Noah ile Yuen biraz bekledikten sonra Yaşlı Lua ile karşılaştılar. Noah minnettar bir şekilde Yaşlı Lua'nın önünde eğildi. "Beni kurtardığınız için teşekkür ederim." Yuen anlamamış bir ifade ile bakarken Yaşlı Lua tatminkar bir şekilde gülümsedi. Yaşlı Lua, "Sorun değil. İstediğin zaman yardıma gelebilirim de o adam... Temel Sağlamlaştırma da olan birisine saldıracak tipte birisi değildi. Kimi kızdırmış olabilirsin. Bir fikrin var mı?" diye sordu. "Hmmm... Yaşlı Duo?" dedi emin olamayarak. Yüzde doksan ihtimalle oydu ona göre fakat ispatlayamayacağından çekingendi. "O mu? Emin misin? Yaşlı Duo oldukça iyi birisidir ve gençleri oldukça önemser." diye sordu inançsızlıkla. Yuen ise ne olduğunu biraz geç anlamış ve endişeli bir şekilde Noah'ı soru bombardımanına tuttu. "Noah saldırıya mı uğradın!? İyi misin? Yaralandın mı?" Noah aniden gelen sorular ile şaşırdı fakat ilgi nedeni ile de yanakları pembeleşti. Yaşlı Lua'nın neden inanmadığını bilmese de Noah bir şeyden emindi. O adam -Yaşlı Duo- ona karşı nedensizce düşmanlık besliyordu ve onu bi şekilde durdurmalıydı. Fakat bunu kimseye söylemedi. Bunun yerine "Pekâlâ siz öyle diyorsanız yapabileceğim bir şey yok. Tekrardan yardımınız için teşekkür ederim. Hadi Yuen beni eve götür." dedi. Yuen ne olduğunu tam olarak anlamasa da onayladı. Saygı icabı Yaşlı Lua'nın önünde eğildi ve Noah ile oradan ayrıldı. Yaşlı Lua iç geçirdi ve evine döndü. ... Yolda ilerlerken Yuen birden konuştu. "Ne olduğunu bana da anlatacak mısın?" Noah, 'Daha kim olduğunu bile bilmediğim birisine daha anneme bile söylemediğim bir şeyi söylememi beklemiyorsun değil mi?' diye düşündü. Fakat bunun gibi kabaca bir cevap yerine, "Belki başka zaman." diye kestirip attı. Yuen biraz homurdandı ve bu hali oldukça tatlı sayılırdı. Deneyimsiz olan Noah bu tatlı hali karşısında kalbinin davul gibi attığının hissetti. Gülümsedi. "Pekala. Bana kendini anlatsan nasıl olur? Sen beni anlaşılan baya iyi tanıyorsun. Fakat ben seni tanımıyorum." Yuen duraksadı. Sonrasında Noah'ın dediğini mantıklı bulmuş olacak ki, kafasını yana yatırıp, "Hmhm. Ne bilmek istiyorsun?" diye sordu. Noah, "Madem beşik kertmemsin. Ne bilmem gerekiyorsa onu bilmek istiyorum. Seninle ilgili her şeyi." dedi dürüstçe. Yuen dediğini biraz yanlış anlamış gibi kızardı. Fakat sonra Noah'ın meraklı ifadesini görünce yanlış düşündüğünü fark edip daha da utandı ve hıncını Noah'tan çıkardı. "Seni... Aptal!" Sonrasında önüne döndü. Noah, ne olduğunu anlamadı. "Ne dedim ki ben şimdi?" YN: Bu diyalog var ya. Tüm tsundere karakterlere... Kısa bir sessizlik oldu. Bu sırada iç saha ile dış sahayı ayıran duvara geldiler. Noah, annesi bu tip durumlar için ona bir şey verdiğini anımsasa da Yuen önden gidip geçiş madalyonunu gösterdi. Muhafızların gözleri saygı parıltıları belirse de ne Noah ne de Yuen umursadı bu basit muhafızları. Noah en sonunda bu sessizliğe dayanamadı. "Hey! Neden bana sanki kötü bir şey demişim gibi trip atıyorsun?" Yuen, Noah'ın sitemkar ve biraz da masum sorusunu duyunca güldü. "Ben dediğini yanlış anlayıp sana patladım biraz kusura bakma haha. Bu sitemkar halin oldukça tatlıymış haha" Noah, 'Bu kızın kafadan bir kaç tahtası eksik galiba.' diye düşünürken iç çekti ve soru sormaktan