Katliama dönen Yıllık Dövüşlerin üzerinden bir hafta geçti, akademi yaralarını sarmaya uğraşıyordu; öğrenciler konutlarında, görevliler binalarda tutuluyorlardı. Her zaman dolu olan Ticaret Meydanı düşen yaprakların esareti altındaydı. Yeşil cübbeli adam taş kulenin basamaklarını teker teker çıkıyordu. Her adımı boş duvarlarda yankılanıyor, dizginlemediği enerjisi taş basamaklarda izler bırakıyordu. Geniş kapının önüne geldiğinde iki astı saygıyla eğilip kapıyı açtılar, kafalarını kaldıramıyorlardı. Yüzündeki yara izi sabah güneşiyle ortaya çıktığında içeri girdi ve sert adımlarla camdan dışarıyı izleyen çocuğa yöneldi. Gözleri kanlıydı, hızla yaklaştı ve sağ elini kaldırarak ayaklarının dibine diz çöktü. “Mirasçı!”
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.