Oturmaya karar verdim. Pek çok seçenek olsaydı güzel olurdu ama bu geniş odada sadece altı sandalye vardı. Ne yazık ki, sandalyeler arasındaki boşluk yeterince genişti, bu yüzden elini uzatırsan yanındaki kişiye ulaşamazdın. Jake'in elini tuttum çünkü benden uzakta oturmak istemiyordu ve kalan iki koltuktan birini seçtim. Sol köşeye oturdum.
'Ah, sandalye kraliyet için yapılmıştır.'
Yumuşak kadife örtülü sandalye boyum civarındaydı ve altındaki minder çok genişti, bu yüzden uzanmak güzeldi. Bu, seçkin anaokullarının ayrıcalığı mı?
Tam o sırada kapı tekrar açıldı.
Tüm öğrenciler zaten burada olduğu için yeni bir çocuk olmadığı belliydi. O bir öğretmen mi?
Birinin bize akademideki bir sınıf gibi öğreteceğini duydum.
Belki de doğruydu, zarif mor elbiseli bir kadın ortaya çıktı.
Bizi selamladı ve önündeki tahtaya adını yazdı.
İsmi Kontes Margaret Edmont'du. Bayan Margaret bu geçici anaokuluyla ilgilenecek. Majestelerinin baş nedimesi olduğunu söyledi.
"Lütfen bana Margaret deyin."
Bunu kibarca söyledi çünkü durumu öğrencilerinkinden daha düşüktü.
Prenses Nina hemen zarifçe ayağa kalktı ve konuştu.
"Hayır, Kontes Margaret, bundan sonra sana öğretmen diyeceğim."
“…!”
Herkes şaşırdı.
Olmayan tek kişi kitabını sakince okumaya devam eden Prens Nicholas'dı. Prens Nicholas, küçük kız kardeşine bilerek baktıktan sonra tekrar kitaba döndü.
"Hah, ama yapamam. Prensese nasıl anlatabilirim…"
Gerçek bir öğretmen olmadığı için bu kadar değerli bir unvan olarak adlandırılamayacağını düşündüğü açıktı.
"Akademide, sizin gibi insanlara öğretmen veya profesör deniyor, bu yüzden size öyle diyeceğim. Bu bir emirdir."
"Emirlerinize uyacağım, Majesteleri."
Yardım edilemeyen bir emirdi.
Nina’nın sözlerinin ardından öğretmenini de aradık.
Kim olduğun önemli değil, ona saygılı bir şekilde konuşmak için kurallar konuldu.
Bunların hepsi Prensesin iradesine göre yapıldı ve Veliaht Prens hiçbir şey söylemedi, bu yüzden herkes kurallara uymaya karar verdi.
Bana tanıdık gelen bir başlık olduğu için öğretmen kelimesini kullanmayı sevdim.
Bundan hoşlanmayan bir çocuk var gibiydi, ama bunu görmezden gelelim.
"Bayan. Margaret, birinci sınıf ne olacak?"
Jake ilk soruyu cesurca sordu.
Harika, Jake! Ellerimi kalbimde çırptım. Oldukça çekingen davrandığım için bu atmosferde kolay kolay konuşamazdım.
Hayır, önceki hayatımda böyleydim. Görünüşe göre dünyanın sularında çok inatçıyım.
“Sınıf… henüz kararlaştırılmadı. Önce kendimizi tanıtacağız. Kendimizi tanıtmaya başlamalıyız. İlk kim gidecek..."
Bayan Margaret beceriksizce yanıtladı.
Görünüşe göre henüz şereflere alışmamış.
O zaman alışmana izin vereceğim!
İlk gitmeyi bilmiyorum ama ikinci olacağıma güveniyorum.
Elimi kaldırdım ve bağırdım. Hayır, bağıracaktım.
"Ben uzaktayım…"
"Önce ben gideceğim."
Keşke Prenses Nina zarif bir tavırla ayağa kalkmasaydı.
Onun sayesinde, utanç verici bir şekilde uzayan elim aşağı kaydı.
Oh, utandım. Utandım.
Sanki sokakta beni bir yabancı karşıladı, ama bana merhaba demedikleri ortaya çıktı.
'Ah. Beş saniye geri gitmek istiyorum!'
Neyse ki, kimse ne yaptığımı fark etmedi.
Herkesin gözleri onun üzerindeydi, ben değil.
Nina yavaşça ağzını açtı.
"Ben Nina Chloe Betelod. Goldhark İmparatorluğu'nun İmparatorluk Ailesinin İlk Prensesi. Bu yıl 6 yaşındayım. Sonra kendimi tanıtmayı bitireceğim."
"…"
Kalabalıkta kısa bir duraklama oldu.
Sessizlik uzun süre devam ederse diye hemen ellerimi kaldırdım ve alkışlamaya başladım.
Ellerimi çırptım, ardından yanımda Jake geldi, sonunda Alice ve Cedric bana baktı ve ellerini çırptı. _________________
Görüşmek üzere~
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.
