Yukarı Çık




5   Önceki Bölüm 
           
Bölüm 6

Sandviçin içindeki düzgünce doğranmış malzemelerin üzerine sos ekleyip ekmekle kaplamam uzun sürmedi. Ondan sonra dikkatsizce dolaşan ipleri önümde topladım.

Bir dakika içinde yemek hazırdı.

Bu bittiğinde tepsimi aldım ve evimin gün batımının en güzel manzarasına sahip odasına geçtim. Evin arkasından akan bir nehir vardı, bu da onu aydınlık ve açık bir manzara haline getiriyordu. Gri Gelincik sokağındaki kiranın bu kadar pahalı olmasının nedeni de buydu.

Tangır tungur.

Tepsiyi pencerenin önüne koydum, pencerenin önündeki aşırı rahat koltuğa oturdum ve dışarıya baktım. Zengin, altın renkli bir dalga gözlerimin önünde pırıl pırıl söndü.

‘Ne kadar da huzurlu.’

Kahramanla tanışmaktan dolayı biraz huzursuz olan kalbim yeniden sakinleşti. Böylece, gün batımını seyrederken rahat bir akşam yemeğinin tadını çıkardım, yemeğimi bitirdikten sonra ayağa kalktım

Tak!

Ayaklarım bir şeye çarptı ve aşağıya doğru baktım. Yerde, pürüzsüz, tahtadan oyulmuş bir kol duruyordu.

Bulunduğum odanın her tarafına dağılmış birkaç düşmüş bebek manken vardı. Onları bilerek gerçek insanlar gibi göstermiştim, karanlıkta bu odaya girdiğimde benim bile şaşırdığım zamanlar olmuştu.

Gece gündüz demeden kafede çalıştım, yeraltı dünyasında çalışma yeteneğimi kullandım. Arakne olarak yeteneğim oldukça kullanışlıydı, bu yüzden ara sıra para karşılığında çözmem için birkaç talep aldım.

Bu oyuncak bebekler de bunun bir parçası olarak hazırladığım şeylerdi. Yandaki evde yaşayan hayalet hakkındaki söylentinin sebebi de bunlardı. 

Gelincik sokağına ilk taşındığımda Arakne’nin gücünü kullanma konusunda biraz dikkatsizdim. Evdeki eşyaları hareket ettirmek için ipler kullanıyordum ve bebekleri yandaki boş evde gerçek insanlar gibi davranmaları için manipüle ediyordum. Ben bir gün bunu yaparken bir komşum tarafından yakalandım. Bunun sayesinde bu mahallede yaşayan hayaletler hakkında aptalca söylentiler ortaya çıktı.

Ancak, birisi yandaki eve taşındığından ötürü, söylentiler kesinlikle sakinleşecektir. 

Yerde duran bebeğin kolunu tekrar tekmeledim ve bir köşeye ittirdim.

Doğru. Romandaki karakterlerle özellikle ilgilenmem için hiçbir neden yoktu. Şimdiye kadar yaptığım gibi hayatıma devam edebilirdim.

O an kendi kendime sakince düşündüğüm şey buydu.

Yarım yıldan daha kısa bir süre içinde, kadın kahramanla komşu olmanın tatlı huzurumu tamamen paramparça edeceğini bilmiyordum.
 
Kısım 3 - Kötü Adam ve Ben Böyle…

“Haa…”

Kalın bir örtüyle kaplanmış gibi karanlık bir geceydi.

Adam, ay ışığının bile giremediği karanlık ve bilinmeyen bir sokakta sendeledi. Görüntüsü loş gölgesinde erirken yorgun nefesini verdi. 

“Çok… gürültücüsün. Hemen çeneni kapa.”

Etrafında kimse olmamasına rağmen, adam zaman zaman bir şeyler duyuyormuş gibi kendi kendine mırıldanıyordu.

Ayağı takıldı…

Adamın vücudu kanla kaplıydı ama kıyafetleri siyahtı ve çevresi çok karanlıktı, bu da onu fark edilemez hale getiriyordu. Ama şaşırtıcı bir şekilde, adamın yere düşen kanının her damlası, iz bırakmadan hızla kayboluyordu.

