Under The Oak Tree - Türkçe Çevrimiçi Oku

Düğünün sonunda bir dadı tarafından gerdek odasına götürülmüştü. Hizmetçilerin de yardımıyla yıkandı ve yatağın üzerine oturdu. Bir süre sonra Kocası da odaya girdi. Sonrasında, stres içinde tüm yüz hatları sertleşen adam şunları söyledi.
“Kıyafetlerini çıkar.”
Max Riftan’ın neden ondan böyle bir şey istediğini bilmiyordu ama yinede gözleri sonuna kadar açıldı. Düğün boyunca onu görmezden gelen kocasının birden bire neden böyle bir şey talep ettiğini anlayamadı. Bu konuya dair pek bir bilgisi olmasada bir çiftin mahremine dair bir şeyler olabileceğini sezdi.
Dadısı ona “Kocana kayıtsız şartsız itaat et ve o ne derse sessizce yap.” demişti.
Kayıtsız şartsız itaat etmek gibi bir şeye kıyafetlerini çıkartmak nasıl dahil olabilirdi ki? Max ne yapacağını bilemez bir haldeydi ama başının hemen yukarısındaki adam ona sert bir bakış attı.
“Ben mi çıkartmalıyım?”
Şaşırarak bir nefes aldı.* Riftan Calypse çelikten yapılmış bir dev gibiydi. Omuzlarının genişliği onunkilerin iki katı kadardı. Boynu uzun ve kalın, beliyse yağsız ve düzdü. Zarif bir av köpeğini andırıyordu. Max bu benzetmesinin gülünç olduğunu düşündü.
*Hiii gibi bir şaşkınlık ünlemi bu ama nasıl yazacağımı bilemedim. :(.

Başından beri onun şövalyeler arasında benzeri bulunamayacak bir fiziğe sahip olduğunu biliyordu ama bunu kendi gözleriyle görmek ona kahredici bir baskı hissettirdi. Sertçe yutkundu.
Babası ona vurduğunda çok acıtırdı. Eğer Riftan ona vursa…
“Korkmuş gibi görünüyorsun.” Soğuk sesi Max’i titretti. Yatağa doğru yürüyüp gözlerini açıkça ona dikti. Büyük bedeniyle şömineden yayılan ışığın önünü kesti ve görüş alanını kapattı.
“Beni hiç sevmiyorsun, değil mi?”
“Ah…ben…ben…”
Üzerine doğru eğildi. Max’in yüzünün hemen karşısındaki bu kusursuz yüzün gözlerinden ürpertici bir parıltı geçti.
“Tabii ki de, Dükün kız düşük seviyeli bir şövalyeyi asla kalbine kabul etmez.”
Öfkeyle dolu sesini duyduğunda Max kontrol edilemez bir titreme vücudunu sardı. Bir kadın evlendiği zaman kocasına ait olurdu. Eğer kocası isterse onu dövebilirdi. Daha sert cezalar da toplum içinde kabul edilebilir şeyler olarak görülürdü. Max korku içinde soğuk terler döktü, ona ne olacağı kocasının keyfine bağlıydı ve şuan onu kızdırmış olabilirdi.
“Buraya gel. Ne yapman gerektiğini biliyorsun.”
Max ne yapması gerektiğini sormaya cesaret edemedi ve onun yerine başını indirip bakışlarını ayaklarına yöneltti.
Kara bir gölge başının üzerine düştü. Adam kaba parmaklarıyla Max’in çenesini kaldırdı. Yüzünde anlaşılmaz bir bakış vardı.
“Eğer bunu ilk gecemizde yapmazsak evliliğimiz geçersiz sayılacak. Bunu ister miydin?”
Kara göz bebeklerindeki bilinmez derinliğe yakalanan Max ürperdi.
“Eğer odadan çıkmamı istiyorsan söyle.” dedi adam.
“…”
“Bir defa başladığımızda, ortasında duramayız.”
Max’in boğazı kurudu ve birkaç defa sertçe yutkundu. Böylece kaçarsa babası kesinlikle onu affetmezdi. Zaten seçme hakkı yoktu. Gözlerini kapadı ve titreyen ellerle kuşağını çıkarttı.
Babası tarafından dövülme korkusu bir yabancı biri tarafından aşağımla korkusundan ağır basıyordu. Hayır, sadece dayak yemezdi. Muhtemelen daha ağır bir ceza olurdu. Babası birkaç gün içinde başka bir şövalyeyle geri gelirdi. O babası için bir araçtan başka bir şey değildi.
Keskin bir sessizliğin hakim olduğu odada Max süs eşyalarını çıkardı ve yatağın kenarına koydu. Odada duyulan tek ses yanan odunların çıtırtısıydı. Keten kumaştan yapılmış elbisesinin kollarını çıkartırken ve eteğini aşağı sıyırırken adamın bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu.
Gecenin soğuğu çıplak sırtını ve omuzlarını üşüttü ve tüylerini ürpertti. Kıyafetlerini göğsüne dayadı. Daha fazlasını çıkartamazdı.
Adam bir dizini yatağa dayadı ve eteğini tek bir hareketle çıkarttı.

DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;