Yukarı Çık




12.1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   12.3 

           
Bölüm 12.2

\“Junko Enoshima onu öldürdü mü..? Bu bir filmle ilgili falan mı?\“

Yatağın altından güm diye yüksek bir ses duydum ve bunun etkisiyle yatağın sallandığını hissettim.

\“...Oy. Ne dedin sen?\“ Matsuda-kun\’un ses tonu birden çok sert olmuştu. \“Az önce ne dedin?\“

\“Eh? Şey...\“ Böyle sert bir tonda konuşması beni rahatsız etmişti ve deftere bakmak için göz kaslarımı tekrar kullandım, o anda diğer bir şok edici cümle önümde belirdi. 

\“Merkezî alanda bir ceset buldum.\“

- Bir ceset mi?

Okuduğum şeyi anlamam üç saniye sürdü. Sonra bağırmaya başladım.

- B...B...Bir ceset miiiiiiiiiiii?!

Ben yataktan dışarı atlamaya çalıştıkça ip zorla vücudumu geri itti. \“Ayayayayayayay-\“ farklı bir tür çığlık attım.

Yine de Matsuda-kun bu kötü halimi umursuyormuş gibi değildi. Katı sesiyle tekrar sordu.

\“Sen… Junko Enoshima dedin, değil mi?\“

Ama bir kızın adı umrumda değildi artık.

\“B...Bir ceset! B...Burada bir ceset bulduğum yazıyor! N-N-N-Ne yapacağım?\“

\“Daha önemlisi, sorumu cevapla. Junko Enoshima\’nın kim olduğunu biliyor musun?\“

- Daha önemlisi..?

Bu kelimeleri duymam üzerine kötü bir his vücudumu kapladı. Demek istediğim… bir ceset bulmaktan önemli ne olabilir? Bu çok garip bir durum.

\“H...Hey, Matsuda-kun,\“ Cesurca ona doğrudan sormaya karar verdim. \“Bu Junko Enoshima denen kişi konusunda endişeli gibisin. O senin bir arkadaşın falan mı?\“

Yatağın altından kısa bir yutkunma sesi duydum.

\“H…Hey, Matsuda kun –\“

\“Ceset falan yok.\“

\“……Ne?\“

\“Gerçekten bir ceset bulmuş olsaydın… okulda şimdiden kıyamet kopardı. Bulmuş olmana imkan yok...\“

\“O...Ondan bahsetmiyorum… O kız… şey, adı neydi o kızın..?\“

Defterimi aradım ve ben çırpınıp bağırırken göğsüme doğru kaymış olduğunu fark ettim. Ne kadar boynumu ve dilimi uzatsam da artık ona ulaşamıyordum.

\“...Yeter bu kadar. Yanlış anlamışsın. O kızın benimle de seninle de alakası yok. Unut bunu.\“

Nedense kelimelerinde öfkenin izleri var gibiydi.

\“A...Ama o kadar kolay unutamam… Yani defterimde yazılı olduğuna göre gerçekten yaşadığım bir şey olmalı...\“

\“Bu doğru olmayabilir.\“

\“……Ne?\“

\“Bir ceset bulmak… Garip bir kızla tanışmak… Bunlar büyük ihtimalle senin uydurduğun hikayeler. Onları gerçek anıların zannediyorsun işte.\“

\“B...Ben defterime asla uyduruk hikayeler yazmam… Yani o zaman gerçek anılarım ile karışırlardı, bu da berbat olurdu.\“

\“Belki tam da bu yüzden yapmışsındır?\“

\“Ne?\“

\“Bence bilerek gerçek anıların ile sahte hikayeleri karıştırdın.\“

Onun pervasız sözlerini dinledikçe kalbim sisle kaplandı.

\“N...Neden böyle bir şey yapayım ki?\“

\“Sürekli hiçbir şeyin seninle ilgili olmadığını söylüyorsun. Yine de bazen yalnız hissediyor olmalısın, değil mi? Anılarını koruyamadığın için çevresindeki kimseyle bağ kuramıyorsun… \“

\“Ha?\“ Nefesimin ağırlaştığını hissettim.