vazgeçti. En iyisi annesine sormaktı. Noah'ın sessiz tavrı Yuen'in neşesini bozmuş olacak ki konu açmak için bir şeyler gevelese de o tavrını korudu. Yuen, "Hıh, çok sıkıcısın." dedi en sonunda. O sırada Noah'ın evine geldiler. Noah nazik bir çocuk olarak, "O kadar yardımcı oldun. Gel evde biraz dinlen istersen?" diye teklifte bulundu. Yuen biraz şaşırdı. Fakat reddetmedi. Noah, kapıyı çalmak için önden ilerledi. Tak! Tak! Kapıyı Violet açtı. Noah'ı görünce yüzünde rahatlamış bir ifade belirdi. Fakat bu ifade sadece yarım saniye sürdü. Noah annesinin ifadesi karşısında tırstı. "Nerede kaldın?" Noah açıklamak istedi. Fakat daha ağzını açamadan Yuen onun yerine yine cevapladı. "Aradaki buz dağlarını eritmek için yolda onla biraz dolaştıkta. Değil mi Noahçığım?" Noah, Yuen'in tavrı karşısında afallasa da -her ne kadar yalanda berbat olsa da- ona ayak uydurdu. "Evet, evet. Madem müstakbel eşim olarak seçildi. Onunla olabildiğince yakınlaşmalıyım değil mi anne?" Violet homurdansa da Noah'ın bahanesine hak verdi. "Pekala... Fakat bir daha geç gelmek yok. Anlaşıldı mı?" Bu ifadesi ile adeta yüksek makamlardaki generallere benzeyen annesini Noah, anca onaylayabilirdi. Büyük bir sınavı geçmiş gibi içeri girerken rahat bir nefes verdi. Yuen bu ikisinin bu haline karşı güldü. "Teyze, Noah'a fazla yüklenmiyor musun?" Violet ona baktı ve yüzünde beliren -kötücül gözüken- gülümsemeyle, "Ne yaptığıma karışma küçük kız." dedi. Violet'in tavırlarına alışmış olacak ki "Tamam, tamam teyze. Fakat unutma Noah senin oğlun olduğu kadar benim yakın gelecekteki eşim. Hıh!" demesinden hemen sonra Noah,
"Hey neden kapıda dikiliyorsunuz?" diye sordu. "Hiç oğlum. Beşik kertmenin çenesi biraz fazla düşükte." diye yanıtlarken güldü. Noah beşik kertmesine olayına bir derece alışmış olacak ki pembe pembe kızarmak dışında pek tepki vermedi. Annesi ve Yuen de içeri geçince Noah annesine gelişim biraz yapacağını bahane ederek odasına çıktı. "Durum." [Noah...] [Irk - İnsan?] [Kullanılmamış - Vampir Çeken Feromon] [Ölümlü Diyarı - Temel Oluşturma - Üçüncü Kademe]
[5 Karizma] [Özel Yetenekler: Doğaüstü Sakinlik] "Vampir?" Noah afalladı. Sistem onu Vampir olmaya mı zorlamaya çalışıyordu? Vampirler, diğer adları ile kan emiciler bu gezegende en sinir bozucu olarak görülen türdü. Hangi ırktan olursan ol vampir olabilme tehliken vardı ve bunlar hastalık gibi çoğalıyordu. Tabii hastalık gibi çoğalsalar da güçleri tatmin edici miktarda yüksek olduğu kabul edilmeliydi. Bu yüzden gerek isteyerek vampir olanlar gerekse olmaya zorlananlar olsun hepsi ile birlikte vampirler karanlık türlerin arasında başı çekiyordu. Vampir çeken feromon hakkında ise sadece söylentiler vardı. Bir söylentiye göre yeteri kadar güçlenmiş bir vampir, düşük vampirleri kendine çeken bir feromon salgılayabilirdi. Tabii bu sadece söylenti olduğundan inanan azdı ve Noah da bunu söylentilerden öğrenmedi. Noah, durumu açtığı anda retinasında beliren başka bilgiler nedeni ile bunu anlayabilmişti. [Vampir Çeken Feromon] [Tür - Nadir] [Vampirleri çeken eşsiz bir feromon. Bu feromon ile ne yapman gerektiğini zaten biliyorsun.] Noah'ın gerçekte henüz bir deneyimi olmadığından vampir olmanın iyi bir şey olup olmadığını bilmiyordu. Bu yüzden bilgili olan güvenebileceği tek kişiye yanii annesine tüm olanları anlatmaya karar verdi. Fakat şu an aşağıda Yuen'in olduğunu bildiğinden hiçte dışarı çıkası yoktu. Ondan beklemeye karar verdi. ... İki saat sonra akşam vakti, Noah gözlerini araladı. Kısa bir gelişim yapmıştı ve şansına atılım yapmıştı! Artık dördüncü kademe temel oluşturma uzmanıydı. Gerçi uzman sayılacak kadar yetişimi yoktu henüz. Fakat bu pek moralini etkilemedi. Aksine daha da gazladı kendini. 