\“Evet, duyduğun her şeyi yaz. İyi bir kızsın.\“ Enoshima-san beni deftere yazarken görünce tatmin olmuş halde güldü. \“Biliyorsun, harika bir yarı zamanlı çalışan olurdun. Yeni çalışanlardan, ilk günlerinde öğrendikleri her şeyi yazmalarını istemeyen bir müdür yok. Ama bir kişi bana böyle bir şey emretmeye çalışsaydı onu direkt cehennemin dibine yollardım. Şaka yapmıyorum - cehennemin dibine. Önce ailesinin işini bitirirdim, sonra arkadaşları ve yakınlarını, ve sonra tamamen kedere gömüldüğünde yanıma gelip, lütfen beni öldür demesini beklerdim… Bu arada, sen kimsin?\“
\“Eh?\“ Şaşkınlıkla defterden başımı kaldırdım ve gözlerindeki sert bakışın epeyce arttığını gördüm. İğneleyici gözleri, benim çok arkamdaki bir şeye doğru bakıyordu. Hemen arkamı döndüm ama sadece gecenin karanlığının ortasındaki koyu siyah ağaçları görebildim.
Yine de Enoshima-san karanlığa döndü ve somurtkan bir sesle tekrar sordu, \“Hey, sana kim olduğunu sordum.\“
Aniden göz ucuyla hareket eden bir şey gördüm. Sonra bir şey, sık yeşilliklerin arkasından yavaşça sallanarak ortaya çıktı.
\“Eh?\“
Simsiyah manzaranın içinde beyaz bir maske belirdi. Bu bir insan yüzüydü. Beyaz boyayla kaplanmış gibi bembeyazdı.
\“Of, sanırım yakalandım.\“
Sesle birlikte, karanlığın içinde bir erkek silüeti belirgin oldu. Uzun, zayıf bir vücudu vardı, aynı yukarı doğru esneyen bir yılan gibiydi. Kapkara bir okul forması giyiyordu ve omuzlarına düşen kapkara saçları vardı. Siyah üstüne siyah. Siyahlığın arasında duran beyaz yüze oyulmuş küçük, ince, kertenkele gibi gözler vardı.
\“Adım… İsshiki Madarai.\“ Ağzının hareket ettiğini zar zor gördüm.
\“Öyle mi? Pek önemli olduğundan değil ama… bu çok ezikçe bir isim! \’Junko Enoshima\’ on milyar kat daha havalı!\“
Arkamda sıradan gürültülü kişiliğiyle davranan Enoshima-san\’a yandan şöyle bir baktım. Durumdan pek etkilenmiş gibi durmuyordu ve sıradan, kendinden çok emin gülüşünü yapıyordu.
\“Bu doğrusu rahatsız edici. Adımdan çok gurur duyuyorum… Bu arada, şu an beni rahatsız eden tek şey bu değil.\“
Madarai mırıldanırken bir yandan cebinden bir şey çıkardı. Bir fotoğrafa benziyordu. Kertenkeleye benzeyen gözlerini bir fotoğrafa, bir bize doğru ileri geri hareket ettirdi. \“......Anladım. Demek ki sen Junko Enoshima\’sın.\“
\“Ve Junko Enoshima ile işin ne?\“ gözlerini bile kırpmadan cevap verdi.
\“Bir söylenti duydum.\“
\“Junko Enoshima\’nın nasıl da bilinç sınırlarını aşan biçimde, umutsuzca güzel olduğu ile mi ilgiliydi?\“
\“O da var sanırım, ama...\“ Madarai bir saniyeliğine durdu ve sonra tamamen farklı bir ses tonuyla devam etti. \“Junko Enoshima\’nın o olayla alakalı olduğunu da duydum.\“
\“Ve bunun hakkında mı konuşmak istiyorsun? Ha ha, üzgünüm, bu imkansız!\“ Enoshima-san hevesini de gülüşünü de azıcık olsun kaybetmemişti. \“Böyle bir konu, senin gibi önemsiz birinin üzerine konuşma hakkı olduğu bir şey değil. Yerini bil!\“
\“Bunu söyleyeceğini tahmin etmiştim. Eh, sanırım istediğimi o kadar kolay elde edemeyeceğim.\“
\“Ve bunun hakkında ne yapacaksın? Şiddetle zorlayacak mısın? Eski tarz bir erkek misin? Bu tür klişe bir gelişim V-Sinema filmlerinde kalmalı!\“
\“...Eski tarz olmaktan bahsetmişken, sadece kadın olduğun için sana kıyak geçecek türden biri değilim. Umarım buna güvenmiyorsundur.\“ Madari\’nin zorlayıcı bakışları bizi delip geçti.