Tam o sırada bulutlar dağıldı ve dolunay ortaya çıktı. Dağınık bir saç yığınının altına gizlenmiş bir çift göz, aydan gelen ışıkla yıkandıktan sonra belirgin bir şekilde buz gibiydi.

Solgun yüzü soğuk terlerle kaplıydı ama derin mavi gözleri vahşi bir canavarınki gibi delici bir şekilde parlıyordu. Keskin çenesi, dişlerini gıcırdatmış gibi öncekinden biraz daha sert görünüyordu.

"Ölmeyeceğim...o yüzden sadece kapa çeneni..."

Adam sıkıca kenetlenmiş çenesini zorla açıyormuş gibi bir fısıltı çıkardı. Ancak, vücudunun nihayetinde yere düşmesi çok uzun sürmedi.

–Lakis…!

Başında yankılanan acil sesi duyan adam sığ bir nefes verdi. Gürültülü olduğu için sitem etmek istese de boğazı sanki bir şey oturmuş ve sıkıca tıkanmış gibiydi ve göz kapakları düşmeye devam ediyordu. Vücudu çok ağırdı, sanki yerçekimi tarafından eziliyordu.

Kafasında yankı yapan telaşlı ses yavaş yavaş soldu.

O sadece… Biraz yorgundu.

Evet.

Sadece biraz kestirecekti, sonra kalkacaktı. Bu kadar sebepsiz yere ölmüş olmayı kendisine yediremezdi.

Ancak, içine akan karanlık, bir zehir kadar tatlıydı ve sonunda dizlerinin üzerine düşmekten ve ona boyun eğmekten başka çaresi yoktu. Bilincinin gittikçe uzaklaştığını hissetti ve sonunda gözlerini kapattı.

* * *

Mavi gelincik Sokağı'nın kesişme noktasında bir kafe vardı. Burası işlek bir ana cadde değildi, dükkânın kendisi de iyi değildi. Ayrıca, oradaki en önemli şey olan kahve özel bir tada bile sahip değildi, ancak mağazanın açılış saatinden itibaren her zaman sürekli bir müşteri akışı vardı.

Kafenin işi her zaman böyle değildi. Başlangıçta, iki yıl önce, popüler bir gezi yeri olarak ortaya çıkmıştı. Bunun nedeni, gizliden gizliye 'Gelincik caddesinin şöhreti' olarak adlandırılan bir kişiydi.

“Bayan Yuri, iki kahve daha alabilir miyiz, lütfen.” 

“Pekâlâ, biraz bekleteceğim sizi.”

Kendisine seslenildiğini duyduktan hemen sonra, demet halinde gevşekçe toplanmış siyah saçlı bir kafa hafifçe sallandı. Kolları müşterinin siparişini not tutmak için oynamaya başladı. Gecenin çökerkenki parıltısı, parıldayan kırmızı gözlerine bir ışıltı kazandırmıştı. İnce bilekleri zarif bir şekilde hareket ettiğinde, kolunun altında porselen gibi bir cilde sahip bir çift güzel el ortaya çıktı ve insanların gözlerinin otomatik olarak onları takip etmesine neden oldu.

Süslemesi ve ayrıntısı olmayan sade bir kıyafet giymiş olmasına rağmen garip bir aşırılık hissi veriyordu.

İnsanların durup bakmaktan başka seçeneği kalmamasına neden olan güzel bir görünüşü vardı, ama aynı zamanda açıklanamaz gizemli bir çekiciliği de vardı.

Sakin ifadesinde ne hissettiğiyle ilgili hiçbir şey ifade etmeyen kadın, iki yıl önce burada çalışmaya başlayan bir çalışandı. Adı Yuri'ydi ve yaşı ve geçmişi gibi onunla ilgili diğer şeyler bilinmiyordu. Bu nedenle, insanlar görünüşüne göre yirmili yaşlarının başında olduğunu tahmin ediyorlardı. Bununla birlikte, insanlarla etkileşime girdiğinde etrafındaki olgun ama kayıtsız aura nedeniyle bundan çok daha yaşlı olabileceğini tahmin eden insanlar da vardı.