\“Bu doğru. Yalnız kaldın. O yüzden tüm bu hayalî hikayeleri uydurdun-\“

\“Ben hiçbir zaman yalnız kalmadım!\“ Artık dayanamadım, bağırdım. 

\“Bunu hatırlıyor musun sanki?!\“ Matsuda\’nın kasvetli sesi yatağın altından bağırarak cevap verdi.

\“Demek istediğim bu değil!\“ Daha da sesli bağırdım. Matsuda-kun\’un kelimeleri çok yanlıştı, benim kim olduğumu o kadar yanlış anlamıştı ki bağırmaktan başka bir şey yapamadım. 

\“Sana milyon kez söylediğime eminim! Bu konuda gevezelik etmemden bıktığına eminim! Ben Matsuda-kun\’a sahip olduğum sürece iyiyim! Matsuda-kun\’a sahip olduğum sürece asla yalnız kalmam! Bunu sana birçok, birçok kez söylediğime eminim!\“

O kadar bağırdım ki nefesim kesildi. O kadar bağırdım ki kendi sesim kulaklarımda çınladı. Unutkanlığımı avantaj olarak kullanmak haksızlık olabilirdi ama Matsuda-kun\’u unutmak istemedim, ne olursa olsun. Pes edemezdim.

\“Eğer ben unutkanlığıma rağmen bunu hatırlayabiliyorsam…. sen nasıl unutabilirsin, Matsuda-kun?!\“

Çığlıklarımın yankıları kaybolunca sessizlik oluştu.

Garip bir sessizlik.

Sonunda Matsuda-kun sessizliği bir fısıltı ile bozdu. \“......Her neyse, orada yazılı olan şey yalan.\“ Muhtemelen konuşmaya kesin bir son vermek istemişti ama bunu öyle kolay kabul edemezdim.

\“Ama… eğer bu defterdekiler yalansa… artık kendi defterime güvenemeyecek isem… inanacak neyim kaldı..?\“

\“Bana inan.\“

\“Eh..?\“

\“Bana inan ve orada yazanları unut.\“

Normal bir durumda olsaydım kalbim muhtemelen bu sözleri duyunca güm güm atmaya başlardı. Ama bu şimdi imkansızdı. Kalp atışlarımı alt eden bir çatışma vardı kalbimde. Hayatımdaki iki kesin şey, şiddetle çarpışıyordu ve ben fırtınaya yakalanmış küçük bir sandal gibi şok içinde tir tir titriyordum. 

\“Ryouko Otonashi\’nin Anı Defteri\’\’ anılarıma giden tek güvenilir yoldu. 

Matsuda-kun beni dünyanın geri kalanı ile bağlayan tek varlıktı.

Diğer bir deyişle, önümde en büyük seçim duruyordu. Kendime mi inanmalıyım? Yoksa Matsuda-kun\’a mı inanmalıyım?

Nihayet bir sonuca vardım.

\“Durum böyleyse… her zaman benden yana ol, Matsuda-kun. Eğer olursan… anılarımı feda edebilirim...\“

Matsuda-kun bir süre yatağın altında sessiz kaldı. Hareket etmeden bekledim. Bana bir cevap verene kadar bekledim. En sonunda cevap verdi.

\“Şu anda… bu imkansız.\“

Ama bu beklediğim cevabın tam tersiydi.

Şaşkına uğramıştım ve sadece dalgın bir soru sorarak karşılık verebildim.

\“Şimdi değilse… ne zaman mümkün olacak?\“

\“......Bilmiyorum.\“

\“B...Bilmiyor musun?\“

\“Her neyse, şu an bu imkansız. Senin yanında olamam. Yapmam gereken başka şeyler var.\“

Yapması gereken şeyler? Sanırım bu şey olmalı...

