##Serim, novelturkiye.com adresinde 10 Bölüm İleriden Yayınlanmaktadır. Hepinizi, Türkçe Novel Okuma Siteme Bekliyorum ##
“Akademi Lideri!” İlk tepki yeşil bariyerin arkasındaki Üstat Hanry’ den geldi, sesi zar zor çıkıyordu ama ortam o kadar sessizdi ki ne dediği rahatlıkla duyuldu. “İkinci, ne yapıyorsun?” Seyrek saçlı adam cevap vermedi, elindeki buz kamçısı her an ileri fırlayacak gibi kıvrılıyordu. “Sokom!” Bölüm Başkanına seslendiğinde, beline kadar uzanan saçları rüzgârsız havada savrulmaya başladılar. Sokom cevap vermemeye cesaret edemedi. “Efendim, İkinci Büyük Hazretleri’nin torunu Kasper, Yalçın Kaya’da acımasızca öldürüldü. Sorumlusu olarak Mel Malcom’u gören İkinci Büyük Hazretleri’nin emriyle saldırıya geçtim!” “Hazretleri, ne zamandan beri Yeşil Gölge Akademisi İkinci Büyük’ü böyle bir unvana sahip? Ne zamandan beri mahkeme kurulmadan herkes kafasına göre kendi cezasını veriyor?” Akademi Lideri sözlerini tamamlarken İkinci Büyük’ ün bedeninden yayılan soğuk hava alanı kaplamaya başladı, kamçısının çığlığı kulaklara ulaşıyordu. “İkinci!” Beli hafif bükülmüş olan Akademi Lideri gözlerini kocaman açarak haykırdı, buz parçacıkları o an gözden kayboldular. “Ne olduğunu bilmiyorum ama öğreneceğim! İki saat içinde herkes Mahkeme Salonunda olacak, o vakte kadar başka bir olay istemiyorum!” Geldiği gibi bir anda kayboldu ama enerjisinin alanı süpürdüğü açıktı. İkinci Büyük, öldürmek istediği kişi tam karşısında durmasına rağmen hamle yapamıyordu. Buz Kamçı elinde kırıldığında arkasını dönüp ayrıldı, şaşkın bakışlarla etrafı inceleyen Sokom’sa Akademi Lideri’nin kaybolduğu yöne doğru ilerledi. “Mel, iyi misin?” Üstü başı kan içindeki Hanry’ nin ilk sorduğu şey öğrencisinin durumu oldu. Mel, başını eğerek yavaşça salladı. “İyi, çok iyi! Mahkemede senin bir suçun olmadığı ortaya çıkacak!” Mel önce cevap vermedi, ardından elinde beliren iksir şişesini Üstat Hanry’ ye uzattı. “Üstat Hanry, bu güne kadar yaptıklarınızı için çok teşekkür ederim. İksiri içtiğinizde, daha öncekilerle beraber bütün içsel yaralanmalarınız iyileşecek ve takılı kaldığınız yerden kurtulacaksınız.” Huysuz adamın kafası hafif sola yattı ve Mel’i baştan aşağı süzdü, konuşmak istiyor gibiydi ama ağzı bir türlü açılmıyordu. “Bu andan itibaren yapacaklarıma sizi ortak edemem, aramızdaki usta-öğrenci ilişkisi burada bitiyor. Nefes aldığım sürece, sizi ve benim için yaptıklarınızı unutmayacağım!” Mel dizlerinin üzerine çöktü ve Üstat Hanry’ nin önünde secde etti. Yaşlı adamın gözleri doluydu, kafasını eğdi ve Birinci Sınıf Konuta doğru ilerledi. İki saat sonra, Mahkeme Salonu birkaç gün öncekinden daha da doluydu; Bölüm Yetkileri ve Kıdemli Öğrenciler sessizlik içinde duruşmanın başlayacağı anı bekliyorlardı. Mel, adım adım ilerleyerek bir kısmını parçaladığı ahşap korkuluğun önüne gelince durdu, sağ yanında Üstat Hanry vardı. “Yeşil Gölge Akademisi İkinci Büyük’ ünün torunu ve Dövüşçü Bölümü üyesi Kasper’ in vahşice öldürülmesi üzerine düzenlediğimiz duruşma başlıyor. Karşısındaki dizilişin en tepesinde Akademi Lideri oturuyordu, İkinci Büyük daha önce hep boş olan koltuğa geçmişti ve altında Bölüm Başkanları hazır haldeydi. “İkinci Büyük, seni dinliyoruz!” Beyaz saçlı lider eliyle kendisini gösterdiğinde İkinci Büyük üç nefes boyunca hareket etmedi ama ardından derin bir nefes vererek ayağa kalktı. “Torunum Kasper, kabahatinden dolayı cezasını çekmekte olduğu Yalçın Kaya’da dün gece adamlarıyla beraber öldürüldü.” Seyrek saçlı adamın elleri titriyor, burnundan soluyordu. Bakışları büyük Mahkeme Salonu içerisindeki bir kişinin üzerindeydi, suratına kocaman bir gülümsemeyi yerleştiren Mel’i izliyordu. “Onu ve adamlarını öldürenler tam karşımda. Hanry ve direkt öğrencisi Mel Malcom!” Daha fazla konuşmaya dayanamayan adam sustu. Bedeni ve