Yukarı Çık




50   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   52 

           
"Gerçekten inanamıyorum."

Bu baş erkeğin gücü mü? Öyle mi?!

Ama neden bana sanki bir dahiye bakıyormuş gibi bakıyor? Bu sanki bir kuğunun kargaya tüylerinin beyaz olduğunu söylemesi gibi ve bir flamingonun tavuğa ayaklarının 
uzun olduğunu söylemesi gibi.

Bu demek oluyor ki bay Beyaz adam doğruyu söylemişti? Gerçekten mi? Cidden mi?

Bütün çalışmalarımı düşünürken orada mahvolmuş gibi durdum.

Tak tak.

Bir anda kapıya birisi vurdu.

"Abi."

Küçük bir kızın sesiydi.

Ne?!Küçük bir kızın sesi mi?! Buradaki tek küçük kız Jennette! Ve düşüncelerimde 
haklıydım. Ijekiel'in donup kalması bunun kanıtıydı.

"Kız kardeşin mi?"

Sonra altın gözleri titremeye başladı.

"Bu...."

"Abi, içeri girebilir miyim?"

Sesi çok şirindi. Şey ana karakter işte ne bekliyordum ki.

"Orada bekle. Geleceğim."

Aslında bugün buraya gelirken Jennette'i görsem bile umrumda olmayacağını düşünmüştüm. Tabii ki onun varlığı hala beni rahatsız ediyor ama bay Beyaz köpek ve 
Ijekiel'den duyduklarımdan sonra merak etmiştim.

Gözlerimin rengini değiştirdim, sadece bay Beyaz köpek yüzümü biliyor, ve burada beni prenses Athanasia olarak gören kimse yok. Çünkü ben, öhöm. B-burada bir meleğim.

Ve burada kimliğini saklaması gereken kişi büyük ihtimalle Jennette ben değilim.

"Lütfen burada bekle."

Ijekiel hızlıca sakinleşti. Jennette görgü kurallarını biliyor gibiydi çünkü odaya izin istemeden girmedi. Ijekiel bu durumda şanslı.

"Sorun ne?"

Ijekiel usulca sordu.

Kızın yüzünü göremedim ancak sesi gerçekten çok güzeldi.

"Bana kitap oku."

"Kitap mı?"

"Uh huh. Son okuduğunun son bölümünü."

"İki gün önce sonuna kadar okumuştum."

Jennette olduğuna emin olduğum kız bir süre sessiz kaldı.

"O zaman Alice'in saçını taramamda yardım et. "

Ne? Alice de kim? Saçını taramaktan yola çıkarsak, evcil hayvanları mı?

"Alice şu an kurulanıyor olmalı. Onu temiz yapacağını söyleyip Amy ile birlikte kirli sepetine koymuştun. Sorduklarında ise diğer oyuncaklar ile oynamayacağını söylemiştin."

Oyuncak mıymış?! Ne zaman Ijekiel'e oyuncağının saçını taramasında yardım istedin? Ijekiel ile oynamak için ne kadar da komik bir yol! Evet, kesinlikle!

"O-o zaman kapalı bahçeye gidelim. Anne bu sabah beyaz güllerin çiçek açtığını söyledi."

"Jennette....."

İpucu bulmaya çalıştım. Neden böyle davrandığını anlamak için bir ipucu.

Bu çocuk ne yaparlarsa yapsınlar sadece Ijekiel ile zaman geçirmek istiyor.

"Bayım hala burada değil. Bu yüzden benimle birlikte git. Lütfen?"

Durduğum yerden Ijekiel'in paniklediğini görebiliyordum. Hmm. Görünüşe göre son 
konuşmalarından sonra Bay Beyaz Jennette'i Ijekiel'i rahatsız etmemesi için 
yasakladı.

Ama bu kız sadece yedi yaşında ve abisi ile biraz zaman geçirmek istiyor...... Yeterince açıklayabildim mi? (Yuna: O yedi yaşında abisi ile zaman geçirmek isteyen masum  yılan kız senin ölümüne sebep olacak... Peki ben yeterince açıklayabildim mi Athy?)

Birisinin bana baktığını hissettiğimde kafamı kaldırdım. Perdenin arkasından çıkan kafamı gördüğü için kahkahasını tutmaya çalışıyormuş gibi gözüküyordu. 

'Git.'

Dudak şekilleriyle konuştum. Amacım Ijekiel'e ulaştığı için sorun yoktu.

İlk başta tereddüt etti ama sonra ses soru sorduğunda arkasını döndü.

"Ne? Odanda bir şey mi var?"

"Hayır. Sadece.....cam açık mı diye kontrol ettim."

Ve sonra birkaç saniye daha ayakta durdum.

"Tabii. Hadi gidelim."

Sonra ise mutlu bir sesin 'gerçekten mi?' dediğini duyabildim.

"Teşekkür ederim. Abimin geleceğini biliyordum."

Öhöm. Çok şirin, ana karakter olmaya tamamen uyuyor. Claude da taraf değiştirecek 
mi? A-artık dikkatli olmalıyım, değil mi?

Mesaj vermek için Ijekiel de ağzını oynattı. Ne? Ne diyorsun.

'Yakında geleceğim bu yüzden lütfen beni bekle.'

Klak. Ve kapı kapandı.

Beklememi mi söyledi? Ne zaman geleceksin ki bekleyeyim? Sadece eve gideceğim.

"O bir kimera mı?"

"Ack!"

Şaşırdığım için çığlık attım.

"Ow, kulaklarım."

Aah! Neden buradasın! Siyah aptal, seni deli çocuk!

"Ne var şimdi?"

"Ne var şimdi de ne demek oluyor. Sadece arkadaş olmak istediğin kişiyi görmeye 
geldim."

