"Açsın değilmi?" Shinai'nin önünde,Akai duruyordu.Omuzlarını biraz altında olan sarı saçları at kuyruğu yapılmıştı, üstünde pijaması vardı.Shinai bir süre Akai'ye baktı. "Nereden bildin yemeğe gelmediğimi? Akai gülümser gibi oldu. "Yemek salonunda gözle görülür bir yerde oturuyorsun." Shinai sessizliğini korudu. "Ee- gelsem olurmu,elimde yemekler varda?" Shinai başı ile izin verdi.Akai yavaşça Shinai'ye yaklaşıp yatağa oturdu, bağdaş kurdu.Elindeki kremalı poğaçayı Shinai'ye uzattı. "Sadece bu kadar getirebilirim kusura bakma,neredeyse yakalanıyordum da." Akai mahçup şekilde güldü. "Sorun değil-" Shinai söyleyip söylememek arasında kalmıştı.Karar verirken Akai konuşmaya başladı; "Senshin eğitimleri için tam tarih belli olmuş- yemek salonunda konuşuyorlardı,2 gün sonra olacakmış." Shinai merak edip sordu; "Sen katılacakmısın?" "Tabiki! Hissediyorum- kesinlikle içimde büyü gücü var!" Shinai birşey demeden poğaçayı yemeye devam etti. "Ee- sende katılacaksın değilmi?" Shinai'nin boğazı düğümlenmiş gibi oldu. "ha-hayır." Akai hayli şaşırmıştı. "Ne- ama neden?" "Girsem bile alınmam." "Nereden biliyorsun ki- Bence ikimizde alınırız!" Shinai birşey demedi,Sessizlik içinde poğaçasını yedi. "Poğaça için sağol." "Ha- birşey değil." Akai gülümsedi.Shinai'nin gözü Akai'nin bileğine kaydı. "Bileğine noldu?" Akai hızlıca eli ile kendi bileğini kapattı. "Hiç." "Yalan söylüyorsun, gördüm." Akai kaçamayacağını anlayınca konuşmaya başladı. "Bugün bahçede ağacın üstünde otururken öbür çocuklar ağacı salladığı için,düşüp bileğimi burktum." Akai güldü.Shinai ona bakmakla yetindi. "Eh- ben gideyim artık,unutma seçim kayıtları için yarın son." "Tamam." Akai el sallayarak odadan çıktı.Shinai arkasından bir süre baktı ve yatağa uzandı.Uykusu yoktu ve düşünmeye başladı.Eğitime gitmek istemiyordu ama gitmesi gerekiyormuş gibi hissediyordu,ne kadar alınmayacağını bilsede.Bunları düşünürken hayal dünyası ile gerçeklik birbirine karıştı ve uykuya daldı.
"Uyanma vakti çocuklarım!" Shinai,Yetimhane annesi bayan İwa'nın sesi ile gözünü açtı.Uykusunu iyi alamamıştı.Yataktan kalktı, kıyafetlerini giydi ve kahvaltıyı etmek için odadan çıktı.Koridordaki diğer çocukların kaldığı bütün odaların kapısı açıktı, içeriden sesler geliyordu.Belli ki bütün çocuklar Senshin eğitimini konuşuyordu.Shinai duraksamadan merdivenlerden aşağı indi,kendi kahvaltı yerine oturdu. "Selam!" Shinai o kadar hızlı bir şekilde sese döndü ki çatalı yere düştü.Sesin sahibi Akai'idi. "Korkuttummu?" Shinai eğilip çatalı aldı,Akai'ye döndü. "Hayır." Önlerinde duran Miso çorbasını içmeye başladılar,bir yandan Akai konuşuyordu. "Karar verdin değilmi girip girmeyeceğine? Birazdan bir Senshin'in gelip,bizden isimlerimizi alıp eğitim için kayıt edeceklermiş.Bazıları bunun yalan olduğunu söylüyor ama bence gerçekten gelecekler!" "Ben daha karar vermedim." "Ne? Hadi ama,beraber gireriz çok iyi olur!" Shinai,Akai'ye baktı;beyaz gözleri ışıl ışıl parlıyordu.Ne kadar delice bir fikir olsada konuşmaya başladı. "Tamam katılacağım." "Ciddimisin? Çok sevindim!" Akai kendi omzunu Shinai'nin omzuna vurdu,Shinai biraz irkildi. "Gerçekten müthiş ola-" Bir anda yemek salonu sessizleşti. "Hey ne oluyor-" Herkesin gözü büyük kapıdaydı.Kapının girişinde;Saçları simsiyah,belinden aşağı inen örük yapılmış saçları olan, gözleri koyu pembe olan bir kadın duruyordu, kıyafetinden anlaşılacağı üzere bir Senshin'di. Yemek salonunda fısıltılaşmalar başladı,Senshin salonun ortasına kadar geldikten sonra sesler kesildi.Senshin yemek salonuna uzun süre baktıktan sonra ipeksi sesi ile konuşmaya başladı; "Bildiğiniz üzere yarından itibaren Senshin eğitimleri başlıyor.Bu eğitimlere katılmak için bana adınızı ve soyadınızı vermenizi istiyorum." Yemek salonuna göz gezdirdikten sonra konuşmaya devam etti; "Bu eğitimlere katılmak zorunlu değildir.