Bu kadarı da fazlaydı artık. Sen kim oluyorsun da benim terapi randevumu iptal ediyorsun? Yılmaz hocanın o sinir bozucu gülüşünü gördükten sonra suratına bir tane tokat atmak istedim. Elimde terapi odasının anahtarı vardı. Kapıyı tekrar kilitledim.
"O halde burada olmamın bir manası yok." diyerek arkamı dönüp merdivenlere yöneldim. Yılmaz hoca arkamdan seslendi. "Benimle konuşabilir misin? Sonuçta diğer randevunu bu yüzden iptal ettim. Ücretinin iki katını öderim."
Olduğum yerde durdum. Şu anda para umurumda değildi. Hatta bu adam peşimizi bıraksın diye para bile verirdim. Onun yanında olduğum sürece huzursuz hissediyordum ama ne istediğini öğrenirsem belki içimdeki bu huzursuzluk giderdi. İlmek'e baktım. O da benimle aynı şeyi düşünüyor olsa gerek ki başını onaylar şekilde salladı.
Bu belirsizlikten çok yoruldum. Bir an önce şu mesele açığa kavuşsun istiyorum. "Tamam ama bir şartım var" dedim. "İlmek'i görmezden gelmeyeceksin. Onun sorduğu sorulara da cevap vereceksin."
Yılmaz hoca İlmek'e küçümser bir bakış attı. "Peki, dediğin gibi olsun" dedi. "Ama sen de beni kötü adam gibi görmekten vazgeç lütfen. Sadece ileride üzülmemen için sana tavsiye vermek istedim."
Bu büyükler de hep "senin iyiliğin için", "Sen üzülme diye" diyerekten kendi düşüncelerini bize empoze etmeye çalışıyorlar. Gerçi benden çok da büyük değil Yılmaz hoca. Aramızda en fazla 5 yaş vardır. Niye böyle yaşlı gibi davranıyor o zaman? Terapi odasının kapısını tekrar açarken bunları düşünüyordum.
Karşıma geçip oturdunda sorduğum ilk soru İlmek'in daha önce sorduğu ama Yılmaz hocanın cevap vermediği soruydu:
"İlmek'i nasıl görebiliyorsunuz?" Bu soruyu bekliyor olacak ki hiç beklemeden konuşmaya başladı. Şimdi yakından bakınca farkettim ki siyah gözleri ve keskin bakışları insanı gerçekten etkiliyordu.
"Meleklerin her birinin ayrı bir yeteneği vardır. Ve bu yetenekleri sahibinin emirleri doğrultusunda kullanması gerekir. İki numaranın yeteneği benim başka melekleri görmemi sağlıyor. Senin arkadaşını da bu şekilde görüyorum."
Arkadaş derken imalı bir şekilde söylemediği için mutlu olmuştum. Önce ki gibi himetkârın da dememişti.
"Neden ona iki numara diyorsun?" diye sordu İlmek. Bu kez de onun sorusunu görmezden gelirse görüşmeyi ânında bitirecektim. Suratında huzursuz bir ifadeyle bile olsa İlmek'e cevap verdi.
"Çünkü bu benim ikinci hizmetkarım." Sonra bana bakarak: "Senin yaptığın gibi ona isim verecek değildim."
"Yani bundan önce bir meleğin daha vardı." "Evet, hâlâ var ama şu an işime yaramadığı için yanımda bulundurmuyorum. İstediğim zaman yanıma çağırabilirim gerçi, onun da çok kullanışlı bir yeteneği var. Eğer seninle anlaşma yapabilirsek çok işine yarayacağına eminim."
"Ne anlaşması?!!"
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.