\“...Anladım. Yapman gereken en önemli şey araştırmaların… Demek ki ben seni ne kadar seçsem de, sen beni seçmeyeceksin.\“ O an tek yapabildiğim bu küskünlük dolu kelimeleri isteksizce fısıldamaktı.

\“Hayır, öyle değil. Ben -\“ Matsuda-kun tam bir şey söyleyecekti ama son anda dilini tuttu. Sessizliğe gömüldü, başka bir şey demedi. Ne kadar beklesem de arzuladığım sözcükleri asla söylemeyecekti.

\“Öyleyse… en azından beni iyileştir...\“ Başımın ısındığını hissettim ve baktığım tavan bulanıklaştı. Muhtemelen yüzüm gözyaşı içindeydi. Muhtemelen burnumdan sümük fışkırıyordu. Ama artık dışarı akan duygu selini durduramıyordum. 

\“Ve beni iyileştiremiyorsan en azından seni de unutmamı sağla!\“ Şimdi içimdekilerin hepsini aynı anda döktüğümden, çığlıklarım hıçkırıklı ağlayışımla birleşmişti. \“Sadece seni hatırlayabilmek bana çok acı veriyor! Hiçbir şeyi hatırlamamayı tercih ederim!\“ 

Ben hiddetlendikçe ip vücudumu daha çok sıktı ve ses çıkararak derime sürtündü. Yine de acı bile hissetmedim ve bağırmaya devam etti.

\“Yetti artık! Unuttur bana! Seni unutmamı sağla, Matsuda-kun!\“

Yatağın altından bir hışırtı sesi geldi. Sonra Matsuda-kun ayağa kalktı ve yatağın yanında durdu. Sessizdi, ben çılgınca ağlarken bana baktı. Sonra sessizce cebinden bir peçete çıkardı ve yüzümü silmeye başladı.

Onu seyrettim.

Soluk, sağlıksız görünen bir yüze oyulmuş badem gözler. Gözlerin yanlarında sallanan ince, siyah saçlar. Uzun kadınsı kirpikler. Sivri bir çene. İnce küçük dudaklar. Uzun beyaz parmaklar. Bu Matsuda-kun\’du.

Ama yüzü… yüzü yalnız görünüyordu.

Bana yalnız gözlerle baktı, gözyaşlarımı ve burnumu nazikçe sildi.

Nedense korkunun vücudumu sardığını hissettim. Az önce söylediğim sözlerden duyduğum pişmanlıktan daha güçlü bir korku. Matsuda-kun -

Sonra, tam ağzımı tekrar açmak üzereyken Matsuda-kun\’un eli durdu. Sessizce diğer tarafa döndü ve masasına doğru yürümeye başladı. Kısa süre içinde görüş alanımdan çıktı. 

\“M…Matsuda-kun…\“ Tekrar konuşmayı sonunda başardım ama -

\“...Gitmem gereken bir görevim var.\“ Göremediğim bir yerden gelen sesini duydum. \“Bir öğrenciyi tedavi etmekle görevlendirildim… Erteleyemem.\“

\“...Gidiyor musun?\“

\“Yakında geleceğim. O zaman bu konuşmaya devam edeceğiz.\“

Az sonra yürüyüp giden adımlarını duydum ve sonra da kasvetli kapı kapanma sesini.

- Çekip gitti...

Tek bir sessiz iç çekiş ile vücudumdaki tüm enerji yavaşça kayboldu. Sonra aniden göğsümdeki ağır baskıyı hisettim.

\“En azından ipi gevşetseydi...\“

Vücudum bitkinliğe gömülmüştü ama hissettiğim acı, ipin suçu değildi. Kaynağı belliydi. Gözlerimi kapatıp acıdan kaçmaya çalıştım.

Uykuya dalmak istedim. Her şeyi unutmak istedim...

Zihnimde bu düşünce ile yavaşça bilincimi dağıtmaya başladım.

Yavaşça, yavaşça…


bu bölümün devamı yakında...

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

12.1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   12.3