Şimdi Sağdan başlayarak, katılacakların sıra olmasını istiyorum." Yanındaki Akai hemen dikildi,Shinai'de istemeye istemeye arkasından.Yemek salonunun yarısından fazlası ayaktaydı ve sıra olmuştu. Senshin sağ tarafın önüne gelerek,sıra sıra çocukların yanına geldi.Bir süre sonra sıra Shinai'ye gelmişti. Senshin elindeki kağıttan gözünü ayırmayarak; "Ad soyad?" "Fushina Shinai" Senshin Shinai'ye bir süre baktı ve mırıldanarak birşeyler yazdı; "Fushina Shinai,erkek çocuğu,13 yaşında..." Shinai'nin arkasında devam etti. "Ad soyad?" "Kofuku Akai!" Akai çok enerjik bir şekilde söylemişti. Senshin tekrar mırıldanarak birşeyler yazdı; "Kofuku Akai,erkek çocuğu,13 yaşında..." Tekrardan geçip gitti.15 dakika süreden sonra bütün çocuklardan isimler toplanmıştı,Senshin tekrar salonun ortasına geçti. "Senshin eğitimleri yarın,saat 4'te başlayacaktır-" "Ne o kadar erkenmi!" Akai sessizliğin ortasında bağırmıştı.Çoğu kişi gülüyordu, Akai utanarak iyice oturduğu yere gömüldü. "Geciktirmek için bir sebep yok bu eğitim uzun sürecek." Bir şey demeden saygıyla eğildi ve yemek salonundan çıktı.Herkes bir o kadar şaşırmış ve mutlu görünüyordu.Yemek salonu tekrardan konuşmalar ile dolmuştu. "Kendimi hemen rezil ettim, ya almazlarsa beni?!" "Alırlar." Akai şaşırmış gibiydi. "Nereden biliyorsun?" "Hiç,tahmin ediyorum." Akai bir anda kendinden hoşnut gibi görünmeye başladı. "Benim iyimi olduğumu düşünüyorsun?" "Tamam uzatma istersen." Akai gülerek yemek yemeye devam etti. Yemeklerden yenip,masalar toplandıktan sonra, serbest zamandı. "Merkeze gidip Senshin tapınağına bakalım,ne dersin Shinai?" "Bana farketmez." İkiside kimonolarını giydikten sonra ana salona geldiler,kapıların açılmasını bekliyorlardı.Diğer çocuklar,Shinai normalde tek gezdiği için,yanında Akai olmasına şaşırmışlardı.Turuncu saçlı bir kız konuştu. "Akai~ gerçekten böyle bir ucube ile takılmak istediğine eminmisin?" Shinai kıza bakmadan, kapının önünde durmaya devam etti.Akai,Shinai'yi şaşırtarak sert bir şekilde konuştu. "Ucube değil,ve evet eminim." Kız Akai'nin sertliğine şaşırmış ve kırılmış halde önüne döndü.Ana salonun kapıları açıldı çocuklar yavaşça dışarı çıktılar,Shinai Akai ile birlikte dışarı doğru yürüdü. "Özür dilerim." dedi Akai. "Ne için?" "Kız yüzünden..." "Sorun değil." Akai uzun süre Shinai'ye baktı, önüne geri döndü. "Senshin tapınağına gidiyoruz değilmi?" dedi Akai. "Olur,bana farketmez." "Hadi gidelim gel!" Akai,Shinai'yi arkasından sürükleyerek götürdü.Bir süre yürüdükten sonra Senshin tapınağına vardılar,onlar dışında 5-6 çocuk daha vardı.Hepsi bir çocuğun etrafına toplanmıştı.Bir çocuk konuştu. "Gerçekten bütün sülalen Senshin'di?!" Etrafına toplanılmış çocuk konuştu. "Tabiki,neden yalan söyleyeyim ki?" dedi büyük bir kibirle.Bütün çocuklar "ooo" dedi.Anne babası Senshin olan çocuğun;kahverengi saçları ve yeşil gözleri vardı, gözleri büyük bir üstten bakışla parlıyordu.Diğer başka bir çocuk konuştu. "Eğer annen ile baban Senshin'se sana büyü öğretmişlerdir, lütfen göster!" Kibirli çocuk biraz şaşırdı,ama konuşmaya başladı. "Hah-eminmisin? Büyü o kadar kolay bir şey değil görürsen kaldıramazsın." Akai bunu duyunca "hıh"ladı.Galiba tahminimden daha sesli bir şekilde yapmıştı bunu, çocukların yüzü Akai'ye döndü. "Bir sorunmu var,sarılı?" dedi kibirli çocuk. Akai dikleşti. "Evet var." "Nedir o?" "Büyü