Yukarı Çık




4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5.2 

           
Bölüm 5.1

(nefes alır)……
Zzzzzzzzzz…
Zzzzzzzzzzzzzzzzz……GYAAAAAAAAH!

Derimin şiddetli biçimde çekilmesinden duyduğum acıyla birden ayağa kalktım ve ellerinde vantuzlara bağlı, birbirine karışmış kablolar tutan bir erkeğin, yatağımın kenarında durduğunu gördüm. Kalbim hızla atmaya başladı.

\“Ah! O Matsuda-kun, değil mi? Değil mi!?\“

Bir saniye bile kaybetmeden direkt ona doğru zıpladım ama bir matador gibi çabucak yana çekildi. Aynı Road Runner tarafından kandırılmış çakal gibi, kafamı duvara çarptım. Kafamın etrafında dönen yıldızları görebiliyordum.

\“Ugugugu… Neden benden kaçıyorsun…?\“

\“Çünkü şişmiş bir yüzün var.\“

\“B...Bir kızın yüzüne şişmiş diyemezsin…!\“ Titreyen ayaklarımla döndüm ve bir masanın üstünde bulduğum bir aynaya gizlice baktım. Yüzüm küçük bozuk para boyutunda mor-mavi beneklerle kaplıydı… Cidden şişikti.

\“A...Ama vantuzları yüzümden pat diye çektiğin için oldu, Matsuda-kun!\“

\“Acelem vardı.\“

\“Haa, Buradakine gidersen sorun etmem!\“

\“.........Acele etmemin sebebi tuvaleti kullanmam gerekmesi değil.\“

\“Tabi ki de, ne kadar aptalım! Matsuda-kun\’un tuvaleti kullanmaya ihtiyacı bile yoktur!\“

\“Benim ne olduğumu sanıyorsun, Çirkin?\“

\“Tabi ki de insan tarihindeki en yüce kişisin!\“

\“Beni saçma hayallerine dahil etme...\“ Matsuda-kun pes eder gibi derin bir nefes verdi. \“Yeter artık. Seninle konuşmaya devam edersem ben de delireceğim.\“ El arabasını düzenlemeye başladı. \“Neyse, bugün katılmam gereken daha fazla iş var. Eve git hemen, şimdi.\“

\“Ne? Ama nedeeeen!?\“ Doğal olarak bu cümleye şiddetle karşı çıktım. \“Gitmek istemiyorum! Gidersem yalnız kalırım!\“

\“Açıkçası çok gıcık bir kızsın...\“ Matsuda-kun gözlerini kıstı ve yavaşa yüzümün önüne doğru geldi. İki omzumu da nazikçe tuttu. \“Gözlerini kapat.\“

\“……Eh?\“

\“Hadi, kapat.\“

Matsuda-kun\’un gözlerimin önünde bana doğru yaklaşmasıyla kalbim ritmik biçimde atarken, söylendiği gibi yaptım ve gözlerimi kapattım. Tüm vücudum sımsıcak oldu. Eriyecekmişim gibi hissettim. Kulaklarımın arkasındaki damarlar şiddetle atıyordu. Bu durum tek bir anlama gelebilir, değil mi?! Bu berbat bir klişe ama başka ne olabilir ki?! O işte, değil mi? O işte!

Sonra, bu beklenti kalbimi güm güm attırırken, Matsuda-kun\’un arkama geçtiğini hissettim. Daha ne olduğunu merak edemeden, beni öne itmeye başladı. Dışarıya, koridora atılmıştım.

\“Uf!\“

Matsuda\’nın aşırı güçlü itişiyle koridor zeminine düştüm. Temiz iç çamaşırı giyiyor olmam ufak bir lütuftu.

\“Bir sonraki tedavi üç gün sonra. İyi bir kız ol ve odanda kal. Gereksiz yürüyüşlere çıkma.\“ dedi Matsuda-kun ben daha kalkamadan, ve arkasındaki kapıyı pat diye kapattı.

