Juliet'in içinde bulunduğu Dük'ün aracı, kısa bir süre sonra Başkent'in Büyük Tapınağı'na ulaştı. 

Sabahın erken saatleriydi, ama şimdiden tapınağın önünde sıralanmış renkli arabalar vardı.

Bugün yılın son günüydü. Ayrıca, tapınağın en çok para kazandığı gündü. 

Juliet kasıtlı olarak arabadan tapınağa belli bir mesafe kala indi.

"Yakında dönerim."

Juliet'in yanında hizmetçi olmadan tek başına yürüdüğünü bir kaç kişi farketmişti. Bunun sayesinde, Juliet hiçbir kesintiye uğramadan tapınağı ziyaret edebildi. 

Eğer bir aile tapınağa bağış yaparsa, bir kağıda dileklerini yazarlar ve tapınak onların adına bir mum yakar. Ayrıca en fazla bağış yapanın mumu, en görkemli ve büyük olanıdır.

Bu oldukça sığ bir numara, ancak şansa ihtiyacı olan aristokratlar cüzdanlarını cömertçe açarlardı. Zaten, sanki birçoğu şimdiden yeni yıl dileklerinde bulunmuş gibi sunağın etrafında yanan epeyce mum vardı. Bu nedenle, kubbeli tavanın hemen altında duran beyaz mermer heykelin halesi varmış gibi görünüyordu. 

Çantasını ve altın paralarını (Ç.N; burada para yerine daha farklı bir isim söylüyor fakat ben kafa karışıklığı olmasın diye direk para olarak çevireceğim.) çıkardıktan sonra Juliet ancak aklında özel bir isteği olmadığını anladı.

'Ne dilemeliyim?'

Juliet tanrıça heykeline ifadesizce bakarken, arkasından fısıltılar duydu.

"Değil mi?"

"Bu kadın?"

"Bu Dük Carlisle'nin...?"

Onların keskin bakışlarını hissetmek için arkaya bakmasına bile gerek yoktu. 

Lennox Carlisle sosyal toplantılara ve benzer şeylere tamamen kayıtsızdı, ama imparatorluğun soyluları onunla oldukça ilgiliydi.

Evlenmemiş genç bir Dük.

Zengin ve güçlü bir yönetici.

Kuzey Dükü başkentte yılda bir kez görünürdü, bu da sadece Kraliyet Sarayı'nın yeni yıl ziyafeti içindi. 

Her zaman ziyafete güzel partnerlerle gelirdi ve her yıl bu yeni bir kadın olurdu. Hiçbir zaman 3 aydan fazla sürmemiş olsalar da, kadınlar 'Carlisle'nin sevgilileri' olarak bilinirdi. 

Onun kısa süreli sevgilileri, insanlardan oldukça büyük bir ilgi görürdü. Doğrusu, Carlisle Dükü'nün kadın zevki ve umursamazlığı da bunda bir rol oynadı. Dük'ün sevgililerinin hepsi güzeldi, ama şaşırtıcı derecede düşük statüye sahiplerdi. 

Göz kamaştırıcı güzellikleri, düşük statüleri ve bir şekilde kültür yoksunlukları, toplumun aristokratlarının dişlerini batırmaları için mükemmel bir avdı.

İnsanlar Dük'ün yeni sevgililerinden birini her gördüklerinde, kadın zevkinin yüzeyselliğine ve o kadınların ne kadar saf olduğuna gülmekle meşgul olurlardı.

Her neyse, en popüler dedikodu konusu başka bir şeydi. Dük ile olan ilişkileri bittikten sonra onlara ne olurdu?

"Hayır, bu Miss Montagu değil mi?"

Yeterince emindi.

Juilet genç rahibe mum yakmasını istediği ve altın parasını verdiği anda, insanlar onu selamlamaya geldi.

"Miss Montagu, ne zaman başkente vardınız?"

"Sağlığınız iyi mi?"

"Öteki günlerde size bir çay partisi davetiyesi gönderdim, ama elinize geçip geçmediğinden emin değilim."

"Eğer reddetmeye devam ederseniz çok kurtulacağım."

Derin bir nefes aldıktan sonra, Juliet gülümsedi ve ılımlı bir şekildd yanıtladı.

"Biraz meşgulüm. Davet için teşekkür ederim ama reddetmek zorundayım."

Onlara gülümseyen bir yüzünü sundu, ama net bir çizgi çekti. Her şekilde onların sözleri anlamsızdı zaten. Juliet onun arkasından neler dediklerini oldukça iyi biliyordu. 

[ "Acınası."]

[ "Gerçekten düşes olacağına inanıyor musun?"]

Bir kaç yıl önce, Juliet ilk kez Carlisle Dük'ünün partneri olduğunda insanlar şok olmuştu.

Bunun sebebi, onun Dük'ün ondan önceki sevgililerinden tamamen farklı olmasıydı. 

İlk olarak Juliet Montagu, bir zamanlar tarihi bir aile olan Kont ailesinin tek kızıydı. 

Montagu ailesinin topluma geçmiş katkılarının ötesinde övünecek hiçbir şeyi olmamasına rağmen, yine de bu Dük'ün geçmiş sevgililerinden çok daha yüksek bir konumdu. 

Her neyse, ona kadar, Dük'ün sevgilileri hep muhteşem güzellikleri ve büyük, tamamen açık gözleriyle belirli tiptelerdi. Bundan farklı olarak, Juliet bir fırçayla boyanmış gibi hassas gözlerle daha zarif, ince bir güzellikti. 

Carlisle Dükü'nün zevklerini hatırlayanlar şaşkına döndü.