yapabiliyorsan göster!" Bütün çocuklar şaşırmış gibiydi,hepsi bir Akai'ye bir kibirli çocuğa bakıyordu. "Bunu yapmana gerek yok Hasuto..." dedi kibirli çocuğun yanındaki utangaç kız. "Sen karışma Futoi!" Utangaç kız iyice geriye çekildi. "Büyümü istiyorsun? al sana büyü!" Hasuto,elini yukarı kaldırdı ve Elinde ışık verebilecek hiç birşey olmamasına rağmen,elinden etrafa ışık yağıldı.Sokakta sadece çocuklar olduğu için başka kimse bunu görmemişti. Bütün çocuklar çok hızlı bir şekilde nefes aldı, bazıları çığlık attılar. Hasuto,tekrar Akai'ye döndü, büyük bir kibirlilikle konuştu. "Ee~ tatmin oldunmu?" Akai baktı. "Evet..." Hasuto güldü ve arkadaş grubu ile gittiler. Akai,Shinai'ye baktı.Shinai kendiside inanamayarak konuştu. "Önemli değil,takma onu." Akai bunu duyunca çok şaşırmış gibi göründü. "Ah- şey tamam." Akai kendine gelmiş gibiydi. "Ama gördünmü nasıl büyüyü yaptığını,demekki gerçekmiş! Acaba bizde öyle yapabilecek miyiz?" Shinai cevap vermek yerine omuzlarını silkti ve Senshin tapınağının bahçesine bakmaya başladı,Akai'de yanındaydı. "Hemen yarın olsun istiyorum, çok eğlenceli olacak!" "Galiba." Onlar bahçeye bakarken, bahçede iki kişi belirdi; yaşlı bir Senshin ile beyaz saçlı erkek bir Senshin.Daha Shinai ne olduğunu anlayamadan kendini yerde hissetti,Akai onun kolunu tutarak yere çekmişti. "ne yapıyorsu-" Akai eli ile Shinai'nin ağzını kapattı.Bahçede olan Senshin'lerin sesi onların olduğu yere kadar geliyordu. "Sonuçlar ne Hatsu?" Sesinden anlaşılacağı üzere konuşan yaşlı adamdı. "Yetimhanedeki 60 çocuktan,47'si katılıyor efendim." "Peki Hana'nın kardeşi?" "Oda katılıyor efendim." "İyi- iyi çok iyi... Dikkatini çeken çocuklar varmıydı Hatsu?" Shinai,yanındaki Akai'nin heyecandan soluğunu tuttuğunu hissetti. "Belki birkaç tane" "Anladım... Gidebilirsin Hatsu,sana verdiğim göreve bakmaya devam et." "Tamam efendim." Bahçe tekrardan sessizleşti,Akai ayağa kalkarak bahçe'ye baktı. "Kalkabilirsin Shinai." Shinai,Akai'nin elinden yardım alarak ayağa kalktı. "Bu ne içindi Akai?" "Hâlâ anlamadınmı? Senshin'ler çok ortaya çıkmazlar,bu çok nadirdi!" Shinai omzunu silkmekle yetindi.Acaba Hana kimdide, yaşlı adam Hatsu denilen Senshin'e onu sormuştu? "Hey duyuyormusun,Shinai?!" Shinai,Akai'ye baktı. "Hava kararıyor gitme vakti artık." "Tamam." Shinai ile Akai konuşmadan sessizlik içinde Yetimhaneye doğru yürüdüler, bahçeye girip,salonun içine girdiler.Daha yemek başlamamıştı,kendi yerlerine oturdular. Bugün yemekte soba vardı,yemekler gelince yemeye başladılar. "Shinai,sen hiç heyecanlanmıyormusun eğitim için?" "Biraz." "Baya sakin görünüyorsun!" Akai güldükten sonra yemeklerini yemeğe devam ettiler.Ana salon yemekler yendikten sonra hemen boşaldı, çocuklar eğitim için düzgün uyku almak istiyorlardı.Shinai,Akai ile bir süre daha konuştuktan sonra kendi odasına çekildi.Odaya girdiğinde diğer 3 çocuk uyumuştu bile.Yatağına oturdu ve düşünmeye başladı.Hana ismi çok tanıdık geliyordu,bir heykelde falanmı geçiyordu? Shinai bu konuyu bırakıp eğitimi düşünmeye başladı.Kesinlikle içinde büyü gücü olmadığını söyleyecekler,ve rezil olacaktı.Belki hiç bu işe girmemeliydi,bunu düşününce aklına Akai geldi.Akai'ye bunu söylerse ne derdi acaba? Büyük ihtimalle onla artık arkadaş olmaz,ona diğerleri gibi "ucube" derdi.Shinai bunları düşünürken pencerede bir kıpırtı hissetti, baktığı anda tam yetimhanenin önündeki evin çatısında birinin olduğunu gördü, gözünü açıp kapatınca gitmişti.Artık uykusu geldiği için hayal gördüğünü düşünerek yatağa yattı ve başını koyduğu gibi uyudu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.