\“Uuuu… Beni kandırdı…\“

Omuzlarım düştü ama yapacak bir şeyim olmadığı için, yılgın biçimde nöroloji laboratuvarından çıktım. Biyoloji binasından çıkarken yaptığım ilk şey defterime bakmaktı. Yurda geri dönmem gerekiyordu ama nerede olduğunu unuttuğum için, yürüdüğüm esnada \“Ryouko Otonashi\’nin Anı Defteri\“nin sayfalarını çevirdim. Sonunda, benim çizimim gibi görünen okul haritasını buldum. Sanırım şimdi, notlarımın büyük ölçüde incelemesini yapmak ve Umudun Zirvesi Akademisi\’nin genel durumunu açıklamak için güzel bir zaman.

Başlayalım.

Haritama göre, Umudun Zirvesi Akademisi\’nin kampüsü büyük bir elmas şeklinde. Dört kısma ayrılmış - Doğu, Batı, Kuzey ve Güney; hepsi de sıradan bir lise boyutunda. Doğru tarafı -benim şu an içinde yürüdüğüm kısım- okulun kalbiydi, ana okul tarafından kullanılan binalar ve tesislerin bulunduğu yerdi. Buradaki binaların çoğu yapım aşamasındaydı ama bunun yanında, çeşitli alanlar için birçok görkemli ve kıskançlığa sebep olan araştırma binaları vardı, Matsuda-kun\’un Biyoloji Binası gibi. Ayrıca bu kısım görevli binasına da ev sahipliği yapıyormuş, bu binaya öğrencilerin girmesi yasakmış.

Ve batı kısmı var. Görünüşe göre hazırlık okulunun bina ve tesisleri burada buluyormuş, ama sanırım orayı hiç ziyaret etmedim. Maalesef, defterimde bunun hakkında pek yazı yok. 

Güney kısmı ise, Umudun Zirvesi Akademisi öğrencilerinin yurtlarının bulunduğu yer. Bununla birlikte, burada bir bakkal, bir kitapçı, ve önemli malzemelerin alınabileceği diğer çeşitli mağazalar varmış. Bu arada, sadece ana okuldaki öğrenciler yurtta kalabiliyormuş ve bu ücretsiz olan, özel bir avantajmış. 

Sonra kuzey kısmı var, şu an orası kullanılmıyormuş. Orada tek kalan şey eski okul binası, ki yakın bir zamana kadar hala kullanılıyordu. Şu an terk edilmiş görünüyor, bu yüzden doğal olarak giriş yasak. Yani orası hakkında çok söyleyecek bir şey yok. 

Son olarak, kampüsün tam ortasında, dört bölümle çevrelenmiş \“merkezî alan\“ var - ağaçlarla kaplı, park benzeri bir alan. Genelde öğrenciler için bir rahatlama alanı olarak kullanılıyor ama gece 10 ile sabah 7 arası giriş yasakmış. Eh, gece yarısında etrafta gezmeyi planlamıyorum zaten, bu yüzden bunun benimle bir ilgisi yok.

...Ve böylece, bilgi dolu el çizimi haritam sayesinde, güvenli şekilde yurda varmayı başardım. Sonra, koridorda yanından geçtiğim öğrencilerin selamlarını görmezden gelerek, doğru odama gittim.

Odaya girdiğimde, her tarafa yapıştırılmış, üstünde \“bu benim odam\“ yazan çıkartmalar ile karşılaştım. Evet, burası doğru yer, şüphe yok! Bu önemli bilgiyi doğruladıktan sonra, bir süre girişte durup boş boş baktım. Ama ne kadar düşünsem de, aklıma yapmak istediğim bir şey gelmedi bu yüzden öylece yatağıma yığıldım. Buna rağmen, sanırım önceden bir yerde öğle şekerlemesi yaptığım için, uykuya dalamadım.

İsteksizce, biraz zaman öldürmeye karar verdim. Benim için zaman öldürmek tek bir anlama geliyor. \“Ryouko Otonashi\’nin Anı Defteri\“ni çıkardım ve yatakta yatarken sayfalarında gezindim.

