'Nasıl öleceğini dahi bilmiyorken onu nasıl kurtarabilirimki?'
'Bir kaza, bir cinayet, belki ise bir hastalık.'
(Daisy.)
'Eğer bir hastalıksa, ölmeden yarım saat önce bir ambulans mı çağırmalıyım?'
'Ama ambulansı benim çağırdığım öğrenilirse ona bunu yapanın ben olduğumu sanabilirler.'
(Daisy!)
'Dahada kötüsü sırrım ortaya çıkabilir!'
(Daisy, beni duyuyor musun?)
'Ya bir cinayetse, onu kurtarmaya çalışırken banada zarar gelebilir.'
'Ah. O zamanda erkenden polis çağırırım.'
(Hey. Daisy!!)
'Dur biraz ya bu... Bu bir intiharsa...'
'O zaman ne yaparım kurtarılmak istemeyen birini kurtarmak bu benim bile yetkimin dışında!'
- Daisy!!!
- Eh?
- Bir sorun mu var? Bizi duyamıyor gibiydin.
- Bana mı seslendiniz!?
- Evet. Bizi korkutmaya başlamıştın. Bir şey mi oldu?
-Evet. Yani dur. Hayır. Ben sadece bir şey düşünüyordum.
Daisy' nin anne ve babası endişeli bir yüzle birbirlerine baktılar.
Ancak Daisy' i farketmeden yüzlerindeki ifadeleri ve konuyu hemen değiştirdiler.
- Daisy gel sana odanı gösterelim.
- Oda mı? Benim odam mı var!?
-(Anne) Daisy daha önce hiç bir odan olmadı mı?
Çekinerek sordu annesi,birazda endişeli bir şekilde.
- Hmm... Ah, evet vardı! Ama yetimhaneye gelmeden önce çatı katındaki odaya taşınmıştım.
- Peki. Odanın içi nasıldı?
Annesi olayın ciddiyetini merak etmişti. Bunun Daisy'i üzeceğini hissetsede kendine engel olamadı.
-Bilmem.
-Bilmiyor musun? Bu nasıl olur.
-Şey... Odada hiç ışık yoktu. O yüzden içinin neye benzediğini hiç bilemedim.Ama içinde 3-4 adım atınca duvara çarpıyordum. Galiba oldukça küçüktü.
Parlayarak gülen yüzüne karşı sanki çok normal bir şey söylermiş gibi açılan kan kırmızısı dudakları, o farketmesede aslında bıçak kadar keskin şeyler söylüyordu.
Sözleri bittikten sonra tatlı bir şekilde gülümsedi.
Isaac dahil herkes afallamış bir şekilde Dasiy'e bakıyorlardı.Bu tatlı kızın geçmişinin bu derece kötü olabileceğini beklemiyolardı.
- Daisy ben... ben çok üzgünüm.
Annesi Dasiy' e sarıldı.
-Bayan, neden böyle davranıyorsunuz?
Penelope şaşırmıştı, bu tür sevgi dolu temaslara alışık değildi.
Ortamın havasını dağıtmak için babası Daisy'e:
- Artık odanı görmeni ister misin?
- Evet!
****
Salondan çıkıp evin 2. katına doğru gittiler. Uzun kolidorda kapıları birbirine bakan 2 oda vardı.
- Bu Isaac' in odası.
Dedi babası sağ kolunu kaldırarak, sonra sol eliyle solunda bulunan diğer odanın kapısını araladı.
- İşte! Burası da senin odan, umarım beğenirsin.
Aralık olan kapıyı yavaşça iteledi.
'Aman tanrım. Bu...'
'Burası gerçekten benim odam mı!? Odanın içi eski evimdeki Selene'nin odası kadardı, hatta belki biraz daha büyüktü. Oda en sevdiğim renkler olan mor ve mavi ile donatılmıştı. Büyük pencereleri vardı ve pencerenin önünde oturabileceğin tatlı bir koltuk vardı. Yatak kocamandı ve üstünde bebek mavisi bir cibinlik vardı. Büyük bir çalışma masası ve her türden güzel kitabın olduğu büyük bir kitaplık, içinde giyinmek için bir oda bile vardı. Kendime ait bir banyo ve tuvaletim vardı.'