Enoshima-san ve Madarai, neredeyse yeri sarsacak bir şekilde birbirlerine dik dik baktılar…… Ama bunun benimle hiçbir ilgisi yok, değil mi? Bu, kendine İsshiki Madarai diyen bir erkek ve kendine Junko Enoshima diyen bir kız arasındaki bir sorundu - benim hiçbir alakam yok, bu yüzden vücudumun şu an korkuyla titremeyi bırakması normal olur, değil mi?
\“İyi o zaman. Umarım ikiniz hazırsınızdır çünkü -\“
\“B...Bekle bir saniye!\“ Titreyen sesimi yükselttim. Hem Enoshima-san hem Madarai aynı anda gözlerini bana çevirdi. \“Ah. Ş...Şey, daha şimdi \’siz ikiniz\’ demen garip. Sonuçta sadece onunla işin-\“
\“İkinizden birinin kaçmasına izin veremem. Junko Enoshima ile ilgisi olan her kişinin, o olayla da alakalı olma ihtimali vardır,\“ dedi Madarai, dudaklarını yaladı. \“Yani, suçlayacak birine ihtiyacın varsa Junko Enoshima ile muhatap olduğun için kendini suçla. Üstelik tek duyduğum şey şikayetler, ama bunun benim için de bir sıkıntı olduğunu düşünmüyor musun? Bir kişi için hazırlanıp geldim ama şimdi iki kişiyle uğraşmam gerek. Bu iki kat işçilik. Ama görüyorsun ki ben şikayet etmiyorum, o zaman neden şikayetlerini kendine saklamıyorsun?\“
\“N...Ne..?\“ Bunlar berbat sebeplerdi. Hayır, bu bir sebep olmaya yakın bile değildi. Bu sadece ezici biçimde bencilceydi. Ama… Sanırım yine de Enoshima-san kadar bencil değildi.
\“Hmmm. Anlıyorum, anlıyorum. Ölesiye motivasyon ile dolup taşıyorsun, değil mi? Ama, görüyorsun… bu kız ölümcüllük ile dolup taşıyor burada!\“ Dedi Enoshima-san, kafamı okşayarak.
- Bekle, ne kızından bahsediyor?!
\“Hey, öyle aptallaşmış biçimde bakma! Gerisini sana bırakıyorum!\“
- Ha? Neyin gerisini kime bırakıyor?
\“Ah! Yüzün aynı kürklü foka benziyor! …Ama şimdi bu önemli değil, git onunla dövüş hadi! Senin buradaki rolün bu, anlarsın ya.\“
- B...Ben, dövüşmek..?!
\“N-N-N-N-N-Neyden bahsediyorsun?! Onun elini başımın üstünden atarak bağırdım.\“
\“Oh, sorun yok. İstediğinde her şeyi yapabilecek bir kızsın. İstersen birini bile öldürebilirsin yani.\“
\“Hey. Bu tarz konuşmalar artık yeter. \’Öldürmek\’... Bu sağlıklı lise kızlarına uygun bir kelime değil.\“ Madari\’nin yüzü ironik bir gülümseme ile büküldü.
\“Oh? Karşılıklı öldürmeyi sevmiyor musun?\“ Enoshima-san dudak büktü. \“Ha. Hiç hazırlıklı değilsin! Biraz hayal kırıklığına uğradım.\“
\“...Bu normal. Ölüyken ne işime yarayacaksın? Sonuçta cevabını aradığım birçok şey var. En azından ağızlarınızın çalışmaya devam etmesini sağlamalıyım.\“ Madarai, kertenkele gözlerini daha da çok kıstı ve kelimelerini vurgulayarak tekrarladı. \“Ama sadece ağızlarınızın.\“ Sonra ince vücudu mum ışığı gibi sallandı ve yavaşça bize doğru gelmeye başladı.
\“Hm. Sanırım o gerçekten istekli.\“
\“Tabi ki öyleyim. Olaydan beri bu şansı bekliyordum.\“ Madarai göğsünün önünde eliyle sıkı bir yumruk yaptı. Bu yumruk salyangoz kabuğu gibi sağlamdı ve yılana benzeyen vücudu ile hiç uyuşmuyordu. Bir kişiye bu yumrukla vurulsaydı yüzü içeri çökerdi, aynı çizgi romanlardaki gibi.
\“N-N-N-N-N-Ne yapacağız biz..?\“ Gözümden yaşlar dökülmeye başladı.