Bu defterde yazılı her şey reddedilemez bir gerçek ama hiçbirini hatırlayamıyorum. Diğer bir deyişle, kendim hakkında kurgu olmayan bir kitap okuyor gibiyim. Kendi geçmişimi başka birinin geçmişi gibi deneyimlemenin heyecanı, sadece benim kadar unutkan birinin keyif alabileceği, harika bir eğlence türü.

Matsuda-kun ile konuştuklarımı ve bana dediklerini okudum. Defterin çoğu Matsuda-kun ile ilgiliydi ama zaten onu eğlenceli yapan da buydu. Sonra defterin sayfalarını çevirmeye devam ederken, bir sayfada gözlerim durdu. 

Bu sayfa, bir erkeğin yüzünün taslak resimleriyle doluydu. Kalbimin atış hızı… olması gerektiği kadar değildi ama biraz hızlanmıştı.

Büyük ihtimalle bunlar Matsuda-kun\’un portreleri. Ama kalbim o kadar hızlı atmadığı için, sanırım Matsuda-kun\’a pek benzemiyorlar. Belki de birkaç değişiklik yapmalıyım.

\“Hmmm… Bence burun tamamen yanlış. Hayır, belki de gözler yanlıştır…?\“

Matsuda-kun\’un yüzünü gerçekten hatırlamıyorum ama kalp atışımı bir ölçü olarak resimleri tekrar çizmek için kullandım. Bomba imha personeli, bir kara mayını ararken böyle hissediyordur galiba. Hayır, o biraz farklı hissettirir herhalde.

Ve böylece portre ile biraz uğraştıktan sonra, kalbimin öncekinden azıcık daha hızlı attığını hissettim.

\“Yaptım…\“, gülümsemeden duramadım. Eğer çizim üzerinde azar azar oynama yapmaya devam edersem eminim sonunda aynı Matsuda-kun\’a benzeyecek. Muhtemelen aynı şeyi önceden de yaptım, sadece hatırlamıyorum. Sorun şu ki bu çizim üstünde çalışmak, dikkatimin tümünü gerektiriyor ve çok uzun süre bunu yapmaya devam edemem. Yorgun biçimde, defteri yastığımın yanına koydum ve dönüp yüz üstü yattım. Sonra fısıldamaya başladım.

...Matsuda-kun ile buluşmak istiyorum. Matsuda-kun ile buluşmak istiyorum. Matsuda-kun ile buluşmak istiyorum.

Yapabileceğim tek şey buydu. Şu an tek yapabileceğim, Matsuda-kun ile ne kadar çok buluşmak istediğimi kalbimin derinliklerinde fısıldamak. Başka düşünebileceğim bir şey yok. Başka yapabileceğim bir şey yok. Başka yapmam gereken bir şey yok. Sonuçta diğer hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Ailemi ve diğer sınıf arkadaşlarımı bile. Benim için dış dünyada yaşayan kişiler ve yaptıkları, sıkıcı bir tiyatroyu yan taraftan izlemek gibi. Onlara gerçek kişiler gibi davranamıyorum. Onlarla aynı dünyada yaşıyormuş gibi hissetmiyorum bile. Gürültülü sınıflar, tere bulanmış beden eğitimi dersleri, neşeli öğle molası, kulüp aktivitelerinden sonra durup biraz atıştırmak, yere oturup arkadaşlarla konuşmak, aileyle utanç verici konuşmalar… bunları kaçırdığım için kıskanç hissedemiyorum veya pişman olamıyorum bile. Bunların benimle alakası yok işte, o kadar.

Ama dünyayla bağlantımın, tamamen kesilmesine engel olan tek varlık… Matsuda-kun.

Ve işte bu yüzden onun dışında hiçbir şeyi düşünemiyorum.

Başka bir şey düşünmek için bir saniye bile durmuyorum. Matsuda-kun ile buluşmak istiyorum. Matsuda-kun ile buluşmak istiyorum. Matsuda-kun ile bu –

Güm.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5.2