifadeyle başını eğerek) Kiyoharu-senshu nun, babanın durumunu daha önceden fark edemediğim ve onu durduramadığım için çok üzgünüm. Babanı kaybetmenin sorumlularından bir tanesi de benim. Tarif dahi edemeyeceğim bir acı yaşadın fakat içtenlikle özürlerimi sunuyorum Minoru-kun.
 
Murai’nin birden eğilip özür dilemesi Minoru’yu şaşırtmakla beraber sahada antrenman yapan diğer beyzbol takımı üyelerinin de dikkatini çekmişti ve ne olup bittiğini anlamak için ikilinin etrafına toplanmışlardı.
 
Bu sırada Murai, Minoru’dan bir cevap beklemekteydi. Kalabalığın toplanmasından pek hoşnut olmayan Minoru daha fazla sinirlerine hakim olamadı ve iğneleyici ve sinirli bir şekilde:
 
Minoru:
 
Özür mü? Gerçekten sadece bir özrün bu durum için yeterli olabileceğini düşünüyor musun? Siz resmen onu kendi çıkarlarınız için kullandınız. 6 Yıl boyunca gerçekten bitap düştüğünü fark edemedin mi? Aptalı oynama. Siz babama ihanet ettiniz. Onun emeklerini hiçe saydınız evet siz.,o aptal kulüp ve o aptal taraftarlar. Şampiyonluğun kaybedilmesinin sebebi mi? Dalga geçmeyin benimle. Herkes biliyor ki o takım o gün o şampiyonluk maçında oynayabildiyse kimin sayesinde olduğunu. Sadece kendi yapamadıkları şeyler için suçlayacak bir günah keçisi aradılar ve onun için de babamı buldular... Aah boşuna konuşuyorum. (birden toplanan beyzbol üyelerine doğru dönerek şu sözleri söyler)
 
Ne için yaşıyorsunuz? Ne için beyzbol oynuyorsunuz? Başkalarının beklentilerini karşılamak için mi yoksa kendi hayallerinizi gerçekleştirebilmek için mi. Beyzbol sizin için ne anlam ifade ediyor?. Bunu bile hiç düşünmemişken gerçekten Koshien e falan gidebileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Güldürmeyin beni. Sadece koçunuzun size yüklediği aptal sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Kendi idealleriniz ve istekleriniz üzerinde yoğunlaşmadan daha ileri gidemezsiniz. Eğer böyle devam edecekseniz kaybettiğinizde, kaybetmenin sorumlusu olarak belirleyeceğiniz kişinin kim olacağını 4 gözle bekleyeceğim.
 
Murai sensei:
 
Minoru-kun… Üzgünüm.
 
Murai’nin kelimeleri boğazına düğümlendi ve Minoru’ya söylemek için başka bir sözcük bulamadı. Beyzbol takımı üyeleri ise kendilerine birden çıkışan bu çılgının kim olduğunu ve neden çıkıştığını anlamaya çalışıyordu. Murai daha fazla kargaşa oluşmasını istemedi ve tüm takımı toplantı odasına gönderip orada bu konu hakkında olan bitenleri anlatacağını söyledi. Beyzbol takımı üyeleri gittikten sonra Minoru’ da eve gitmek için Murai ile konuşuyordu.
 
Minoru:
 
Evrak işleri bittiyse izninizle evime gideceğim Murai-sensei
 
Murai-sensei:
 
Ah tabi bitti gidebilirsin. Son bir şey söylemek istiyorum. Eğer beyzbol oynamak istersen istediğin zaman bu takıma katılabilirsin. Her konuda sana yardım edebilirim. Kendine iyi bak.
 
Minoru Murai’nin beyzbolla ilgili söylediklerini takmamış gibi yaparak oradan ayrılırken arkasını döndüğünde bir kızla karşılaşır ve birden şaşırıp aynı anda birbirlerinin isimlerini söylerler.
 
“Mİ-KUN??”
 
“SEİ??”

Minoru'nun aniden karşılaştığı bu kız kimdi ve birbirlerini nereden tanıyorlardı. Minor geleceğini kaderini değiştirebilecek bir olayın başlangıcının ortasında mıydı? Bu tür soruların cevabı için okumaya devam edin! Görüşürüz. 
 
 
 
 
2. BÖLÜM SONU


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.