\“Sanırım bir seçeneğimiz yok,\“ Enoshima alçak ve sert bir ses tonu ile fısıldadı. Sonra aniden, sıradan belirgin ve neşeli sesine geri döndü. \“Haydi başla!\“
\“B… B-B-B-B-B-BEKLEEEEEEE!\“
\“Ahahaha! Endişelenme! İyi olacaksın!\“ Enoshima-san bir zorbanın yapacağı gibi omuzlarımı tuttu. \“Sana yardım edeceğim elbette. Hemen şimdi yeteneğini tüm kapsamıyla göstermeni sağlayacağız!\“
\“Ah, evet...\“ Enoshima-san\’ın ısrarlarına uyarak, gözlerimi defterime çevirdim ve sonra -
PAT!
FIIIIŞ! ÇAT!
HOOP! ŞAK! TATATATATA!
Bir çizgi filme ait olması gereken ses efektleri çevrede yankılandı. Refleks ile arkama baktım ve -
\“……Eh?\“
Daha bir saniye önce arkamda olan Enoshima-san şimdi birkaç metre ileride, Madarai ile şiddetli bir savaşta vuruşuyordu.
FAAŞ! ZUBABA! DODODODO!
Madarai saldırırken uzun bacaklarını kırbaç gibi kullandı. Rakibi, modacı kız Enoshima-san, yerinde duruyordu. Bu savaş aksiyonu nereden geldi ya?!
\“Hey! Şoka girmiş bir domuz gibi dikilip durma!\“ Enoshima-san, profesyonel bir atlet gibi muhteşem düşürme teknikleri sergilerken bana bağırdı. \“Her şeyi defterine yaz!\“ Sonra mükemmel bir tekme attı, Madarai\’yi kısa bir hırıltı sesiyle çimenliğe yolladı. Yine de Madarai, uzun vücudunu bir topaç gibi döndürdü ve hala döner halde breakdance yapar gibi kalktı.
\“Hoop!\“ Enoshima-san zıpladı ve kaçtı, Madarai geri yükselmek için bu açıklığı kullandı. Sonra bir saniye beklemeden sağ taraftan direkt bir yumruk savurdu. Vuruşun isabet etmesi için fazla uzakta durduğu belliydi ama görünüşe göre garip uzun kolları, uzaklığı yok sayıyordu. Buna rağmen Enoshima-san uçan yumruktan kaçındı, aynı hareketle yükseldi ve sağ ayağını Madarai\’nin karnına sapladı.
Madarai\’nin ağzından bir inilti çıktı. İkisi sonunda hareket etmeyi bıraktı.
\“Oh, işe yaradı! Hilal Tekmesi. Bunu bir dergide okuduğumdan beri denemek istemiştim.\“ Enoshima-san, çömelmiş olan Madarai\’nin peşine düşmedi ve bunun yerine genişçe sırıtarak övündü.
Bu arada, bu savaşın başlamasına ne sebep oldu ki? Ben sadece unutuyor muyum yine, yoksa gerçekten tamamen alakasız bir olay mıydı -
\“Hey, sana orada şaşkın şaşkın durma demiştim!\“ Hala yerimde donmuş duruyordum ve Enoshima-san\’ın sinirli sesi beni kapladı. \“Her şeyi defterine yaz! Ne diye bu kadar sıkı çalıştığımı düşünüyorsun -\“
Aniden yüzü uçup gitti. Kırbaç kadar hızlı, yüksek bir tekme arkadan ona saldırdı, zayıf vücudunu kağıt çöpü gibi uçurdu.
\“Ah!\“ Sesimi farkında olmadan yükselttim ve gözlerimi vücudun hareket ettiği yöne çevirdim. \“......Ah, bu neredeyse tehlikeliydi.\“ Dizlerinin üstünde duruyordu ama sonra hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı. Sol kolundaki kırmızı iz dışında görünür bir hasar yoktu. Görünüşe göre bu kolunu, Madarai\’nin tekmesinden korunmak için kullanmaya çalışmıştı. Böyle bir vuruşun, onun ince kollarını kırması gerektiğini düşünen tek kişi ben değildim gerçi - Madarai\’nin sert bakışlı yüzünde, sabırsızlığın izlerini görebiliyordum.
\“Ha! Çok güçlü olduğum için gerildin mi? Kendinden şüphe etmeye mi başlıyorsun? Bu doğru! Ben üç yüzden fazla dövüşte kazanan, üstün silah modacı kızım!\“
\“Kapa çeneni.\“ Öfke ile sözlerini kesip atarak, Madarai tekrar ona doğru koşturdu. Az sonra, savaş tüm gücüyle devam etti. İkisi de sağ ellerini, sağ ayaklarını, sol ellerini, sol ayaklarını ve sonra tüm vücutlarını yoğun vuruşmada kullandılar. Ben öylece durup izledim, hareket edemedim. Sadece elim, her şeyi defterime ciddiyetle yazmak için hareket etti.