"Seni del......"

"Ne?"

Kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

"Ama o bir kimera mı?"

"Bu ne tür bir saçmalık?"

"O kız."

Neredeyse kalp krizi geçirecektim. Ama cümleleriyle korktum.

"Onları takip edeceğim. Kapalı bahçeye gideceklerini söylemişlerdi, değil mi?"

"Takip mi edeceksin? Bende tam eve gidecektim."

"Endişelenme. Bulunmayacağız."

Her zaman kendine çok güveniyor. Ve ben ne dersem sonuna kadar dinlemiyor. Hey, 
hadi sadece gidelim!

Fiyuvv.

Lucas elini şıklattığında bahçelerdeydik. Camlarla kaplı kapalı bahçenin içinde Jennette vardı. Elini bir kez daha şıklattığında etrafımıza yarı görünür bir şey oluştu ve 
etrafımızdaki havayla birlikte kayboldu. 

"Biraz önce ne yaptın?"

"Bizi fark etmemelerini sağladım."

Ah. Havalı. Ama bu güvenli mi? Ama eğer bunu sorarsam sinirlenecektir.

"O kız da kim? Kız kardeşin mi var?"

Hii, doğru. Jennette'in mücevher gözleri. Bu uzaklıktan Jennette'in gözlerini görebiliyor mu?

Hafifçe aptalı ittirdim ve dikkatle baktım. Jennette'in de dediği gibi beyaz güller vardı.

Beyaz güllerin arasında iki şahıs gözüküyordu. Ah! Jennette'in yüzünü görebiliyorum!

Ve ağzım kocaman açıldı.

Wooooooooah! Bu da ne Jennette! Çok sevimli! Çok şirin! Kawaii!Kyaa! Tabii ki o ana karakter! Tabii ki doğduğundan beri sevimli! Bu hile! Bu şirinlik de ne!

Parlak kahverengi saçların altındaki gözleri parladı. Yanındaki Ijekiel ile birlikte 
kızarmış yüzü çok sevimliydi.

Wow, bu neden 'Sevimli Prenses' denildiğini açıklıyor.

"Garip."

Ama aptal birşeyler hakkında fısıldayarak kaşlarını çattı.

"Bu kızın manası sadece kraliyet ailesinin manası değil. İçine bir şey karışmış. Biraz 
daha yaklaşırsam görebilirim."

"Asla."

Bu kadarı yeterli, aptal. Biz buraya izinsiz girdik. Bu benim son hayatım olsaydı, 
yakaldığımızda karşında olacak tek şey demir parmaklıklar.

"O kızı tanıyor musun?"

"N-ne?"

"Biraz önce onu tanıyormuş gibi bir yaptın. Şaşırmadın."

Panikledim. Wahh,bok. Bu aptalın Jennette'i göreceğini bilmiyordum. Ne demeliyim? 
Ama bu kadar düşünmeye ihtiyacım yok.

"Aslında ne olursa olsun umrumda değil."

"Gerçekten mi? O zaman gitmeyebilirsin de?"

Ha. Bu Jennette'in sesi. Sanki onların yanındaymışım gibi seslerini açıkca 
duyabiliyordum. Siyah aptal, biraz işe yarıyorsun.

"Eğer abim de Jennette ile kalmak isterse abim de kalabilir."

"Jennette."

"Senin için soracağım. Eğer sorarsam Bayım ve Bayan da beni dinleyecektir. Abimin 
aslında burada kalmak istediğini söyleyebilirim. O zaman iyi olur,değil mi?"

Jennette mutluca konuştu. Jennette'in tam tersi olarak, Ijekiel panik içinde gibi 
gözüküyordu.

"Çocuk çocuk gibi görüyor o kız nasıl resmi olarak konuşacağını bilmiyor."

Lucas fısıldadı. Yeteri kadar doğru.

Çünkü görünüşe göre Ijekiel 'Ben de seninle birlikte olmak istiyorum' veya 'Seninle 
olmayı ders çalışmaktan daha çok seviyorum' gibi bir şey dedi ve Jennette bunu 
ciddiye aldı.

"Öyle olsa bile, gideceğim."

"Neden?"

Ijekiel'in cevabına Jennette konuştu.

"Şimdiye kadar ne istersem yapmana rağmen neden şimdi bunu yapıyorsun?"

"Çünkü gitmeliyim."

Ijekiel bir süre dikkatle ona baktı sonra ise usulca onu teselli etmeye başladı.

"Sonsuza dek ayrılmıyorum. Eğer istersen, tatillerde seni görmeye gelirim."

"......"

"Bana mektup yazdığın zaman ben de sana yazarım. Bu yüzden sanki sonsuza dek 
gidiyormuşum gibi ağlamana gerek yok. "

Mavi mücevher gözler düşmeye hazırlanan gözyaşları ile dolmuştu.

Mmm. Romandan biliyordum ancak bu ikisi gerçekten çok yakın gibi.

Özellikle Jennette gerçekten Ijekiel'i gerçekten çok seviyormuş gibi gözüküyor. 
Ijekiel'in Atlanta'ya gitmesini engelleyecek kadar çok.

Ama Ijekiel'in Atlanta'ya gideceği romanda yazıyordu.

"Ağlama."

Jennette'i nasıl teselli edeceğini bilmediğini söyleyen Ijekiel sıkıca sarıldı. Bu manzara sanki iki melek berabermiş gibi güzeldi ancak.....

Ijekiel'in daha önce görmediğim yüzünü gördüğümde garip hissettim.

"Beni.... ayda bir görmeye gel."

"Anladım."

"Her gün sana mektup yollayacağım. Bana geri yaz."

"Anladım."


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


50   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   52 


468x60


DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.