“Kahveniz hazır.”

Her halükârda, kafe çalışanı Yuri, Gelincik Caddesi'ndeki bir ünlüydü. Çoğu insanın kahvehaneye onu görmek için geldiğini söylemek doğru olacaktır.

Kafenin sadece iki yıl önce seyrek iş yapıyor olmasına rağmen artık insanlarla dolu olmasının nedeni, her yere ağızdan ağza yayılan sözlerdi. 

Dahası, daha önce sadece kahve tadı vardı fakat, Yuri'nin gelişinden bu yana kahvenin tadı daha iyi bir şeye dönüşmüştü. Ancak, garip bir şekilde, Yuri'nin kahvesinin tadı iniş çıkışlara sahipti. Bazen tadı inanılmaz derecede güzeldi ve bazen de öğütülmüş ilaç gibi berbattı. Yine de, çamurlu bir su olsa bile onlara verdiği her şeyi içeceklerini iddia edenler olduğu için kafe sahibinin buna izin vermekten başka seçeneği yoktu.

“Oh? Bayan Yuri, bugün geç saatlere kadar mı çalışıyorsunuz? Bay Gilbert nerede?”

Kafeye yeni girmiş olan düzenli bir müşteri, kafeye girer girmez Yuri’yi görerek sordu, genellikle işten geç çıkan bir müşteriydi.

“Kendisi bugün pek iyi hissetmiyordu. O yüzden bugün erken ayrıldı.”

Gilbert kafenin sahibiydi. Mağazayı kendi başına yöneten ve çok sıcak bir izlenim bırakan orta yaşlı bir adamdı.

Yuri ilk kez burda çalışmaya başladığında, Gilbert’in karısının ölümünden uzun süre geçtiğinden ötürü ikisini birbirine yakıştırdıklarıyla alakalı kötü şakalar yapan müşteriler vardı. Ama her seferinde Gilbert çok sinirlenirdi, çünkü Yuri onun için sadece kızı gibiydi. Bu yüzden böyle bir konuşmayı iğrenç buluyordu. Gilbert genellikle son derece nazikti. Fakat sinirlendiğinde bir ayı gibi oluyordu ve çok tekin durmuyordu.

Bu nedenden dolayı sinirlendiğinde, kötü şakalar yapan bazı insanlar hızlıca ağızlarını kapatırlardı. Tabii ki, gururlarından dolayı ya da Gilbert’in tavrından bunaldıklarını göstermek istemedikleri için, sadece şaka yapan beyefendiler gibi davranarak boğazlarını temizlerlerdi.

Sonuçta, Yuri bu sorundan dolayı kızma şansı bile bulamazdı. Ama durum böyle olmasa bile, Yuri bir kafede çalışırken sesini hiç yükseltmezdi. Bu nedenle, uysal bir kişiliğe sahip olduğunu düşünen ve kasıtlı olarak onu daha fazla kışkırtan bazıları da vardı.

Yuri, çöp gibi bir müşteriyle her karşılaştığında, onlara özellikle donuk bakışla bakardı. Bu olduğunda, kırmızı gözlerine bakanlar, ciltlerinin üzerinde sürünen bilinmeyen bir ürperti hissederlerdi ve susmak zorunda kalırlardı.

Anlayamasalar da mideleri sıkışırdı ve korkusuzca kafasını kaldıran bir yırtıcı hayvanın çenesinin önündeki bir av haline gelmişler gibi omurgalarından aşağı bir ürperti inerdi.

Ve bu şekilde, siz farkına bile varmadan, kafedeki çalışma ortamı doğal olarak hoş bir hale gelirdi.

Her neyse, işte yoğun bir günü daha bitirdikten sonra, Yuri dükkandan ayrıldı.

---------------------

Herhangi bir hatayı söylemek, öneri ve şikayetlerde bulunmak için discord kanalımıza gelebilirsiniz.
https://discord.gg/9GhxJCn


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


5   Önceki Bölüm 


468x60


DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.