'Nutkum tutuldu.'
- Beğendin mi?
- Bu cidden çok güzel.
- Beğenmene çok sevindik!
- Çok te-teşekkür ederim...
'Lanet olsun, ağlamak üzereyim. Onların önünde ağlayamam.'
Isaac, Penelope'nin dolan gözlerini tutmaya çalıştığını farketti.
- Anne, baba gidelim Daisy dinlenmek istiyor olmalı.
'Eh?'
- (Anne) Ah, haklısın hadi biz çıkalım sen kıyafetlerini giyip dinlendikten sonra akşam yemeğine in.
- Elbette Bayan.
Daisya' nin annesi duyduğu kelimeyle biraz incindi. Ona hemen anne demesini beklemiyordu ancak yinede kırılmamak elinde değildi.
Odanın kapısı kapandığında Daisy büyük odada yapayalnız kaldı.
Yere oturup ağlmaya başladı. Ancak bu kez Daisy' nin gözyaşları hayatında ilk kez mutluluktan dökülüyordu, Daisy mutluluk gözyaşlarını farkettikçe daha çok ağladı.
~~~~~~~~~~~~~~~♤♡◇♧~~~~~~~~~~~~
"Oh be, ağlamak cidden iyi geldi. Şimdi ise bir şeyler giymem gerek çünkü bu halimle dilencilere benziyorum."
Daisy içinde bir şeyler bulmak umuduyla gardırobu açtı.
Daisy'nin ailesi onun neleri sevdiğini bilmediği için her türden kıyafet koymuştu.
"Vay be. Ne çok kıyafet var. Hangisisi giymeye karar vermek yıllar sürer galiba. Hmm, sanırım en sade olanları giyeceğim.'
Daisy dolaptan mor renkli tatlı bir eşofman takımı aldı.
Hızla giyip aşağı inmek istiyordu ancak ağlamaktan gözleri şişmişti ve şişliğin inmesi için biraz beklemeliydi.
"Beklerken hızlıca eşyalarımı yerleştirebilirim."
Daisy yanında yalnızca günlüğünü, kalemini, teyzesinden kalan kolye ve anahtarı getirmişti. Kolyenin içinde annesine ait olduğunu düşündüğü bir fotoğraf vardı. Biyolojik annesi Lucy' nin de tıpkı Daisy gibi sarı saçları vardı ve dehşet güzeldi.
Daisy kolyeyi giyinme odasında bulunan diğer kolyelerin arasına koymak istemedi. Bu yüzden alıp boynuna taktı.
Anahtarı yatağın baş ucunda bulunan çekmecelerin olduğu yerdeki ilk çekmeceye koydu.
Yatağa oturup günlüğü kucağına aldı. Sayfaları usulca çevirdi, çevirirken yanına tik attığı yani kurtardığı kişiler ve ilk 3 sayfadan sonra yanında çarpı olan kurtaramadığı yada kurtarmadığı kişiler vardı. Her sayfadaki ismi ve onlar hakkında olanları düşündü ve düşündükçe hüzünlendi, anıları tazelendi ve yüzü ifadesizleşti tam dalıp gidecek iken artık çevirdiği sayfaların boş olduğunu farketti. Hemen sayfaları geri geri çevirdi ve boş olan ilk sayfaya geri döndü. İki eliyle yanaklarını sıktı ve kendine geldi sonra ise beyaz sayfaya çilek kokulu bir parfüm sıktı. Bu onun hobisi gibi bir şeydi sayfalara ve kitaplara güzel kokulu parfümler sıkardı. Eskiden parfümü olmadığı için bahçede bulduğu çiçekleri sayfalara yapıştırırdı, sayfaya parfümü sıktıktan sonra kalemi alıp sayfaya kocaman bir başlık atıp başlığı güzlece süsledi.
☆◇{ISAAC CASTLETON}◇☆
Sonra ise dakika ve saat her an değiştiği için sadece tarihi yazıp günlüğün kapağını kapattı.
Yetimhanede günlüğünü yatağın demirleri ile kanepe arasına koyardı. Böylece kimse bulamazdı. Şimdi ise sakalyacak bir yer arıyordu, tüm odayı gezdikten sonra sonunda yine yatağının altına koydu.