'İleride bende bir uzman olacağım!' Kararlılıkla kendi kendini gazlar iken annesinin çağrısını işitti. "Noah! Yemek hazır!" "Geliyorum anne!" Meditasyon biçimini bozup rahat bir nefes aldı. Sonrasında ise yavaş adımlarla merdivenlerden indi. Violet, her zamanki gibi oldukça güzel yemekler yapmıştı. Ana yemek olarak kızarmış altın pilici varken tatlı olarak adını bilmediği bir tatlı vardı. Altın tavukları tüylerinin altın sarısı olmasından alıyordu isimlerini. Bu tavuklardan yenildiğinde hem gelişime fayda sağlıyordu hem de oldukça hoş bir tat bırakıyordu damakta. Noah her zaman oturduğu oldukça şık görünen sandalyeye oturdu ve annesinden öğrendiği yemek adabı gereğince "Ellerine sağlık anneciğim." dedi. Sonrasında çatal ve bıçak yardımıyla adeta bir asil misali tavuğu keserek lokma lokma yemeye başladı. Violet, "Ee Noah. Sınavlar nasıldı?" diye sordu. Noah olanları en ince ayrıntısına kadar anlatmaya başladı. Tabii takip olayını anlatmaktan olabildiğince kaçındı. Aslında onun için oldukça sıkıcı olsa da annesi yerince şaşırmıştı. Tüm hikayeyi duyunca ise Violet, 'Oğlumun o paragöz yaşlı ile ilişkisini iyi tutabilmesi için sözümü tutmam gerekecek anlaşılan.' diye düşündü. Violet, "Eh, o Yaşlı ile bu kadar yakınlaşman iyi olmuş. Peki ya anlatman gereken başka bir şey var mı?" diye sordu sorgular bir biçimde. Anlaşılan annelik içgüdüsü diğer tüm içgüdülerden güçlü bir şeydi. Noah bir an ne diyeceğini bilemedi. Fakat sonra tam anlatmaya başlayacaktı ki sistem onu durdurdu. [Uyarı! Kullanıcı şu an için Sistem'i açıklayacak niteliklere sahip değildir. Bu sebeple kimseye Sistem'i açıklayamaz. Açıkladığı takdirde kullanıcının tüm yaşamsal fonksiyonları kesilecektir.] Noah bunu görünce sertçe yutkundu ve "Y... Yok bir şey anneciğim..." diyebildi zar zor. Oldukça korkmuştu fakat bunu belli etmemek için elinden geleni yapıyordu. Bu yüzden konuyu değiştirmek amacıyla, "Anne şey... aklıma geldi de. Sen şu an ne kadar güçlüsün?" diye büyük bir parça keserken sordu. Violet, oğlunun bu ani tavır değişikliği karşısında şüphelendi. Fakat yine de Noah'ı şimdilik zorlamadı. Ne de olsa oğlu büyümüştü. Bazı şeyler ile kendisi başa çıkabilirdi. Sorusunu ise başka bir soru ile yanıtladı. "Neden merak ediyorsun?" "Şey... Bir konu da yardımına ihtiyacım olabilir anne... Fakat önce şunu sormam lazım. Vampir nedir? Yanii ne olduğunu biliyorum da... Güçleri filan ne yanii? Irklardan farklı olan özgün nitelikleri güçleri filan." Noah'ın sorularını duyunca Violet'in ifadesi birden soğudu. "Vampir olmayı mı düşünüyorsun?" diye sorarken tüyler ürperten bir ifadeye sahipti. Annesinin ifadesinden oldukça korkan Noah zar zor, "E-Evet..." diyebildi. Ne olursa olsun annesine yalan söylemek istemiyordu. Ayrıca tek seferde nokta atışı