Enoshima-san, az önce kendini havaya uçuran tekmeye karşılık verirmiş gibi bir dizi abartılı, yüksek tekme savurdu ama Madarai sadece sırıttı. Dikkatlice tekmelerden kaçtı ve sonra mükemmel bir zamanlamayla eğildi ve büküldü. Uzun elleri ileri doğru esnedi ve Enoshima-san\’ın belini tutmaya çalışıyordu ama -
Enoshima-san\’ın dizi, doğrudan Madari\’nin çenesini hedef alarak yukarı sıçradı.
\“Ku…!\“
Madarai, son saniyede yüzünü hedefinden başka tarafa çevirmeyi başardı ve Enoshima-san\’ın dizinden milimetrelik bir farkla kaçtı. Buna rağmen, dengesini kaybetti ve sağ elini yere dayadı. Bunu yaptığı anda Enoshima-san, aptalca bir sesle \“Hi-yaaaaa!\“ diye bağırdı ve şimdi bir açık hedef haline gelmiş olan Madarai\’nin vücudunun sağ tarafına dönen tekme attı. Madarai panik içinde sol eliyle kendini korudu ama bunu zamanında yapamadı. Sağ şakağı Enoshima-san\’ın şiddetli tekmesiyle vuruldu. Zayıf vücudu ileri geri sallanarak yere düştü.
\“Ah, bu kolay bir galibiyetti! Dansa gitmekten daha kolay!\“ Enoshima-san yüksek sesle güldü. \“Sanırım kendisiyle bayağı övünüyordu ama övünecek bir şeyi yoktu. Geri dönüp temelleri tekrar öğrenmeyi denemeli - onu yenmek hiç zor değildi!\“ Kıkırdamaya devam etti, sonra iç cebinden bir el aynası çıkardı ve dağınık saçını düzeltmeye başladı. Şaşırtıcı biçimde, az önce katıldığı şiddetli dövüşe rağmen nefes nefese kalmamıştı bile.
Hemen onun yanına gittim ve alkışlamaya başladım. \“T...Tanrıya şükür! Tanrıya şükür! Bir anlığına gerçekten endişelendim!\“
Enoshima-san\’ın yüz ifadesi anında değişti. \“Ha?\“ Bana en küçümseyici bakışı attı. \“...Galiba durumu yanlış anlıyorsun. İşlerin sona erdiğini düşünmüyorsun, değil mi? Demek istediğim, bu felaket seviyede bir yanlış anlaşılma olurdu!\“
\“Eh…?\“
Birden göz ucuyla, yavaşça yükselen bir şekli yakaladım. Bu Madarai idi.
\“N…Nasıl?\“
\“Belli değil mi? Bu tarz bir tekme, onu az önce uçurduğu kadar yükseğe uçurmamalıydı. O sadece benim önceden yaptığım şeyi yaptı - kendini uçmaya bıraktı. Bilirsin, hasarı azaltmak amaçlı. Aslında bu, ona biraz yumuşak davrandığım için oldu, anlarsın ya - diğer türlü hayatta kalamazdı.\“
SKKKKRRRRRRREEEEEEEEEE
Sürtünen metalin hoş olmayan sesini duydum. Bu Madarai\’nin dişinden geliyordu, dişleri o kadar birbirine sürtünüyordu ki neredeyse kıvılcımlar çıkacak gibiydi.
\“O… O çok sinirli, değil mi..? B...Bence çok sinirli...\“
\“Sorun yok. Senin gibi birinin, onun seviyesinde biri tarafından yenilmesi imkansız… muhtemelen.\“
\“En azından bu konuda kesin konuş!\“ Tam arkamı dönüp, yüzümü ona doğru çevirmek üzereydim -
\“Asla başka tarafa bakma.\“ Enoshima-san iğneleyici bir sesle emretti. \“Asla gözlerini, avından başka tarafa çevirme. Bu temellerin de temeli.\“
\“A…Av…?\“
Ama burada av olan benim, değil mi? Madarai dişlerini sürtmeye devam etti, yavaşça üzerimize yürümeye başladı. Kana susamış, zehirli bir yılanın önünde ürkmüş bir tavşan gibi korkuyla titriyordum. Bir kere daha Enoshima-san\’a bel bağlamaktan başka çarem yoktu -
\“Ne?\“ Madarai birden gözlerini şaşkınlık içinde kocaman açtı. \“O...O ne zaman -?\“
O ne zaman… ne? Kötü bir his tüm vücudumu kapladı ve arkama bakmak için korkuyla döndüm.
\“…………\“
Şey, o buna ne diyordu? Defterimi inceledim ve hemen hatırladım. Doğru, doğru.
\“... Shukuchi-jutsu, ha.\“
Artık arkamda kimse yoktu. Çok kısa sürede, Enoshima-san\’ın burada olduğuna dair hiçbir iz kalmamıştı.
bu bölümün devamı yakında...
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.