ZARA: Sokak Kavgaları - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




0   Önceki Bölüm 

           
   Saat gecenin 2’siydi. Gökyüzünde ne ay, ne de bulut vardı. Caddeleri ve sokakları sadece sokak lambaları aydınlatıyordu. Barlar ve gece kulüpleri dışındaki bütün şehir uykuya dalmıştı.
   O sırada sessizliği bozan birisi, kaldırımda soluk soluğa koşuyordu. Bu, küçük yaşlarda bir erkek çocuğuydu.
   Çocuk kirli ve sarı bir saça, güzel ela gözlere ve beyaz bir tene sahipti. 10 yaşından büyük göstermiyordu. Vücudu işkence görmüş gibi yara ve morluklar barındırıyordu. Dövüldüğü belliydi. Belki o da dövmüştü.
   Üstünde çamura bulanmış bir tişört ile ucuz kumaştan bir şort vardı. İkisinin de yırtıkları vardı. Ayakkabıları da yırtıktı. Bağcıkları bağlı değil, ayakkabıları çamurdan gibiydi.
   Çocuğun, sağ bacağında ve sol kolunda kirli sargı bezleri bağlıydı. Ama sanki altlarında bir şeyler saklıydı.
   Çocuk tam soluklanmak için durmuştu ki, arkasından ne olduğu belli olmayan sesler gelmeye başladı. Çocuk sesi duyar duymaz arkasına hızlı bir bakış attı ve tekrar deliler gibi koşmaya başladı. Korktuğu belliydi.
   Biraz daha koştuktan sonra, kendisini bir ara sokağa attı. Bir süre daha koştu. Ama izlenildiği hissine kapılınca, yavaşlayıp etrafına baktı.
   Etrafı çocuklarla doluydu. O ilerledikçe sanki sayıları daha da artıyordu. Hepsi onu kınayan ve süzen gözlere sahipti. Aralarında fısıldaşıyorlardı. Hiç biri gözünü ondan ayırmıyordu. Çocuk bir sağına bir soluna bakıyordu. Korkmaya başlamıştı. Çocuk ilerledikçe, etrafındakiler ellerine bowling sopası, boru, çatal gibi silahlar kuşanmaya başlıyordu. Çocuğun artık korkudan ödü patlamış olmalı ki, çığlık atarak koşmaya başladı. Bir yandan da üstüne gelirler mi diye onu izleyen çocuklara bakıyordu. Önüne bakmadığı için ne ona çelme takan çocuğu, ne de önündeki diğer çocukları görmüştü.
   Sarı saçlı çocuk, kendisine takılan çelmeye takılıp yere yüz üstü düştü. Kafası küçük bir su birikintisine düşmüştü. Kafasını, ağızına giren kirli suları tükürerek çıkardı. Henüz dizleri üstüne bile çıkmadan, yukarıdan “Hey!” diye bir ses geldi. Çocuk donakaldı. Sonra kendisine gelip sesin kaynağına yöneldi. Gözlerini aralayıp kafasını yavaşça kaldırırken, önce kirli ayakların giydiği kirli terlikleri, sonra kirli ve ayaklara göre uzun olan bacakları, son olaraksa bağdaş kurmuş kolları gördü. Aynı ses daha yüksekten bir daha geldi.
   “Hey! Kime diyom?” diyen kişiyi daha fazla görmek için kafasını daha çok kaldırdı. Ağızı yarım açıktı.
   Sesin kaynağı bir kızdı. Kız kahverengi ve uzun saçlara, karanlıkta ışıl ışıl parlayan gözlere sahipti. Arkasındaki sokak lambasının ışığı, kızı açığa çıkarıyordu.
   Tam o sırada çocuğun gözlerine kirli su kaçtı. Gözlerini kapattı ve küçük bir inledi. Kafasını tekrar indirip gözlerini ovalamak istemişti.
   Ama kızın yüzündeki korkunç gülümseme, bunun tam zıddını söyler gibiydi. Çocuk kafasını eğer eğmez, “Dur. Öyle yaparsan mikrop kaparsın suyla yıka.” Dedi ve bir ayağını kaldırıp, çocuğun kafasına hızlıca bastı ve çocuğun kafasını tekrar kirli su birikintisine soktu.