enerjisi suçladığı kişileri öldürmek için hazırken, kendisini tutmak zorundaydı. “Bitki Bölümü İkinci Başkanı Üstat Hanry, suçlamalar hakkında ne diyeceksiniz?” İkinci Büyük’ ün aksine Akademi Lideri gayet sakindi, kelimelerinin arasına gizlenen bir duygu emaresi yoktu. “Dün gece bütün vaktimi, Bitki Bölümü içindeki özel çalışma odamda geçirdim!” “Özel değilse, neyle meşgul olduğunuzu sorabilir miyim? Size tanıklık edecek birileri var mı?” Üstat Hanry yanı başındaki genç adama baktı ve konuşmaya devam etti. “Büyük bir yıkım yaşayan öğrencimi iyileştirmek için bazı bitkisel karışımlar üzerine çalıştım. Şahit isterseniz de bütün bölüm personeli gece orada olduğumu doğrulayabilir!” Hanry sözlerini tamamladığında, hazır bulunan bölüm personelleri tek tek ayağa kalkarak onu doğruladılar. İkinci Büyük onlara keskin bakışlarıyla saldırsa da değişen bir şey olmuyordu. “Mel Malcom, İkinci Büyük’ ün suçlamalarını duydun. Sen ne diyeceksin!” Akademi Lideri kendisine seslendiğinde Mel bakışlarını İkinci Büyük’ ün üzerinden çekti ama yüzündeki gülümseme yerli yerindeydi. “Akademi Lideri Hazretleri!” “Sadece Akademi Lideri!” “Özür dilerim. Yokluğunuzda İkinci Büyük’e bu şekilde seslenilmesine alıştığımdan, kusurumu mazur görün!” Sözlerine ara veren Mel, önündeki suyu bir dikişte bitirdikten sonra elinin tersiyle ağzını sildi. “Bir şey dememe gerek var mı bilmiyorum, bu kadar saçma bir suçlamaya nasıl cevap verilir ki?” Mahkeme Salonu karıştı, Mel öyle bir laf etmişti ki İkinci Büyük ayağa fırlamadan duramadı. “Seni küçük piç!” Buz enerjisi bedeninden ayrıldı ama bir nefes sonra yeşil rüzgâr enerjisi tarafından baskılandı. “Akademi Lideri, kendinizi yormanıza gerek yok, ben bu duruma alışkınım. Bakın, birkaç gün önce döktüğüm kanlar henüz kurumamışlar bile!” Herkes Mel’in önündeki alana baktı ve ahşabın ememediği bir miktar kanın ıslaklığını gördüler. “İkinci Büyük’ ün dediğine göre, Hükmetme Seviyesi bir dövüşçü olan Kasper ve yirmi astını öldüren kişi benim. Peki ben kimim, biliyor musunuz?” Soru direk Akademi Liderine yöneltiliyordu ve beyaz saçlı adam elini uzatarak Mel’in devam etmesini istedi. “Katılım Testlerinde tam puan alarak bilmem kaç senelik rekoru kıran, Kabul Testi sırasında tek başına Birinci Sınıfları yenen, son bahçeden başlayarak neredeyse bir sene içinde Birinci Bahçe’ye gelen ve daha önce kimsenin yakalayamadığı bilinç sahibi bitkileri yakalayan Bitki Bilimciyim!” Mel, kendinden bahsederken öğrenci demedi ama kimse bunun aksini iddia edecek gibi durmuyordu. “Bunun yanında, kız arkadaşına akademinin Ticaret Meydanında tecavüz edilen, engellemek isteyen arkadaşı hem dövülüp hem tecavüze uğrayan, akademiye beraber geldiği dokuz kişi neredeyse sakat bırakılan ve bütün bunların adının kabahat olmasına isyan etti diye ölümüne yaralanan biriyim! Günlerim, Kasper’ in astlarının talan ettiği bahçeme atılan sevgilim ve arkadaşımın mezarı başında ağlamakla geçerken, deliye dönen birinin saldırısına uğruyorum. Kanıt istiyorsanız sorarım size, eğer ben Kasper ve astlarını öldürecek kadar kudretli biri olsaydım, bütün bunlar başıma gelebilir miydi?” Akademi Lideri gözlerini bir an olsun üzerinden ayırmadan Mel’i dinledi. Zaman zaman savrulan saçlarına bakılırsa, bazı şeylerden hiç hoşnut değildi. “Karar verildi!” İstisnasız herkes ayağa kalktı, Yeşil Gölge Akademisi’nin en yüksek otoritesi konuşuyordu. “Mel Malcom ve Üstat Hanry’ nin üzerindeki suçlamanın kaldırılmasına karar verildi.” “Ne?” İkinci Büyük hışımla arkasını döndü ama Akademi Lideri’nin sözleri bitmemişti. “Kasper ve astlarını öldürenleri bulmak için bütün gücümüzle çalışacağız ama sen bir süre evinde kalacaksın. İkinci, seni Yıllık Dövüş Müsabakalarına kadar inzivaya gönderiyorum. Mahkeme bitmiştir!”
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.