yapmasından korkmamışta değildi hani. Violet, "Neden?" diye sordu. İfadesi soğukluktan çok hayal kırıklığı ile dolu gibiydi. Noah nasıl açıklayacağını bilemedi. İç güdüleri doğru olanın vampir olmaya çalışmasını söylüyordu. Sistemden aldığı bilgiler de bu içgüdülerini kuvvetlendirmişti. Fakat sırf bir iç güdü için istediğini söylese anne daha da üzülmez miydi? "B-Ben... Hislerimin bana vampirlerin gücünü... Hayır... Daha doğrusu bir şey var... Onla vampir çekmemi söylüyor... Nasıl ve neden olduğunu açıklayamasam da... Özür dilerim anne... " Kalktı sandalyeden ve annesine sarıldı. Violet, oğlunun bu garip davranışları karşısında şaşkın, vampir olmak istediğini duyduğu için üzgün, açıklayamayacağı şeyler olduğunu söylediği için meraklı hissediyordu. Sadece bir gün dışarı çıkıp açıklayamayacağı şeyler olacak kadar gizemli olması... Çok garipti. Fakat oğluna sonsuz güven duyuyordu. Bu nedenle düşüncelerini toparlamak için bir derin bir nefes aldı. Violet, "Pekala... Açıklaman için seni zorlamayacağım. Bakışlarından istesende söyleyemediğini anlayabiliyorum. Şimdi. Ne istediğini düzgünce anlat. Daha doğrusu neye ihtiyacın olduğunu anlat. Tamam mı canım?" dedi, Noah'ın saçını okşarken. Noah, "Tamam anne." diye başladı uysalca. "Tam olarak ne istediğimi bende bilmiyorum. Fakat emin olduğum bir şey var." diye devam etti ve, "Bir vampiri kendime çekmem lazım." diye bitirdi. Violet, "Peki bunu nasıl yapmayı düşünüyorsun?" diye sordu fazla sorgulamadan. "Feromon ile." "Feromon?" Noah, "Aynen." dedi parlak gözlerle. "Sebebini tam olarak açıklayamam ama feromonu kullanmam lazım. Lütfen anne. Bana yardım et." demesinin hemen ardından yavru köpek bakışları atmaya başladı. Violet reddetmek istedi. Bu sağduyusu olan birisi için en uygun düşünceydi. Fakat kendisi gücüne güvenen birisi olarak ortalama bir vampir ile kolaylıkla başa çıkabileceği konusunda emindi. Bu nedenle oğlunun da hevesini kırmamak için -aslında dediği feromon ile geleceği vampiri de merak ettiğinden- isteğini kırmadı. "Pekala. Yarın sınavlardan sonra hallederiz. Tamam mı?" "Hmhm!" diye onayladı Noah, daha da sıkı annesine sarılırken. ... Bu şekilde mutlu sonla biten gecenin ardından Noah yarına gözlerini açtı, pijamalarını değiştirdi ve aşağı indi. "Anne ben hazırım!" Violet, "Tamam oğlum geliyorum." diye yanıtladı. Sonrasında aşağıya her zamanki gibi güzeller güzeli annesi geldi. Normalde salınık saçlar ile durmayı tercih eden annesi bugün saçını toplamıştı. Noah, biraz aceleci bir şekilde, "Hadi anne. Geç kalmadan sınav yerine gidelim." dedi. Violet, oğlunun aceleci tavrı karşısında acı bir şekilde gülümsedi ve, "Tamam Noah. Hadi gidelim." dedi. Noah, hazır bir şekilde annesi Violet ile dışarı çıktı. Dışarısı nispeten daha sessizdi. Noah biraz şaşırdı. Biraz daha annesi ile birlikte ilerlerken onları bekleyen birisini gördüler. Bu kişi tabii ki de Yuen idi. Yuen,"Noooahhhh!" diye bağırıp el salladı. Noah elini yüzüne koyup iç geçirdi. Noah, "İnsanlar bize bakmaması için biraz sessiz olsan?" diye söylendi. Yuen, üzgün bir ifade ile, "Hıh, peki." dedi. Noah onun bu halini oldukça tatlı buldu. Violet ise ifadesizdi. Üçlü birlikte sınav alanına yola koyuldular.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.