   Çocuk, kafasına basılma şokundan dolayı gözlerini ve ağzını açmıştı. Ama buna pişman olmuştu. Çıkmak için tepinmeye başladı. Ama nafile. Ya kız çok güçlüydü ya çocuk güçsüzdü ya da ikisi de birden. Çocuk kollarından destek almaya çalışsa bile kafasını kaldıramamıştı. Suyun altında çığlık atmaya başladı. Ama o da işe yaramayacak bir şeydi. En sonunda vazgeçti. Nefesini boşuna harcıyordu çünkü.
   Kız çocuğun durduğunu görünce, yanındaki bir çocuğa anlamlı bir işaret yaptı ve çocuk gidip yerde hareketsiz yatan sarışın çocuğu kollarından tutarak kaldırdı. Çocuğun kafası yere eğikti. Kendisini tutan çocuktan kurtulmak için hiçbir güç sarf etmiyordu.
   Kız eliyle çocuğun başını kaldırdı. Çocuk sakindi. Bir anda öksürmeye başladı. Kız geriye zıplamak zorunda kaldı.
   “Lanet ***! Dikkat et başına gerçek bir dert açacaksın.” dedi bağırarak. Çocuğun tekrar sakinleşmesini bekledi.
   Çocuk başını tekrar yere çevirdi. Kız bir daha çocuğun önüne gelip kafasını kaldırdı. Çocuğun yüzünü inceledi ve yüzünü buruşturdu.
   “Yüzün ıslak kalmış. Eğer böyle durursan üşüteceksin.” dedi. Çocuğun yüzünü biraz daha inceledi ve “Dur senin için yüzünü sileyim.” Dedi ve boşta kalan elini kaldırdı.
   Çocuk gözlerini araladı. Kızın yüzünde yine o gülümseme vardı. Daha ne olduğunu bile anlamadan, kızı kaldırdığı eliyle çocuğu tokatlamaya başladı. Elinin tersiyle diğer tarafına, düzüyle diğer tarafına vuruyordu. Çocuk ise her vuruşta acıdığını belli eden sesler çıkarıyordu.
   Bir süre sonra çocuğun sesi kesildi. Kız vurmayı kesti ve “Evet, artık yüzün kuru.” dedi. Çocuğun başını bıraktı ve çocuğun başı tekrar yere eğildi. Kız çocuğun seviyesine çökerek, “Kısa sözün özü, seni pislik. Burada istenmiyorsun. Umarım anlamışsındır.” Tekrar doğruldu ve çocuğu tutan kişiye bırakmasını işaret etti. Çocuk anında yere yapıştı.
   Kız çocuğa son bir kez daha nasihat verme ihtiyacı duyuyordu. “Son olarak, git ve bir daha geri dönme.” Son kısmını tehditkârca söylemişti.
   Artık tüm çocuklar, geri dönmeye başlamıştı. Fakat sarı saçlı çocuk pes edemezdi. Binlerce çocuk içinden özenle seçilmiş ve tam da bu görev için eğitilmişti. Rolünü şimdiye kadar iyi yürütmüştü. Burada vazgeçerse pişmanlık duyardı. Çünkü kim bilir kaç kişinin daha yaşamı, bu görevine bağlıydı. ZARA denilen seri katili bulmalı ve ya öldürmeli ya da kimliğini ifşa etmeliydi.
   Tam o sırada, onu o zaman kadar tutan çocuk önünden geçiyordu. Bunu bir fırsat olarak gördü. Tüm cesaretini topladı ve çocuğun bacaklarına yapışıp kendisine çekti. Çocuğu düşürmüştü. Çocuğun düşerken çıkardığı sesten dolayı bazı çocuklar arkasına dönmüştü. Ama bu sarışın çocuğa yetmezdi. Herkesin ilgisini toplamalıydı.
   “Hiçbir yere gitmiyorum.” dedi bağırarak. Artık herkes tekrar dönmüştü. Kız da döndü. Çocuğu biraz süzdü. Ardından, iki elini yanlara açtı ve alt dudağını büktü. “Sen bilirsin.” dedi ve diğer çocuklara seslendi.
   “Evet, bayanlar ve baylar, eti sizin kemiği benim. Ama öldürmemeye dikkat edin. ZARA belalısı ile bir sorunumuz olsun istemeyiz.” dedi ve arkasını dönerek yoluna devam etti.
   Arkasında ise, birisi sarışın çocuk bağırmasın diye ağızını bantlamıştı. Diğer çocuklar ise ellerindekileri bırakıp, sarışın çocuğu bayılana kadar dövmeye başlamıştı.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


0   Önceki Bölüm 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.