~~~~~~~~~~~~~~~♤♡◇♧~~~~~~~~~~~~
'Hadi gözlerim normale dönmüş mü bir bakalım.'
Daisy dikkatlice gözlerini inceledi.
"Hmm...bence yeterince inmiş şişliği, durum buysa artık aşağı ineceğim."
Kapıya dönüp kapıyı açtı.
Kapıyı açınca onunla eş zamanlı olarak kapıya çıkan Isaac' i gördü.
- Ah!
- Daisy.
- I-Isaac abi.
Isaac'in yüzü buruştu.
- Abi demene gerek yok senden yanlızca 2 yaş büyüğüm.
- Ehh...tamam. Isaac.
Isaac' in gözleri parladı. Sonra kafasını sallayıp sordu:
- Yemeğe mi ineceksin?
- Evet.
- Benimle gel.
Daisy hafif kızarmış bir yüzle Isaac'in peşinden gitti.
Ana salona girdiklerinde tüm gözler Daisy'nin üzerindeydi.
- Hoş geldin Daisy. Gel ve bize katıl.
Daisy yavaşça sandalyesini çekti. Eski evinde görgü kurallarını öğrenmişti bu yüzden bir hata yapmaktan korkmuyordu, ama yinede ortam onu çok geriyordu.
Daisy'nin daha rahat hissetmesi için bir şeyler söyleme gereği duyan anne aklına gelen ilk şeyi ortaya attı.
-(Anne) Bir önceki bağış sırasında yetimhanedeki bir dedikoduya denk geldim.
Dedi annesi ortamı yumuşatmak için, herhangi bir art niyet içermeyen sözleri Daisy' i korkuttu.
-(Baba) Ah. Evet bende duymuştum. Sanırım şeyle ilgiliydi. Hmm... Ah evet insanların ölecekleri günleri bildiğini söyleyen bir kız ile ilgiliydi yanılmıyorsam.
Daisy buz kesildi, yüzü bembeyaz oldu.
Isaac Daisy'nin ifadesindeki garipliği farketti.
-(Anne) Daisy sen hiç duydun mu?
- Ha- hayır.
Daisy' nin sesi titremişti.
Annesi ve babası bu durumun onu rahatsız ettiğini anladılar, bu konuyu daha fazla konuşmak istemedi kimse. Konu öylece yarım kalmış bir şekilde kapandı.
(Çıkıırt)
Daisy ses ile kendine geldi. Ses sandelyesini çeken Isaac' den geliyordu.
-(Anne) Kalkıyor musun Isaac?
-(Isaac) Evet.
-(Daisy) B-bende kalkacağım. Yemek için teşekkür ederim.
- Afiyet olsun.
Daisy hızla Isaac' in peşinden gitti.Tek başına 2. kattaki kolidordan gitme fikri onu korkutuyordu. Onu gördüğünde Isaac kapının önünde onu bekliyordu.
Daisy adımlarını yavaşlattı.
-(Isaac) Sen iyi misin? Yemekte bir garip görünüyordun. Şu şey ile ilgili konuştuğumuzda...
Daisy duymak istemiyordu ancak onu dinlemeye devam etti.
-(Isaac) ...insanların öleceği zamanı bilen kız ile ilgili.
Isaac sanki biraz daha anlamlı olsun diye kelimleri bastırarak ve yavaşça söyledi.
Daisy duyacağı şeyi bilmesine rağmen kaskatı kesildi.
'Ne diye şimdi bundan bahsediyor ki!?'
-(Daisy) H-hayır ben iyiyim.
Isaac inanmayan bir yüzle Daisy'e baktı.
- İyi. Tamam.
Isaac kapısını kapatıp gitti.
Daisy'de aynı şekilde odasına girdi.
Pijamalarını giyip kitaplıktan bir kitap aldı.
"Anatomi"
Okumaya başladı.
Daisy o gece üçe kadar kitap okuyarak uyudu.
Gece içeri siyah saçlı, altın sarısı gözleri karanlıkta parlayan bir oğlan girdi.
Kitabı Daisy' nin elinden alıp masaya koydu ve uyuyan kızın üstünü örtüp odadan çıktı.
(DEVAM EDECEK)
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.