Şu anda okuduğum kitap ailemin tarihini anlatıyordu. Anladığımm kadarı ile belirli simgeler ve krallıklar varmış. Bu krallıklar simgelerine göre ayrılıyormuş. Krallığın soyundan gelen herkeste bir simge oluyormuş. Bu simge bir bebek doğduktan yaklaşık 1 yıl sonra ortaya çıkarmış.
Genelde bu simge babadan çocuğa gecermiş, ama bazı istisnai durumlarda var. Mesela bir varis annesinin simgesine sahip olabiliyormuş. Bu durum cok az olsa da olabiliyor.
Odamın kapısı açılınca şaşkınca gelen kişiye baktım. Dadım gelmişti.
"Afedersiniz küçük hanım, çikoltalı sütünüzü getirdim."
Gülümseyerek,
"Önemli değil dadı. Kitaba dalmışım."
Dadımı seviyordum. O benim için ailemden farksızdı. Annem ve babam, yani kral ve kraliçenin işi olduğu zaman sığındığım tek kişi dadımdı. Beni hiç yanlız bırakmamıştı ve bu yüzden dadımı çok seviyordum.
Dadım çikolatalı sütümü yatağımın yanındaki masaya bıraktı ve
"Geç olmadan yatın küçük hanım. Yarın öğretmeniniz erken gelcekmiş. Bu yüzden erken kalkmanız gerekiyor."
"Tamam dadı, sütümü içip hemen uyuyacağım. İyi geceler. "
"Tatlı rüyalar küçük hanım."
dedi ve odamdan çıktı. Kitapta kaldığım yeri işaretledim ve kitabı kapatarak sütümün yanına koydum. Bardağı elime alarak tüm sütü içtim. Dadım bu sütü çok güzel yapıyordu. Çikolatayı çok sevdiğim için sütün içine fazladan çikolata koyuyordu. Boş bardağı tekrar aynı yerine geri koyarak battaniyemin içine girdim. Gözlerimi kapattım ve biraz hayal kurduktan sonra sonunda rüyalar alemine giriş yaptım.
...
Gözüme gelen ışık ile homurdandım. Gözlerimi yavaşça açarak etrafa baktım. Dadım perdemi açmıştı, bu yüzden de ışık beni beni rahatsız etmişti ve uyanmamı sağlamıştı. Dadım bana doğru dönerek,
"Sonunda uyandınız küçük hanım. Hadi hemen elinizi yüzünüzü yıkayın. Öğretemeniniz 1 saate gelir."
Huzursuzca yatakta dik oturdum. Gözlerimi ovarak uykulu gözlerimi biraz da olsa kendine getirmeye calıştım.
"Tamam dadı."
dedim ve yataktan çıktım. Dadım da tam çıkacakken
" 20 dakikaya kahvaltı hazır küçük hanım."
dedi ve gitti. Lavaboya giderek hızlıca elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Lavabodan çıkarak giysi dolabıma baktım. Ahh ne giysem acaba???
Sonunda elime gökyüzü mavisi bir elbise aldım. Hemen üstümü giyindim. Elbisemle aynı renge sahip ayakkabılarımı giyindim, uzun saçıma da küçük buyuklukte bir kurdele taktım.
Artık hazırdım.
Aşağıya indiğimde annem ve babam çoktan masaya oturmuştu, yanlarına giderek ben de sandalyeme oturdum.
"Günaydın anne" "Günaydın baba"
Annem ve babam bana gülümseyerek aynı anda
"Günaydın kızım" dediler.
kahvaltı yaparken annem
"Doğum gününde ne istersin kızım? "
dedi.
"Bilmiyorum anne. Ama zaten doğum günüme daha 3 ay var."
dedim.
"O zaman istediğin hediyeye karar verince bana söylersin olur mu?"
diye sordu annem.
"Tamam anne."
Kahvaltımı bitirdim. Tam kalkıyordum ki dadım geldi.
"Küçük hanım öğretmeniniz sizi kütüphanede bekliyor."
dedi.
"Tamam dadı."
dedim ve dadım başını sallayarak gitti. Bende ayağa kalkarak,
"İzninizle anne, baba"
dedim.
İkiside başını sallayarak onayladılar. Bende hızlıca kütüphaneye gittim. İçeri girdiğimde öğretmenim bacak bacak üstüne atmış elindeki kitaba bakıyordu. Elindeki kitabın ne olduğunu çok merak etmiştim, çünkü geldiğimi bile fark etmeyecek kadar kitaba odaklanmıştı.
Hocamın dikkatini çekmek için
"Günaydın öğretmenim"
dedim. Amacıma ulaşmıştım. Öğretmenim bana baktı ve anında ayağa kalktı.
"Ah prenses siz mi geldiniz? Duymadım, afedersiniz."
dedi. Öğretmenim yaklaşık 30 yaşındaydı, ama yaşından daha genç gösteriyordu.
"Önemli değil öğretmenim. Ama açıkcası okuduğunuz kitabı merak ettim."
Elinde tuttuğu kitaba bakıyordu ve sonra gülümseyerek bana baktı.
"Tamam bu kitabı sana veririm. Ama bu günki testinden en fazla 3 yanlış çıkarma hakkın var, tamam mı Lila?"
Bugün matematik dersi vardı ve en iyi olduğum ders matematikti. Yani o kitabı alacaktım.
"Tamam öğretmenim."
dedim ve gülümseyerek sırama geçtim.
Yaklaşık 1 saattir ders görüyordum. 40 dakikadan sonra susadığım için 10 dakika mola vermiştik ve şimdi tekrar derse başlayalı 10 dakika olmuştu. Öğretmenimin anlattığı yeni konu bitince hoca çantasından bir kağıt çıkardı ve masama koydu.
"Unutma sadece 3 yanlış yapma hakkın var."
dedi öğretmenim. Bende gülümseyerek
"Biliyorum öğretmenim."
dedim ve kağıttaki sorulara göz atmaya başladım. Çok zor değildi.
...
Emin olamadığım yaklaşık 2 soru vardı. Ama umursamadım. Sonuçlarının doğru olduğundan şüpheli olsam da 3 yanlış hakkım vardı ve 2sini bu 2 soruda kullansam sıkıntı olmazdı. Ayağa kalktım ve kağıdı öğretmenime uzattım.
"Bitti öğretmenim."
dedim ve kağıdı masasına bıraktım.
Öğretmenim bana bakarak
"tamam sen git, eğer yanlış sayın 3ü geçmediyse bu kitabı sana vereceğim."
dedi. Başımı salladım ve
"Tamam öğretmenim."
diyerek kütüphaneden çıktım.
Aşağıya indiğimde annem yanıma geldi.
"kızım bu sana gelmiş."
dedi ve elindeki mühürlü zarfı bana uzattı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.